Göç sıralarında ;Aleviler düzenledikleri CEM (ibadet) ile ilgili kendi barakalarında toplanıp cem yaparlardı.o sıralarda bazı köylerde alevi sayısı çok düşük olduğundan alevi karşıtları köyün nüfusunun %90 ı olustururlardi.. aleviler göçteler çünkü.herkesten saklanırlardı bilhassa köyün güvenliğini sağlayan jandarmalardan.barakalarında karanlıkta yaparlardıki kimse görmesin olay çıkmasın yerimizden olmayalaım diye ve tamamen karanlıkta deil tabi bir kaç mum sayesinde ışığı elde ederek ibadetlerini yapıyolardı..jandarmaların oraya geldiklerini görünce mumları söndürürlerdi... yakalanmıyalım diye.ve köy halkı olsun jandarmalar olsun rezalet bir iftira ve kirletici bi laf atmışlar ortaya ana,bacı,kardeş tanımazlar diye...buda dilden dile lekendi ama işin gerçeği ortaya çıkınca bazıları susuyor yeni nesil tabiki..ama bazılarıda anlamak istemiyor bu olay sadece göç halinde olan bir alevi topluluğundan oluşmuştur onların çaresizliği yüzünden......... alıntıdır
evet can duydum ama senin yazdığın bu konu yavuz sultan selim dönemine aitdir yani anlatdığın bence yanlış jandarma yok olayda daha iyi bir kaynakdan ögrenmen gerekiyor yinede ellerine saglık
tarih boyunca bence alevilere atılmış en kötü ve pis bi iftira bu ve hala 21. yüzyıldayız bu iftira dewam ediyo
Evet can anlattığın konu bize yüzlerce yıldan beri atılan iftiralardan yani yakın dönem tarihimizde başlamış olaylar değil bu olayın temeli daha eskilere dayanıyor yinede paylaşımın için sağol.
alevilere atılan bu türiftiralarhalen devam ediyor.bu iftirayı attan insanlar kendi hayatlarının farkında deillersanırım bizimyapmadıgımız bişey bizleri kötülemek yok etmeye çalışıyorlar
Evt Canlar haklısınız yüz yıllardan beri alevilere atılan bu iftiraya ragmen biz halen biziz bizi bilen bi tek biziziz ve allahtır geri hikayedir O iftirayı atan kişiler kendi ayıplarının ustunu ortmek için bole bişi solemişlerdir %100
Mum söndü karalamasini bazi insanlar kendiliginden cikarmamis.Bu osmanli politikasidir. Yavuz Sultan Selim´den baslayarak osmanlilar arap kültürünü benimsemisler.Anadolu´yu araplastirmaya calismislar,Sünnü/henifi mezhebini benimsemislerdir.Buna Aleviler karsi cikmislar,isyan etmislerdir. Osmanli padisahlari da baskilarla zulümlerle Alevileri susturmaya calismislardir. Bir Osmanli Padisahi 40 Alevi öldüren cennete gider demistir. Aleviler inanclarini gizli yerine getirmeye baslamislardir.Cem törenini gizli yapmak zorunda kalmislardir. Mun söndü meselesini Alevilerin ibadetlerini karalamak icin kasten cikarmislardir. Amac Aleviligi halkin gözünde kötü göstermek,Hanifi mezhebi inancini Anadolu´ya yaymaktir. Bu baski ve zulümler günümüze kadar devam etmistir.Buna ragmen Aleviler cem törenlerini iftiralara aldiris etmeden günümüze kadar devam ettirmisler. Artik Aleviler cem törenlerini gizli yapmak zorunda degiller.Bundan birkac yil önce cem töreni Corum´da kapali spor stadyumunda yapildi.Bu kasitli yapilan iftiralara inanan insanlar varsa ,gidip bir cem töreni izleyip gercegi ögrensinler. .Zaten büyük cogunluk bu iftiralara inanmaz. Kendimizi savunurken baskalarina iftira ederek karsilik vermek bizlere yakismaz. Biz kendimizi biliyoruz.Iftiracilar utansin.
atılan bu iftiraların onlarda gerçek olmadığının farkında bizim ailelerimize olan düşkünlüğümüzü her ne olursa olsun birbirimizin yardımına koştuğumuzu biliyor ve kıskanıyorlar bunların hiçbiri onlarda yok onlar imanla yatıp imanla kalkıyoruz zannediolar ama iftiraların namussuzluğun en alaları onlarda şöle bi söz vardır kedi uzanamadığı ete mındar dermiş işte onlarınkiside bu hesap ..
