Gözlerinden öğrendim ben herşeyi Siyahın ne güzel renk olduğunu İlk görüşte aşkın ne olduğunu, Sevgiyi ve onun büyüklüğünü Ellerinden öğrendim ben dokunabilmeyi Bir dokunuşun nasıl iç yaktığını O anki dünyayı umursamazlığı Sanki o anın hiç bitmeyecekmişliğini Saçlarından öğrendim ben neşeyle savrulmayı Seni bağrıma basmanın mutluluğunu Kollarına atılıp hiç bırakmamacasına sarılmayı Teninin kokusunu unutmamayı Resimlerine bakıp avunmayı, Sana ancak dualarla ulaşmayı Sadece rüyalarda görüşmeyi öğrettin be Gülüm Sen bana acıyı, hüznü öğrettin Bir de bırakıp gitmeyi öğrendim senden Sessizce, ardına bakmadan kaçıp gitmeyi Çaresizlikten ağlamayı öğrendim be Gülüm Mutluluğu özlemeyi de öğrendim Ben de sana kaybetmeyi öğreteyim, Severken ayrılmayı, ayrılırken yıkılmayı Elvedanın anlamını öğretiyorum sana ben Elveda çiçeğim, Elveda Gülüm, Elveda... [hr] NE ÇOK SEVMİŞİM SENİ gülyüzlüm dinler misin beni? bunca zaman geçse de.. sana siyah/beyaz gelse bile diğer renkler senle gitti zaten lütfen dinle ne çok sevmişim seni kaç kar düştü bedenime kaç kırlangıç düştü yola oysa hâlâ kanar yüreğim .. öfke yuğururken ellerim kan kırmızı, katran karası vedasız, sebepsiz gidişin ... kan sıçrar yükseğe .. ve ardından gülen gözlerin belirir birden kırılır kolum kanadım naçar düşer iki yana kollarım .. huzur karşılar öfkeyi sonra zararsız oturur bedenim .. kızamam, kan kussam da kızamam, kabuslara el versene uyku kızamam, erkekliği gözyaşı seline versem de kızamam sana ah bir bilsen ne çok sevmişim seni düşmandan insafsızdı halin oysa sende çok sevmiştin öyle derdi dilin, gözlerin öyle derdi dalgın bakışın öyle derdi gül dolu kalbin lakin demekle olmuyormuş ben sende son bulsamda sen bende yarım kaldın bir sigaram bir de sen tiryakiye çevirmiştiniz beni ikinizde giderken götürdünüz beni yalnızım yaban ellerde ikinizde biterken bitirdiniz beni çıkmaz sokak meçhullerde .. heyhat! yalnızlıklar büyür büyür sen olur çıkar karşıma meçhullerin anlamı sana yürür vay be ne çok sevmişim seni .. ne çok sevmişim seni bir tiryaki yanımla diğer yanımı özler dururuz ne çok sevmişim seni dumanıyla kaç kez adını yazdım boşluğa kaç kez yüzün belirdi dumanlar arasında.. .. nereden bileceksin ki? ... kendime kendim hayret ederken çekemem seni bile derken güle oynaya giderken dilim itirafında yüreğimin ne çok sevmişim seni .. biberin adı bile yakıyor artık beni gene gelir mi diye dolmuyor gözüm yanarım boynu bükük kaldı son sözüm ikiden oluşan, yırttık, beni sıhhiyenin havasını çalmışlar soluksuz kalıyorum orada... hem biliyor musun? lahmacunu çok özledim... sen mi tembihledin bilmem seni hatırlatanlar hep beni hançerliyor buna yüreğim içerliyor oysa ne çok sevmişim seni .. sana kızarken dahi yağ gibi kızarıyor eriyorum ince ince gözlerine değince vay be! ne çok sevmişim seni... .. yüreğime gömmüştüm seni, aşkı, senli her şeyi gözyaşım oraya akar hep ve hep yeşerirsin nedense bilmem ki ne de çok sevmişim seni yeşerdikçe koparıyorum feryat figan dilimde koparmaktan yoruldum sen yeşermekten bıkmadın yüreğimde başkası anlatsa inanmam vay be!! ne çok sevmişim seni .. yine de; bu saatten sonra dönen de kabul eden de şerefsizdir. sevgim bendendir seven bu bedendir ister gül,ister delir sana olan duygulara sevgim nedendir ha varsın ha yoksun vız gelir. çünki; ben, mecnunca sevmişim.