"....Semâ kelime olarak “işetmek ve dinlemek” mânâlarına gelmektedir. Güzel sesle ve musikî refakatinde coşmak mânâsında da kullanılır. Tasavvufta Semâ bir vasıtadır. Semâdan gaye ise, ondan meşru olarak faydalanmak ve bu vesile ile insanlara Hakkın kelâmını dinletmektir... Mevlana'nın dediği gibi.... "... Ol Semâ Hakk âşıklarının gıdasıdır, onda Canan ile (hakikî dost ile) buluşup kavuşmanın lâtif bir hayali bulunur. Ve semâ manevî hal sahibi olan gönüller için bir döşek gibidir..." Bu manada Alevi-bektaşi Ayin-i cemlerinde Semah, İbadetin bir parçasıdır...Semah; Kişinin Hakk-Muhammed-Ali aşkıyla kendisinden geçmesini, çoşmasını ifade eder.... Semah bu manada bir yüceliştir... Allah'a yöneliştir...Adeta kanat çırparak Hakk'a doğru yönelişin manevi bir yolculuktur... Semah bir dans veya folklorik bir gösteri değildir...Aksine kaynağını Kur'an-ı Kerim'den alan bir ibadettir... İsmişah! Bismişah Allah Allah... Hakk, Dost, Zahir, Batın, Hazır, Gaib. Sırr-ül Sır Erenlerinin Gülcemallerine aşk... Ber-Cemal-i Muhammed, Kemal-i İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ali ra Bülende salavat... Allahümme salli ala seyyidina Muhammed-in ve ala Ali Muhammed... "And olsun o saf bağlayıp dizilenlere, O Kanatlarını açıp toplayarak uçanlara, O haykırarak zikir okuyanlara..." (SAFFAT SURESİ: 1-2-3) Alevi-Bektaşi Ayin-i Cem'inde Semah'a duranlar... Hakk-Muhammed-Ali postu önünde... önce saf bağlayıp, dizilirler.... Destur verilince... Hakk-Muhammed-Ali aşkıyla kanatlarını açıp, toplayarak uçarcasına kendilerinden geçip Ol Hakk'ı zikrederler... Bütün Semah'larda kollar açlıp kapanır...ve Böylece Kur'an hükmü yerine gelsin istenir... Şüphesiz Ol Hakk'ı şeksiz gümansız zikredenleriz biz... O'nu yücelten, ve her dem ananlarız biz...Daim salat ve Zikir üzre olanlarız biz...