HZ. ALİ´NİN EFSANEVİ BOYUTU 1

Konu, 'ALLAH'ın Arslanı. Hz. Ali' kısmında bluedream tarafından paylaşıldı.

  1. bluedream

    bluedream Daimi Üye

    HZ. ALİ´NİN EFSANEVİ BOYUTU 1

    1. HZ. ALİ EVVEL VE AHİRDİR

    Alevî inancında Hz. Ali, evvel ve ahiridir. Çünkü inanışa göre Hz. Muhammed ve Hz. Ali´nin ruhları yaratılan ilk varlıklardır. Hiçbir şey yokken onların ruhları vardı. Bu yüzden O´nlar yaratılan varlıkların ilki yani evvelidir. Yine Hz. Ali , dünya var oldukça çeşitli biçimlerde dünya gelip gitmiştir ve sonunda Ali olarak görünmüştür. Yine Hz. Ali, ölmemiştir. Bunun delili olarakta kendi cenazesini kendisinin götürmesidir. Ali , dünyanın sonuna kadar da var olacaktır. Bu yüzden de ahirdir , sondur. (Hz. Ali´nin evvel olduğu inancı için)
    Bu inancın temeli mevlana tarafından şöyle özetlenir:

    Cihan var iken Ali var idi
    Cihan var oldukça Ali var olacak
    Şah İsmail Hatayî:
    Şah Hatayî´m evvel Ali
    Evvel Ali ahir Ali

    Yedi kat yer ile gökler yok iken
    Muhammed Ali´de nur değil miydi
    On sekiz bin alem safi su iken
    Nice bin yıl evvel Ali geliptir

    Nice bin yıl evvelinde var iken
    Ziya kandilinde duranda Ali
    Bulut içinde gizlendi bir zaman
    Bu dünya yoğ iken varım Ali´dir
    Pîr Sultan Abdal:

    Evvel baştan bu dünyaya
    Tanrı´nın aslanı geldi

    Cihanın ahiri hem de evvli
    Vilayet mülküne Sultan olan Şah (
    Evvelin evveli Muhammed Ali
    Zâhir batın kerem Şah-ı Merdan´ın
    Bu dünyanın evvelini sorarsan
    Allah bir Muhammed Ali´dir Ali

    2.YARADILIŞ

    Muhammed Ali nurunun yaratılmasından binlerce yıl sonra Muhammed Ali´nin pırıltısından bir inci yaratılır. Muhammed ve Ali´nin ruhu burda kara kılar. Bu Aleme Alem-i Umman denir.

    Bu alemde henüz melekler yaratılmadan önce , biri diğerinin üzerine yetmiş bin şehir kururlur. Her biri dünyanın yetmiş kat büyüklüğündedir, her birine yetmiş bin mahluk yerleştirilmiştir. Bunlar insandan , cinden , melekten farklı varlıklardır. Her biri yetmiş bin yıl yaşar. Yedi farz , üç sünnet üzerinde Hakkı birleyip ibadet ediyorlar. Bir zaman sonra içlerinden pis kokulu , sofi siyahı bir kaçı isyan eder ve Muhammed Ali erkanından ayrılır. Hak-Telâla kahırla şehirleri birbirine vurarak parçalar , yok eder. Sadece alemde Muhammed Ali nuru kalır.

    Bir zaman sonra Allah Alem-i Umman´da seksen bir şehir yapar. Bir tür yaratık yaratır. Her biri dünyanın on katı büyüktür. Şehirleri bir çeşit hububatla doldurur. Bir de kuş yaratıp, bu hububattan kuşa senede bir tane nasip etti. Kuş şehirlerin etrafında uçuyor, yılda bir tane yiyor.

    Sonra hububat bitiyor. Artık yiyecek kalmıyor. Kuşun ruhu vücudundan uçuyor. Tanrı coşup kendi zatına tanıklık ederek 124 bin latif yaratık halk etti. Bunların hepsi Adem´den gayrı, meleklerden önce oldu.Bütün bunlar olurken Muhammed -Ali nuru ebedi kaldı. Bu nur her zaman ebedidir.

    Pir Sultan Abdal´da yaradılış şöyledir:
    Dünya yetmiş kere doldu eksildi
    Dolduran Mevla´dır dolan Ali´dir
    Gel beri şu meydanı bilirsen
    Yedi kere konup göçen Ali´dir

    Dünya yedi kere doldu ıssıldı
    Dolduran Huda´dır dolan Ali´dir

    Dünya´nın yaradılışı bazı yerlerde yetmiş, bazende örneklerde olduğu gibi yedi kere tekrarlanır. Ama dünyanın birden fazla kez dolup, boşaldığı kâkül edilir.

