Çeke çeke ben bu dertten ölürüm. Seversen Ali'yi değme yarama. Ali'nin yoluna serim veririm. Seversen Ali'yi değme yarama. Ali'nin yarası yâr yarasıdır. Buna merhem olmaz, dil yarasıdır. Ali'yi sevmeyen Hakk'ın nesidir?. Seversen Ali'yi değme yarama. Ilgıt ılgıt oldu akıyor kanım. Kem geldi didâra tâlihim benim. Benim derdim bana yeter hey canım. Seversen Ali'yi değme yarama. Pir Sultan Abdal'ım deftere yazar. Hilebaz yâr ile olur mu Pazar? Pir merhem çalmazsa yaralar azar. Seversen Ali'yi değme yarama. ----------------------------------------- Hak nasip eylese dergâha varsam, Bir dem divanında dursam yâ Ali. Eğilsem dizine niyâz eylesem, Yüzüm kademine sürsem yâ Ali. Yüzüm kademine sürdüğüm zaman, Zerrece gelmezdi gönlüme güman, Şâhım düldülüne bindiğin zaman, Önünce Kanber'in olsam yâ Ali. Kanber gibi hizmetinde götürsen, Bir dem ağlatıp, bir dem güldürsen, Çekip Zülfikâr'ı beni öldürsen, Elim eteğinden kesmem yâ Ali. Keser miyim eteğinden elimi? Kabul ettim Hak yolunda ölümü, Doğru sürün erenlerin yolunu. Mümin canlarından olsam yâ Ali. Mümin olan neresinden bellidir? Hakkı söyler nefesinden bellidir. Erenler bağının gonca gülüdür. Tomurcuk güllerin dersem yâ Ali. Pir Sultan'ım beni mihman götürsen, Götürsen de ayn-i cem'e yetirsen, Dizini dizime vursan otursan, Doyası yüzüne baksam yâ Ali. ----------------------------------------- Her seher vaktinde cümbüşe geldim. Dağlar yâ Muhammed, Ali çağırır. Erenler meclisi bağ-ı gülistan. Güller Yâ Muhammed, Ali çağırır. Vird verilmiş gökyüzünde kuşlara. Bak gözümden akan kanlı yaşlara. Sular yüzün vurur taştan taşlara. Çağlar yâ Muhammed, Ali çağırır. Ãşık olan gelir derdin üsteler. Ona kâil olmaz kâmil ustalar. Dertliler de gelir derman isterler. Sağlar yâ Muhammed, Ali çağırır. Pir Sultan Abdâl'ım çoktur âşığı. Ãşık olanların yanar ışığı. İmam Hasan-Hüseyin'in beşiği. Sallar yâ Muhammed, Ali çağırır. ----------------------------------------- Ben dervişim dersin dava kılarsın Hakk’ı zikretmeye dilin var mıdır Kendini gör elde sen ne ararsın Hâlâ hâl etmeğe hâlin var mıdır Dertli olmayanlar derde yanar mı Sâdık derviş ikrârından döner mi Dertsiz bülbül gül dalına konar mı Ben bülbülüm dersin gülün var mıdır Bir gün balık gibi ağa sararlar Mürşitten rehberden haber sorarlar Tütsü yakıp köşe köşe ararlar Ben arıyım dersin balın var mıdır Mürşit huzurunda dâra durmağa Dâra durup Hakk’a boyun vermeğe Muhabbetten geçip hırka giymeğe Çar pâreden derviş şalın var mıdır Pir Sultan’ım senin derdin deşilmez Derdi olmayanlar derde düş olmaz Mürşitsiz rehbersiz yollar açılmaz Mürşit eteğinde elin var mıdır ----------------------------------------- Gönül ne durursun elden geldikçe Yine bir mürşide varmadan olmaz Aman mürvet deyü sen de yüzünü Yine bir mürşide varmadan olmaz Mürşidini bulur gezen arayı Kırklar arasında bulur çâreyi Ne kadar okursan aktan karayı Yine bir mürşide varmadan olmaz Bu dünyada sen çok yaşlar yaşarsın Bilip dört kitabın dersin açarsın Her harfine bin bir mânâ verirsin Yine bir mürşide varmadan olmaz Halil Kâbe yaptı oldu ya delil Vardı varan kaldı varmayan melil Muhammet’e rehber oldu Cebrail Yine bir mürşide varmadan olmaz Pir Sultan’ım bu durakta dur dedi Hazret-i Muhammet Ali er dedi Bunu bilmeyenin işi zor dedi Yine bir mürşide varmadan olmaz ----------------------------------------- Evvel baştan Muhammed'e salavât. Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. Ecel gelip ömür gülü solmadan, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. Hasan-Hüseyin Ali'nin oğulları, Şehitler yoluna giderler doğru. İmam Zeynelâbâ Hüseyn'in oğlu, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. İmâm-ı Bâkırdan vuralım demi, Cafer-i Sâdık'tan aldım erkânı İmam Mûsâ kaldır gönülden gamı, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. İmam-ı Rızâ'dan olsun hidâyet, Takî ile Nakî kılsın inâyet. Ol Hasan Askerî şâh-ı vilâyet, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. Pir Sultan Abdâl'ım söyledi heman, Yezid'in kalbinden gitmedi güman. Ãhir nefesinde Oniki İmam, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.