Annesiz Bir Güne Uyanmak

Discussion in 'Genel Bölüm' started by seyduna_34, Sep 20, 2008.

  1. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    [​IMG]

    Gece çökünce, uzun beyaz florasanlar ile aydınlatılan koridorlarda, üzerlerine ilaç kokuları sinmiş hasta yakınları, korku, umut ve endişeyle beraber, geceyi sırtlayıp sabaha taşırlardı.

    Hastanenin ikinci katında bulunan yoğun bakım odasındaki sessizlik, karanlığı bile kıskandırmaya yeterdi. Azrail'in sık sık uğradığı bu yerde, umut zincirlerine sarılmış yaşamlar; insanca bir çaba ile sürdürülürdü. Belki anneme bir faydası olur düşüncesiyle, görevlilerin izin verdiği kadar bu odanın önünde beklerdim. Beni terk etmesine izin vermediğim umudumla...

    Salı gününü çarşamba gününe bağlayan gece de, yoğun bakım odasındaki hareketlilik gözüme çarptı. Ses avına çıkmış kulaklarımla, tüm olup biteni anlayabilmek için yaklaştığımda, görevlilerin her zaman yaptıkları gibi yaşam savaşını kaybeden birini, sarıp sarmalayıp, zemin katta bulunan morg odasına götürmek üzere çabaladıklarını gördüm. Ölen kişinin annem olabileceği korkusu, yüreğime oturdu. Üzerine bastığım mermer zemin sanki ayaklarımın altından çekildi, dengem bozuldu ve vücudumun her yeri titremeye başladı. Kendimi biraz olsun toparladıktan sonra görevlilere ; ''Bu kez kim?'' diye soracakken, birgün önce hastanenin kantininde çay içip, sohbet ettiğimiz hemşirenin dost elini sırtımda hissettim. "Yaşlı amca!'' dedi. "Bir haftalık yaşam mücadelesi sona erdi. Dayanılmaz acılar çekiyordu. Ölüm belki de kurtuluşu oldu.''

    Hemşirenin söyledikleri beni rahatlatmıştı ama her gün birilerinin ölmesi, sıranın anneme de gelebileceği korkusunu üzerimden atmama yetmemişti. Yine de tüm olumsuz düşünceleri beynimin duvarlarından kazımak üzere, hemşireye teşekkür edip yanından ayrıldım.

    Hastanenin karşısında bulunan cami minaresinden yükselen ezan sesi; insanları sabah namazına davet ederken, İstanbul sisli bir sonbahar sabahına uyanıyordu.

    Sigara içmek için kantine geldiğimde, kardeşlerimin ve babamın ayrı ayrı masalarda oturduklarını, sildikçe yenileri gelen gözyaşlarını, nafile çabalarla birbirlerinden sakladıklarını gördüm. Beni fark ettiklerinde, sorgulayan gözleri suratımdaydı.

    İnandırıcılıktan uzak sözcükleri bile bulmamın günbegün zorlaştığı, kimin, kimi kandırdığının bilinmediği, insanca oynanan bir oyunun kim bilir kaçıncı sahnesindeydim. Benimle beraber umut biriktiren bu insanların, morallerini yüksek tutma zorundalığım, beni yalan üreten bir makineye çevirmişti.

    Daha fazla beklemeden aklıma gelen yalanları sıralamaya başladım. ''Yoğun bakım odasında bulunan yaşlı amcayı hatırladınız mı? Hani annemin solunda bulunan. İşte o amca iyileşmiş. Ölüm riskini atlatmış olacak ki, yukarı katta bir odaya aldılar. İnşallah annem de iyileşecek! Hep beraber evimize gideceğiz!''

    Söylediklerimi onaylarcasına başlarını sallayıp, hep bir ağızdan ''İnşallah!'' dediler. Beraber, yoğun bakım odasının sorumlu doktorunun, hasta yakınlarını bilgilendirmek amacıyla, saat on buçukta yapacağı görüşmeyi beklemeye koyulduk.

    Saati görebileceğim bir masa bulup oturdum. Ismarladığım demli çayımı içerken, bir de sigara yaktım. Zaman genişliyordu, genişledikçe yüreğimden gelen kabul edilmez öfke ve direniş giderek artıyordu. Henüz hayatının baharında olan annem, lanet olası bir odada ölüm kalım savaşı veriyordu. Şuurunu kaybetmiş, kalbi de bir cihaz yardımıyla çalışıyordu. Sığındığım Allah`a dua etmekten başka elimden hiçbir şey gelmiyordu. ''Ya annem ölürse..'' düşüncesi, beynimi kemiren kocaman bir kurt oluyor ve her geçen dakika daha fazla kemirgenleşiyordu. Gözlerimde tıkalı olan yaşlar, bir yol bulup akmaya başladı. Ağladım çokça...

    Saatler on buçuğu gösterdiğinde, yoğun bakım odasının sorumlu doktoru, bir sonraki günün getireceklerine kendimizi hazırlamamız gerektiğini söylüyordu. Annemin beyninde oluşan ödem, yaşama şansını neredeyse sıfıra indirmişti.