    Kul Himmet:

    Lafeta okuyup karşı duranda
    Yedi kez çağrıldı Cihan Hu deyü

    3. DEV OLAYI

    Dünyada henüz insan ve melek yaratılmadan önce dev ve periler yaratılmıştır. Bunlar Kaf´tan Kaf´a hükmederlermiş. Dev bir gün bahçesinde küçük bir çocuk görür. Çocuğu yakalamak için elini uzatır ama kendini yüzü üstüne yerde bulur. Yedi gün sonra dev kendine gelir ve ellerinin bağlanmış olduğunu görür. eli bağlı olarak Süleyman´a gider. Süleyman´a gider. Süleyman,ipi açamaz. Muhammed´in geleceğini söyler. Nice bin yıl sonra Muhammed ve Ali gelir. Dev Hz. Muhammed´e gelir. Herkes büyüklüğünü görünce korkar. Dev başından geçen olayları anlatır. Peygamberlerin çare bulamadığını söyler. Herkes devin karşısına geçer. Ancak dev çocuğu bulamaz, ümidi düşer.

    Dev, sonunda Selman donunda Ali´yi görür ve korkudan Hz. Muhammed´in hırkasına sarılır. Dev, Müslüman olur,ülkesine döner.

    Devi bağlayan, çözen Ali´dir. Kul Himmet bunu uzun bir destan olarak yazmıştır. Destan metni:

    Yerde insan gökte melek yok iken
    Kudretinden bir nur indi süzüldü
    Cümle mahluk kandildeki nur iken
    Ayın Ali, mim Muhammed yazıldı

    Ol dem yaratıldı div ile peri
    Kaftan kafa hükmederdi her biri
    Vardı hem anların bir sultanları
    Gayet pehlivandı zurbazu idi

    Üç yüz elli batman gürzü çekerdi
    Uzun kargı Kuh-kaf´ı yıkardı
    Cümle divler anın havfın çekerdi
    Yedi iklim dört köşede raz idi

    Üç yüz altmış arşın idi kameti
    Hiçbir kula benzemezdi heybeti
    Yetmiş yedi arşın idi sıfatı
    Bakınca mağripten meşrike düz idi

    Kafdağı´nda bir dağ vardı hurmadan
    Ol vakit yok idi Dünyada insan
    Gördü bağ içinde bir taze civan
    Şad´ü Hurrem olup gayet sevindi

    Nigar mısın deyip sundu elini
    Benliğinden geçti sındı halini
    Özge bilemedi hiç ahvalini
    Tezden hemen yüz üstüne yıkıldı

    Yedi günden sonra buldu özünü
    Eli bağlı kan doldurmuş gözünü
    Sultan Süleyman ´avurdu yüzünü
    Süleymansın şu bendimi çözindi

    Süleyman der kim bağladı elini
    Kaddin hilal olmuş bükmüş elini
    Kim eyledi sana bunca zulümü
    Hakkın emri böyle imiş gezindi

    Div de der ki beni bağlayan uşak
    Akil baliğ değil on iki ancak

    Bir darp ile beni eyledi helak
    Yavrı şahin gibi uçtu süzüldü

    Süleyman der biz bu sırrı biliriz
    O işi tutanı bizde sezeriz
    Sanma senin bağlı bin yıl dahi gezindi “?”

    Div de der ki ahırında nolacak
    Bu dert bize kıyamete kalacak
    Süleyman der Muhammed var gelecek
    Ahırzaman yakın derler sezildi

    Nice bin yıl geçti nice bin saat
    Yer duruldu karşı geldi yedi kat
    Zahir oldu Ali ile Muhammed
    Karşısında div dirildi dizildi

    Mekke Medine´nin halkı duruştu
    Dedi görenlerin tebdili şaştı
    Kabe´nin üstüne gölgesi düştü
    Kamu görenlerin benzi bozuldu

    Yedi iklim padişahı geldiler
    Geldiler de taraf taraf kondular
    Tezden Muhammede haber veriler
    Gelince bir haber ol gel tez dedi

    Şah İsmail Hatayi´nin şiirlerinde de dev olayının etkileri görülmektedir.

