bebem! sus! haykırma yüzüme kör! sağır! dilsiz! diye utanıyorum küçülüyorum ve biliyorum şu anki tarihim ilelebet utanca gebe... sus! sus ve dinle! bendeki körlük, sağırlık ve dilsizlik çaresizliğim! ama bilmez değilim haçlı seferlerinin! aşına, ekmeğine toprağına, namusuna ve yüreğine ki küçücük! ayak bastığını... ağlama! ağlama bebem! dökme gözlerini yere büzme dudaklarını bil ki acıyan her bir yanının sızısı yüreğime saplanıyor bin hançer gibi sus... sus bebem! lütfen! küsme benden biliyorum senin 'sus' nefesinin yerine benim sesim gürlemeliydi şimdi ama... söz! yüreğimle birlikte ardından göndereceğim özlediğin renkli balonlarını ve uçurtmanı ahh bebem! utandırıyor beni feri sönmüş gözlerin... özür diliyorum senden! ! ! Saadet Ün