Musahiplik

Konu, 'Alevi İnancı ve İbadetleri' kısmında Dede-baba tarafından paylaşıldı.

  1. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Musahiplik



    Musahiplik: Alevi/ islam inancinin temelini olusturan inanclardan biridir.

    Musahip arapca kardes demektir.

    Musayip tutma her aleviye şart koşulmuştur. Şöyle ki Bu ibadet... Peygamber Efendimizden kalan bir sünnettir;

    Şimdi evvela Hz. Muhammed ve hz. Ali'nin kardeşliği konusunda sünni ve şii kaynaklarından deliller getirerek Musahiplik konu-bahsine girelim:

    1- 622 yilinda Cebrail Alehisselam tarafından, müşriklerin Hz. Muhammed'e suikast düzenlenecegi uyarisi üzerine, Muhammed sahabelerle birlikte Mekke'den Yatrib (Medine) sehrine göc etmeye karar verdi. Bu göce Hicret denilmistir.

    Hz. Muhammed Bu göcten önce

    Daha Mekke'deyken (göc etmeden önce), Muhammed yoldaslari arasinda bir Kardeslik Kurumu'nu gerceklestirmistir. Bu kuruma Arapca "birbirini kardeslige kabul etme", "kardes etme" anlamina gelen muvahat (muakhah/muwakhat) denilmistir. Arap kaynaklarinda bu kurum tam olarak akd el-muvahat olarak gecmektedir.

    Bir cok kaynakta, bu olay su sekilde gelismistir: Hz. Muhammed herkesi birer kardese bagladiktan sonra, Ali yalniz kaliyor.

    Sonrasini Sünni kaynaklar su sekilde naklediyor:

    Seyyidine İbn Ömer,

    Allah Elçisinin, yoldaşları arasında kardeşlik (muvahat) oluşturduğunu nakletti. Hz. Ali göz yaslariyla onun yanina geldi. Dedi ki,

    "Her iki yoldaş arasında muvahat kurdun ama benim ile başkası arasında böyle bir muvahat oluşturmadın" dedi.

    Peygamber şöyle dedi:

    "Sen benim bu dünyada ve gelecek dünyada kardeşimsin" .

    Diger bir versiyon da su sekildedir:


    Taskin gözyaslari icinde Imam Ali (Allah ona rahmet eylesin) Peygamber'e (sav) yaklasti, ta ki bir kol uzunlugu mesafesine yaklasana kadar. Gözyaslarini elbisesinin ucuyla silerek dedi ki:

    "Ya Allah'in Peygamberi, yoldaslarinin hepsini ikiser ikiser kan kardesi olarak birlestirdin, ama beni hala kimseyle kardes etmedin."

    Peygamber (sav) gülümsedi ve Ali'yi yanina oturturdu. Ali'yi kollariyla sardi ve nazikce kucakladi ve fisildadi:

    "Sen bu hayatta ve sonraki hayatta benim kardesimsin." Ondan sonra Peygamber bunu sira sira dizilmis kalabalik insanlara yüksek sesle ilan etti:

    "Ey insanlar, Ali benim kardesimdir, Ali benim kardesimdir!"

    Bu olay Caferi kaynaklarinda su sekilde gecmektedir:


    O [Muhammed], Allah tarafindan Muhacirler ve Ensar arasinda kardeslik kurma emrini aldi. Bir gün genel bir toplantida takipcilerine döndü ve söyle dedi:

    "Simdi siz ikiser ikiser inanc kardesi olacaksiniz".

    Bu kardeslik kurumu tamamlandiktan sonra, Ali, gözlerinde yaslarla Peygamber'e söyle dedi:

    "Takipcilerin arasinda kardeslik kurdun, ama beni kimsenin kardesi etmedin". Bunun üzerine Peygamber Ali'ye dönerek dedi ki:


    "Sen benim kardesimsin, hem bu dünyada hem de sonrasinda"

    Yukaridaki kaynaklarin hepsi, Muhammed'in kendine Ali'yi kardes olarak sectigini ifade ediyor.

    Burada dikkat çekici nokta , kardeslik kurumunun Allah tarafindan verilmis bir emir olarak gecmesidir. ve Kur'ani farzdır: Dolayısıyla Hz. Muhammed ve Hz. Ali'nin kardes olmasi da, Allah'in emri ve istegidir..

    Nitekim başka bir şii kaynağa göre:

    Baska bir kaynaga göre ise Muhammed Ali'ye su sekilde cevap vermis:

    "(Beni insanlar icin kilavuz olarak atayan) o Herseye Gücü Yeten'in [Allah] adiyla senin kardeslik meseleni sonraya biraktim, cünkü herkesin kardesligi tamamlandiktan sonra, ben senin kardesin olmayi istedim.

    Senin pozisyonun benim pozisyonuma göre Harun'un Musa'ya göre olan pozisyonu gibidir, ancak benden sonra bir Peygamber olmayacak.