    Devi bende urdu hurma bağında
    Navcivan göründü taze çağında
    Selman´a erişti erzan dağında
    Allah medet ya Muhammet ya Ali

    Div işitti aklı şaştı
    Ünün hey mürteza Ali

    Alem arz eyledi ol Kaf dağında
    Orda seyreyledi devin bağını
    Hurma çubuğuyla baş parmağını
    Kaim ben deyleyip sorardı Ali

    Ali düşündü ayıttı devin evvel bağını
    Sinesine çekti devin hicranının dağın
    Hurma çubuğuyla bağladı parmağını
    La feta illa Ali la seyfe illa Zülfikar

    Yukarıdaki örneklerde Hz. Ali´nin çocuk yaşta, devi hurma ağacından aldığı bir çubukla bağlaması olayı özenle vurgulanmaktadır. Dev, olayı Aleviler için Hz. Ali´nin büyüklüğünü anlatan önemli kaynaklardan biridir. Şah İsmail Hatayî´nin Alevîlik´i yeniden düzenleyip, geliştirdiğini düşünürsek bu olayda söz etmesi kaçınılmazdı.

    Şah Hatayî´m mülkîlimi kaldıran
    Bir bakışla devi yere bandıran

    --------------------------------------------------------------------------------


    4. SELMAN OLAYI

    Selman, İran´da sultan ailesinin çocuğudur. Ailesi puta tapmaktadır. Selman, yedi yaşında bir Hıristiyan papazın emrine verilir. Papaz O´na İncil´i öğretir. İncil´de Faraklit adını görür ve hocasına sorar. Papaz, Faraklit´in gelecek olan son peygamber , Muhammed , olduğunu söyler.

    Selman (asıl adı Bihrûz), Muhammed dinine girer ve Muhammed´i görmek ister.Ancak papaz Muhammed´in üç yüz yıl sonra geleceğini söyler.Bihrûz , Muhammed´i görmeyeceği için üzülür.Papaz, yıldız falına bakar ve Selman´ın Muhammed´i göreceğini müjdeler.

    Bu konuşmaları duyan biri babasına haber verir. Bihrûz, Deşt-i Erzen´i bir aslanın yanına gönderir. Bihrûz Deşt-i Erzen´de bir ağcın altında yatar ve uyanır gölde yüzer.Bu sıra da bir aslan gelir ve elbiselerin üzerine yatar. Bihrüz göl de çıplak kalır. Tanrı´ya yalvarır. Bu sıra da korkuna bir nara duyulur,toprak çatlar ufuklar titrer ve bir atlı gelir. Kırmızı giymiş başında da bir imame var.

    Aslanı ikiye böler , elbiseleri Bihrûz´e verir. Bihrüz menekşe , nesrin , nergiz toplar ve atlıya verir. Atlı çiçekleri alır ve o anda kaybolur.

    Tam üç yüz otuz üç yıl sonra Ali , evinde oturmuş hurma yiyor , Selman´da hırkasını yamalıyor. Ali , Selman´ı görür ve bir hurma çekirdeği atar. Ali , o zaman çocuktur. Selman , “bu ihtiyarı incitme , ben üç yüz otuz yaşındayım.” der. Ali, kendi yaşının ondan büyük olduğunu söyler ve Deşt-i Erzen´i anımsatır. Aslanı kendisinin öldürdüğünü söyler. Selman delil isteyince , Ali koynundan nergiz destesini çıkarır. Selman , Ali´nin elini öper, af diler.34

    Ali ve Selman´ın hikâyesi böyle gelişir. Bu hikâye Hz. Ali´nin gücünü gösterdiği gibi , Ali´nin dünyaya önceden de geldiğini gösterir. Bu iki özellik Dev Destanı nın da temel çekirdeğini oluşturur. Alevîler için bu hikâye Dev Destanı kadar hatta daha da önemlidir. Gerek diğer ozanlarda gerekse üç ozanımızda bu olaya sık rastlanır.

    Şah İsmail Hatayî:

    Selman´a erişti Erzen dağında
    Allah medet ya Muhammed ya Ali

    Selman seni gördü buldu ışığı
    Arslandan kurtardın sen o aşığı
    Öldürdün ejderi söktün beşiği
    Allah medet ya Muhammed ya Ali

    Onda Selman niyaz sundu nergizi
    Kıblem sensin diye bağladı özü
    Dünü günü sona eyler niyazı
    Allah medet ya Muhammed ya Ali

    Hz. Ali´nin aslanı öldürmesi ve Selman´ın nergis sunuşu anlatılıyor. Allah ,Muhammed , Ali üçü Ali olarak tek bir kişi gibi algılanıyor.

