Ulu Hünkâr Hacı Bektaş Veli şöyle buyurmakta: ?Marifet nefsi silmek değil, bilmektir?. Ulu Hünkâr?ın bu belirlemesi sadece geçmiş ve günümüzde değil, gelecek için de yol göstericidir. Nefis; insanoğlunun çatışmalı olduğu ve bir türlü gerçek anlamıyla bir ortak çözüm bulamadığı bedensel ihtiyaçlar bütünüdür. İnsanlar nefislerinin aşırı derecede esiri olmuşlar, buna karşı bazı insanlar da tepki şeklinde nefislerini inkâra yönelmiş, yok saymak istemişler. Oysa nefis, insan tabiatının inkâr edilemez bir gerçeği. Bu gerçeği belirtirken insanın nefsinin esiri olması anlamında belirtmiyoruz. Özce söylersek; ne nefsimizi inkâr edelim, ne de nefsimizin tutsağı, esiri olalım. Nefsi bilmek, sınırlarını öğrenmek, nefsi ahlâki ölçülere göre; değerlere bağlılık, doğaya bağlılık, inanca bağlılık temelinde değerlendirmek gerekiyor. Birçok insanın nefsinin esiri olduğunu görüyoruz. Nefsi doyurmak adına yapılan iğrençlikleri, sahtekârlıkları, hilebazlıkları, yaşanan çirkefleri görüyoruz. Bütün bu kabul edilemez gayriahlâkî tutumları reddetmek, mahkûm etmek ve bunlardan süratle arınmak gerekiyor. Dizginlenemeyen nefis bir zaman sonra çöküntüyü de getirir. Belki bazı güncel kazanımlar elde edilir. Fakat sonuç itibariyle kazançtan çok bir kayıp ortaya çıkıyor. Nefsinin esiri olan bir kimse, nefsini doyurmak için her türlü yola başvurur. Nefsi doyurmak adına her türlü yola başvurmak ne kadar doğru? Hayvani bir arzu ve şehvet duygusu ile nefsinin emrine amade olan insan kaybetmiş kimsedir. Burada nefsin olmadığı sonucu çıkmasın. Nefis vardır. Nefis insanidir. İnsani olmayan, nefsini bilmemek ve bunun sonucunda nefsin elinde bir kukla olmaktır. İnsan olan özgürdür ve asla kuklalığı kabûl etmemelidir. Nefis vardır. Nefis insana özgüdür. Doğru anlamda, inanca, doğaya ve insani değerlere bağlılık temelinde kullanılırsa iyidir. Güdülerin esiri olmak, onların yönlendirmesiyle hareket etmek gayriinsanîdir. İnsanlık dışı bütün davranışları, nedeni, gerekçesi ne olursa olsun reddediyoruz, mahkûm ediyoruz. Nefis derken birçoklarının aklına sadece cinsellik gelebilir. Nefis cinsellikle beraber bütün bedensel ihtiyaçlardır. Yani yemek, içmek, giyinmek vb.. Bunlara mevki, makam, para, şöhret vb. hırsları da katabiliriz. Genel kanı olarak nefisten anlaşılan bedensel ihtiyaçlardır. Bedensel ihtiyaçlar gereklidir. Ancak aşırısı zararlıdır. Örneğin aşırı yemek yemek gibi ya da aşırı şekilde sevilen bir meyvenin çok yenmesi gibi. Her insanın mutlaka bu tür bir deneyimi olmuştur. Ondan sonra insan çok dikkatli davranmıştır. Yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi nefsin tanımı ve nedenleri somut değil. Anlatımdaki zorluğumuz da bundan kaynaklanıyor. Bu anlatım zorluğuna rağmen yine de düşüncelerimizi Ulu Hünkâr?ın da yardımıyla belirtmeye çalıştık. Sonuç olarak tekrar özetleyelim ki; nefsimizin esiri olmayalım! Nefsimizi de yok saymayalım. Nefsimizi bilelim ve bilgimiz ölçütünde de onunla dost olalım. Başkalarının doğrularını değil, vicdanımızın ve aklımızın doğrularını esas alalım. Yaşamımızı, nefsimizin emrinde doymak bilmez arzuları tatmin peşinde koşarak geçirirsek, kendimize yazık etmiş olur ve hayattan bir şey anlamadan gitmiş oluruz. Neden nefsimizin emrinde onun tutsağı olalım ki? Nefsimizi bilip kontrol edersek, nefsimiz böylece ruhumuza ve bedenimize hizmet etmiş olur. Doğru olan da budur. Nefsimizi bilmek için geç kalmış sayılmayız. Öyleyse...
bir çoğumuz Nefsin ne olduğunu gerçek anlamda bilmiyoruz Bu tür yazılara gereksinim olduğunu düşünüyorum Bilgilendirici paylaşım için candan teşekkürler