    Sen benim kardesim ve halefimsin.

    Alevi olmayan kaynaklara göre, Muhammed, sahabelerle beraber Medine'ye ulastiktan sonra, ikinci kez bir Kardeslik Kurumu'nu gerceklestiriyor.

    Caferi kaynaklarinda bu olay ise su sekilde gecmektedir:

    Hicret'ten bes ay sonra Medine'deyken, Peygamber (sav) Ikinci Kardeslik vesilesinde göcmenler (Muhacirler) ve destekciler (Ensar) arasinda kardeslik yapti. Her iki olayda [Birinci ve Ikinci Kardeslik Kurumu'nda], [Muhammed] Ali'yi kendine kardes olarak secti, böylece digerleri üzerinde onu tercih etti. Ve ona dedi ki:

    "Harun Musa'ya nasilsa sen de bana öylesin, ancak benden sonra bir Peygamber olmayacak."

    Bazi kaynaklara göre bu sözler Birinci Kardeslik'te söylenmis, baskalarina göre ise, Ikinci Kardeslik'te..
     
  2. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Sünni kaynaklar arasinda da bulunan baska bir versiyon da su sekildedir:


    Ali dedi ki:

    "Ey Allah'in Elçisi! Beni yalniz birakip takipcilerin icin neler yaptiklarini görünce ruhum sona erdi, omurgam kirildi. Bu, bana karsi olan kizginliginin bir isareti ise, senden özür dilerim ve affina siginirim."


    Allah'in Elçisi dedi ki:

    "Beni Kendisi hakkinda gercekleri bildirmek icin Yollayan'in [Allah'in] adina yemin ederim ki, seni sadece kendim icin sakladim. Sen bana karsi Harun'un Musa'ya oldugu gibisin, ancak benden sonra bir peygamber olmayacak. Sen benim kardesim, mirascim ve yoldasimsin [companion]."


    Ali (as) sordu:

    "Senden neyi miras alacagim?"

    O (sav) cevap verdi:

    "Benden önceki Peygamberler mirascilarina ne biraktilar ise: Allah'in Kitabini ve Peygamberlerin Sünnetini. Cennet'teki evimde, kizim Fatima ile beraber, sen benim arkadasim [companion] olacaksin. Sen benim kardesim ve arkadasimsin [companion]." Ondan sonra, Allah'in selami onun ve soyunun üzerine olsun, bu ayeti okudu:

    "Onlar ki, birbirine kolayca bakacak sekilde oturmuslar, kardestir." [Kuran, 15:47]

    Yukaridaki versiyon, Alevi inancinda da oldugu gibi, Muhammed ve Ali'nin kardes olma olayi ile ilgili, bir Kuran ayetinin indigini ifade ediyor.


    Yine baska bir versiyona göre Muhammed Ali'ye söyle demis:

    "Destekciler [Ensar] ve Göcmenler [Muhacirler] arasinda kardeslik kurdugum icin ve onlarin icinden sana bir kardes secmedigim icin kizgin misin? Senin bana karsi olan statün, Harun'un Musa'ya olan statüsü gibi, fakat benden sonra bir peygamberin olmayacagi haricinde olmasindan memnun degilmisin?"
     
  3. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    MUHAMMED’IN ALI’YE DEVAMLI “KARDESIM” OLARAK HITAP ETMESI​

    Hz. Muhammed ve Ali arasinda gerceklesmis olan bir kardeslik kurumu sonrasında , Hz. Muhammed'in hala Ali'ye sürekli "kardesim" diye hitap ettigini ve kardesi olarak gördügünü görmekteyiz:

    Caferi eksenli bir kaynaga göre:

    Oldukca sık, Peygamber (as) Ali'ye isaret edip söyle derdi:

    "Bu benim kardesim, kuzenim, damadim ve neslimin babasidir."

    Baska bir firsatta ona söyle dedi:

    "Sen benim kardesim, arkadasim ve Cennet'te yoldasimsin [companion]".


    Bir keresinde onun [Ali'nin], kardesi Cafer'in ve Zeyd ibn Harise'nin arasindaki bir meselede ona [Ali'ye] hitap etmisti, ve söyle dedi:

    "Ya Ali! Sen gercekten benim kardesim ve neslimin babasisin. Sen bendensin ve benim icinsin."


    Onunla ( Hz. Ali) bir keresinde sözlesirken, dedi ki:

    "Sen benim kardesim ve vezirimsin; sen benim dinimi tamamliyorsun, verdigim sözü tamamliyorsun, borcumu yerime ödüyorsun, ve vicdanimi rahatlatiyorsun."

    Ölüm ona [Muhammed'e] yaklasirken, dedi ki:

    "Kardesimi bana getirin." Ali'yi cagirdilar. Ona [Ali'ye] dedi ki: "Yaklas bana Ali." Ali (as) yaklasti. [Ali'nin] kulagina fisildadi, ta ki temiz ruhu bedeninden ayrilana kadar.