    Hatayi, bu olayı bir destan olarak yazmıştır:

    Uyur bitmez uyane
    Atlı yetmez yayana
    Ali nergisi sundu
    Selman etti ayane

    Hatay´m has değil mi
    Bakın ihlas değilmi
    Hazret Ali´nin lalası
    Selman-ı Fars değil mi

    Okurum hece hece
    Bilmenem halim nice
    İsmim Elif kodular
    Nik beratlı bir hoca

    Kul olam usul boya
    Mubahta kohan yuya
    Deş-i Erzan gülünde
    Selman oynardı ceye

    Selman korktu havf etti
    Elim lam mim kaf etti
    Selman´ın hırkasına
    Geldi bir arslan yattı

    Bilmedi kande cihan
    Arslan geçmişti dondan
    Çağırdım celal hakkıyçün
    Kurtlar beni arslandan

    Selman korktu havf etti
    Elim lam mim kaf etti
    Gördü bir atlı gelir
    Arslan kakıdı gitti

    Kul olam bu atlıya
    Sağ eli beratlıya
    Selman bir deste nergis
    Niyaz sundu atlıya

    Çağırdım ana ana
    Kül oldum yana yana
    Üçyüz yıl tam oldu
    Ali geldi cihana

    Kırmızı gül alası
    Can cinin müptelası
    Ali cihana geldi
    Selman oldu lalası

    Kırmızı gül harman ile
    Dertliler derman ile
    Ali hurma dibinde
    Oynardı Selman ile

    Oynum yetmez oyuna
    Elim yetmez boyuna
    Ali hurma çekirdeğin
    Sındı Selman boynuna

    Oku derim ben bunda
    Ne oyunun var bende
    Ben bir ulu kişiyim
    Ne oyunun var bende

    Can cana mulu musun
    Dedim yar uslu musun
    Söyle Selman göreyim
    Sen benden ulu musun

    Can cana mulu muyem
    Dedim yar usluluyem
    Ben üçyüz sen yedisinde
    Pes ben senden uluyem

    Ukuram bir ayetin
    Etmenem kul ayetin
    Deşt-i Erzan gülünden
    Kim aldı hal ayetin

    Kırmızı gül nalan ile
    Kavlim yok yalan ile
    Benim kasavetim var
    Haletim alan ile

    Erzene gölünde Selman´a erdi
    Selman bir top nergis hediye verdi
    Selman hurma yemez o hurma yerdi
    Çiğidi Selman´a verendi Ali

    Üç yüz yıldan sonra nişan bildiren
    Selman´a nişanı sunandan medet

    Pîr Sultan Abdal:

    Selman´ın şeklinde bir oğlan girdi
    Ne güzel izzetle sala getirdi

    Aslan olup yol üstüne oturan
    Selman´a destinde nergis getiren

    Ali´yi seyrettim mahbup çağında
    Erenler solunda Selman sağında

    Selman´ın çiğninde bir oğlan geldi
    Desturu Şah deyip elini aldı

    Kul Himmet:

    Selman´ınçiğninde çocuk yaşında
    O´ dur ela gözlü sultanım benim

    Yukarda hikâyesini incelediğimiz ve bu konudaki örneklerini gördüğümüz olayda adı geçen Selman, ilk Müslümanlardan, fars asıllı bir sahabedir. İslam dinini çeşitli yararlılık gösteren bir kişidir.

    Önceki bölümlerde söz ettiğimiz gibi Nusayrîlik´te Selman Hz. Ali´nin Tanrılığına açılan bab (kapı) ve Hz. Muhammed yaratmıştır.

    Ahiler, Selman´ı Pîr olarak kabul ederler.

    Alevi-BektaşÃ®ler´de Selman, Hz. Ali´nin kemer-best kuşattığı on yedi adamından biridir ve Selman´ı Park´ı temsil eder. Selman, Kırklar ceminde de yerini al


    5.ZÖHRE YILDIZI

    Hz. Ali´nin alnında Zöhre (Zühre) Yıldızı olduğuna inanılır. Bu yıldız Hz. Ali´nin tanınmasında nişan olarak gösterilir.

