Ben Bir Pepuk Kuşuyum...

Konu, 'Genel Bölüm' kısmında seyduna_34 tarafından paylaşıldı.

  1. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    Ben Bir Pepuk Kuşuyum
    Ben bir pepuk kuşuyum dalında yaralı duran
    dağların yamaçlarında kenger
    nazlı bir kızın gözlerinde iki yetimlik ah!
    içinin kızıllığınca gül ve yangın
    her bahar lavlara
    korlara

    ateşlere düşer yüreğim

    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]bir söğüt dalının
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]efil efil titreşen yaprağıdır yüreğimdeki
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]açarım yarasını bakarım canyerimin ağlayamam
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]acının ve sevginin kesiştiği yerde
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]iki çığlık arasında kaldım ah
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]acılı rüzgarlara bıraktım kanatlarımı
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]istedimki kuş olayım
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]kanatlarımın altında saklayayım
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]alıp gideyim başımı dağ dağ
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]göklere yazayım hasretimi
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]istedimki ağaç olayım
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]üzerinde yeşereyim
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]gölge edeyim her yaz
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]her güz dökülsün yapraklarım
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]serileyim üzerine ah! edeyim
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]istedimki yağmur olayım
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]yüreklere yağayım her bahar
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]sel olayım dere tepe
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]katayım önüme tüm acıları
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]denizlere, okyanuslara götüreyim
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]istedimki ıstırabın sunaklarında
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]karalanmış rengi olayım yaşamın
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]sonsuzluğun kurgusunda cezalanmış acı
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]binlerce yıllık geçmişimle
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]her bahar beni anlatsın analar çocuklarına,
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]babalar beni anlatsın
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]istedimki yürekteki her çiçeği
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]gözyaşlarıyla besleyeyim
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]kuruyup gitmesin diye
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]istedimki dağlara sesleneyim yazgımı
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]özlemlere söylenen türkülere sesleneyim
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]gelip geçenler okusun diye gözlerimdeki şiiri
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]istedimki dağlara yazayım hasretimi
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]ovalara, denizlere, gökteki yıldızlara
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]yağmur olayım gökkuşağını hediye edeyim
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]parça parça olayım her fırtınada
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]mutluluk ağacında hüzün çiçeği olayım
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]her yıl çoğaltayım acılarımı
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Pepuk Kuşu Efsanesi
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Munzur dağı eteklerinde kış mevsiminin, etkisini yavaş yavaş kaybetmeye başladığı günlerde. Baharın geleceğini muştulayan cemreler beklenir. Sonunda cemre, hava ve topraktan sonra suya da düşer. Hem de ateş topu bir sıcaklıkla.... Su da hava gibi, toprak gibi ısınmaya, yaşam daha kolay, daha güzel yaşanılır olmaya başlar. Cemre; havanın güzelleşmesini, suyun ısınmasını ve toprakta gizlenen tohumların, bitkilerin, kuru ağaç dallarının, canlıların uyanmasına sebep olur. Bir umut olur canlı cansız tüm varlıklara.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Cemre toprağa düştükten sonra bahar geliverir dağlara, ovalara, kırlara. Ve ardından yüreklere. Önce kardelenler, nergisler, süsenler (sosın) kaldırır bükülmüş boyunlarını gökyüzüne, ardından laleler, frezyalar, kır karanfilleri, kırkkanatlılar, yabangülleri. İç gıdıklayan kokularını etrafa yayarlar, renk renk ışıklarını sulara aksettirdiler.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Baharın gelmesiyle birlikte; kuşlar daha bir neşeli öter, daha bir neşeli uçar gökyüzünde. Dereler daha bir sevinçle akar, daha bir çoşkuyla eser rüzgar.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Her bahar nasırlı ellerin toprağa attığı tohumlar, yeniden yeşerme sürecine dönüşünce, doğa yeniden dirilir. Bir serin şebnem, güneşin de etkisiyle kendini yeniden doğurur. Derin uykusundan uyanır doğa. Umutsuzluğu ortadan kaldırarak aydınlığını, güneşe yönelen gülüşlerini saçar evrene.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kenger, karların erimesiyle yetişen en önemli bitkilerden biridir çocuklar için. Bir taraftan soyulup yenilir, yemeği yapılır diğer yandan sakızı toplanır. Kenger sakızıyla da meşhur bir bitkidir, üzerine türküler bile yakılmıştır. Kengeri, önemli yapan bence tüm bunlardan da öte acıklı efsanesidir. Farklı biçimde de olsa kengerin bittiği her yerde pepuk kuşu efsanesi bilinir ve çocuklara anlatılır...
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Efsane, kimi yerlerde farklılık da gösterse, konu benzerdir. Kimi yerde erkek kardeşin acısı anlatılır kimi yerde kız kardeşin acısı...
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Pepuk Kuşu..
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Bir varmış bir yokmuş... Vakti - zamanda Anadolunun küçük bir dağ köyünde anne baba ile iki çoçuğu yaşarmış. Çocuklarının biri erkek diğeri de kız imiş. Bu ailenin herkesi imrendirecek derecede neşe, mutluluk ve sevinç içerisinde dilekleri gerçekleşir her şey gönüllerince olurmuş. Oturdukları köyde gayet sevilen bu iki güzel çocuk da gün gelmiş cıvıl cıvıl kuş sesleri, kuzu meleyişleri, dere çağlayışları arasında; mavi ve yeşilin alabildiğine uzandığı yaylaların güzelliği içinde, boylu boyunca dağların eteklerinde bulunan ağaçların gölgeleri ve serinliği içinde güle, oynaya, büyümüşler.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Taa ki günün birinde anneleri aniden rahatsızlaşıp ölünceye dek. Bu durum,ailenin tüm neşesini, huzurunu, mutluluğunu üzüntüye çevirip yok etmiş. İki kardeş de artık eskisi gibi ne gülmüş ne de sevinip oynamışlar. Her tarafa ağır bir yas ve sis bulutu çökmüş...