    Ve baska bir Caferi kaynaga göre de:

    Disarida düsmanlar onu [Muhammed'i] öldürmek icin komplo kurarken, Peygamber Ali'yi kendi yataginda yatarken birakinca, Yüce Allah Cebrail ve Mikail'e söyle dedi:

    "Ben sizin aranizda kardeslik kurdum ve ikinizden birinin hayatini, digerinizden daha uzun kildim. Hanginiz digerinizin hayatinin kendinizinkinden daha uzun olmasini ister?"

    Her biri kendi hayatini daha kiymetli gördü.

    Yüce Allah söyle dedi:

    "Muhammed (sav) ile arasinda kardeslik kurdugum Ali ibn Ebu Talip gibi neden olamiyorsunuz?

    Ve o Muhammed'in yataginda uyumayi secti, kendi hayatini kardesi icin feda etmek ugruna. Yeryüzüne inin ve onu [Ali'yi] düsmanlarindan koruyun."

    Ikisi de indiler. Mikail Ali'nin ayaklari tarafinda dururken, Cebrail Ali'nin bas tarafinda durdu. Cebrail cagirdi:

    "Tebrikler! Tebrikler! Kim senin gibi olabilir ey Ebu Talip'in oglu? Allah bile seni meleklerine karsi övüyor!"

    Bu olay ile ilgili

    "Insanlardan kimi de vardir ki, Allah'in rizasina ermek için kendini feda eder."

    (Kuran, 2:207) ayeti indi.
     
  4. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Alevi kaynaklarinda, Hz. Muhammed bazi insanlar tarafindan, Ali'ye hem "kardesi" dedigi icin, hem de ona kizini verdigi icin elestirildiğinden bahsedilir..

    Muhammed'in bu konuda elestirildiginin bir örnegi Sünni kaynaklar arasinda su sekilde gecmektedir:

    Ali ve Fatima yeni evlenmisti. Kizina destek olmasi icin, hizmetcisi Baraka'yi onlarla beraber yollamisti. Ertesi gün Muhammed Ali’nin evine gidip, kapiya vuruyor:

    Baraka cikti ve Peygamber ona söyle dedi: "Ya Ümmü Aymen, kardesimi cagir bana."

    "Kardesin mi? O senin kizinla evlenen kisidir?" diye kuskulu bir sekilde sordu Baraka. Sanki: "Peygamber Ali'ye neden neden "kardesim" desin?" demek istemis gibi. (Peygamber Ali'ye kardesi olarak hitap etti, cünkü Hicret’ten sonra Müslümanlari ikiser ikiser olarak bir kardeslik kurumunda birlestirmisti. Peygamber ve Ali de "kardes" olarak birbirine baglanmisti.)

    Peygamber söylediklerini daha yüksek bir sesle tekrarladi.

    Bu olayin, Caferi kaynakli olan, baska bir versiyonunu ele alalim:


    Muhammed (sav) Ali'yi boynundan tutup:

    "Bu sizin aranizda benim kardesim, vekilim ve ardilimdir. O yüzden onu dinleyin ve ona itaat edin" derdi.

    O [Muhammed] (sav), genis bir gülümseme ile sülalesi ile birlikte takipcilerini [companions] karsilamak icin disari cikti. Abdul-Rahman ibn Awf, onu okadar memnun yapanin ne oldugunu sordu ona. O [Muhammed] cevap verdi:

    "Rabbimden aldigim ve kardesim ve kuzenim [Ali] ile ilgili ve kizim ile ilgili olan güzel bir haberden dolayidir. Herseye Gücü Yeten [Allah] Ali'yi Fatima'ya es olarak secti." Dünya kadinlarin en büyük Hizmetcisi Peygamber'in soyunun sahibi [Ali'nin] yaninda kalirken,

    Peygamber (sav) dedi ki:

    "Ey Ümmü Aymen! Kardesimi getir bana."

    Ümmü Aymen sordu:

    "O senin kardesindir ve sen hala onu kizinla mi evereceksin!?"

    O [Muhammed] söyle dedi:

    "Evet, elbette Ümmü Aymen." O [Ümmü Aymen] Ali'yi cagirdi.


    Olayin bu versiyonu, bu olayla ilgili gösterdigimiz ilk örnegi tasdiklemek disinda, baska bir önemli konuya da isik tutuyor: Ali ve Fatima’nin evliligi. Burada, Ali ve Fatima’nin evliliginin Allah tarafindan istendigini görmekteyiz. Allah’in da bu evliligi istedigini, hatta emrettigine göre, bu evliligin belli bir maksadi olmali, ki var, ve biliyoruz da: Oniki Imamlar.


    Aleviligin kaynaklarina dayali versiyon'da, Muhammed'in ve Ali'nin "ayni nurdan" geldigi sözleri vardi. Bu sözlere Alevi olmayan kaynaklarda da bolca rastlanabilir.

