Erdal YILDIRIM : Alevilik bir dindir.....

Konu, 'Yazılar, Makaleler, Araştırmalar' kısmında DEMAN tarafından paylaşıldı.

  1. DEMAN

    DEMAN Daimi Üye

    Erdal YILDIRIM : Alevilik bir dindir.....
    [​IMG]
    Siz kimsiniz ya? Siz başka toplumların inançlarını değiştirme hakkını nerden, kimden alıyorsunuz? Biz Alevi-Kızılbaşlar olarak Ebu Suud Efendinizin insanlık dışı fetvalarını da, Ebu Suud´un yeni öğrencisi Mehmet Görmez´in de, sizlerin de fetvalarını tanımıyoruz… Alevilik bir dindir, ibadet yeri de cem evidir.

    ALEVİLİK BİR DİNDİR,İBADETİ CEMDİR,İBADETHANESİ CEMEVİDİR

    Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün´ün “TBMM bünyesinde cemevi açılması” konusunda yazdığı yazıya TBMM Başkanı´nın verdiği “Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre, Alevilik ayrı bir din olmayıp İslam içi bir oluşum, İslam'ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir ve İslam dininin ibadet yerleri camilerdir'' şeklindeki yanıtı AKP´nin bugüne kadar ki, ötekileştirici, inkarcı, yoksayan ve asimilasyoncu politikalarının Cumhurbaşkanı ve Başbakandan sonra, TBMM başkanınca da bir kez daha yeniden tescillenmesidir.



    Hemen ardından Bülent Arınç´ın yeni bir Ebu Suud Efendi edasıyla ''Aleviliğin bir din olduğunu sayın milletvekilimiz söylüyorsa, Türkiye'de, 'ben Aleviyim' diyen milyonlarca insan var. Onlar Aleviliğin bir din olmadığını, İslam'ın içinde olduğunu söylüyorlar. Biz burada sayın milletvekilinin ne söylediğine değil yüzyıllardır belki bin yıldır Alevilik konusunda bir inanç manzumesinin İslam içinde yer aldığını söyleyen bugüne kadar gelmiş öğretileri kabul etmek noktasındayız'' söylemi hükümet ve AKP kurmaylarının organize asimilasyon politikaları konusundaki uyumlarını göstermesi açısından son derece ibret vericidir.

    AKP ve hükümet kurmaylarının ve de Aleviliğin asimilasyonu için devletle, sistemle, hatta başka ülkelerle tamamen “duygusal” nedenlerden ötürü büyük işbirliği içinde olan, sözde kimi Alevi, Bektaşi vb kurum ve vakıfların yöneticileri de asimilasyoncu AKP ve DİB yetkililerine paralel ifadeler kullanıyorlar. Bunlar benim açımdan son derece anlaşılır şeyler. Bu çevrelerden gerçek Aleviliğin ne olduğuna ilişkin doğru ifadeleri kullanmalarını beklemek büyük bir yanılgıya düşmek demektir.

    Hükümet ve AKP kanadının da, sistemle – hükümetle çeşitli rant ilişkileri nedeniyle barışık, devletin Alevisi olmaya gönüllü kimi kurumların temsilcilerinin söylemlerinin biribiriyle örtüşmesi, Aleviliğin Müslümanlığın içinde olduğu, hatta Müslümanlığın özü olduğu vb söylemlerle Anadolu Aleviliğini Müslümanlığa yamamak isteyenlerin asimilasyon politikalarını kararlılıkla sürdürmeye çalışmaları aslında çok anlaşılabilir bir durumdur..

    TBMM Başkanının mecliste Cemevi için Diyanet İşlerine başvurması ve Cemevi talebine cevaben “İslam dininin ibadet yerleri camilerdir'' denmesi bütün Alevileri ayağa kaldırdı. Zira Alevilerin temel itiraz argümanı şuydu; Müslümanların ibadet yeri Cami ise, Hristiyanların Kilise, Yahudilerin ibadet yeri Sinagog – Havra ise Alevilerin ibadet yeri de Cem evidir.

    Ancak görüne o ki, son süreçte Alevi örgüt yöneticileri 2004 te söylediklerini ya inkar eder konumdalar, ya da bu tarihi sorumluluğu almaktan kaçınmaya başladılar. Dersim milletvekili Hüseyin Aygün´ün başta çok açık bir şekilde “Alevilik bir dindir ve ibadeti Cem´dir, ibadet yeri yeri Cemevidir” dedi. Ve eğer böyle açık ve net bir şekilde söylerseniz, işte o zaman TBMM´de ve/veya yaşamın herhangi bir yerinde Aleviler olarak Cem evi isteme hakkınız ve de haklılığınız olabilir. Aleviliğin bir din olduğunu cesaretle söylemiyorsanız, bu durumda ayrı bir ibadethane yeri isteme talebiniz ciddiye alınmaz ve de isteminiz kabul edilmez.