    Şah İsmail Hatayi:

    Kudretten mim duası kaşında
    Zühre yıldızı var erin döşünde

    Melekler Ali´den nişan istedi
    Zühre yıldızını alnında gördü
    Pir Sultan Abdal:

    Cebrail oğlandan nişan istedi
    Zöhre yıldızını alna getirdi
    Kırk yılda bir doğan yıldızı
    Ali´nin alnında gören kim idi

    Kul Himmet:

    Ali´nin alnında zöhre yıldızı
    Meyli muhabbetli Selman´a düştüm

    İsrafil gelince surlar çalunur
    Bir zöhre yıldızı doğar dolunur
    Ali´nin alnında hazır bulunur
    Beytullah üstünele nura gelmişim

    Zöhre yıldızının doğuşu da efsanevi bir şekildedir.

    Bu efsane şöyledir:

    Melekler, nankör ve isyankar oldukları, kötülük yaptıkları için insanları Tanrı´ya şikayet ederler Tanrı´da onlara,”sizde de nefis olsa sizde böyle yaparsınız” der. Melekler itiraz edince içlerinden ikisini seçer, nefis vererek dünya ya gönderir.

    Dünya ya inen melekler güzel bir büyücü kadının evine yerleşirler. Zaman zaman İsm-i Azam duasını okuyarak göğe uçarlar. Kadın bunları zamanla kandırır içki içirir ve zina yapar. İsm-i Azam duasını öğrenerek göğe uçar ve Zöhre Yıldızı olur. Melekler de Babil Kuyularına baş aşağı asılarak ömür boyu ceza alırlar. Bu yıldızın Ali´nin alnında olduğuna inanılır.

    6. AY ALİ

    Alevî inancında Hz. Ali ay olarak kabul ederler. Ay Hz. Ali´nin sembolüdür. Ay güneyde görüldüğünde üç defa şu sözler tekrarlanır:

    Ayı gördüm
    Ali´yi gördüm
    Hünkar Hacı Bektaş
    Veli´yi gördüm.

    Şah Rıza Pehlevi döneminde İran´ın bayrağında bulunan ay Ali´yi temsil ediyor. Aynı zamanda Hz. Muhammed gündür. İran bayrağındaki aslanın arkasında doğan güneş de Hz. Muhammed´i temsil eder.

    Şah İsmail Hatayî, bu konuya şöyle yaklaşır:

    Ay Ali´dir gün Muhammed bilene
    Bak nazar eyle de heman arif al
    Ay Ali´dir gün Muhammed bilene
    Gerçek isen ikrarında dur imdi

    Pîr Sultan Abdal:

    Ay Ali´dir gün Muhammed
    Okunur doksan bin ayet

    Bu inancın kaynağı da Nusayrîlik´te aramak gerekir “Gökyüzünün en büyük yıldızları Güneş ile Aydır. İnsanlığın da en büyük yıldızları, Hz. Muhammed ile Ali´dir. Nusayriler arasında Hz. Ali´nin makamını, Ay (Kelaziler-Kameriler) ve Güneş (Şemsiler) bilenler vardır.”

    “Ay´da görülen karaltı da Ali´dir; fakat biz onu şimdi göremeyiz; ruhumuz bedenimizden çıktığı zaman göreceğiz ki Ali Ay´dır ve başında taç, elinde Zül-fekar bulunan bir insan şeklindedir.37

    Nusayrîlik´in Kameri koluna göre Hz. Ali´nin makamı Ay´dır. “Kameriler, Hz. Ali´nin
    makamı, ayda olduğu ifade etmektedirler.”38 Bazıları Ali (r.a.)´nin kendisini bağlayan cesetten kurtulduktan sonra Ay´a yerleştiğini ileri sürerken, bazıları evinin Güneş´te olduğunu iddia ederler.39

    7.MİR´AÇ

    Miraç olayı ozanlarımızda Sünni inancın dışında bir özellik gösterir. Alevî inancına
    uygun olarak Mir´aç´ı işlemiştir. Mir´aç olayının gelişimi şöyledir:

    “Cebrail, Hz. Muhammed´e Hakk´ın devletini bildirir. Ona rehberlik eder. Semada önleri- ne bir arslan çıkar. Bir ses gelir ki “Arslan senden nişan ister, yüzüğünü ver!...” Hz. Muhammed yüzüğünü (yazmalarda Hatem diye geçer kaşı olan yüzüktür) arslanın ağzına verir, yola devam ederler. İçinde “Amcamoğlu Ali burda olsaydı bu arslanın hakkından gelirdi” diye düşünür. nihayet Mir´aç olur. Hz. Muhammed´e hakk tecelli eder, Hak´ın (yüzünü) görür, sessiz ve sözsüz olarak doksan bin kelime (doksan bir sır) söyleşir.40

    Bu sırrı Hz. Ali´ye söyler. Hz. Ali bu yükü kaldıramaz ve ıssız bir yerde boş bir kuyuya sırrı haykırır. Bu arada burda çobanlık yapan biri duyar ve sır yayılır.

