KARSİNİ KÖYÜ'NÜN KURULUŞU Köyümüzün kuruluşu ile ilgili bu güne kadar yazılı bir belge bulunmamıştır. Ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa gelen birçok hikâyeler anlatılıyordu. Ne var ki, herkesin ortak anlatımı; merkezi Dersim' in Hakis Köyü'nde ve ataları Kalmem-ı Sır olan KARSAN aşiretinin yiğitlerinden; Ul, Xelil ve Şein adlarındaki üç amcazade, günümüzden yaklaşık 200 yıl önce, yani 1800 yılının başlarında gelip KARSİNİ Köyü'nü kurdukları şeklindedirÇocukluğumdan beri bu tür meselelere karşı hep ilgi duyuyor, anlatılan hikâyeleri gözümü bile kırpmadan, can kulağıyla dinliyordum. Ortaokul yılarında bu merakım daha da arttı. Bir ilkbahar günüydü, bayram tatilinden istifade ederek köye gelmiştim. Köyümüzün kuruluş hikâyesini dedemden tekrar dinlemek istemiştim. Bana biraz anlattıktan sonra "Bu meseleyi Keklikli Mustafa Dayı'nız benden daha iyi biliyor; bir ara ona git, sana anlatsın." demeye kalmadan dışarıdan bir atın ayak sesleri geldi. Çıkıp baktığımda gelenin Mustafa Dayı olduğunu gördüm. Sevincimden ne yapacağımı bilemedim. Mustafa Dayı oturur oturmaz hal hatır sorma faslından sonra, Mustafa Dayı' dan köyümüzün kuruluş öyküsünü anlatmasını istedim. O da bu konulara meraklı olduğundan büyük bir zevk ile anlatmaya başladı. (Mustafa dayı zamanında Amerika'ya gitmiş oralarda çalışmış, güzel konuşan bilgili biriydi) O günden başla***** bu konuda araştırmalar yaptım. Yapı Sanat Enstitüsü'nü Tunceli'de okumamdan dolayı kaynağında araştırma yapmam daha da kolay oldu. Karsini Köyü'nün Kuruluş Hikâyesi: Orta Mezopotamya'dan, yani şimdiki Kuzey Irak civarından, 1200-1300 yılları arasında göç edip şimdiki Malatya, Erzincan ve Elazığ üçgeninde kalan dağlık DERSİM bölgesine yerleşen topluluklardandır. Kalmem ve oğulları kendilerine uygun bir yurt ararken Tunceli merkeze bağlı şimdiki Koçyiğitler (Pah) nahiyesinin güneydoğusundaki orman içinde bir derenin kenarında birkaç haneden oluşan yerleşim alanıyla karşılaşıyorlar. Derenin diğer yakasında Kalmem ve oğulları da barınaklar yaparak buraya yerleşiyorlar. Burada kaldıkları süre içinde oranın önceki sakinleri ile bir türlü sıcak ilişkiler kuramamışlar. Rivayete göre, Kalmem ve oğulları geldikleri yerin adı olan KARSİNİ ismini buraya veriyorlar. Şimdi harabe halinde olan bu yere, yöre halkı "KARSİNİK" demektedirler. Burada bir süre kalan Kalmem'in oğulları ile oranın eski sakinleri arasında bir çeşme yüzünden çıkan tartışma sonunda Kalmem ve oğulları buradan da göç ederek, daha kuzeydeki şimdiki Nazimiye'ye bağlı Büyükyurt (eski ismiyle Hakis) denen köye yerleşen Kalmem ve oğulları burada uzun zaman kalıp çoğalıyorlar. Kendilerine orta Mezopotamya'dan geldikleri köylerinin isminden esinlenerek Karsanlılar (Karsanız) diye ad veriyorlar. Hakisin yerlileri olan Ermeniler ile iyi dostluklar