    Yeri gelmişken bir önemli konunun altını kalınca çizmekte fayda var. Bir kısım Alevi örgüt yöneticisi ve kanaat önderi zaman zaman ”Alevilik tanımlanamaz“ gibi bir ifade kullanmakta olup, bu söylem her açıdan çok yanlıştır. Aleviliğin çok açık ve anlaşılır, net açıklaması, tanımlaması vardır. Binlerce yıldan beri Pirler, mürşitler Aleviliği “sosyal yaşamı düzenleyen bir erkanı olan, dinlerin sorduğu sorulara verilecek cevapları olduğu için dini de içinde barındıran kadim bir yoldur “ diye tanımlamışlardır. Üstelik Alevilik hiçbir dinin içine, sağına, soluna, kıyısına iliştirilemeyecek kadar dolu, insanlığın ve evrenin sırlarını içinde barındıran bir tarihe ve donanıma sahiptir.

    İşte bu nedenledir ki, cesaretle ve kararlılıkla her şart ve platformda “Alevilik bir dindir, ibadeti Cem´dir, ibadet yeri yeri Cemevidir” dememiz gerekiyor. Bu söylemle ancak 1925 yılında yitirdiğimiz dergâhlarımızı yeniden kazanır, mevcut iktidarın baskıcı, asimilasyoncu, inkarcı yaklaşımlarını da yerle bir etmiş oluruz.

    İşte asıl anlaşılamayan durum, yurtiçinde ve yurtdışında milyonlarca Alevi´nin üyesi, can yoldaşı olduğu, gönül verdiği olduğu Alevilerin gerçek temsilcileri olan kurum yöneticilerinin bu son süreçte iktidarın asimilasyoncu, inkârcı söylemine ya sessiz kalmaları, ya da soruna kıyısından köşesinden tepki gösteriyor gibi yapmasıdır.

    Oysa biliyoruz ki, 2004 yılı eylül ayında Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), daha önceki ismi Hace Bektaşı Veli Kültür tanıtma dernekleri (HBVKTD) olan şimdi ismi Alevi Kültür Dernekleri (AKD) olan, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri PSAKD Genel Başkan ve yöneticilerinin aynı masa arkasında durarak, ABF Onursal Genel Başkanı Ali DOĞAN´ın “Alevilik, Müslümanlıkla ilgisi olmayan kendine özgü kuralları, ritüelleri olan ayrı bir inançtır” söyleminin şimdilerde nerdeyse unutulmuş ve terkedilmiş olmasıdır.

    O günden bugüne ne değişti? O gün hep birlikte “Alevilik ayrı bir dindir” dedik, son birkaç yıldır neden bu söylemi, o da seyrek bir şekilde, ve de utangaçca söylüyor, ya da hiç söylemiyoruz.. Alevilik tanımı, kuralları, ibadet şekli ve ritüelleri mi değişti?

    TBMM başkanı Cemil Çiçek ve yöneticilerin Aleviliğe aymazca, fütursüzca saldırısında Alevi-Bektaşi toplumunun nerdeyse tamamına yakını, yukarda isimlerini saydığım federasyon, konfederasyon ve diğer Alevi örgütlerinin yöneticilerinin kararlı bir karşı duruşunu bekledi.

    Ama çok üzülerek söylemeliyim ki, bu yazı yazılana kadar Federasyon ve Konfederasyonlarımızdan konuyla ilgili beklenilen karşı duruşlar ve söylemler henüz yok. Kimi söylemler ise asla olması gereken ve beklenen sözler değil.

    PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül: “Müslümanlar camide namaz kılarlar, ibadetlerini yaparlar. Aleviler ise cemevlerinde cem olur, cem yürütürler. Devlet yetkilileri, AKP Hükümetinin yetkilileri ve DİB yetkilileri Selçuklu ve Osmanlı döneminde yapıldığı gibi Alevileri camiye gitmeye ve kendi inancını inkar etmeye zorluyorlar. Bu tutumun bir adım ötesi yeni Koçgiri, Dersim, Maraş, Malatya, Çorum, Madımak, Gazi ve Ümraniye katliamlarına davetiye çıkarır” dedi. Ama ne yazık ki, açık açık “Alevilik ayrı bir dindir, sizin asimilasyon politikalarınızı da, Başbakanın, TBMM Başkanı ve DİB başkanının referanslarını da, fetvalarını da tanımıyoruz” diyemedi.

    AKD Genel Başkanı Engin GÜNDÜK: “Bizimle oynar gibi duran diyanete söyleyeceklerimiz olacak. İslamiyette kul hakkı yemek var mıdır?” diyerek Aleviliği bilerek ya da bilmeyerek Müslümanlığa yamamaktadır.

