en tehlikeli ve aynı zamanda en yararlı araç...

Konu, 'Genel Bölüm' kısmında seyduna_34 tarafından paylaşıldı.

  1. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    O gece mail kutusuna gelen bir notun tüm geleceğini etkileyeceğini
    bilemezdi. Ekte gönderilen dosyayı açtığında ekranı binlerce gül
    kaplamıştı. Her tıklamada yeni bir sayfa açılıyor ve her açılan
    sayfada değişik renklerde güller tüm ihtişamıyla gözler önüne
    seriliyordu. Son tıkladığında ise ekranda şöyle yazıyordu;

    " Hiçbirisi senin gibi olamaz. Seni seviyorum..."
    Fulya çok şaşırmıştı. Maili gönderene baktı ama bu isim onda hiç bir
    çağrışım yapmamıştı.
    Sonraki günlerde benzer mesajlar gelmeye devam etmişti.Her defasında
    farklı çiçekler kaplıyordu ekranını ve son sayfada yine aynı şeyler
    yazıyordu. " Hiçbirisi senin gibi olamaz.Seni seviyorum..."

    Fulya bu esrarengiz kişiyi merak etmeye başlamıştı. 10.gece gelen
    mesajı yanıtlamayı düşündü.
    İster istemez etkilenmişti. O günlerde kendini çok yalnız
    hissediyordu...
    Kim acaba diye kendi kendine sorarken birden parmaklarının klavyeye
    uzandığını farketti.
    " Bu çiçekleri bana neden gönderiyorsunuz? Lütfen kimliğiniz
    hakkında bana bilgi verirmisiniz?..."

    Yazdıkları sadece bu kadardı. Ardından iletisini göndermek için
    "Gönder "
    tuşuna bastığında hayatının
    ne hale geleceğini asla bilemezdi...

    Ertesi gece heyecanla mail kutusuna baktı. Yine aynı kişiden bir
    Mail
    daha gelmişti. Yüreği dalgalı denizlere dönmüştü.Aceleci tavırlarla
    maili açtı. Bu defa tek sayfalık bir ekran vardı karşısında ve
    şunlar
    yazıyordu;
    - " Beni gerçekten merak ediyorsan yarın öğleden sonra saat 2'de
    bilgisayarının başında ol ve msn' in açık olsun..."

    Fulya o geceyi biraz heyecanlı birazda huzursuz geçirdi... Gece
    boyunca hep bu konuyu düşündü. Kimdi, neyin nesiydi, neden her gün
    bu
    mailleri ona gönderiyordu...Bu soruların cevabını bulamamıştı.
    Ertesi gün saat 14.00'te ekranın başındaki yerini aldı ve msn' i de
    açtı.
    Bir süre sonra ilk mesajı almıştı.
    - " Merhaba çiçeğim..." Fulya kalbinin deli gibi atmaya başladığını
    hissetti...
    - " Merhaba...Kimsiniz ? "
    - " Sizi tesadüfen buldum. Bana gelen maillerden birinde sizin de
    adresiniz vardı. gizemlicicek@... çok dikkatimi çekmişti. O yüzden
    size her gece birbirinden güzel çiçekleri maillemeye başladım.
    - Peki ama " hiçbirisi senin gibi olamaz. Seni seviyorum " ne demek
    oluyor?
    - İkimiz de çiçekleri çok seviyoruz değil mi? O zaman birbirimizi de
    çok seveceğiz desem herhalde yanlış olmaz.
    Fulya ne diyeceğini bilemiyordu.Uzunca bir süre cevap yazamadı.
    Sonra
    ; - Bakalım zaman ne gösterecek. Bu arada kendini biraz tanıtırsan
    memnun olacağım.
    -Hiç gerek yok...Çünkü sen beni çok iyi tanıyorsun.
    Fulya iyice afallamıştı. Cevap yazmak için ekrana baktığında karşı
    tarafın çıkmış olduğunu gördü. Bir süre bekledi ama geri dönüş
    olmadı.
    Herhalde elektrikleri kesildi ya da başka bir sorun çıktı " diye
    düşündü...