Yaklaşık 450 yıldır Yavuz Sultan Selim sapığı ile başlayan baskı ve tehdit altında yaşama zorunluluğunun yaratmış olduğu bir dağınıklık karşısında kendisini güçlü hiseden Hizbullah, Diyanet, Hacı Hoca takımı yeni saldırılarına devam etmektedirler. Onlar, Alevilerin kazanabilecekleri olası mevzileri karşısında ataklarına devam etmektedirler... Almanya'da İslam-i din derslerini almak için yapmadıkları kalmadı, bu defada Alevilerin böylesine bir eğitim hakkı almalarına engel için yeni tuzaklar kurmaya giriştiler. İşte bir Alman profesörüne hazırlattıkları kitap bunun bir eseridir. Hainler, maskelerini bırakmadan bu Alman cahilinin arkasına sığınmaktalar; Yavuz Selim ve diğer kardeş katili sapık Osmanlın padişahları Alevileri ezmek için ortaya attıkları o bilinen sapıkça yalanlarını (Mum söndü iftirasını) alıp sözümona resmi bir Alman sözlüğüne koydurmakla, Alevilerin Alman okullarında alabilecekleri resmi eğitim hakkını engelemmek istiyorlar.! Neden bir Alman yazarına? Aleviler hakkında zır cahil bu kişinin Suudi kökenli Rabıta örgütü beslemesi olduğu meydanda iken, buna hangi tarafsız bilim araştırması denilebilir! Bilindiği gibi her sene milyarlarca petrol doları Avrupa ve Amerikaya, İslamı yaymak için, insanları satın almakta kullanılmaktadır. Hizbullahın kullandığı bir araçtan öteye gitmeyen Diyanet Işleri Türk Ýslam Birligi (DİTİB) tarafından etkinliğe alınan faaliyetler arasında Aleviler'e karşı işte bu tipten alçakça tuzaklar da yatmaktadır. Onlar, "çamur at, izi kalır" tabirinden, sapık önderleri Yavuz Sultan Selim'in uydurmasından başka bir şey olmayan o adi iftiralarını; "Kızılbaş' ve kızılbaş'ların tanımı" diye, adı geçen Alman'ın hazırladığı resmi bir kitaba da almakla bayram yapıyorlar! Aleviler merkezi olarak örgütlenemedikleri için, İnançlarını ve kendilerini savunamadıkları için işte bu türden haksızlıklar, böylesine basit bir şekilde gerçekleşmektedir. Aleviliğin yasak olduğu Türkiye’de Aleviler inanç faaliyetlerini gizli yapmak zorunda kalmışlardır. Kendi ana dillerinde yazılı belgeleri olmadığından yılar boyunca cem ve diğer ibadetlerinin çoğunu gizli yapmak zorunda kalmışlardır. Gizli kapalı yapılan ibadet, buna dışardan bakan tarafında her şekilde yorumlanabilir. Bu, diğer gizli inançlarda da böyle olmuştur. Aleviler, cem ayinlerinde, cem meydaninini aydinlatmak için mum yakar ve cemin bitiminde söndürürler. Ancak onlar kadin erkek eşitligi meselesini yıllar önce çözdükleri ve ibadeti de kadin erkek birlikte yaptiklari için, bunu anlama düzeyinde olmayan irtica tarafından haklarinda böyle yalanlar çıkarılmıştır. Artniyetli imam ve hoca- müftülerin uyduruk sapıkça yalanlarına kananlar bu anlamda her zaman olmuştur ve hala da olmaktadır. İslami cehalet, 400-500 sene önce Alevileri kökten ortadan