    Günlerdir hastanede uykusuz, sağa sola koşturan bedenim, doktorun söyledikleri karşısında direncini iyice yitirdi. Göz kapaklarım kendiliğinden kapandı. Eve kiminle geldiğimi, üzerimdekileri çıkartıp, yatağa nasıl uzandığımı hatırlamıyorum. Derin bir uykudan sıçrayarak uyandığımda, kardeşimin ''Hastaneye gitmemiz gerek!'' feryadının yankısı, hastaneye gitmek üzere bindiğimiz taksinin içerisinde bile sürüyordu.

    Hastaneye geldiğimde, annemin parmak uçlarından kayan yaşam yıldızı, veda için bekliyordu. Henüz ısısını kaybetmemiş yanağına bir öpücük kondurduktan sonra, hıçkıra hıçkıra ağlayarak, morg odasından dışarıya çıktım. Adımlarım beni, günlerdir annemi bize bağışlaması için dua ettiğim caminin avlusuna götürdü. Kulağıma fısıldanan, nereden ve kimden geldiğini bilmediğim ''Takdir-i İlahi'' sözcüğü, beni ne kadar teselli edebilirdi ki?

    Aynı gün, ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra, annemi son yolculuğuna uğurladım.

    Ertesi günü, İstanbul yine bir sonbahar sabahına uyanırken, annesiz geçireceğim ilk gün başlıyordu. Canımın yarısının olmadığı...

     
  2. alevi_kızı

    alevi_kızı Daimi Üye

    canımsın yaa ellerine saglık ahh ahh :( :( evet annesiz bi güne uyanmak çok zar bitanem allah hiç kimsenin annesini başından eksik etmesin...canım çok güzel bi paylaşımdı ellerine yüregine saglık anne degeri bilelim lütfen :( :( onlar bulunmaz varlıklardır :(
     
  3. ero

    ero Daimi Üye



    Beni Bul Anne


    Dün gece gördüm düşümde
    Seni özledim anne
    Elin yine ellerimde
    Gözlerin ağlamaklı
    Gözyaşlarını sildim anne

    Camlar düştü yerlere
    Elim elim kan içinde
    Yanıma gel yanıma anne

    İki yanımda iki polis
    Ellerimde kelepçe
    Beni bul beni bul anne

    Dün gece gördüm düşümde
    Seni özledim anne
    Gözlerinden akan bendim
    Düştüm göğsüne
    Söyle canın yandımı anne

    Camlar düştü yerlere
    Elim elim kan içinde
    Yanıma gel yanıma anne


    dünyanın en güzel varlığı annelerdir..............
     
  4. alevi_kızı

    alevi_kızı Daimi Üye

    Anne Bak Üşüyorum

    Anne bak üşüyorum
    Isınmak istiyorum
    Kucağın nerde anne
    Şefkatin nerde
    Kucağın nerde anne
    Şefkatin nerde
    Ellerin nerde anne
    Yalnız gecelerimde
    Sokulduğum göğsün
    Ve içimde gülümseyen
    Yüzün nerde
    Nerde anne
    Rüyalarınım güzel yanı
    Yalnızlığım anne
    Sensizliğim nerde
    Neden ellerin donmuş
    Neden gözlerin ölmüş
    Fakat sen kimsin
    Anne sen kimsin
    Anne neredesin
    Soruyorum bak anne
    Korkuyorum
    Şeker karamela istemiyorum
    Çizgi film oyuncak istemiyorum
    Anne sana geliyorum
    Fakat ellerin donmuş
    Fakat gözlerin ölmüş
    Anne sen kimsin
    Anne nerdesin
    Soruyorum bak anne
    Korkuyorum
    Korkuyorum
    Anne bak üşüyorum
    Isınmak istiyorum
    Kucağın nerde anne
    Şefkatin nerde
    Bu yaldızlar
    Bu yapma kuşlar
    Bu yalancı memeler
    Bu naylon bebekler
    Düşümde bir dağ görüyorum
    Üstünde çiçekler
    Anne bak ölüyorum
    Anne ölüyorum
    Anne
    Ölüyorum






    lütfen annelerinizin kıymetini bilin arkadaşlar anne bulunmaz var olmayacak bi varlıktır :(
     
  5. ero

    ero Daimi Üye

    annelere ne kadar şiir yazılsa ne kadar destan yazılsa azdır
     
  6. nisan güneşi

    nisan güneşi Daimi Üye

    ANA BAŞA TAC İMİŞ HER DERDE İLAÇ İMİŞ.
    :( :( HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ CANLAR NEDEN CANIMIZ YANDIĞINDA HASTALANDIĞIMIZDA ZORDA KALDIĞIMIZDA ANNEMİZİ ANIYORUZ ÇÜNKÜ CANIMIZA CAN KATAN ANA, O BULUNMAZ VARLIK BÜYÜK FEDAKARLIK VE ZORLUKLAR İÇERİSİNDE EMEK VERİP GEREKİRSE CANINI KANINI VERİP BÜYÜTÜYOR KÜÇÜCÜK BEBEĞİNİ ANASIZ HAYAT DÜŞÜNÜLEMEZ ANALARIMIZIN KIYMETİNİ BİLELİM,
    ELİNE SAĞLIK DİLEKCİM İNAN AĞLAYARAK OKUDUM BU GÜZEL PAYLAŞIMIN İÇİN TEŞEKKÜRLER :eek:k
     

Share This Page