    O gece ve sonraki geceler meçhul kişiden hiç mail gelmedi. Her gün
    msn' i açıyordu ama orayada gelen giden yoktu. Fulya'nın içi içini
    yiyordu. Neler oluyordu? Hiç bir sorunun cevabını bulamamak git gide
    sinirlerini germeye başlamıştı. Aradan bir aydan fazla bir zaman
    geçmişti ve Fulya bu esrarengiz kişiyi unutmaya başlamıştı.
    Bir gün çalıştığı iş yerine sivil polisler geldiler . Fulyayı
    arıyorlardı.
    " Benimle ne işleri olabilir " diye düşünürken odasına giren
    polislerden biri kollarına kelepçeyi takı vermişti. " Hey neler
    oluyor, ben ne yaptım ki " diye avaz avaz bağırmaya başlamıştı.
    Polisler bilgi vermiyordu.Sadece
    " Bizimle emniyete geleceksiniz " diyorlardı. Özellikle kollarına
    vurulan kelepçeler moralini çok bozmuştu.
    Neler olup bittiğini çözmesi olanaksızdı.

    Emniyet Müdürlüğüne gidene kadar polisler tek kelime bile
    etmemişlerdi.
    Kapısında " Dolandırıcılık Masası "
    yazan bir odaya girdiğinde hepten şaşkına dönmüştü. Masadaki görevli
    polis
    :
    - " Buyrun Fulya hanım oturun " diyince ilk sandalyeye kendini
    atıverdi.
    - " Söyler misiniz neler oluyor ? Bu bir şakaysa çok ağır bir şaka
    oldu.Derhal bu oyunu kesin ..."
    Daha lafını bitirmemişti ki kendisine oturmasını rica eden polisin
    sert bir ifadeyle " Hep böyledir.Yaparlar ama kabul etmezler..."
    sözleri başını döndürmeye yetmişti. Birden fenalaştı ve olduğu yere
    yığılıp kaldı.Gözlerini açtığında bir sedyede olduğunu
    farketmişti.Boş
    gözlerle etrafına bakıyordu.
    Biraz sonra kendisini iş yerinden alan polislerden biri yanına
    geldi.
    - İyi misiniz Fulya hanım? Kendinize geldiyseniz artık işimize
    bakalım.
    Güçlükle doğrulmuştu. Sonra polisinde desteğiyle tekrar o odaya
    girdiler.
    Aynı sandalyeye oturmuştu.
    - Fulya hanım, dolandırıcılıkla suçlanıyorsunuz. Banka hesabınızda
    son
    15 gün içinde tam 28 işlem yapılmış. Bu süre zarfında yaklaşık 4
    trilyon lira hesabınıza yatmış ve oradan da başka bir hesaba havale
    edilmiş.
    -Olamaz...Benim böyle şeylerden haberim yok.Bankada 350 milyon liram
    var.Bunun dışında da neler olup bittiğini bilemiyorum.
    -Fulya hanım,şimdi bize işbirliği içinde olduğunuz kişilerin
    adlarını

    vermenizi istiyoruz.
    -Siz neler diyorsunuz? Ne işbirliğinden bahsediyorsunuz?.
    -Dolandırıcılık bayan... Genelde tek başına yapılmaz bu işler.
    Ayrıca

    bu kadar parayı ne yaptığınızı da bize derhal açıklayın. Fulya
    hıçkıra

    hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Hiçbir şeye anlam veremiyordu. Artık
    ifade verebilecek durumda değildi.
    Sinir krizleri geçirmeye başlamıştı. Birden kendini parmaklıklı bir
    odada bulmuştu. Dışardan ölü bir ışığın içeri süzüldüğü rutubetli
    küçük bir odaydı. O geceyi sabaha kadar ağlayarak geçirmişti.
    Sabahın ilk ışıkları küçük pencereden içeri süzüldüğünde gün
    ağlıyordu