kuran Karsanlılar, burada çoğalarak Erzincan, Erzurum, Elazığ ve Bingöl bölgesine dağılıyorlar. Hakis'e yerleşen ve burada yaşayan Karsanlılardan Kalmem Oğlu Ul, tartışma sonucu amcasının oğlunu öldürüyor. (Buradaki Kalmem'i, ilk Kalmem ile karıştırmayalım. Bununla ilgili açıklama "Kalmem-ı Sır efsanesi" başlığı altında yazılacaktır. ) Bu olaya çok üzülen Kalmem, oğlu Ul'un köyü terk etmesini emrediyor. Bunun üzerine Ul yukarıda adı geçen, Xelil ve Şein adındaki akrabaları (amcazadeleri) ile kader birliği yaparak köyden ayrılıyor. Şimdiki Karakoçan İlçesi'ne bağlı Demirtaş Köyü'ne geliyor ve Demirtaş Miri'nin konağına misafir oluyorlar. Bu misafirlik sırasında Bingöl bölgesindeki Zaza Kürtler'den bir grup Demirtaş Miri'nin sürüsünü götürüyor. Bu haber köye gelince Mir'in konağında misafir bulunan Dersimli/Karsanlı üç yiğit Mir'e diyorlar: "İzin ver, biz sürüyü çevirmeye gidelim". Mir: " Bu, geleneklerimize göre imkânsızdır. Bunlar güçlü ve kala-balıktırlar; sizler misafirsiniz bilerek sizi ölüme gönderemem" diye reddediyor. Hava kararınca, Dersimli/ Karsanlı cengâverler kılıçlarını kuşanıp Mir'in bir çobanını da yol göstermesi için yanlarına alarak sürünün peşinden gidiyorlar. Korimamudağa denen yerde talanacılara yetişiyorlar. Talancı Zaza Kürtler ile (kendi soydaşları ile) başlayan çatışma dokuz talancının ölümüyle sonuçlanınca kalan talancılar kaçıyor ve Dersimli/Karsanlı cengâverler Mir'in sürüsünü tekrar getirip Mir'e teslim ediyorlar. Bunların yiğitliğini gören Mir: " Ben bunları yanımda tutarsam Zaza Kürtler artık üstüme gelemezler..." düşüncesi ile bunları kendine ait köylere kendisini temsil yetkisine sahip olacak şekilde yerleştirmek istiyor. Ancak Dersimli/Karsanlı gençler bu teklifi bir anlamda Mir'in emrinde yaşamak olarak gördükleri için kabul etmiyorlar. Sürü peşinden gidip geri dönerken gördükleri bir mıntıkayı yurt olarak Mir'in kendilerine vermesini istiyorlar. Yanlarında götürdükleri Mir'in çobanı, tarif ettikleri yerin Kaniya Gazı olduğunu söyleyince, içinden sevinen Mir : "Peki, madem istiyorsanız orası sizin olsun." der. Çünkü bu yer Zaza Kürtlerin mıntıkası ile Mir'in sınırıdır. Mir daha iyi korunacağını düşünür. İşte bu yer şimdiki KARSİNİ' dir. Meşe ormanı ile kaplı olan vadide ağaçları keserek Kara dale denen yerde aşağı inerek ve hal-i hazırda Nüsret Özbek'in evinin olduğu yerde korunak yapıp yerleşiyorlar. Bir süre sonra geldikleri yere dönerek eşlerini getiriyorlar. Bu arada Alxas da kendilerine katılıyor. Bazı rivayetlere göre ilk geldikleri zaman Xelil değil Alxas gelmiştir. Eşlerini almaya gittikleri zaman Xelil'in katıldığını anlatanlar da var. Ancak Xelil'in Karsini'de kalması ilk üç kişiden olduğu ihtimalini kuvvetlendiriyor. Daha sonra Ul, hal-i hazırda Ali Genlik'in evinin yerinde; Xel, Zeynel Akdeniz'in Köy içindeki