    Hal böyle olunca bazı anımsatmalar yapmak, bellekleri tazelemek gerektiğini düşünüyorum

    Alevilikte namaz yoktur, pirlere niyaz vardır. Alevilikte Ramazan orucu yoktur, onikiimam orucu, Hızır orucu vardır. Alevilikte cami yoktur, ibadet yeri cemevidir. Aleviliğin ibadet yerinin Cem evi olduğu ve yasal statüye kavuşturulması gerektiği üzerine söylemler, basın açıklamalarıyla; 2008´de Ankara Sıhhiye´de, 2009”da İstanbul Kadıköy´de yüz binlerce kişinin katıldığı görkemli mitinglerle haykırıldı.

    Nüfus kağıdı din hanesine “Alevi” yazdırmak isteyen Sinan Işık adlı vatandaşın yurtiçindeki davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) yukarıdaki kurumlarımız ve yöneticilerimiz tarafından taşındı.

    Kızının “din dersine” girmesini istemeyen Hasan Zengin´in davası AİHM´e bu kurumlarımızca taşındı ve herhangi bir vatandaşın zorla din dersine girmesini sağlamanın bir insan hakkı ihlali olduğu şeklindeki karar ile Türkiye mahkum edildi.

    Zaman tam da 2004´te söylediğimiz Alevilik, kendine özgü kuralları olan ayrı bir inançtır söylemini kararlılıkla sürdürme zamanıdır.. Hiçbir şekilde baskı politikalarına boyun eğmemek, popülist davranmamak her zamankinden daha büyük bir görev ve sorumluluk bilinciyle mücadeleye devam, gelecek kuşaklara karşı da tarihi sorumluluğun bir gereğidir

    Evet, Aleviler kadın erkek olarak değil, “can” olarak ve “cemal cemale” bir halk mahkemesi olan Cemevinde ibadet ederler. Alevi ibadetinde dede vardır, saz - müzik vardır, semah ve dem vardır. Alevi inancı insanı merkezine koyar, benim kabem insandır der. Tanrıyı insan, insanı tanrı gören felsefesiyle ayrı bir inançtır Alevilik. Bu inancın en önemli ritüellerinden “müsahiplik”, dara durmak sadece Alevi inancında vardır. Alevi inancında 72 millete bir nazarda bakmak vardır.

    Son sözümüz iktidar sahiplerine… Ne inkarcı, asimilasyoncu Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanın dini ulemalar marifetiyle devlet yönetmeye çalışmaları; ne DİB Başkanının gerici fetvaları, ne de AKP yöneticilerinin söyledikleri; ne İran´dan beslenen Dünya Ehli-Beyt Vakfının, ne “Alevilik islamın özüdür” diyen, Aleviliği Müslümanlığa yamamaya kalkanların, ne de Fetullah ile kolkola olanların; ne de devletin Alevisi olmaya amade düşkünlerin söylemleri, biz Alevi Kızılbaşlara asla referans olamaz.

    Siz kimsiniz ya? Siz başka toplumların inançlarını değiştirme hakkını nerden, kimden alıyorsunuz? Biz Alevi-Kızılbaşlar olarak Ebu Suud Efendinizin insanlık dışı fetvalarını da, Ebu Suud´un yeni öğrencisi Mehmet Görmez´in de, sizlerin de fetvalarını tanımıyoruz… Alevilik bir dindir, ibadet yeri de cem evidir.

    Erdal YILDIRIM

    12 Temmuz 2012

    http://www.alevizyon.com/koseyazilari/erdal-yildirim-alevilik-bir-dindir.html

    ***********************************************************************

    Saygideger Erdal YILDIRIM, Alevilik meselesenin neden cikmaza girdigini cok güzel bir sekilde özetlemis...Kalemine ve yüregine SAGLIK, Erdal can...

    (...)"PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül: “Müslümanlar camide namaz kılarlar, ibadetlerini yaparlar. Aleviler ise cemevlerinde cem olur, cem yürütürler. Devlet yetkilileri, AKP Hükümetinin yetkilileri ve DİB yetkilileri Selçuklu ve Osmanlı döneminde yapıldığı gibi Alevileri camiye gitmeye ve kendi inancını inkar etmeye zorluyorlar. Bu tutumun bir adım ötesi yeni Koçgiri, Dersim, Maraş, Malatya, Çorum, Madımak, Gazi ve Ümraniye katliamlarına davetiye çıkarır” dedi. Ama ne yazık ki, açık açık “Alevilik ayrı bir dindir, sizin asimilasyon politikalarınızı da, Başbakanın, TBMM Başkanı ve DİB başkanının referanslarını da, fetvalarını da tanımıyoruz” diyemedi.

    AKD Genel Başkanı Engin GÜNDÜK: “Bizimle oynar gibi duran diyanete söyleyeceklerimiz olacak. İslamiyette kul hakkı yemek var mıdır?” diyerek Aleviliği bilerek ya da bilmeyerek Müslümanlığa yamamaktadır."(...) Erdal YILDIRIM
     

Sayfayı Paylaş