    Hz. Ali daha sonra kırkların ceminde yüzüğü Hz. Muhammed´e aslanın yuttuğu yüzüğü verir. Hz Muhammed, aslanın Hz. Ali olduğunu anlar. Rivayete göre Hz. Muhammed , tanrı ile görüşürken perdenin arkasında yeşil bir el gidip gelmektedir ve pirinç yemektedirler. Hz. Ali Hz Muhammed´e yüzüğü verince yüzüğün kaşında bir pirinç tanesi bulur. Bu da Ali´nin tanrı olduğunu göstermektedir.

    Buna benzer başka bir rivayete göre de Hz. Muhammed, Mir´ac dan dönünce olayı sahabelere anlatır. Sahabeler Tanrı´nın sesinin kime benzediğini sorarlar. O´da Ali´nin der. Melikof bunu şöyle ifade eder. “Daha sonra Ali, yüzüğü Ali kendisine geri verdiğinde, arslanın Ali olduğunu anlayacaktır. Sonra peygamber, Tanrının tahtına varır. Perde arkasından bir ses işitir, bu ona Ali´nin sesini çağrıştırır. Perdeyi aralar ve Taht da aliyi görür. Ona: << Ey Ali, anadan doğduğunu görmeseydim sana tanrı diyecektim. Sana ulaştım ama sırrına ulaşamadım.>

    Şah İsmail Hatayi Miraç ve Kırklar Cemi´ni uzun bir destanla anlatmıştır.

    Geldi Cebrail çağırdı
    Hak Muhammed Mustafa
    Hak seni Mirâc´a okur
    Dâvete kadir Hudâ
    Evvel emânetim budur
    Pîr-ü Rehber tutasın
    Kadimi erkâna yatıp
    Tarik-ı Müstakime
    Muhammed şol kula vardı
    Yoktur senden bir aziz
    İmdi senden el tutayım
    Hak buyurdu Ve´dduhâ
    Muhammed´in belin bağladı
    Anda âhir Cebrâil
    İki gönül bir oluben
    Yürüdüler dergâha
    Vardı dergâh kapısına
    Gördü bir arslan yatar
    Arslan anda hamle kıldı
    Başa koptu tufâne
    Buyurdu Sırr-ı Kâinat
    Korkmasın Habibim dedi
    Hate´i ağzına ver ki
    Arslan ister nişane
    Hate´i ağzına verdi
    Arslan anda oldu sâkin
    Muhammed´e yol verdiler
    Arslan gitti nihâne
    Vardı hakk´ı tavâf etti
    Evvel bunu söyledi
    Ne heybetli senin şÃ®rin
    Hayli cevreyledi bize
    Gördü bir bîçare derviş
    Hemen yutmak diledi
    Ali bile oyaladı
    Dayanırdı bu cevre
    Ey benim sırr-ı devletim
    Sana tâbidir ümmetim
    Eğiliben secde kıldı
    Eşiği Kıble-gâh´a
    Kudretten üç hon geldi
    Sütü elma baldan aldı
    Muhammed destini sundu
    Nûş etti Azamet-ullâha
    Doksan bin kelam danıştı
    İki gönül dostuna
    Tevhîd´i armağan verdi
    Yeryüzünde insana
    Muhammed ayağa durdu
    Ümmetini diledi
    Cümlesine rahmet olsun
    Dedi anda Kibriyâ
    Eğiliben secde kıldı
    Hoş kal sumtânım dedi
    Kalkıp evine giderken
    Yol uğrattı Kırklara
    Vardı Kırklar makamına
    Oturuben oldu sâkin
    Cümleside secde kıldı
    Hazret-i Emrullâha
    Muhammed secdeye koydu yüzün
    Hakk´a teslim etti özün
    Cebrâil getirdi üzüm
    Hasan ile Hüseyin´e
    Selman anda hazır idi
    Şey´en lillah diledi
    Bir üzüm danesi koydu
    Selmân-ı Keşkül-ullaha
    Kudretten bir el geldi
    Ezi engür eyledi
    Hatem´ ol elde gördü
    Uğradı müşkil hâle
    Ol şerbetten biri içti
    Cümlesi mest-ü Hayran
    Mümin müslim üryan büryan
    Hepse de girdi semah´a
    Cümlesi de el çırpuben
    Dediler Allah Allah
    Muhammed de bile girdi
    Kırklar ile samah´a
    Muhammed de cûşa geldi
    Tâcı başından aldı
    Kemer bestin kırka böldü
    Sarıldılar kırklara
    Muhabbet gâlip oldu
    Yol-erkân yerin buldu
    Muhammed´i gönderdiler
    Hatırlar oldu safâ
    Muhammed evine gitti
    Ali Hakk´ı tavâf etti
    Hatem´i önüne koydu
    Dedi saddak mürtezâ
    Evveli sen âhiri sen
    Ey velâyetler mâdeni
    Cümlesi de sana tabi.
    Dedi Şah-ı Evliya
    ŞAH HATAYδ m vakıf oldu
    Bu sırrın ötesine
    Hakk´ ı inandıramadı
    Özü çürük ervâh´ a

