Ulu Önderimizin Cenaze Töreninden Hiç Görülmemiş Fotoğraflar

Konu, 'Atatürk'ün resimleri' kısmında LinkinPark tarafından paylaşıldı.

  1. LinkinPark

    LinkinPark Daimi Üye

    [​IMG]



    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]




    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]


    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]
     
    Spanik bunu beğendi.
  2. devran

    devran Yönetici

    Emeğine yüreğine sağlık can çok güzel resimler sayende Ata'mızı birkez daha hüzünle andık ruhu şadolsun az zamanda çok işler yaptı sayesinde adımız soyadımız var ve Türk diye anılıyoruz ya olmasaydı ?
     
  3. gezgin1881

    gezgin1881 Daimi Üye

    Gerçekten güzel paylasım teşekkürler

    Ey ecdadım sen rahat uyu bizler var oldukça bu millet ve bu vatan senin rahat uyudugun cennet mekanın olacak ve şehitlerimizin kanıyla rengini bulan şanlı bayrağımız sonsuza dek bu topraklarda dalgalanacaktır...

    ATAM İZİNDEYİZ...
    saygılarımla
     
  4. fefe

    fefe Misafir

    Emegine saglik, cok duygulandim
     
  5. kutlay

    kutlay Daimi Üye

    abi cok fena oldum ya sagol paylasım ıcın
     
  6. alevi_kızı

    alevi_kızı Daimi Üye

    gerçek anlamıyla süperdi harika bi paylaşım tüylerim ürperdi bakarken one yaaa bi kalabalık maşallah ama gerçekten çok hüzünlendim onun sayesinde bu durumdayın atamızı tekrar tekrar anıyoruz ruhu şad olsun.
     
  7. fairy44

    fairy44 Daimi Üye

    Tesekkür ederım paylasım ıcın emeklerınıze yüregınıze saglık..
     
  8. fairy44

    fairy44 Daimi Üye

    ATATÜRK 'ün Tabutunun Açıldığı Gün ( 9 KASIM 1953 )

    Kefen sıyrıldı ve...
    Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca
    Ata'nın yüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hal almış,ama hatları bozulmamıştı.Sanki uyuyordu...

    8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile Sevki Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tip Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydi.Patalogdu. Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygün'dü...

    Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşıını Anıtkabir'e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz."Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu.Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica etti.Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi'ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı.
    Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Rendada...Mutlu,görevden affının istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı.

    Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu...

    Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca sırayla ögrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri
    tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi.

    Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü.

    Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı.Sanduka talaş doluydu.Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu.
    Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında,ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu,cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydi.Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir musambayla kaplanmıştı.Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış,nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdi.Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Sevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı. Ata'nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes sapsarı
    olmuştu.

    Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:

    "Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında uyuyor gibiydi."
    Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.En başta Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderesde
    yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde aşağı,tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu'dan aktaralım:

    "Menderes çok heyecanlandı.Rengi sapsarı oldu.

    Bir de baktım ki, müzenin kapısına dogru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı.Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi.

    Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş,tekrar solüsyonla ıslatıldı.

    Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp doçenti Dr.Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâgıdı gösterdi ve şöyle dedi:
    "Bu kâğıdi,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi.Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstüne konmasını
    istiyor."Doç.Özen, kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı.

    "Böyle bir kâğıdı Atatürk kabul etmez.

    Bize kızar, darılır" dedi.Komiser kâğıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı.
    Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı...

    Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı.

    Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı,12 askerin omuzları üzerinde oradan alınmşı ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı.Radyodan naklen yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür.Ancak o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiştir. Bilindiği gibi, Anitkabir yapılana dek, Atatürk'ün naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı.

    Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde Ata'nın naaşı da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi ,öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak Islam dini, ölünün defnini şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı.

    Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu.

    O komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in huzurunda Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı.Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.Bir başka deyişle Atatürk'ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı. Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o törene katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk.Bu yazıda yer alan bilgilerin bir kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün, Prof.Dr. Kamile Sevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor.
    Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu ayrıntılarla daha da ilginç bir boyut kazanıyor.

    Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

    'Yüzünde iki günlük sakal vardı'

    Osman Ersoy ve Halide Intepe, 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı buldular.

    İzlenimlerini şöyle anlattılar:

    • OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük sakalı vardı. Kasları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."' Gözleri aralıktı'

    • HALIDE INTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım.Başı yana doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı.Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralik kalırmış ya, öyle
    aralıktı gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."

    Nefeslerin tutuldugu an...

    Tarih: 10 Kasım 1953. Mermer lahit sökülmüs-ş, betonlar kirilmis, tabutu kaldiracak zincirli makaralar lahit salonunun tavanina yerlestirilmisti. Cumhurbaskani Celal Bayar, Meclis Baskani Refik Koraltan, Basbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi, tabutun çevresindeler...

    Kız kardesinin gözyaşları

    Atatürk'ün kizkardesi Makbule Atadan, basini tabuta dayiyor ve dakikalarca öyle kaliyordu. Belki çok uzaklarda, Selanik'te kalan günleri yâd ediyor; belki de agabeyinin ruhuna dualar gönderiyordu.

    Tabut ortaya çıkıyor

    Lahtin üzeri tamamen açılmış, Atatürk'ün cenazesini 15 yıldan beri muhafaza eden kurşun tabut ortaya çıkmıştı.

    Dinler, Anıtkabir yolunda...

    Türkiye'deki bütün dini cemaatlerin temsilcileri cenaze arabasını takip ediyorlar. Ermeni, Yahudi, Katolik ve Rum temsilcilerle beraber zamanın Diyanet İşleri Başkanı kortejle yürüyor.

    Atatürk'ün tabutu birazdan salona çıkartılmış olacak.

    Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi tabutun çevresindeler...

    Tabut salonun zeminine yerleştiriliyor.

    Adnan Menderes birazdan 'Hanımefendi, buyurunuz' diyecek ve Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan'ı tabutun yanına götürecek...

    Mermer lâhid sökülüyor.

    Sonra betonlar kırılıyor ve tabutu kaldıracak olan makaralar lâhit salonunun tavanına yerleştiriliyor.

    Makbule Hanim hıçkırıklar içinde takip ediyor.

    Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e doğru yol alan korteji, Makbule Hanım hıçkırıklar içinde takip ediyor.

    Son saygı duruşu

    Üniversite gençliği, Atatürk'ün Etnografya Müzesi'nde son saygı duruşunu yapıyor.
    Atatürk'ten Son Mektup

    Arkadaslar ben bu yaziyi okuyunca sizlen paylasmak istedim
    saygilar
     
    Spanik bunu beğendi.
  9. nisan güneşi

    nisan güneşi Daimi Üye

    paylaşım için teşekkürler canlar gerçekten çok duygulandım Atamızın ruhu şad olsun nurlar içinde yatsın eşi benzeri olmayan yüce Türk :(
     
  10. LinkinPark

    LinkinPark Daimi Üye

    Rica ederim arkadaşlar, sizlerle aynı duyguları paylaşıyorum.
     

Sayfayı Paylaş