> >ODTÜ Felsefe öğrencilerini en çok zorlayan hocalardan biri yıllık olan > >dersinin final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav sorusu olarak tahtaya, > >'Why?' (Neden?) yazmış. Öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, > >sonra herkes birşeyler yazmaya > >başlamış. Yalnız bir öğrenci, sınavın ilk dakikasında kağıdını teslim > >etmiş. > >Öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış: 'Why not?' (Neden olmasın i?) Bu > >öğrenci sınavdan '100' almış. > >***** > >Aynı hoca başka bir sınavda 'risk nedir?' diye soruyor. Yine bir öğrenci > >sınavın ilk 10 saniyesinde teslim > >ediyor kağıdını. Kağıdın üst kısmında sadece isim-soyadı yazıyor, gerisi > >ise bomboş beyaz yaprak. > >En altta ise 'İşte risk budur' diye yazıyor. Ve sonuçta da sınıftaki > >en yüksek notu alıyor. > >***** > >Hocanın bir sonraki sınavında yine 'Risk nedir?' sorusuyla karşılaşan > >öğrencimiz tekrar boş kağıt verince bu sefer 0 alıyor. Tabii koşa koşa > >hocaya gidip sebebini soruyor. İşte cevap: 'Aynı şartlar altında, aynı > >riski iki kere almak aptallıktır!' > >***** > >Hocamız bir başka sınavda derse giriyor > >ve tek soru soruyor: 'Atatürk ne yaptı?'. Bütün öğrenciler harıl harıl > >yazmaya başlıyor, kağıtları > >dolduruyorlar. Sınav sonucunda herkes ortalama notlar alıyor. Bir öğrenci > >ise 100 alıyor. Bu öğrencinin cevap > >kağıdında şu yazıyor: 'Ne yapmadı ki!' > >***** > >Bu tür öğrenciler ve değerlendirmeler > >Hukuk Fakültelerinde yok mu? > > > >Elbette var. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Hocanın biri sınavda, > >o günlerde devam etmekte olan bir > >davanın detaylarını vermiş ve sonucun ne olacağını sormuş. Tabii, bütün > >öğrenciler ha babam, de > >babam, sayfalarca yazmaya başlamışlar. Ama bir öğrenci kağıdını sınavın ilk > >dakikasında vermiş. Ve buna rağmen > >100 almış. Öğrencinin yanıtı tek cümleymiş: 'Devam eden dava hakkında yorum > >yapılamaz.' > >***** > >Bir efsane de tıpçılardan: Olay bir tıp fakültesinin anatomi dersinde > >geçiyor. > >Okulun en iyi hocası, anatomi dersine ilk kez giren öğrencilerine; 'Tıpta > >iki önemli şey vardır' demiş, > >'İlki, hiç bi şeyden iğrenmeyeceksiniz!' Bunu söyledikten sonra işaret > >parmağını önündeki kadavranın makatına sokmuş, şööyle bir karıştırıp > >çıkarttığı parmağını hop diye ağzına sokmuş ve emmiş. Ardından > >öğrencilerden de > >aynısını yapmalarını istemiş. Genç tıp öğrencileri, kızara bozara aynı şeyi > >teker teker yapmışlar. > >Bunun üzerine Hoca öğrencilerine dönüp; 'İkinci önemli şey ise > >çok dikkatli olmaktır' demiş ve eklemiş, 'Mesela ben demin hastanın > >makatına işaret parmağımı soktum ama orta > >parmağımı emdim!'... > >***** > >Bir kız yurdunda kalan kızlar, artık temizlik görevlisine olan > >kıllıklarından mıdır yoksa nerden çıktığı belli > >olmayan bir yurt geleneğinden midir, her sabah dudaklarına ruj sürdükten > >sonra aynaya öperek iz bırakıyorlarmış. > >Yurt müdürü ne yaptı ettiyse bu alışkanlığı ortadan kaldıramamış. Diğer > >yandan temizlik görevlileri de > >iyiden baş kaldırmaya başlamışlar. Sonunda müdürün aklına parlak bir fikir > >gelmiş. Hemen bir duyuru yapıp, > >kızları toplantıya çağırmış. > >Neyse toplanmış bunlar. > > > >Müdür 'Buyrun tuvalete' demiş. > >Hep birlikte, temizlik görevlisinin beklediği umumi tuvalete girmişler. > >Aynalarda sabahki ruj izleri hala duruyormuş. > >Müdür 'Arkadaşlar' demiş, 'Bazılarınız dudaklarına ruj sürdükten sonra > >aynaları öperek çıkması güç izler bırakıyor. > >Temizlik görevlilerimiz bunları temizlerken zorlanıyor. Sizleri > >görevlimizin bu temizliği yaparken ne kadar zorlandığını bizzat görmeniz > >için topladım. > >Bakın ve görün'. > >Sonra görevliye bir işaret çakmış. Bizimki gayet sakin bir şekilde tuvalet > >fırçasını almış, klozetteki suya daldırmış ve aynayı temizlemiş. > >O günden sonra bir daha o yurtta tuvaletlerde dudak izine rastlanmamış. > > >