Beri gel zülfü başa bağlım erler meydanına, beri gel... Salınıp durduğun yollara kurban. Cümle kurban olanlar da hep sana kurban. Başın açık, yalın ayak düşebildinse kırkların erler meydanına dirilmekliğin kutlu olsun sana. Beri gel usul boylum, beri gel aşktan yana gözü yaşlım, beri gel... Beri gel de meydan al. Aldığın meydanda rıza bul ve hazır ol bundan sonra aşkın ululuk dolu hallerine. Kırkların lokmasından alacağın nasipten bir dem haberin var ise işte o zaman geldiğin yollar övünsün. Yol yücedir ya gönülden deli gönül duy sözümü. Kalsın gönüller yol kalmasın. Gurbet ellerindeki ayrılığın, gayrılığın derdine bir merhem olsun sana sunulan derdin. Beri gel de yürü kırkların aşkla gökyüzüne ağışına, yürü ve durma artık. Beri gel beri... Beri gel sevdalı turnam, yürüyüşünün sevdalı hüzünüyle bulutlardan dolaşarak. Hakka eş olmuşsan, aşığın benzi gibi sararıp solmuşsan süzülmelisin meydan içinde geçip kendinden. Kendinden geç ki tellerine değen yaşların bir damlası dökülsün meydana. Gözler bir damla yaşına gizlenmiş o ummandan inci mercan dolu haberler alsın. Görmeyenlerin gözü açılsın. Beri gel de cemalindeki sırlı aynadan seyretsin alem kendini. Yüz yüze dönülsün aşkı semahı. Kırkın içinde kılı kırka yararcasına anladığın gerçeklik doksan dokuzdan yüz olsun. Beri gel allı yeşillim, renklerin birlik bulmuş meydanına. Beri gel de meydan bir cemal görsün. Erliğin bedenden değil yiğitlikten olduğunu erler meydanda görsün. Beri gel bu sırrı hakikat olan semaha. Daha beri gel canına, can içinde cananına. Döndüğün kırkların semahına eğerki bir an, bir dem şahit olmuş isen kılma artık bize nazı. Arama birden gayrı ikilik dolu meydanlarda kurulmuş tuzakları. Kaldır aradan perdeyi de gökyüzünden yükselen avazın duyulsun. Şahın avazını duyur telli turnam bize. Doldur aşkın mana şarabını işte bu demde bal şerbet dudağından. Ah eden kırkların feryadının hesabı senden sorulsun. Kayboluşun birlik noktasında tamda kaybolmuşken bir can içinde yeniden bul canını. Teslim al emanetini verdiğinden daha emince. Beri gel düş bu derde, bul bir meydan gerçek bir pir nazarında. Beri gel de yakın ol. Ara bul gerçek çarşıyı pazarı, beri gel... Beri gel yükseldiğin ve tüm gerçekler sırrına vakıf olduğun yücelikten enginlere. Enginlerde bulduğun bir gerçeğin dizinin dibinde dökülünce inci gibi yaşların; ağlamanın manasını bulacaksın hıçkırıklar içinde. Şahı Merdan, Şiri Yezdan uzatınca nurlu ellerini yaş dolu cemaline, yüzlerine beri gel daha. Kalma hizmetten bir daha. Beri gel beri... Beri gel, semah ile bir olmanın hayret dolu döngüsü almışsa içine seni. Oldun demektir sen de hiçliğin içinde yetmiş üç olan bir milletin kulu kölesi. Karar etme gönülden yana artık. Alem sensin, devran sensin, söz sensin, kelam sensin ve yaratılıştan murat edilen sensin. Tüm yetmiş iki millet muhtaçtır sana, senden olana. Beri gel de göster yüzünü sultanım beri gel... Beri geldiğin yollara yine kurbanım. Ayrı değil aynı senin gibiyim. Ancak kırklar meydanının gözlere sırlanmış sevdalı semahına varanlar için, arada kalmayan sen, ben, biz, siz gibi manasız kalan sözlerin mana durağı gibiyim. Davalar; beri gelmek ile kurtulmuş olana dava değil artık. Aşktan yana beri gel... Beri gel yürüyüp durmayan semahıma, aynı eylenmeyen kervan gibidir meydanım. Beri gelmek istersen de boyun göreyim. Sırlara varmak dilersen ben artık bu dervişliğimden sana daha ne diyeyim? Kırkların meydanına, ulular şehrine, pir hakikatinin birliğine döner gönül. Eğer buncadan sonra bilmez isen de Mevla?dan dile dermanın ben daha ne edeyim? O meydanı dönderene, dönene, dönülene aşkı cemaldir niyazım. Hû...
Beri gel yürüyüp durmayan semahıma, aynı eylenmeyen kervan gibidir meydanım. Beri gelmek istersen de boyun göreyim. Paylaşım için saol can.