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Bir müddet sonra evde aş pişirecek kimsesi olmadığı için babaları yeniden evlenmek zorunda kalmış. Evlenmişte üvey anneleri kısır olduğu ve de çocuğu olmadığı için çocukları hiç sevmez, düşmanca davranırmış. Fırsat buldukça kötülük eder, elinden gelen her zulmü yapmaktan geri durmazmış.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Hele babaları evden çıkınca vay haline çocukların, onlara türlü türlü eziyetler eder rahat yüzü göstermezmiş. Çocukları gece gündüz çalıştırp, döver ve kimseye anlatmamaları için de korkuturmuş. Zavallı çocuklar bütün bu kötülüklere rağmen yine de babaları üvey annelerinin yaptıklarına inanmaz diye çaresiz her eziyete katlanarak yaşamlarını sürdürme çabası gösterirmişler...
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Babalarının yine evde olmadığı bir bahar günü, üvey anneleri iki kardeşe torba, bıçak ve kazma vererek,dağa kenger toplamaya gönderir . İki kardeş sabah erkenden evden ayrılarak kenger toplamak için dağın yolunu tutmuşlar. Abla bir bir topladığı kengerleri kardeşinin sırtında taşıdığı torbaya koyarmış ve böylece de hava kararmaya başlayıncaya kadar kenger toplamışlar. Artık köye dönmek üzereyken Abla, kardeşinin sırtında taşıdığı torbanın dolup dolmadığını anlamak için torbayı yere indirip bakmışki ne görsün, torbada bir tek kenger yok. Bu duruma şaşıran iki kardeş, "Sabahtan beri topladığımız kengerleri gizli gizli yedin değil mi? Biz şimdi eve nasıl döneriz? üvey annemiz bizi öldürür!.. " deyip çıkışmış kardeşine.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kardeşi ise "Hayır abla, bana yemem için verdiğin bir tek kengerin dışında yemin olsun ki yemedim!" demiş. Ancak ablasını bir türlü inandıramamış. "Abla eğer hala bana inanmıyorsan istersen karnımı aç da bak!" demiş. Ablası almış bıçağı karnını yarmış bakmış ki kendisinin verdiği bir kengerin dışında midesi bomboş kardeşinin, meğerse kengerleri o yememiş!... Kardeşi doğru söylemiş. Kardeşinin karnını dikmeye çalışmışsa da kardeşi oracıkta ölmüş.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Gidip torbaya tekrar bakmışki torbanın dibi delik ve sabahtan bu yana topladıkları kengerlerin döküldüğünü anlamış. Meğer üvey anneleri onlara (akşam kötülük etsin diye) dibi delik torbayı vermiş.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kardeşine inanmamakla hata yapıp onun ölümüne sebep olan abla, bu acı ve vicdan azabıyla neye uğradığını şaşırmış ve orada bulunan pınarın suyuyla kardeşini yıkayıp ağlaya ağlaya gömüvemiş. Gömütün yeri belli olsun diye de başucuna bir fidan dikmiş.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Eve döndüğünde kardeşini soran babasına. "O biraz yoruldu oduncularla gelecek" demiş. Oduncular gelmiş, çocuk gelmemiş.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]- Nahırla gelecek demiş.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Nahır da gelmiş, ama çocuk yine yok.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]- Davarla gelecek.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Davar da gelmiş çocuk hala ortalada yok.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Genç kız bir yandan baba korkusu, diğer yandan vicdan azabıyla kıvrılmış,yanmış, tutuşmuş parça parça olmuş yüreği.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kardeşine inanmamakla hata yapıp onun ölümüne sebep olan abla, bu acı ve vicdan azabıyla Allah'a yalvarmaya, dua etmeye başlamış. "Allah'ım beni pepuk kuşu yap bu dağlara sal ki dünya döndükçe dağlardan dağlara kardeşim diye seslenip durayım!...
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Efsane bu ya o gece kızın dileği kabul olur, genç kız o gece Allahtan, pepuk kuşu olmuş ve gidip kardeşinin başucundaki ağaca konup hep kardeşi için seslenip durmuş. Ve işte o gün bu gündür bu kız, pepuk kuşu olarak dağlarda; oradan oraya dolaşarak, kardeşini öldürdüğü için herkese kendini ihbar eder durur:
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Her bahar mevsimi kengerin yerden bitmesi ile beraber pepuk kuşunun acıklı ötüşü de başlar.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen](Zazaca)
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Phepu
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kheku
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kam kerd
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Mı kerd
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kam kişt (çişt)
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Mı kişt (çişt)
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kam şüt
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Mı şüt
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Ax! Ax! Ax!
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen](Kürtçe)
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Pepuu"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kekuu
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Ke qir?
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Mın qir
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Ke kuşt?"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Mın kuşt"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Ke şuşt?"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Mın şuşt"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Ah! ah! Ah!
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen](Türkçe)
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Pepuu"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kekuu (baba)
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Kim yaptı?
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Ben yaptım
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Kim öldürdü?"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Ben öldürdüm"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Kim yıkadı?"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]"Ben yıkadım"
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Vah! Vah! Vah!
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Dağlarda öten bu kuşun bu gün hala, kardeşini öldüren o genç kız olduğu söylencesi, Erzincanın Caferli köyü ve diğer çevre köylerde yaygın bir biçimde bu şekilde anlatılır... Onun çıkardığı seslere bile acıklı bir ifade ve anlam yüklenmiş.
    [FONT=Book Antiqua][COLOR=darkgreen]Bu efsane hala doğunun bir çok yöresinde anlatılmaktadır. Komşu illerde de aynı efsanenin değişik şekillerde anlatıldığı bilinmektedir. Doğu illerinde yaşayan yaşlı genç hemen hemen herkes "pepuk kuşu" efsanesini farklı bir şekilde de olsa bilir. [/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/FONT]
     