    gözlerinde ve üşüyordu... Bir süre sonra kapı açıldı ve bir kadın
    polis kolundan tutup kendisini takip etmesini söyledi. 2-3 dakikalık
    bir yürüyüş sonrasında tekrar ilk geldiği odaya varmışlardı.
    Fulya'nın yüzü solmuştu ve tir tir titriyordu.Polisler ona sıcak bir
    fincan çay verdiler. Önce fincanın sıcaklığıyla ellerini ısıttı
    sonrada yudum yudum içmeye başladı.
    -Başınız iyice dertte bayan...28 kişinin banka hesabından kendi
    hesabınıza havaleler yapmış ve ardındanda 4 trilyonu
    3 ayrı hesaba aktarmışsınız ve bu paralar ertesi gün ilgi
    hesaplardan
    çekilmiş.
    -Benim hiçbir bilgim yok, ben bir şey bilmiyorum diyebildi..Ardından
    sarsıla sarsıla ağlamaya başladı.
    - Bugün savcılığa çıkaracağız sizi ve tutuklanacaksınız. İyisi mi
    bize

    yardımcı olun da şu işi çözelim.
    Fulya darmadağınık olmuştu.Hiçbir şeye anlam veremiyordu. Sonra "
    tutuklanacaksınız " sözünü hatırlayıp daha da büyük bir korkuya
    kapıldı. O andan itibaren hiç konuşmadı. Fulya'yı bir başka odaya
    aldılar.Yaklaşık 2 saat kadar orda tek başına kalmıştı. Bu süre
    zarfında neler olup bittiğini asla anlayamadı. Sonra bir bayan polis
    geldi ve kendisini takip etmesini söyledi. Budefa bir arabaya
    binmişlerdi. 10-15 dakika sonrada savcının karşısına çıkarılmıştı.
    Savcı 55-60 yaşlarında babacan tavırlı biriydi.
    -Otur kızım deyişi Fulyanın içini birazcık da olsa rahatlatmıştı.
    - Anlat bakalım kızım. Nasıl başladın bu işe?
    - Benim bahsettiğiniz işlerle hiç ilgim yok savcı bey dedi.
    -Banka hesabınız öyle demiyor ... Ne vardı banka hesabında. Neler
    olmuştu
    - Bakın ayın 13 ünde sarıgül notuyla 750 milyar, 17'sinde beyaz
    zambak

    notuyla 2 trilyon ve 19'unda da siyah lale notuyla kalanını havale
    etmişsiniz . SARI GÜL, BEYAZ ZAMBAK,SİYAH LALE... Allahım neler
    oluyor

    Birden irkildi. Bu olamazdı!!! Ona ilk gelen mesajda hep sarı güller
    vardı. Sonraki maillerde beyaz zambaklar, siyah laleler ekranı
    dolduruyordu. Ama bu nasıl olabilirdi? Savcıya doğru döndü ve
    kendisine gönderilen maillerden bahsetti. Savcı şaşkınlıkla onu
    dinliyordu.
    Maillerin bu işle ne alakası olabilirdi?
    Savcı ber bir yere telefon açıp birisinin odasına gelmesini istedi.
    Bir süre sonra odaya genç bir kız geldi ve *
    *-Fulya hanım siz bu hikayeyinizi baştan sona kadar hiçbir şeyi
    atlamadan bana tekrar anlatırmısınız ? dedi.
    -Tabi dedi ağlamaklı sesiyle... Sonra olanı biteni anlatmaya
    başladı.