kaldırmak için, onların İslam'a ters bir inanç olduklarını (Hitler, Yahudiler'in kırımını hızlandırmak için onların insest yaptıkları yalanına sarılmadı mı!), arkasındaki kara cahil irticaya kabul ettirmek ve böylelikle kasap bıçağının kolaylıkla harekete geçmesini sağlamak isteyen ünlü sapıkların başı Yavuz Sultan Selim'in basit bir uydurmasıdır "mum söndü"... kızılbaşlar'ın kafalarına sardıkları peştemal kırmızı idi, başka bir şey değil...ve İşte bundan dolayıdır ki bizlere Kızılbaş'ta denilmektedir. Şimdi bu sapıklara sormak gerekir; Sizin inandığınız o padişahlar kardeş katilleri değilmidir!!! Kendi kardeşini, taht ve zevk sefa için öldürenlerden hangi iyilik kardeşlik, doğru inanç ve gerçekler beklenebilir? Peki nedir Kızılbaş felsefesi: İinsani, bütün şeylerin hem merkezine hem de en üstüne koyan Kizilbas felsefesi, kendisine atfettigi kutsallik derecesine bağli olarak bütün şeyleri de kutsamistir. Kizilbaş Aleviligin bu kutsallik hiyerarşisi hiç kuşkusuz kutsal olmayan, bir günahlilik hiyerarşisi ile karşılanır. Kızılbaşlık'ta fuhuş derecesinde görülen bir alan vardir ki Kizilbas Alevi felsefesi işte bu alanı lanetlik bir alan olarak görür. Kızılbaşlar ahlaki anlamda bütün coğrafyada en ahlaklı toplum olarak tanınır. İnsan eğer kendisini, hayvani istek ve arzularina gore yönlendiriyorsa, iste orada müthiş düşkünlük vardır. Işte o zaman akıl, nefsin yasasına tabi oluyor demektir ve akıl tümüyle lanetin emrine girmistir. İşte bu felsefeye göre Mum söndü yalanlarını uyduran kardeş katili Osmanlı padişahları dünyanın en ahlaksız yarattıklarıdır. Bunlar, kardeş, anne ve baba tanımayan insanlıktan nasibini almamış katil ruhlu yarattıklardır. Aynı şekilde bu iftiralara devam eden irtica da, amaca ulaşmak için ne kadar alçak ve ahlaksız sapık olduğunu bir kez daha, burada, Almanların kaleminden çıkmış gibi gösterilse de kendisini böylelikle ispatlamaktadır. Bu iftiralardan meddet ummak bile başlı başına bir alçaklıktır. yazının alındığı yer http://www.geocities.com/aleviler2001 Biraz uzun bir bilgi umarım okursunuz canlar
BİZLERE ATILMIŞ EN PİS VE EN AFFEDİLEMEYECEK İFTİRA DIR BU ALLAH HEPSİNİN CEZASINI VERSİN BU İFTİRA YÜZÜNDEN ÇOK ARKADAŞIMLA KAVGA ETTİMMMMMMMMMMMMMMM YETER ARTIKKKKKKK
ALİ gibi cesur .MUHAMMET ( S.A ) gibi doru yüregine saglık lamekan .işte alevicençlik bu . zaten tek bir söz yeter anlasalar ELİNE BELİNE DİLİNE SAHİP OL .
Öncelikle bu konuyu açıtıgınız için tşklerr Mum söndü! Alevinin kestiği et yenmez !Bir aleviyi öldürmek 7 cami yaptırmak kadar sevaptır!Bu ve benzeri ifitarlar tarih boyunca hep atılmıştır bizlere sünni kesimi tarafından...Özelliklede mum söndü olayıyla ilgili kaç kişiye açıklama yapmışımdır ..Bu yobazlar alevilere boyle iftiralar atarak bişey elde edeceklerini sanıyolarlarr ....
