Nusayrilik...

Konu, 'Yazılar, Makaleler, Araştırmalar' kısmında mtsrkn tarafından paylaşıldı.

  1. mtsrkn

    mtsrkn Daimi Üye

    başkan peki biz ehlibeyt öğretisinden dolayı inancımız sır ise niye bektaşilikte öyle değil veya şii likte öyle değil onlar ehlibeyt öğretiisi almamışlar mı?
     
  2. Aleviyyun

    Aleviyyun Engellendi

    En son peygamber Hz. Muhammed (s.a.a.v) Hatem el-Embiye ve Seyyid el-Mürselin olarak Âlemlere rahmet olarak, önceki peygamberleri tasdik etmiş ve aynı şekilde tüm insanları Allah’ın birliğine davet etmiştir. Getirdiği öğretiye de İslamiyet denilmiştir.

    Peygamberlerin tebliğ ettiği din, temel özellikleri bakımından aynı dindir. Zaman ve mekâna göre değişen şey, bu temel özelliklerin uygulanış ve algılanış biçimleridir.
    Dinin zahir ve batın olmak üzere iki boyutu vardır.

    Batın, dinin değişmez kanunlarıdır. Dinin batın boyutu evrensel ve değişmezdir.

    “Bu Allah’ın daha önce gelip geçmişlerde işleyen kanunudur. Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın.” (Ahzap S. Ayet 62)

    Batın, inancın en yüksek noktası olduğu için kavranması zordur, ağırdır. Bu sebeple yüce Allah, batıni bilginin yalnızca onu kavrayabilecek ve taşıyabilecek olanlara verilmesini emretmiştir.

    Hz. Ali (a.s), bu hususta şöyle buyurmaktadır:
    "Bizim bilgimiz zordur, zorun zorudur. Onu ancak kalbi Allah tarafından imanla sınanan bir mümin kul taşıyabilir. Bizim anlattıklarımızı ancak güvenilir kişiler ve akıllı insanlar anlayabilir."

    Dinin zahir boyutu ise dinin pratik ve şekilsel formudur, anlaşılması kolaydır. İnsanların geneline peygamberler aracılığıyla öğretilmiştir. Yüce Allah, hikmetinin gereği olarak dinin zahir boyutunu, yani şekilsel özelliklerini zamana, mekâna ve ümmetlerin tavırlarına göre değiştirir.
    Fakat şekilsel özelliklerinin değişmesi, Allah katında birçok din bulunduğu anlamına gelmez. Önemli olan, dinin cevheridir ve bu cevher değişme kabul etmeyen bir cevherdir.

    Kur’an-ı Kerim bu dinin ilk insanla başladığını ve son Peygamber’e kadar bütün nebiler – peygamberler tarafından aynı standartlar halinde insanlığa tebliğ edildiğini açıkça söyler.

    Şöyle ki;
    “Sizin için, dinden Nuh’a vahyettiğini, sana vahyettiğini, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vahyettiğini şöyle diyerek kanunlaştırdı; dini dosdoğru tutun, onda bölünüp fırkalara ayrılmayın.” (Şura S. Ayet 13)

    “Şöyle deyin: Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a Yakub’a, onun torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık, onlar arasında fark gözetmeyiz. Biz yalnız O’na teslim olanlarız.” (Bakara S. Ayet 136)

    “Resul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır, müminlerde. Hepsi; Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah’ın resullerinden hiçbirini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdi: Dinledik, boyun eğdik, Affet bizi ey Rabbimiz, dönüş yalnız sanadır.” (Bakara S. Ayet 285)

    Bu Ayetler, bütün peygamberlere vahyedilen dinin bir olduğunu, peygamberler arasında ayırım yapılamayacağını bildirir. Bir peygambere inanmanın bütün peygamberlere inanmayı gerektirdiğini, bir peygamberi inkâr etmenin ise bütün peygamberleri inkâr etmek olduğunu açıkça göstermektedir.
     
  3. mtsrkn

    mtsrkn Daimi Üye

    söylediğine katılıyorum ama ben tam olarak sorumun cevabını alamadım bu peki sır olayını sadece nusayri toplumumu taşıyabilliyor. Nusayri inancında batın herkese öğretiliyor bunu kaldıran veya kaldıramayan, buna ne demeli...
     

Sayfayı Paylaş