Nazım Hikmet Ran şiirleri (A'dan Z'ye)-1

Konu, 'Ustalara Saygı' kısmında eCe tarafından paylaşıldı.

  1. eCe

    eCe Daimi Üye

    BIZ


    Kulede bir başına bir adam oturur
    Önünde milyonlarca düğme var
    Düğmenin birine bastı mıydı
    Bizlerden biri ya kolunu kaldırır
    Ya adam öldürür
    Ya çişini eder

    Tereci tere satar
    Biz vatan satarız

    Biz kurşuna dizeriz düşünceyi
    Hiçbir şey düşünmiyeceksin
    Hatta hiçbir şey düşünmediğini bile

    Bir ilacımız var bizim
    Şırınga ettik mi insana
    İstediğimizi söyletiriz

    Biz insan eti yeriz
    Pek güzel oluyor nohutlu yahnisi

    Ucu kurşunlu kırbaca pek meraklıyız

    Kapıya şapkanı as
    Gir içeriye
    Yat karımızla
    Biz görünce şapkayı
    Döner gideriz rahatsız olmayın diye

    Çocuklarımız
    Kıçlarına etiket yapıştırılır
    ***hanelerde yetiştirilir

    Yatağa yatmadan
    Yastığın altına bak
    Oraya girmiş olabilir bizlerden biri

    Geçenlerde güneş tutuldu ya
    Bu fesatlığı da biz yaptık
    Propaganda kuvvetiyle

    En iyisi bizi asmak
    Bizi kesmek
    Hapislere atmak bizi
    Bizi atomlamaktır




    NAZIM HİKMET RAN
     
  2. eCe

    eCe Daimi Üye

    BU DÜNYADA


    Bu dünyada ne çok güzel kadın var
    Kızlar hele.
    Otelin balkonuna çık
    Seyret ihtiyar.
    Bir yandan şiir döktür birbirinden aydınlık
    Bir yandan yanındaki ölümle sohbet eyle.




    NAZIM HİKMET RAN
     
  3. eCe

    eCe Daimi Üye

    BU VATANA NASIL KIYDILAR...


    İnsan olan vatanını satar mı?
    Suyun içip ekmeğini yediniz.
    Dünyada vatandan aziz şey var mı?
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

    Onu didik didik didiklediler,
    saçlarından tutup sürüklediler.
    götürüp kâfire: «Buyur...» dediler.
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

    Eli kolu zincirlere vurulmuş,
    vatan çırılçıplak yere serilmiş.
    Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

    Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
    günü gelir hesabınız görülür.
    Günü gelir sualiniz sorulur:
    Beyler bu vatana nasıl kıydınız?




    NAZIM HİKMET RAN
     
  4. eCe

    eCe Daimi Üye

    BULUT MU OLSAM


    Denizin üstünde ala bulut
    Yüzünde gümüş gemi
    İçinde sarı balık
    Dibinde mavi yosun
    Kıyıda bir çıplak adam
    Durmuş düşünür.

    Bulut mu olsam,
    Gemi mi yoksa?
    Balık mı olsam,
    Yosun mu yoksa? ..
    Ne o, ne o, ne o.
    Deniz olunmalı, oğlum,
    Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla




    NAZIM HİKMET RAN
     
  5. eCe

    eCe Daimi Üye

    BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESIN...


    Analardır adam eden adamı
    Aydınlıklardır önümüzde gider.
    Sizi de bir ana doğurmadı mı?
    Analara kıymayın efendiler.
    Bulutlar adam öldürmesin.

    Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
    Uçurtması geçiyor ağaçlardan,
    Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
    Çocuklara kıymayın efendiler.
    Bulutlar adam öldürmesin.

    Gelinler aynada saçını tarar,
    Aynanın içinde birini arar.
    Elbet böyle sizi de aradılar.
    Gelinlere kıymayın efendiler.
    Bulutlar adam öldürmesin.

    İhtiyarlıkta aklına insanın,
    Tatlı anıları gelmeli yalnız.
    Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
    Efendiler, siz de ihtiyarsınız.
    Bulutlar adam öldürmesin.




    NAZIM HİKMET RAN
     
  6. eCe

    eCe Daimi Üye

    BÜYÜK INSANLIK...


    Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
    Trende üçüncü mevki
    Şosede yayan
    Büyük insanlık.
    Büyük insanlık sekizinde işe gider
    Yirmisinde evlenir
    Kırkında ölür
    Büyük insanlık.

    Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
    Pirinç de öyle
    Şeker de öyle
    Kumaş da öyle
    Kitap da öyle
    Büyük insanlıktan başka herkese yeter.

    Büyük insanlığın toprağında gölge yok
    Sokağında fener
    Penceresinde cam
    Ama umudu var büyük insanlığın
    Umutsuz yaşanmıyor




    NAZIM HİKMET RAN
     
  7. eCe

    eCe Daimi Üye



    BÜYÜK TAARRUZ


    Dağlarda tek tek
    Ateşler yanıyordu.
    Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki
    Sayak kalpaklı adam
    Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
    Güzel, rahat günlere inanıyordu
    Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
    Birden bire beş adım sağında onu gördü.
    Paşalar onun arkasındaydılar.
    O, saati sordu.
    Paşalar `üç' dediler.
    Sarışın bir kurda benziyordu.
    Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    Yürüdü uçurumun kenarına kadar,
    Eğildi durdu.
    Bıraksalar
    İnce uzun bacakları üstünde yaylanarak
    Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi ka*****
    Kocatepe'den afyon ovası'na atlayacaktı.




    NAZIM HİKMET RAN
     

Sayfayı Paylaş