    Bu "ayni nurdan" gelme ifadesinin önemini aciklamakta yarar var:

    Dünya yaratilmadan önce, Muhammed ve Ali'nin nuru yaratilmisti. Bu nur bütün peygamberlerle beraber olup, Abdullah ve Ebu Talip'e varinca ikiye ayrildi. Ve Oniki Imam’larin olmasi icin, bu nurlarin birlesmesi gerekiyordu.

    Muhammed Zahir'i ortaya koydu, Imamlarin maksadi ise, Batin'i yasatmakti. Baska bir deyimle, nübüvvet göstermekle, velayet ise gizlemekle olur. Bu konu icin bkz:

    Kaynak:

    12 Imamlar ve Sirlari:
    http://www._______________/showthread.php?t=55814
     
  5. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Müsahiplik Hicretten sonrada devam etmiş midir?​

    Bazi cevreler ( şii/ sünni) tarafindan, bu kardeslik kurumu sadece Hicret’le ilgili, bir kerelik olay olarak görülmektedir, ve dolayisiylaAlevi-bektaşilikteki musahiplikle ilgisi olmadigini savunurlar.

    Fakat biz, bu olayin, Hicret'ten bagimsiz, ve Hicret'le ilgili olmayan bir dönemde de gerceklestigini, Sahih Buhari'nin bir kac hadisiyle göstermek istiyoruz. Böylece, bu kardeslik kurumunun sadece bir kereye mahsus olmadigini izah etmis olacagiz:

    Enes nakletti:

    'Abdur-Rahman ibn 'Auf bize geldi ve Allah'in Elçisi onun ve Sa'd bin Rabi'a arasinda bir kardeslik bagi kurdu.

    "Sen ['Abdur-Rahman] evlendigine göre, bir yemek ziyafeti sun, sadece bir koyun ile olsa bile..."

    'Asim nakletti:

    Enes bin Melik'e dedim ki:

    "Peygamber'in "Islam'da kardeslik sözlesmesi yoktur" dedigi sana ulasti mi?"

    Enes söyle dedi:

    "Peygamber benim evimde Ensar ve Kureys arasinda bir [kardeslik] sözlesmesi yapti."

    Ebu Cuhayfe nakletti:

    Peygamber Selman ( Selanı farisi) ve Ebu Darda' arasinda bir kardeslik bagi yapti.


    Burada ilginç olan ikinci hadis örneğidir. demekki her dönemde Islam'da kardeslik sözlesmesinin olmadigini savunan bazi kesimlerinin varligı aşikar, fakat bu iddianin da gercek olmadigi vurgulaniyor. Yani daha dogrusu, bazi kesimler tarafindan, böyle bir kardeslik kurumunun istenmedigi görünüyor ki,

    bunun da Ali’nin önemini kücümsemek icin olmasi muhtemel bir nedendir[/COLOR
     
  6. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Ebu'l Vefa ve Musahiplik​

    Ebu'l Vefâ (d. 1026), onikinci kusaktan Ali'nin torunudur, seyyiddir. Ebu'l Vefâ'nin, Anadolu Aleviligin erken dönem pirleri arasinda yer aldigi tartisilmazdir ve özellikle bu nedenden dolayi Ebu'l Vefâ bizim acimizdan cok önem tasimaktadir. Kendisi bir Seyh (Mürsid) olup, Babai'lerin Pir'idir. Ebu'l Vefâ'yi görebilmek, ve onun tarikatina baglanabilmek icin, bir cok ülkeden ve yöreden insanlar gelmistir.

    Ebu'l Vefâ, semâ’ (semah) dönen, 12 Imamlara inanan, Zahir ve Batin inancini benimseyen, âyinlerini kadin-erkek birlesik yapan bir mutasavvifti. Bunlarin disinda, daha da ilgi cekici olan, ve konumuzun da ilgi alanini olusturan sey ise, Ebu’l Vefâ'nin, kendi müridlerini birbirine "muvahat" (kardes) etmesidir. Bunu bir örnekle gösterelim:

    Beyazid-i Bestami'nin tarikat üyeleri ve Ebu'l Vefâ'nin kendi tarikat müridlerinin beraber oldugu bir toplantida, Beyazid-i Bestami’nin tarikatindan yirmi kisiyi kendi tarikatindan yirmi kisiyle muvahat ediyor:

    "...Andan sonra ashâb-i Bayezid'in muteberleri durub Hazreti Seyyid’in elin öpüb ve istigfar etdiler ve dahi iltimâs etdiler ki;

    bu silsilenin ashâbi Hazreti Seyyid silsilesi ashâbiyla kardas olalar. Hazreti Seyyid bu iltimâsi Kabul idüb yirmi kisi ol tarafdan ve yirmi kisi bu tarafdan akdi muvahat idüb, ahiret kardasi oldilar...."

