Incindim ....

Konu, 'Genel Bölüm' kısmında seyduna_34 tarafından paylaşıldı.

  1. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    [​IMG]


    Erkekler de incinir tabi, taş mı sanıyor kadınlar bizi, kalbe, aklave hayata bakarken neyimiz eksik sizden, hem hep hata mıdır erkeklersize göre, hep suç bizde midir, neden sorarsınızki nerede ne zaman neyaptığımızı, neden sadece senin için yaşıyorum dedikten üç gün sonraterkedersiniz ki bizleri, neden?
    Bilmez misiniz size ait olduğumuzu, tanımaktan korkup da kaçarkenincindiğimizi görmez misiniz, ne, sorun ne, kaybetmek korkumuz yok musanırısınız, anlaşamadığımızda, özlediğimizde bizim de bir yanımızınacımadığını neden düşünürsünüzki, neden, yorulduğumuz günlerde kapımızıvuran gülümseyişini neden saklarsınız gözlerimizden, bir hoş geldinhatrına neden kızılca kıyamat koparki düşlerde.
    Neden?
    Zor olan, bilsekleri toplayıp da bize karşı kullanmak değil mi,anlaşamadığımızı görmek için var gücünüzle uğraşmak bizimle, ne o, çokmu ağır geldi deyip "erkek milletisiniz ya" demek için çok muuğraşıyoruz sizinle, hiç mi sabır yok yüreklerimizde, hiç mi ben varımdenmeyecek yanınız da, ne çok seversen o kadar kaçıyoruz bak, ne siz nede biz, hepimiz kaçıyoruz, kaçamaklar eşliğinde bir ihanet köprüsündengeçiyoruz sonra, kime inat, hem biz ne yapıyoruz, demez miyiz üç günlükdünyada hiçbir şeye değmez diye, o halde bu incinip incitmek niye,sabahım kör vakti sarıldığın erkeği incitmek niye, deniz kıyısındamartılara ekmek atıp kahkahalarla neşe saçılan bir zamanı ortakyaşadığın bir kadını incitmek niye, neden sustuğumuzda artık benisevmiyorsunlar başlarki, içimi gör diyen bakışlar neden şüpheye düşüyorbir zaman sonra, neden,
    neden incitirsinizki biz erkekleri..."



    İncinmek, varlığımın en kabul almaz şekli gibi geliyordu bana.Kabuğumu kırılıp hayata merhaba demek ve incinerek büyümek, anlamak,anımsanmayacak şeyleri akılda tutmak, acıda kalan ve acıyı yaşayanolmak.


    Ne istenirki hayattan, hep gülmek, ama doğarken ağlamakla başlıyorhayat, gülerken de öleni görmedim zaten, ama hep gülmek ve mutluluküzerine kurulmuştur felsefe, doğmak büyümek birini sevip onunla yuvakurmak, evine ekmek ***ürmek. Harıl harıl çalışarak dünyevi işlerdenhaz duymak, kimisinin arabası altında, kalacak onlarca evi var,kimisinin de sokakta yatmak için izni... Acayip bir dünya bu. Kadıngibi diyorlar ya, doğru, seversen senden iyisi yok, her şeyini verirsedünyadan da iyisi yok. Boktan ve çelişkili bir durum. Sinir oluyorumbazen, ancak bana ne demek de içimden gelmiyor değil hani. Kim bilirkaç gün daha yaşayacağım, kim bilir neler daha göreceğim, korkuyorum buyüzden, ayak uyduramıyorum hıza, günden güne ellerimde bir tutam zamankalıyor eski tarihli, çok geç olduğunu anlıyorum. Zoruma gidiyor bazen,acıyor bir yanım, acaba hep mi böyleydi, yoksa ben mi beceremiyorumyaşamayı... Garip ve çelişkili, sabah öğleye uymuyor, öğle akşama, ençok da gece, daha karanlık oluyor. Ve her şey de gecede yaşanıyor,kuytusunda karanlığın, güneşin o şaklaban yüzü gökte belirince yineyalanlar ve sahtelikler bir bir kapanıp kilitleniyor. Ben en çoksabahları seviyorum bu yüzden.


    Dedimki, yeniden başladığım bir yaşam olsun içimde, süpürdüğüm geçmişinkırıntılarına da gelen rüzgarla yol vereyim. Olmadı. Kalkıpgitmiyorlar, zorla bekliyorlar alnımın tam ortasında. Yudumladığımşarap bile eskisi gibi tat vermiyor damağıma, her yer pas, her taraftaberbat bir koku, ben ortalarında debelenip duruyorum hala. İnciniyorum,bin kadın eli değmiş saçlarımda kendi tanımımı yapacak hiç bir hisbulamıyorum, beyaza bulanmış aynadan bana bakar oldular hüzünle. Yüzhatlarım iyiydi oysa, çizgileri belirgin ve keskin bir anlam vardısoluma doğru bakınca, ki resimlerim de sol yanımdan düşerdi başkagözlere, utancımdan mı bilmiyorum, ama sağımın yokluğu harman ederdibeni, incindiğim bakışlarla buluşmak istemezdim, bakmazdım bu yüzdenkimsenin yüzüne, kimse de bana bakmasın, yeğlerdim görünmemeyi, içtiğimsigaranın filtresi bile dudağımın sol yanına yerleşirdi, acıtan bir sağvardı asılı benliğimde, acıyan bir ben belki de.


    En son İstanbul'da seyretmiştim kendimi, en son marmaraya akmıştıgözümdeki yaş, adalar vapuruna can havlimle atlarken sıçramıştım en sonhavaya, derken her şey duruldu yine, kalp atışlarımın sıfıra yaklaştığınice yoğun bakım odalarından koptum ve en sonlarla başlayan cümlelerbuldum dilimde, anlattım, anlaşıldım, anladım, hırçın bir mavininkoynunda uyuduğumu hayal ettim, ölmeyi bir de, utanmaktan kızaranyüzümü sakladım, korktum, incindim, affedilip affettim, yıldızlarkopardım yine kızgın bakışımla gökten, bulutlarla seviştim, güneşledans ettim, yaptım, ettim, kırdım, kırıldım, yarattım, yaratıldım,küfürler ettim tanrıya, sonra da hiçbir şey olmamış gibi secdedegünahlarımdan arındım, ne boktan bir yaşammış bu benimkisi, ama halaucundan tutup da nereye gidiyorsun demedim, diyemedim, dedirtmediler,aşka nikotin yüklü bir yalnızlık verip işte tek yaşamda gözümdengözlerimi çıkarmayı öğrenemediler...


    Boşver dedim kendime, kırılıp dökülmek nereye kadar,

    Sayar sayar bir şiir eksik derim hala, ne çıkar...
     

Sayfayı Paylaş