    Her gece gelen maillerden bahsetti.
    Sarı güllerden ,siyah lalelerden ... bahsetti. - Bunların dışında
    bir
    şey daha olmalı dedi kız. Fulya herşeyi en ince ayrıntısına kadar
    anlattığını sanıyordu.
    - Peki. Siz hiç cevap yazdınız mı? - Evet bir kez yazdım. Kim
    olduğunu

    merak ettiğimi sormuştum. O da bana bir sonraki gün msn degörüşelim
    demişti.
    -Yani siz onunla msn'de görüştünüz öyle mi?
    - Evet diye cevap verdi Fulya... Sonra kız savcının yanına gitti ve
    Fulya'
    nın duyamayacağı şekilde bir şeyler anlattı.
    Sonra da aceleci adımlarla odadan çıktı. Savcı yanına gelmişti. -
    Bak
    kızım.Eğer anlattıkların doğruysa senin için bir ümit doğabilir.
    Yoksa

    gençliğine yazık olacak...
    Fulya hüngür hüngür ağlamaya başladı. Savcı başını okşadı ve ;
    - Koyverme kendini hemen. Dur bakalım bir şeyler bulabilecek
    miyiz...
    Sonra Fulyayı bir başka odaya aldılar.
    Aradan ne kadar zaman geçmişti.Dışarda neler olup bitiyordu. Daha ne
    kadar burada kalacaktı?
    Kapı açıldı ve savcı beyle diğer genç kız içeriye girdiler.
    Yüzlerindeki ifade Fulya'yı biraz olsun rahatlatmıştı. Gözü
    ağlamaktan

    kan çanağına dönmüştü. - Hadi bakalım kızım evine gidiyorsun.
    Fulya ne diyeceğini şaşırmıştı. Yine ağlamaya başladı.Diğer kız
    yanına

    yaklaştı.
    -Benim adım Ayşe. Bilgisayar uzmanıyım.İfadeniz üzerine Yaptığımız
    araştırma sonucu asıl dolandırıcıları tesbit ettik. - Peki ama bunun
    benimle ne ilgisi var?. Benim banka hesaplarımın bu işle ne alakası
    var ?
    Ayşe gülmeye başlamıştı.
    - Bakın Fulya hanım sizi msn'de konuşmaya çağırmasının tek nedeni
    vardı. O da bilgisayarınızn IP numarasını öğrenmek...
    Sonrası onlar için çok kolay oldu. Bilgisayarınıza girdiler ve
    sizinle

    ilgili tüm bilgileri ele geçirdiler. Sonra da başka hesaplardan
    sizin
    hesabınıza para aktardılar ve ardından da sahte isimlerle açtıkları
    kendi hesaplarına aktarıp buradan paraları çektiler. Fulya öylesine
    şaşkın öylesine çaresizdiki... - Hadi şimdi evinize gidin ve iyice
    dinlenin. Yarın sabah sağlıklı bir şekilde yeniden ifadenizi
    alacağız.

    Ayşenin de yardımıyla dışarı çıktılar. Güneş ışınları gözünü kör
    ettmişti sanki...Hemen bir taksi çevirip evine gitti.
    Alelacele kendini banyoya attı. Sonra bir fincan kahve hazırladı
    kendisine.Biraz rahatlamıştı. Sonra yatağına uzanıp derin bir uykuya
    daldı. Gece boyunca rüyalarında hep çiçekler gördü.
    Çiçekler ona saldırıyor, her tarafını yara bere içinde
    bırakıyorlardı.

    Uyandığında ter içinde kalmıştı. Hemen kalktı ve ilk iş olarak
    bilgisayarın elektrik bağlantısını kopardı.

    Perdeyi açıp dışarı baktığında ise hala Gün ağlıyordu gözlerinde.
    Üşüyordu...(alıntıdır)
     
  2. WorldFe

    WorldFe Daimi Üye

    hikaye ne kadar doğru bilmiyorum ama bu tür bi olasılık var arkadaşlar o yüzden daima arkadaşlarımıda uyarırım olur olmadık kişilerden gelen mailleri açmayın saçma sapan yardım içerikli mailleri vicdani bir görev olarak düşünüpte dağıtmayın

    siz siz olun iyi tanımadığınız birine msnden titreşim bile göndermeyin :) dost tavsiyesi
     
  3. devrimCHEm

    devrimCHEm Daimi Üye

    emegine saglık can cok güzel bir paylasım gercekten her insanın basına gelebilecek bir olay tesekkür ederim kendi adıma ....
     

Sayfayı Paylaş