    --------------------------------------------------------------------------------

    Talip15-11-2006, 07:09 PM
    İkinci bölümde kırklar cemi anlatılmaktadır. Şah İsmail Hatayi´nin bu konuda başka örnekleri vardır.

    Muhammedi Miraç´a okudu çalap
    Önüne bir arslan geldi ne acep
    Cebrail der bundan üşünme Habip
    Allah medet Ya Muhammed ya Ali
    Onda arslan bac verdi hatemi
    Ali´nin sırrına kimse yetermi
    Kafirlere idi sitemi
    Allah medet Ya Muhammed Ya Ali
    Onda arslan sakin olup gittiler
    İki gönlü birbirine kattılar
    Ta vuruben Arşullaha gittiler
    Allah medet ya Muhammed ya Ali

    Hatayî , Hz. Ali´nin Faziletlerini anlattığı uzun başka bir destanla yukarıda ki üç dörtlükte Mir´aç´ı özetlemiştir. Özellikte arslana vurgu yapılmıştır. Hz. Muhammed arslandan ayrıldıktan sonra Sitretülmünteha´ya ulaşır ve burada

    Allah´la doksan bin kelam konuşur.

    Otuz bini şeriat o, otuz bini tarikat, otuz bini de hakikate aittir.

    Münadi Muhammed Mir´aç yolunda
    Arslanım, kaplanım, şirim Ali´dir.
    Server Muhammed´in mir´aç gecesi
    Yedinci kat gökte arslan olan şah

    Mir´aç´ta Habibe nişan gösteren
    Mürvet Şah-ı Mendan sana sığındım

    Resul´ün önünde arslan donunda
    Habibin uğruna yatandan medet

    Yedinci felekte arslan görünen
    Hatemin ağzına verensır eden
    Muhammed´in yüzüğünü
    Yudan Mürteza Ali´dir

    Yukarıda Hatayî´nin verdiği örneklerde arslanın (Ali´nin) yüzüğü yutması olayı göğün yedinci katında geçmektedir. Hz. Ali, Alevîler için her zaman arslanla sembol edilir. Diğer adı arslan anlamındaki Haydar´dır. (Bkz. Tanrı´nın arslanı bölümü)

    Pîr Sultan Abdal:

    Arslan olup yol üstüne oturan
    Selman´a destinde nergis getiren
    Yolda Muhammed´in hatemin olan
    Peygamber vasisi musahip yaran

    Hz. Ali, peygamberin vasisi olarak kabül ediliyor.

    Kul Himmet:

    Muhammed´in hatemi
    Bergüzardır arslanda

    Arslanda bergüzarım
    Pîr hayalin gözlerin

    Gel gönül idrak eyle hem fehmeyle
    Kimdir şu cihanın kaimmakamı
    Muhammede etti Levlâkelevlâk
    Ali evliyanın hatmü tamamı

    Ol gece Muhammed miraca erdi
    Erdide tabibin yarası sardı
    Hakkın kuvvetinden konukluk gördü
    İzzet etti dosta döktü taamı

    Muhammed taama etti bismilah
    Bilesince el sundu Hazreti Şah
    Dedi bu el kimin ya Resulallah
    Buyurdu Ali´nin eli ola mı

    Ol gece kabul oldu dilekler,
    Zelzele etti hep çerhi felekler
    Hak katında saf saf durur melekler
    Ziyaret ettiler güzel Hocamı

