Hazreti Ali, Alevi / Bektaşi yolunun kurucusu ve baş önderidir. Alevi / Bektaşiler ona tarifsiz bir sevgiyle bağlıdırlar. Öyle ki, onu sevmek, dindir, imandır. Nitekim Hazreti Muhammed, “ Ali’yi seven beni sever, beni Seven Allah’ı sever.” Demek suretiyle Hazreti Ali sevgisinin İslam’daki yerini ve önemini çok açık bir biçimde dile getirmiştir. Hazreti Ali, zulme karşı başkaldırmanın tarihsel simgelerinden biridir. O mazlumların en büyük lideridir. Kendisi de büyük haksızlıklara uğramış, büyük acılar yaşamıştır. O, Tanrı’nın en sevgili kullarındandır. Onda üstün nitelikler vardır. Bu üstün nitelikler ona Tanrı tarafından verilmiştir. O, seçilmişlerdendir. O, Tanrının rızasını kazanmış / murtaza olanlardandır. O, evveldir. O,ahirdir. O, batındır. O, zahirdir. O, candır. O, canandır. O, dindir. O, imandır. Alevi / Bektaşiler ona duydukları tarifsiz sevgi ve bağlılığın bir yansıması olarak onu çeşitli adlarla anmaktadırlar. O, Şah - ı Merdan’dır. Yani yiğitlerin şahıdır. O, Şah - ı Evliya’dır. Yani velilerin şahıdır. O, Şir - i Yezdan’dır. Yani Tanrı’nın arslanıdır. O, Nihan’dır. Yani sırdır. O, Şah - ı Velayet’tir. Yani veliliğin şahıdır. O, Ebu Turab’tır. Yani toprağın babasıdır. O, Bab’ül - İlm’ dir. Yani bilimin kapısıdır. O, Emir’ül - Mü’minin’ dir. Yani İnananların önderidir. O, Haydar’dır. Yani arslandır. O, Vechullah’tır. Yani Tanrı’nın yüzüdür, tecellisidir. O, Kur’an - ı natık’tır. Yani Konuşan Kur’an’dır.