eski evinin olduğu yerde; Şein de Mehmet Akdeniz'in evinin olduğu yerde birer ev yaparak yerleşiyor. Alxas da kısa bir süre Karsini de kaldıktan sonra Arpesi Köyü'nü kuruyor ve oraya yerleşiyor. Burada Karsanlı/Karsinili yiğitler çoğalıp güçlendikten sonra zamanla Demirtaş Miri'nin zulmüne dayanamayan Keklik, Şamanî, Karaçan ve Köçet köylerinde oturan yerliler Karsinililerden yardım istiyorlar. Bunların haklarını Mir'e karşı savunan Karsinililerin Mir ile araları açılıyor ve bir çatışmaya dönüşüyor. Çatışma sonunda Mir yenilgiye uğruyor, konağını terk ederek Kiğı'ya ve Kerboz Köyü'ne yerleşiyor. Mir'in meşhur konak kapısı sökülerek Keklik'te Hüseyin Ağa'nın konağının avlu girişine takılıyor. Böylece Ul'un oğullarından Ali ve onun soyundan gelenler Keklik, Karaçan, Şamanî, Mezrey Çelebi; Kiğı'nın Çanakçı ve Kejıkan köylerine, (Kejıkanlılardan bazı aileler Bingöl'ün Sancak Nahiyesi'nin Ağdat ve Zağ köylerine yerleşiyor.) Ul'un oğlu Huzer Köçet Köyü'ne; yine Ul'un oğlu Abbas'ın,soyundan gelenler, Bingöl/ Sancak nahiyesinin Kamah, Hışkıdar ve Oğurvesi köylerine, Xelil Ve Şein'in torunlarından bir kesim zamanla, Zağ, Mezrecuğ, Arpesi, Qumık, Oğırvesi ve Gırbo köylerine yerleşir. Ul'un yedi oğlundan dördü; Abdullah, Resul, Munzur ve Cafer Karsini'de kalır. Son zamanlarda Munzur'un ve Resul'un torunlarının bir kısmı Qumık ve Gırbo köylerine yerleşirler. Dersim'deki Karsanlılar Kürtler'in Zaza boyuna mensup olup halen Kürtçe'nin Zaza lehçesinin Dersim ağzını konuşmaktadırlar. İnançları olan Aleviliği en iyi şekilde icra etmekte olup Kureyşan ocağının talipleridir. Karsanlıların bir kolu olan Karsinililer ve Arpesililer çeşitli baskılara rağmen Alevi inançlarını Baba Mansur Ocağı'na bağlı olarak korumaktadırlar. Ancak Karsini'den ayrılan Dersimli Ul, Xel ve Şein'in torunları Ağdat, Oğurvesi, Qumık ve Gırbo'ya yerleşenlerden bir kısmı dışındakiler ve diğer köylere yerleşenler büyük ölçüde Sünni inancı tercih etmişlerdir. Dil olarak tamamı bölgenin yerel dili olan Kürtçe'nin Kurmanci lehçesini konuşmaktadırlar. KAYNAKLAR: Keklik Köyü'nden Mehmet Oğlu Mustafa Ulaş Karsini Köyü'nden Mehmet Oğlu Haydar Özbek Tunceli Pah Nahiyesi Sinan Mezrası'ndan Süleyman Güler ve Yöredeki Yaşlılar Tunceli Nazimiye İlçesi Hakis Köyü'nden Apé Ali (1968 yılında 120-130 yaşlarında olduğunu söylüyordu.) ve yöredeki yaşlılar. Tunceli Nazimiye İlçesi Xosım köyünden (Dava vekili) Hıdır Güngör ve yöredeki yaşlılar. ARAŞTIRMA: Karsini Köyü'nden İrfan Oğlu Ziyaettin ÖZBEK
selam olsun ordaki canlarımıza karakoçana gitmiştim bir sefer ordada alevi halkın yaşadığı çogunlukta daha cok tunceli ve bingöl halkı yaşıyor ve elazığın bir ilçesi su anda
selam can ewet dogrudur karakocandaki alevi canlar tunceliden gelmedir orda yasiyorlar ve elazigda sadece karakocanda aleviler bulunmakadir ...