  2. gülüş

    gülüş Daimi Üye

    Bizim yörede de bu hikaye hep anlatılır tabi biraz daha farklı olarak

    Pepuk kuşu öterken gerçekten sanki konuşuyormuş gibi ötüyoo dinleyenler muhakak bilirler

    Bu güzel hikayeyi bizimle paylaştığın için teşekkürler seyduna
     
  3. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

  4. ünver55

    ünver55 Daimi Üye

    Diyarbakırda 10 yıl çalıştım.Çok kenger getirdiler, yedim. tadı çok güzel.Tunceli'yi çok merak ediyorum.İnşallah görmek nasip olur. Yazın çok güzeldi. Emeğine ve yüreğine sağlık,teşekkürler...
     
  5. filiz58

    filiz58 Yeni Üye

    "Pepuu"
    Kekuu
    Ke qir?
    Mın qir
    "Ke kuşt?"
    "Mın kuşt"
    "Ke şuşt?"
    "Mın şuşt"
    Ah! ah! Ah!

    Bu kısmı halen söylenir bizde ama hikaysesini ilk defa okudum teşekkürler.
     
  6. sessiz

    sessiz Aktif Üye

    Ferhat Tunc'un türküsünde vardı bu kısımlar nitekim eklemiş seyduna o türküyü.

    Ne oldugunu bılmıyordum ögrenmiş oldum eyvallah.
     
  7. cangibi2008

    cangibi2008 Daimi Üye

    Güneş ilk görüşte aşık olmuş aya

    onun hergün yeni bir kimliğe bürünmesini,

    kılıktan kılığa girmesini
    hayranlıkla izlemeye başlamış
    Bu aşkı içinde gün geçtikçe büyümüş
    Öyle büyümüş ki ateş oturmuş içine
    İçin için alev alev yanmaya başlamış
    Ama ayın bütün bunlardan haberi yokmuş
    bir gün dayanamayıp avaz avaz bağırmaya başlamış koca gökyüzüne
    GÜNEŞ SENİ SEVİYORUM AY SENİ SEVİYORUM
    öyle korkmuş öyle korkmuşki ay
    o ateşin içine düşmekten o büyük aşkla yanmaktan
    hemen karanlığa gizleni vermiş
    o gün bugundür saklanır olmuş ay sevdalısı GÜNEŞTEN
    ondandır güneşle ayın buluşamayışı sonsuzlukta
    ondandır gecelerin prensesi olduğu ayın
    Binlerce minik yıldızla oynaşıp aşktan kaçış masalını gizler gece her gece
     

Sayfayı Paylaş