Onlar savaşın çocukları Çatlamış dudakları, mavi gökyüzü kadar bıkkın gözleri, yok olmuş umutları kadar taptaze bedenleriyle öylece uzanırlar yollarda. Doldurur çığlıkları bir zamanlar çelik çomak oynadıkları dar sokakları. Onlar savaşın çocukları... Dünyanın dört bir tarafında hep aynı gülüşle veda ederler bu yaşaması yasak dünyaya. Ne olup bittiğini anlamadan, sevdalara salmadan yüreklerini, kahbece öldürülürler biryerlerde. Onlar savaşın çocukları.. Doğduklarında tanışırlar analarının kurumuş memelerindeki açlıkla. Asla tatmadıkları yiyeceklerin resimlerine bakar kara gözleri. ONlar savaşın çocukları... Adını bilmeden, adını koymadan severler. Yaşatırlar o küçücük yüreklerinde bu koca dünyaya sığdıramadıkları sevdalarını. Yayarken sımsıcacık bedenleri soğuk taşların üzerinde, gökyüzünde güneş olur yüreklerinin ateşi. Onlar savaşın çocukları... Misketleri kovanlardan, saklanbaçları siperlerde, ilk bakışmaları camlarda, ilk sevişmeleri yıkık harabeler arasında. Hiç bilmezler yeşil ormanları, baharlarda açan binbir renkli çiçekleri. Onlar savaşın çocukları... Birbirlerine seslenirler yarınlar dolu ismleriyle. Barış, Umut, Güneş... oysa hiç tanımazlar griden başka renk, siyahtan başka isim. Onlar savaşın çocukları... Filistinli, Iraklı, Türk, Kürt, Arap... hepsinin adı da aynı. Hepsi de aynı gökyüzünü paylaşıyorlar, bir avuç toprağı paylaşamayanların inadına...
karşılıklı sıkılan silahların kıyamet alameti gibi çıkan sesleri arasında kalmış çoçuk. yazık sana çoçuk yazık. yazık çünkü sende büyüyünce savaşacaksın. o küçük beynin daha şimdiden, büyüyecek ellerinin silahı nasıl kavrayacağını hesap edecek. her gece rüyanda gördüğün çatışma sahneleri, seni, her uyandığında biraz daha savaşçı yapacak. ve büyüdüğünde savaşmak istemeyeceksin, amansızca savaşırken. arkadaşlar bana göre bu fotoğraftaki çoçukların kaderi böyle olacak. savaşsız bir dünya dilemek istiyorum, imkansız olduğunu bilsemde..............