BIZ Kulede bir başına bir adam oturur Önünde milyonlarca düğme var Düğmenin birine bastı mıydı Bizlerden biri ya kolunu kaldırır Ya adam öldürür Ya çişini eder Tereci tere satar Biz vatan satarız Biz kurşuna dizeriz düşünceyi Hiçbir şey düşünmiyeceksin Hatta hiçbir şey düşünmediğini bile Bir ilacımız var bizim Şırınga ettik mi insana İstediğimizi söyletiriz Biz insan eti yeriz Pek güzel oluyor nohutlu yahnisi Ucu kurşunlu kırbaca pek meraklıyız Kapıya şapkanı as Gir içeriye Yat karımızla Biz görünce şapkayı Döner gideriz rahatsız olmayın diye Çocuklarımız Kıçlarına etiket yapıştırılır ***hanelerde yetiştirilir Yatağa yatmadan Yastığın altına bak Oraya girmiş olabilir bizlerden biri Geçenlerde güneş tutuldu ya Bu fesatlığı da biz yaptık Propaganda kuvvetiyle En iyisi bizi asmak Bizi kesmek Hapislere atmak bizi Bizi atomlamaktır NAZIM HİKMET RAN
BU DÜNYADA Bu dünyada ne çok güzel kadın var Kızlar hele. Otelin balkonuna çık Seyret ihtiyar. Bir yandan şiir döktür birbirinden aydınlık Bir yandan yanındaki ölümle sohbet eyle. NAZIM HİKMET RAN
BU VATANA NASIL KIYDILAR... İnsan olan vatanını satar mı? Suyun içip ekmeğini yediniz. Dünyada vatandan aziz şey var mı? Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Onu didik didik didiklediler, saçlarından tutup sürüklediler. götürüp kâfire: «Buyur...» dediler. Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Eli kolu zincirlere vurulmuş, vatan çırılçıplak yere serilmiş. Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş. Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Günü gelir çarh düzüne çevrilir, günü gelir hesabınız görülür. Günü gelir sualiniz sorulur: Beyler bu vatana nasıl kıydınız? NAZIM HİKMET RAN
BULUT MU OLSAM Denizin üstünde ala bulut Yüzünde gümüş gemi İçinde sarı balık Dibinde mavi yosun Kıyıda bir çıplak adam Durmuş düşünür. Bulut mu olsam, Gemi mi yoksa? Balık mı olsam, Yosun mu yoksa? .. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla NAZIM HİKMET RAN
BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESIN... Analardır adam eden adamı Aydınlıklardır önümüzde gider. Sizi de bir ana doğurmadı mı? Analara kıymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin. Koşuyor altı yaşında bir oğlan, Uçurtması geçiyor ağaçlardan, Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman. Çocuklara kıymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin. Gelinler aynada saçını tarar, Aynanın içinde birini arar. Elbet böyle sizi de aradılar. Gelinlere kıymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin. İhtiyarlıkta aklına insanın, Tatlı anıları gelmeli yalnız. Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın, Efendiler, siz de ihtiyarsınız. Bulutlar adam öldürmesin. NAZIM HİKMET RAN
BÜYÜK INSANLIK... Büyük insanlık gemide güverte yolcusu Trende üçüncü mevki Şosede yayan Büyük insanlık. Büyük insanlık sekizinde işe gider Yirmisinde evlenir Kırkında ölür Büyük insanlık. Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter Pirinç de öyle Şeker de öyle Kumaş da öyle Kitap da öyle Büyük insanlıktan başka herkese yeter. Büyük insanlığın toprağında gölge yok Sokağında fener Penceresinde cam Ama umudu var büyük insanlığın Umutsuz yaşanmıyor NAZIM HİKMET RAN
BÜYÜK TAARRUZ Dağlarda tek tek Ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki Sayak kalpaklı adam Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden Güzel, rahat günlere inanıyordu Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, Birden bire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu. Paşalar `üç' dediler. Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun kenarına kadar, Eğildi durdu. Bıraksalar İnce uzun bacakları üstünde yaylanarak Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi ka***** Kocatepe'den afyon ovası'na atlayacaktı. NAZIM HİKMET RAN