İMAM Köyün birine hırsız dadanmış. Ayakkabılara meraklı... Cemaat camiye girip namaza durunca, bulduğu ayakkabıları torbasına doldurup kayboluyormuş. Sonunda köyden birkaç kişi pusuya yatmış. Hırsızı, torbası elinde kıskıvrak yakalamışlar. Hırsız köyden birisi çıkmış. Elbette köyde adliye yok, hakim yok. Mevsim kış kıyamet. Vilayet ise çok uzak. Hem, köylüler, 'Hırsızlı köy' diye adlarının çıkmasını istemiyorlarmış. Sonunda yargılamayı köyde yapıp cezayı köyde vermeye karar vermişler. Hırsızı, caminin bahçesinde dut ağacına bağlamışlar. Verilecek cezayı tartışmaya başlamışlar. Çaldığı papuç sayısınca sopa atalım. Olmaz. O kadar çok çaldı ki. Ölür mölür sonunda olan yine bize olur. Pekiyi, başka bir ceza verelim? Dikenli bir tarlada yalınayak yürütelim. Olmaz. Böylesi pis bir günahkarın bastığı tarlaya ekilecek buğday baştan murdar olur! Köylüler, verilecek cezada anlaşamamışlar. Sonunda birisi, 'Benim kestirme bir teklifim var!' diye atılmış. Nedir. Camiye imam yapalım. Delirdin mi sen. Aksine.. Bir kere bu adam, yedi göbek köyümüzün adamı. Çoluk çocuğu var. Atsak atamayız. Atabiliriz! Hadi attık diyelim. Gideceği yerde de bu işi muhakkak yapacak. Yakalanırsa, falanca köylü diye bu sefer, köyümüzün de adını batıracak. Eee.. En iyisi imam yapıp en önümüze geçirmek. Böylece gözümüzün önünde olur. O zaman bir şey yapamaz. Köylünün aklı bu işe yatmış, herif imam olmuş. Aradan yıllar geçmiş. Gurbete çıkmış birisi bir gün köye dönmüş. Hoş beşten sonra imamı merak edip sormuş: Yahu ne oldu bizim imama? Sorma o Allah'ın cezası herifi! Ne o, yine mi hırsızlığa başladı?.. Yok canım, herif imamlığa devam ediyor. Eee, niye kızıyorsunuz? Herif şimdi bir adam tuttu. Ayakkabıları ona çaldırıyor. Kendisi de 'Hırsızlık çok günahtır!..' diye vaaz ediyor.