    Ol demde sohbetin hali bilindi
    Allah bir Muhammed Ali bulundu
    Anda seyrettiler Levhü Kalemi

    Ali âlâ Hakkın divanında
    Hak Taalâ kim burudu şanında
    Yedinci semada aslan donunda
    Hikmetle gördüler Şahı keremi

    Selman Arşa çıktı eyvallah etti
    Ahmed´den bir üzüm şeyellâh dedi
    Kırklar ezdi içti eyvallah etti
    Ali´nin verdiği engûr ola mı

    Hak muhammed Ali üçü o demde
    Cümlesi de beli dedi o demde
    Hocam da bile bulundu o demde
    Anda dandılar dokson bin kelâmı

    Dokson bin kelâmı şerhetti buldu
    Kimin nihan kimin aşikâr etti
    Otuz bini belli şerîat oldu
    Seddetti bağladı nefs-i avâmı

    Otuz bin tarikat iptida hali
    Evvel rehberinden sundular eli
    Gösterdi erkânı sürdürdüler yolu
    Hoş bekle dedi post ile kıyamı

    Sen bu tecellâyı sende görmezsin
    Bu arada eremezsen ermezsin
    Âşkın mührünü candan görmezsin
    Dolaşır gezersin Beytülharamı

    Kul Himmet´im tecellâsın kıldığım
    El kavşurup divanında durduğum
    Günahım çoktur gözlerin sevdiğim
    Mürüvvet edip bağışla cümümü


    alıntı
     
    fairy44 bunu beğendi.
  2. teksin

    teksin Daimi Üye

    bu bilgileri bizle paylaştıgın için saol cnm
     
  3. ahtapot

    ahtapot Daimi Üye

    bu bilgiler için saol ama bunu okumam zaman alacak :smile:
     
  4. B_1_A_C_K

    B_1_A_C_K Daimi Üye

    eline saylık coook güzell hazırlamışsın
     
  5. yasemin

    yasemin Daimi Üye

    Bilmediğim ne çok şey varmış. Aslında ailemde pek bilmiyor bu konuları. Onlarada okuyorum bazı konuları. paylaşımın için sağol canım.
    Emeğine sağlık.
     
  6. Guest

    Guest Misafir

    emeğine saglık paylaştıgın içinde saol
     
  7. yorum62

    yorum62 Daimi Üye

    paylaşımın için saol maral gerçekten güzel bir konuya deyinmişsin
    emeğine ve yüreğine sağlık saol...
     
  8. sivas58

    sivas58 Üye

    ellerinize emeklerinize saglık
     
  9. EMEĞİNE SAĞLIK MERAL OKUDUKÇA NELERİ DE BİLMEDİĞİMİ ÖĞRENDİM HALA OKUYORUM ÇOK GÜZEL PAYLAŞIM
     
  10. canlar  yilmaz

    canlar yilmaz Daimi Üye

    paylasimin icin sagol bacim busitede böyle yazilarin fazlasini görmek istiyorum komik yada korku yazilarinin degil
    tabiki onlarda lazim ama bizim icin alevilik ön pilanda olmali
    tekrar sagol tesekkürler.
     
  11. Hüsseyin

    Hüsseyin Daimi Üye

    Bu güzel Paylasim icin Tskler ,emegine saglik
     
  12. alevininkıralı

    alevininkıralı Aktif Üye

    gerçekten bunları bizlere hazırladığın için saol can ben bunları okudukça özüme daha büyük bir kuvvetle tutunuyorum emeğine sağlık
     
  13. alevi_atakan

    alevi_atakan Daimi Üye

    eline koluna sağlık
     
  14. rojjjjjj

    rojjjjjj Daimi Üye

    gerçektende okunup üstünde durulaacak açıklamalı bilgiler vermişsin yüregine emegine saglık can :cry:
     
  15. eyup63

    eyup63 Aktif Üye

    can elıne emegıne saglık paylaştıgın ıcın cok saol tsk
     
  16. budy202

    budy202 Aktif Üye

    ben bu olayları kulaktan dolma bilirdim ama şimdi tamamen öğrenmiş oldum emeğine sağlık
     
  17. suskunyurek

    suskunyurek Daimi Üye

    Emeğinize sağlik teşekkür ederim bunlari okumamiştim ama babamdan aslana verdiği yüzük olayini azda olsa hatirliyorum
     

Sayfayı Paylaş