    Yukaridaki alintida dört önemli noktaya rastliyoruz:

    1- görüldügü üzere yukarida bahsi gecen kardeslik kurumu, Caferi ve Sünni kaynaklarinda da Arapca olarak gectigi gibi, akd-i muvahat ismiyle geciyor. Böylece, burada gördügümüz ve Alevilerin en büyük pirlerinden biri tarafindan uygulanan muvahat'in, Muhammed ve Ali'nin arasinda yapilan muvahat'a dayandigi anlasilmaktadir.

    2- bugün Alevilerde bile kullanilan "ahiret kardesligi" tabirinin de yukarida gecmesidir, ki bu tabir bugün musahipligin ta kendisi icin kullanilmaktadir. Bu da muvahat'in Alevilikle olan iliskisini daha da güclendiriyor.


    3- bu kardeslik kurumunun nasil uygulandigidir. Alintida gördügümüz gibi, kardeslik kurumu, tarikat seyhi tarafindan, yani Ebu'l Vefâ tarafindan uygulaniyor. Muvahat olmadan önce, muvahat olmak isteyen kisiler seyhin (Ebu'l Vefâ'nin) elini öpüp, ondan af diliyorlar, ve birbiriyle muvahat olabilmek icin, ilk önce ondan ricada bulunup, onun rizasini aliyorlar.

    Günümüz Alevilerde uygulanan musahiplik erkânini çok ciddi bir sekilde cagristirmakla beraber, olayin baska bir boyutunu da hatirlatiyor bize:

    4- Hem yukaridaki alintida, hem de Muhammed ve Ali'nin akd-i muvahat'inda, her insanda, baskasini muvahat yapma yetkisinin olmadigini görüyoruz. Ali'nin döneminde, insanlar arasinda muvahatligi sadece Muhammed uygularken (Alevi kaynaklarinda da bu sekilde geciyor), yukaridaki alintimizda da, muvahatligin sadece bir seyh tarafindan uygulanabilecegi göze carpmaktadir. Bu seyhin de ayni zamanda Oniki Imamlarin soyundan gelen bir seyyid olmasi, yine Alevi dedelerininin bugünkü durumuna götürüyor bizi.

    Günümüzde de musahiplik sadece (seyyid olan) pirler/dedeler tarafindan uygulanabiliyor.
     
  7. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    MUSAHİPLİK : ​

    Degerli canlar,

    Musahip arapca kardes demektir. Musayip tutma her Aleviye şart koşulmuştur. Şöyle ki Bu ibadet... Peygamber Efendimizden kalan bir sünnettir;

    Müslümanlar Mekke'den Medine'ye hicret ettiklerinde... Mekke'li ve Medineli müslümanlar bir araya toplanmışlardı... Bütün müslümanların hicretinden sonra Ve Allah emri, Cibril-i Emin nefesiyle Hz. Muhammed Mustafa'ya 'da Hicret emri geldi... Ve yine Hz. Muhammed Allah'ın emriyle Hz. Ali'yi kendi yatağına yatırdı... Medine'ye hicret etti...

    Peygamber Medine'ye ulaştığında aşağıdaki Ayet-i Kerime nail oldu...

    İsmişah! Bismişah Allah Allah...

    Hakk, Dost, Zahir, Batın, Hazır, Gaib. Sırr-ül Sır Erenlerinin Gülcemallerine aşk...

    Ber-Cemal-i Muhammed, Kemal-i İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ali ra Bülende salavat...

    Allahümme salli ala seyyidina Muhammed-in ve ala Ali Muhammed...

    "Onlar ki Hakk'a bağlanıp hicret ettiler...
    Mallarıyla canlarıyla Allah yolunda savaştılar

    Onlar ki (hicret edenleri) barındırıp yardımda bulundular
    İşte bunlar, birbirilerinin dostu ve yâridirler

    O kimseler ki İnkâr edip küfre saparlar
    Hiç şüphesiz onlarda birbirilerinin yâridirler

    Eğer böyle yapmaz (birbirinize dost ve yakın olmaz) iseniz
    Her zaman yeryüzünde fitne ve fesata izin verirsiniz...

    (Enfal suresi ayet 72-73)


    Ve böylece Hakk emri... Peygamber sünnetiyle Muhacir ile Ensar birbiriyle kardes kılındı.

    Rivayet odur ki....

    Hz. Peygamber yüksek bir yere çıktı, yalın ve yüksek bir sesle Medine’nin semalarına “ilk” şunları söyledi:

    “....İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Birbirinizi sevmek için de aranızda selamı yayınız… Kin tutmayın, haset etmeyin, hasımlaşmayın, ey Allah’ın kulları kardeş olun!..."

    Medine'ye En son. gelen ise... Peygamber'i Mekke'li müşriklerden korumak için O'nun yatağına yatan Hz. Ali idi.... ve kendisine kardes kalmamıştı. Üzgün olan Hz. Ali Peygamber'in yanına gitti... Herkesin bir kardeşi olduğunu kendisinin ise bulunmadığını söyledi..

