Hızır, bugün oldukça geniş bir coğrafyada dara düşenlerin, ezilenlerin, karda tipiye tutulanların, denizde boğulmak üzere olanların, işkence görenlerin, hastaların, fakirlerin, âyetiş imdadıma ya Hızırâ diyerek çağırdıkları ortak bir isimdir. Ölümsüz olduğu bilinir. Hızır; Alevilere göre, kimi zaman bir melek, kimi zaman kurtarıcı ve yaratıcıdır. Alevi kızılbaşlar misafiri Hızır´la, Hızır´ı da Hz. Ali ile özdeşleştirmişlerdir. Alevi Kızılbaşlar. Hızır, Nebî´dir, (yani peygamberdir) Hızır, Şâh-ı Merdan Ali´dir. Ya da Hz. Ali´nin insanlara anında yardımcı olması için gönderdiği yanıbaşımızdaki temsilcisidir. Hızır Kültü´nün izlerini Nuh Tufanı´nda, Tevrat´ta, Kur´an´da, Hz. Ali´ninkabrinin bulunduğu Necef´te, Hz. Hüseyin´in şehid olduğu Kerbelâ´da bulmak mümkündür. Yakın tarihimizde orta Asya´da Ahmet Yesevi´de, Anadolu´da da Hacı Bektaş Veli, Abdal Musa, Şah Kulu, Seyyit Battal Gazi, Hamza Baba, Pir Sultan Abdal ve Dersim´deki Düzgün Baba´da olduğu gibi Alevilerin ziyaret yerleri ve önderleri bünyeside yaşatıldığını biliyoruz. Bu arada Hızır inancının Dersim´den 400 yıl önce göç edenler aracılığıyla Arnavutluk´a oradan da Makedonya´nın Tetova kenti´nde bulunan Harbâti baba´ya kadar taşıdığını, gelenek ve görenekleriyle balkanlar´da yaşatılmakta olduğunu bilmekte fayda vardır. Türkiye´den 1960´lı yıllar´da işgücü olarak başta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerine gönderilen Aleviler aracılığıyla Hızır´ın Avrupa´ya ve hâttâ Amerika´ya taşındığını da yaşamaktayız. Bugün Avrupa´da doğup büyümekte olan Alevi çocukları Hızır´ı yaşadıkları ülkenin dili ile anlatıyor ve yorumluyorlar. Artık âHızır bana yardım etâ yerine âHızır hilft mirâ demektedirler. Takdir edilir ki, âHızırâ adı, somuttan soyuta geçildiğinde; koruyucu, kurtarıcı, yaratıcı, yardımcı kimliği nedeniyle; yarı insan, yarı melek, yarı peygamber simgesi olarak karşımıza çıkabiliyor. Hızır, toplumsal yaşamda adalet ve güvencenin de sembolü olmuştur. Haksızlığa uğrayanları âHızır belanı - cezanı - versinâ dediklerini ve burada haksızlığa uğrayanların Hızır´a sığındıklarını görüyoruz. Hızır Anadolu insanı için her zaman doğru, çalışkan, her yerde hazır â nazır, adaletli, yardımsever, dar günde imdada anında yetişen, Bilge, Ulu, Evliya veya Derviş´tir. Öte yandan Hızır´ın yaşadığı dönemle ilgili olarak çeşitli düşünceler bulunmaktadır. Ancak, Hızır´ın Hz. İbrahim döneminde yaşadığı Babil´den göç ettiği tezleri ile birlikte, Süleyman peygamber döneminde de yaşadığını iddia edenler bulunmaktadır. Ancak, üzerinde ciddiyetle durulan iddialardan biri de Hızır´ın Hz. Musa´dan çok önce, iran hükümdarı Efridûn döneminde yaşadığı ve Zü´l-Karneyn´in öncü kuvvetlerini yönettiğidir. Bir başka iddia ise, kitabın ileriki sayfalarında değineceğimiz ve Hızır´ın Hz. Musa döneminde yaşadığını anlatan bir görüşmedir. Hızır´a verilen değeri Fakir Ednâ şu sözlerle dile getirir: Çok günah işledim senin katında Eriş Şâh-ı Merdan sen imdad eyle Kul daralmayınca Hızır yetişmez Yetiş Hızır Nebî sen imdat eyle Türkiye´de ki Aleviler tarafından cemlerde seslendirilen beyitlerde, Hızır´ın bir başka adının da Behrûz olarak dile getirildiğigörülmektedir. Yine aynı beyitlerde adı Behrûz olan Hızır´ın Süryanice konuştuğu vurgulanmaktadır. Tanrı tarafından insanlara yardım etmek için görevlendirilmiştir. Kudüs´te oturduğuna inanılan Hızır, istediği anda istediği yerde görülebilir.
emeğine, yüreğine sağlık can çok değerli bir yazı teşekkür ederim allah yardımcımız hızır yoldaşımız olsun canlar