tesekkürler paylasimin icin:bunlari duyduk ve yasadik can bunlar bize diyenler ve iftira atanlar önce kendileri nasilbiri onu arastirsinlar yorumlasinlar bize öyle iftira atsinlar. BIZ INSAN ASMIYORUZ ONLARGIBI BIZ INSAN YAKMIYORUZ ONLARGIBI BIZ KATLIAMLAR YAPMIYORUZ ONLARGIBI BIZ KURAN KURSUNA GIDEN KÜCÜCÜK COCUKLARA...................... ondan sonrada müslümaniz diye cikiyorlar meydana biz alevilere iftira atarak karalamaya kalkiyorlar.unutmasinlar bu dünyanin birde öbür yüzü var. Bizpeygamberimiz hz.alinin ve hünkarimiz hacibektasi velinin yolundan gidiyoruz
Alevi bektasilere yillardir calinan kara leke mum söndü iftirasinin temelinde Sabetayistlerin Kuzu bayrami mi vardi? Ne yazikki bazi cevreler israrla bu benzerligi gündeme getirmektedir. Ibrahim Alaettin Gövsa nin Sabetay Sevi kitabindan bir alinti: Bu kuzu bayrami hakkinda Sabetay Zümresi mensuplarindan Karakaszade Rüstü, 1924 yilinda Vakit gazetesi muhabirine su aciklamayi vermisti "kuzu bayrami 22 adarda(martta=kürtce) yapilir. bu bayram geceye mahsustur. ve her sene kuzu eti ilk defa bu bayram münasebetiyle ve hususi merasimle yenir. bu merasimde en asagi ikisi erkek ikisi kadin olmak sartiyla evli dört kisinin bulunmasi lazimdir. Kuzu ziyafetinde bulunacaklarin sayisi iki cinse mensup evli ciftlerin arttirilmasi sartiyla istenildigi kadar cogaltilabilir. kadinlar iyi giyinmis ve elmaslariyla süslenmis olduklari halde sofra hizmetinde bulunurlar. yemekten sonra biraz eglenilir ve muayyen zamanda isiklar söndürülerek karanlikta kalinir. bu bayram vesilesiyle dogacak cocuklar bir nevi kudsiyeti haiz taninirlar. ona dört gönül bayrami adida verilir (sayfa 65)" bir alinti da kabala konusunda uzman yahudi prof Abraham Galante den yapalim: "istanbul üniversinde dogu halklari eski tarihi profesörü olmam ve dogulu bir sakin olarak sik sik yakindogunun bazi yörelerinde henüz uygulanan bazi örf ve adetleri kiyaslama firsati buldum. burada söz konusu olan mesele mumlarin söndürülmesinden sonra olusan gülünc sahneler kaynagini antik dogudan alir. iste bu kaynagin neden ibaret oldugu. Mitholojiye göre doga kisin uykuya yatar ve gökyüzü tanrisi zincire vurulur. günes tutulunca gökyüzü tanrisi Atis evrenin ciceklenecegini haber vermek üzere yeryüzüne indiginde kendisini karsilayan doga tanricasi Ma veya Ammas la evlenir. bu bir ask bayramidir. Tanrinin inisi su sekilde kutlaniyordu. Bir cam agaci seciliyor ve menekselerle kaplanip Attis in imaji ve dinin simgeleriyle süsleniyordu. Ilk bahar nasil bir sonraki sene tekrar gelmek üzere son buluyorsa Attis de bir sonraki yil tekrar ortaya cikmak üzere ölmeye mecbur oldugu icin imaji ayni bir ölü gibi bandajlarla sariliydi. Cam agacini özel bir törenle kendilerini en tuhaf bir sekilde icki alemine kaptirarak Attis ile Ma nin evlilik törenlerine katilan halkin birlikte söyledigi sarkilar esliginde yakilirdi. Eski tarihi incelersek zaman icinde bu törenin gözlemlendigini ve izlerine bugün bile rastlandigini ön asyadaki bir ekol mensubu grup tarafindan uygulandigini görürüz. Kizilbas yada Tahtaci olarak taninan bu grup mensuplari kendilerini bu tuhaf icki alemlerine vermek icin büyük mumlarin söndürüldügü gece törenleri düzenlerlerdi Garip tesadüf biz