    Peygamber Hz. Ali'ye hitaben dediki;

    "Ya Ali sen benim dünya ahret kardesimsin, Musa'ya Harun neyse sende bana Öylesin",ve sonrasında orada bulunan bütün müslümanlara hitaben, bu Allah'ın isteğidir. Diye Buyurdu.

    Peygamber Efendimiz..


    183 aileyi birbiri ile “kardeş” yaptı!


    Aileler kardeşlerini alarak evlerine götürdüler.


    Ne varsa bölüştüler ekmeği, aşı. Harç yaptılar şehre sevgiyi, barışı…


    Öyle ki on aile bir ineğin sütünden içiyordu.

    Kur’an bu durumu şöyle anlatır:

    “....Bu şekilde sevgi ve merhamet yumağı haline gelenler artık Allah’ın kitabında birbirlerinin can yoldaşlarıdır!...”
    (Enfal; 8/75).


    Ve böylece Hakk emri... Peygamber sünnetiyle Muhacir ile Ensar birbiriyle kardes kılındı.

    Medine'ye En son. gelen ise... Peygamber'i Mekke'li müşriklerden korumak için O'nun yatağına yatan Hz. Ali idi.... ve kendisine kardes kalmamıştı. Üzgün olan Hz. Ali Peygamber'in yanına gitti... Herkesin bir kardeşi olduğunu kendisinin ise bulunmadığını söyledi..

    Peygamber Hz. Ali'ye hitaben dediki;

    "....Ya Ali sen benim dünya ahret kardesimsin, Musa'ya Harun neyse sende bana Öylesin",

    ve sonrasında orada bulunan bütün müslümanlara hitaben, bu Allah'ın isteğidir. Diye Buyurdu.

    Değerli canlar, bu tarihten sonra Alevi-islam inancına sahip kimseler, Hakk emri... Peygamber'imizin sünneti İmam Caferi Sadık'ın Erkanı üzre kendi akrabaları dışında bir kimseyi kendine kardeş kıldı.

    Musahipler:

    1-Dünya- ahret kardes olup iki cihandada birbirinden sorumludur.

    2-Musahiplik evli çiftler arasında ise. ve bu kimselerin kızları birbiriyle evlenemez...

    3- Birbirlerine ihtiyaç duyduklarında yanlarında olmaları gerekir.

    4- Müsahiplik... Kişilerin kendilerinin karar vereceği bir şey olmayıp... dede-baba'nın izni ve Müsahiplik Ayin-i Cemi ile olur...

    5-Kimler bibiriyle müsahip olamaz..

    ***Dede-baba ve Pir, Taliple

    ***Alim, cahille...

    ***Mü'min ile Münafık& İnanan ile İnanmayan

    ***Piri olan ile Pirsiz olan& düşkün

    ***Evli kimseler bekar ile

    ***Genç ile yaşlı

    ***Zalim, mazlum ile

    MÜHAİP OLAMAZ...


    ***Müsahiplerin hem kendileri hemde aileleri birbirlerinin dünya-ahret kardeşidirler... bekar kimseler arasında olan Müsahiplikler de ise.. sonradan evlilik yada cinsellik içeren her türlü ilişki yasaktır... düşkünlük sebebi saylır.. yoldan düşer..

    Allah Eyvallah
     
  8. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Hz. Muhammed ve Hz. Ali'nin Kardeş olduklarına ilişkin bazı hadisler​

    Alevi/ islam inancina göre, Hz. Muhammed Gadir-i Hum'da (Veda Hacci'nda), Ali'nin elini havaya kaldirarak, onu kendisine "bu dünyada ve ahirette" kardesi olarak ilan etti. Olayla ilgili de bazi Kuran ayetlerinin (örnegin 4:59) de indigi inanilir. Gadir-i Hum'un 632 yilinda gerceklestirildigi biliniyor, yani Muhammed'in vefat ettigi yil.

    Muhammed burada Ali'nin imametini resmi olarak ilan etmisti, ve ardindan bu sözleri söylemistir:

    "Ben ilmin sehriyim, Ali de kapisidir."

    "Ali ve ben bir nurdan yaratildik."

    "Ya Ali, Harun Musa'ya göre ne ise, sen de bana öylesin."

    "Ya Ali, Adem peygamber zamanindan bugüne gelinceye dek tüm peygamberlerin evladi kendi soyundan geldi. Benim evladim ise senin soyundan gelsin."

    Bundan sonra Muhammed:

    "...Ya Ali! Senin etin benim etim, senin kanin benim kanim, senin cismin benim cismim, senin ruhun benim ruhum. Ben senim, sen de bensin."
    [Lahmike lahmi, demmike demmi, cismike cismi, ruhike ruhi.]

    demistir.
     
  9. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Musahiplik kurumu birçok Pirin değişine de konu olmuştur.. bakınız Pir Sultan Musahipliğin Kur'ani bir farz olduğunu nasıl dile getiriyor:

    Eğer farz içinde farzı sorarsan
    Yine farz içinde farzdır musahıp
    Dört kapıdan kırk makamdan ararsan
    Yine farz içinde farzdır musahıp

    Musahipsiz kişi ceme gelir mi
    Ettiği niyazlar kabul olur mu
    Muhammet Ali'den derman bulur mu
    Yine farz içinde farzdır musahıp

    Musahipsiz ise ceme götürmen
    Tecellisi bozuk Hakk'a yetirmen
    Müsahipsiz ile durup oturman
    Yine farz içinde farzdır musahıp

    Farz Allah'tan kaldı ya sünnet kimden
    Müsahibin işi daima sırdan
    Musahipli kişi ol şah-ı Merdan
    Yine farz içinde farzdır musahıp

    Pir Sultan Abdal'ım hey kerem-kanı
    Yine sensin dü cihanın sultanı
    Aşnanı buldun müsahibin hani
    Yine farz içinde farzdır musahıp



    Musahip musahipe demezse beli
    Ona şefaat etmez Muhammed Ali
    Dünyada ahrette eğridir yolu
    Söyleyen Muhammde dinleyen Ali

    Musahip musahiple nice bozula
    Sakın defterine lanet yazıla
    Balı sönmüş arı gibi sızıla
    Söyleyen Muhammed izleyen Ali

    Musahip musahipden malın ayıra
    Şahı Merdan durağını duyura
    Yedi tamu narın ona buyura
    Söyleyen Muhammed dinleyen Ali

    Musah(i)bine kim söylese kem sözü
    Cehennem kelpinden karadır yüzü
    Dünyada ahrette eğridir yüzü
    Söyleyen Muhammed dinleyen Ali

    Musahiple bozulan Hakka kanlıdır
    Atayla bozulan peygamberle kinlidir
    Mihmanla bozulan yedi dinlidir
    Söyleyen Muhammed dinleyen Ali

    Hak da bir kuluna eylese nazar
    Kalem divit neyler kendisi yazar
    Abdal Pir Sultan’ım güherler düzer
    Söyleyen Muhammed dinleyen Ali
     
  10. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Değişlerde musahiplik

    Musahipsiz kişi ceme gelir mi Murebbiye Ali gerek
    Ettiği niyazlar kabul olur mu Dört kapıda eli gerek
    Muhammed Ali'den derman bulur mu Musahibin hali gerek
    Yine farz içinde farzdır musahıp Zira Ali Muhammeddir


    Talip on yaşında musahip tuta

    Yigirmide özün gerçeğe kata

    Otuzunda vara mürşide yete

    Mahrum kalmaz Ali diye çağıran

    Kul Himmet


    Dinim içinde imanımdır Musahip
    Gönül tahtında sultandır musahip
    Yolumuz incedir varabilene
    Sefil gönlünde mihmandır Musahip

    Yola eğri giden menzile varmaz
    Sülük içinde erkândır Musahip
    Musahip yol varandır ey Hatayi
    Muhibb-i hanedanımdır Musahip

    Şah Hatayi
     
  11. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Kur'an-ı Kerim'de Musahiplik



    Musahiplik Kurumu hem şii hem sünni kaynaklarında belirtilmesine rağmen, Kur'an emri peygamber sünneti bu kurumu yaşatan sadece Aleviler olmuştur..

    Şimdi Kur'an-ı Kerim'de Musahipğlik ile ilgili ayetleri sunalım:


    Sebe Suresi Ayet 46


    "...“(Resûlüm! Onlara) de ki: Size bir tek öğüt vereceğim: Allah için ikişer ikişer ve teker teker ayağa kalkın, sonra da düşünün! Arkadaşınızda hiçbir delilik yoktur! O ancak şiddetli bir azap gelip çatmadan evvel sizi uyaran bir peygamberdir..’’


    Enfal Suresi Ayet 74- 75


    "....İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar içinmağfiret ve bol rızık vardır. ‘’Daha sonradan hicret edip sizinle beraber savaşa katılanlar da sizdendirler. Bir de akraba (musahip ) olanlar, Allah'ın kitabına göre, birbirlerine daha yakındırlar. Şüphe yok ki, Allah her şeyi bilir...."


    Tevbe Suresi Ayet 100


    "...İslâm dinine girme hususunda)öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardanrazı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur..."


    Hasr Suresi Ayet 9


    "...Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruretiçinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir..."
     