bu satirlari yazarken istanbulda yayimlanan 5 mayis 1935 aksam adli bir türk gazetesi Maras muhabirinin telgrafini yayimliyordu. Iste bu telgrafin tarafimizdan tercümesi sudur Maras 4 mayis 1935 bir odada büyük mumlarin söndürülmesi töreni uygulanan bir kac kisi cürmümeshut halde yakalandilar. Olay yerinde erkek ve kadinlardan baska müzik enstrumanlari ve kafasi koparilmis bir kara tavuk da bulunuyordu Görüldügü gibi bu tören Sabetayin ekol mensuplari tarafindan yapilan törenin aynisidir. Aradaki tek fark kuzunun yerini tutan kara tavuktur. Bu antik alemlerin camuru,oryantal antik yahudi örf ve adetlerine sicramadan edememistir.Günümüzde de Attis e yapilan törenin camurlarinin büyük kabalist Ribbi Samon bar yohay in anisina törene de sicradigi saptanmistir (Sabetay Sevi ve Sabetaycilarin gelenekleri sayfa 75.76 ) " Mum söndü iftirasi sadece bagnazlarin söylemesi ile kalmamis bilimsel kitaplara kadar girmisti. Prof Galante gibi bir bilim adami gazetenin haberini dogru kabul edivermisti. Peki Galanteyi bile etkileyen bu dedikodu karalama nasil ortaya cikmisti? Nejat Birdogan a göre tüm bu yanlis anlamalar cem toplantilarindan degil Musahiplik törenlernden cikiyordu. Musahip ikrar verecek nasip alacak erkek ve kadinin (kari kocanin) sectigi kefil anlaminda es yol kardesi ahiret kardesligi demektir. Iran kökenli musahiplik törenleri iki aile arasinda yapiliyordu. Musahip olan ciftlerden erkekler bas acik yalin ayak yere uzanmisken kadinlardan her biri musahip erkeklerin ciplak ayaklarini uzun kefen etekleriyle örterler. Bu hareket onlarin baci kardes olmalarini simgeler. Nitekim Musahip ailelerine nikah düsmez. Cocuklari bile birbirleriyle evlenemezler. Durumu böyle benimsemek istemeyen kimi kötü düsünceliler durumu istedikleri yöne cekmektedirler. Kaldi ki Bati Anadolu Tahtacilarinda musahip dösegi diye bir dösek vardir. Musahip olacaklar icin dedenin huzunran bir dösek getirilir. Aday musahipler bu dösek üzerine yan yana yatarak ikrar (söz) verirler. Pir, musahip olacak bu dört kisinin üzerine bir carsaf örter. Ism-i Azam duasini okur. Sonra carsaf kaldirirlir. Bu durum da kimi iftiralara neden olmaktadir. Oysaki Alevilikte yol kurallarinin özü ele dile bele hakim olmaktir (Nejat Birdogan Alevi kaynaklari I 1996 say 174) Birdogan gibi bir cok insan bu iftiralarla ilgili bir sürü kitaplar yazmislardir. Ama malasef bu alcak dedikodularin önüne gecememislerdir. Sabetayis oldugunu aciklayan Ilgaz Zorlu ise bagnazlarin kuzu bayrami gelenegini öne sürerek Sabetaycilara da leke sürmeye calistiklarini belirtiyor: alıntıdır............
o lafı cıkaranlaranların allah belasını versinn az kavga etmedikk bu yüzdenn o günden bu güne halada bazı şerefsizler tarafından söylenmekte mum söndüü bilip bilmeden konuşuyorlar vurup öldürsen birillerini adam yerine sayıp ceva yersin kötüü böyle şeylerr onları o bür tarafta cehennemde bekleyenler mum söndünün nasıl yapıldıgını gösterirler işallahh
emegınıze saglık canlar boyle bıseye ınanan zaten ınsan olamaz akıl mantık almaz boyle bı seyy ınsanlık dısı bu ıftıraya ınanların aklına sasarım zaten ınandıklarından degıl camur at ızı kalsın mısalı amacları bu ama yenılmıycezz HIÇ BİR ŞEY BİZİ YOLUMUZDAN DÖNDÜREMEZ...