  12. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Pir Sultan değişerinde Musahiplik



    Ben bir musahip ararım
    Ola bile benim ile
    Yad ellerde gurbet elde
    Kala bile benim ile

    Ola ben olduğum yerde
    Kala ben kaldığım yerde
    Vadem yetip öldüğüm yerde
    Öle bile benim ile

    Başına kement bağlaya
    Aşkı ciğerim dağlaya
    Ben ağladıkça ağlaya
    Güle bile benim ile

    Bu işler bizim nemize
    Kan gitti gelmez benize
    Benim düştüğüm denize
    Düşe bile benim ile

    Pir Sultan'ım haldaş ola
    Yola gidene yoldaş ola
    Yaremi saran kardeş ola
    Sara bile benim ile...
     
  13. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    1826 Yılında kapatılan ve Hacı Bektaş Piri Hamdullah Çelebi hazretleri Hasreti mahlasıyla yazdığı nefeslerinin birinde şöyle buyurmuştur,

    Her kim muhipliğe niyet edende
    İşleğinde güzel hali gerektir
    Ahdi biat kâmil Mürşide
    Evlad-ı Ali'den el gerektir.

    Nûshuma kulak ver tutma kallaşı
    Ehl-i Beyt uğruna vererek başı
    Ali imran oku sırr-ı Bektaş'ı
    Batın'dan haberdar Veli gerektir.

    Gerçeğin sırrından ne anlar nadan
    Ali'nin yoluna ser feda eden
    Esrar-ı Hakikat İlm-i cavidan
    Gönül bahçesinin gülü gerektir.

    Müminin bahçesi güldür har olmaz
    Yüz bin vaaz etsen kalleş yar olmaz
    Gezdirsen cihanı haberdar olmaz
    Hünkar Hacı Bektaş yolu gerektir.

    Hasiretim emekciğin zay etme
    Şahin avın kargalara pay etme
    Cevahiri çay taşına tay etme
    Kişi ikrarına bağlı gerektir.
     
  14. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Musahipten Özün Seçen Musahip

    Musahipten özün seçen musahip,
    On'ki İmam dergâhına varamaz.
    Musahip sırrını açan musahip,
    On'ki İmam dergâhına varamaz.

    Musahip musahibin sırrın açar,
    Evliyalar anın hışmından kaçar.
    Dünyadan ahrete imansız göçer,
    On'ki İmam dergâhına varamaz.

    Musahip var musahibin varisi,
    İkisi de bir elmanın yarısı.
    Özü çürük kallaş olsa birisi,
    On'ki İmam dergâhına varamaz.

    Musahip musahibe bulsa bahane,
    Anı da sürerler bir ulu hana.
    Ahırı cehennem oduna yana,
    On'ki İmam dergâhına varamaz.

    Musahip muhasibe etse bir güman,
    Anda ne din kalır, ne de bir iman.
    Şefaatçi olmaz On İki İmam,
    On'ki İmam dergâhına varamaz.

    Pir Sultan’ım bed huylardan bezili,
    Yerden gökten umutçuğu üzülü.
    Musahip musahiple gezse küsülü
    On'ki İmam dergâhına varamaz.
     
  15. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Musaip davasın kılan
    Evvel baştan hali gerek
    Ruhu hem ruha ulaşık
    Ceset dahi ölü gerek


    Gönül ayninesin
    Kendi kemalini bilip
    Hırsı ile nefsi ölüp
    Aşk ile can diri gerek


    Gönül aynasın açana
    Hakk'ı batıldan seçene
    Oniki derbant geçene
    Hakk'a gider yolu gerek


    Gönlünde kibir tutmaya
    Sevdiceğin unutmaya
    Yırta-dike yare etmeye
    Cerahlıktan eli gerek


    ŞAH HATAYİ'nin bendine
    Şah gerek şah menendine
    lahmike lahmi yurduna
    Şah Mürteza Ali gerek
     
  16. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Bir can bir cana özenüp gelince
    El uzatmayınca etek tutulmaz
    Rehberinden tevbe okumayınca
    Yuma anın insanlığın bilinmez

    Kâmil rehberdedür özünü yayan
    Ol kerem kânidir suyunu koyan
    Varup Hakk Cemi'nde yerini bulan
    Musahibsiz anın özün yumulmaz

    Musahibi olanın özü yuyulur
    Hakk Cem'e elsiz ayaksız varulur
    Kahrı özrü lütfile iman olunur
    Aşinasız işleri varsa da olmaz

    Aşine imiş yola gitmeğe
    Cehd edüp dost gediğin aşmağa
    Dört kapı içinde bir ev yapmağa
    Mürşidsiz el dört kapıdan girilmez

    Mürşid olup dört kapıdan girilir
    Özün teslim edip rıza sürülür
    Mü'min ise nurdan kefen sarılır
    Yargılanmadan cennete girilmez

    Hatayi'yim turaba indirdi teni
    Alemi nur ile doldurdu seni
    Pirin meydanında kurtarırsın seni
    Anlar cehennemin od'una yanmaz

    Şah Hatayi
     
  17. devran

    devran Yönetici

    Eyvallah can değerli paylaşımların için teşekkürler
     
  18. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Teşekkürler.
     

Sayfayı Paylaş