Atatürk e din düşmanı diyenlere cevap..

Discussion in 'Atatürk'ün Hayatı Ve Anıları' started by oktay, Dec 18, 2008.

  1. oktay

    oktay Daimi Üye

    TEK TAŞINA DOKUNURSANIZ ORDUMU GÖNDERİRİM

    Prof. Nevzat Yalçıntaş ?Suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. Atatürk sıranın Hazreti Muhammed?in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek, ?Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim? demişti. Bunun üzerine Suudiler Hazreti Muhammed?in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok edildi? dedi.

    Atatürk olmasa bugün Hazreti Muhammed?in mezarı da olmayacaktı


    O BELGE NASIL ORTAYA ÇIKTI?
    Yalçıntaş anlatıyor: ?(Dışişlerinde Bakanlık arşivini araştıran) Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım başbakanlık binası ile dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı.?

    Prof. Yalçıntaş, Münir Bey?in gösterdiği belgeye baktığında çok şaşırdığını belirterek şöyle devam etti: ?Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti. Telgrafta ?Hazreti Muhammed?in mezarının yıkılacağını derin üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya gönderirim? anlamına gelen cümleler vardı.?

    ZAMANINDA FAHRETTİN PAŞA MEZARI TERK ETMEMİŞ

    Yalçıntaş, burada Hazreti Muhammed?in mezarı ile ilgili kısa bir detay anlattı. İngiliz işgali sırasında komutan olan Fahrettin Paşa?nın kabri terk etmemek için uzun süre direndiğini, aç kaldıklarını bu nedenle çekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda İngilizler?in hiçbir şekilde dokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed?in mezarını terk ettiklerini ancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi.

    BELGEYİ AÇIKLAMAMIŞLAR

    Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahim ve ilginç olan bu: Nevzat Yalçıntaş?ın anlattığına göre Münir Bey belgeyi önce bir üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarı taşınıyor. Sonunda müsteşara oradan da Bakan İlter Türkmen?e geliyor. Tabii Evren Başkanlığı?ndaki Milli Güvenlik Konseyi?nin de haberi oluyor.

    Sorun şu: Bu belge ne yapılacak? Dönemin Atatürkçü komutanları ve onların emrindeki bürokrasi bu belgenin açıklanmasını istemiyor. Ancak belge de ortaya çıkmış bir kere. Sonunda o dönemde yazılan ve şimdi kitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk kitabının içine, hiçbir anons yapılmadan konuyor.

    Kısacası konu adeta kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabı sonuna kadar okuyanların dikkatini çekecek biçimde ?zevahiri kurtarmak? adına konuyor.

    Peki bu belge şimdi nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor. Bilinen tek şey, Atatürk?ün İslam aleminin peygamberi Hazreti Muhammed?in mezarının ortadan kaldırılmasını önlemesi herkesten saklanıyor.


    HZ. MUHAMMED MESCİDİ NEBEVİ'DE YATIYOR

    Hazreti Muhammed 571 yılında doğdu 632 yılında vefat etti. Peygamberimiz Medine?de oturduğu evde toprağa verildi. Bu mezar bugün dünyanın en büyük camisi olan Mescidi Nebevi?nin içinde.

    Mescidi Nebevi, Hazreti Muhammed?in Mekke?den Medine?ye göç etmesinden sonra ilk namaz kıldığı yer. Hazreti Muhammed, Medine?de oturduğu evin hemen yanına kentin ilk mescidini inşa ettirmişti. Bu mescit geçen yıllar içinde defalarca yenilendi. Bugün 600 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği Mescidi Nebevi?nin korumasını çok uzun yıllar Osmanlı askeri yapmıştı.

    Arabistan?da mezar adeti yoktur. Ölüler herhangi bir yerde toprağa verilir, üzerine belirleyici bir şey konmaz. Bu nedenle sadece Hazreti Muhammed?in mezar yeri ile ilgili bilgi vardır. O?nun dışındaki İslam büyüklerinin mezarlarının yeri bilinmez. Bir süre önce Hazreti Muhammed?in annesine ait olduğu ileri sürülen bir mezar ortaya çıkarılmıştı. Ancak Suudi yönetimi bu mezarı da ortadan kaldırmış ve yerine otopark yapmıştı.

    Atatürk?ün müdahalesi olmasa Suudiler, Mescidi Nebevi?nin hemen dibindeki Hazreti Muhammed?in mezarını da tamamen ortadan kaldıracaktı. Nitekim Hazreti Muhammed?le aynı yere defnedildikleri bilinen Sahabe?nin önde gelen isimlerinin mezar yerleri bugün dümdüzdür.
     
  2. sanem_62

    sanem_62 Daimi Üye

    Korku içinde okudum ve bütün bunları bilmiyordum ne diyeceğimide şaşırdım Emeğine sağlık canım Teşekkürler...
     
  3. budy202

    budy202 Aktif Üye

    kardeş ben biliyordum bu olayı tekrar ettim teşekkürler gelde bu hikayeyi bizim dincilere anlat bakalım inanacaklar mı yada inanmak isteyecekler m?
     
  4. o zman nielaikliği getirdi iskilipli atıf hocayı astı camileri ağır yaptı bunları cevaplaytın
     
  5. Alevi_Kaptan

    Alevi_Kaptan Admin Staff Member

    Senin anlayacağın dilden anlatıyor. :eek:k
     
  6. BRUCE LEE

    BRUCE LEE Daimi Üye

    Sevgili Alevi_Kaptan kardeş bu güzel paylaşımın için çok teşekkür ederim sağol.Bütün örümcek kafalılar bu
    değerli hocanın güzel konuşmalarını izleyip ders almaları gerekir.İstanbul Bahçelievlerde Trabzonlu bir öğretmene ait bir İnternet Cafede bunu izledim.Öğretmen arkadaşa da izlettim Öğretmen arkadaşta bir çok arkadaşlarına izletti bunu.Tekrar Teşekkürler
     
    Alevi_Kaptan likes this.
  7. Alevi_Kaptan

    Alevi_Kaptan Admin Staff Member

    Rica ederim ne demek arkadaşın sorduğu soruya karşılık bu videoyu paylaştım daha önce izlediğim içinde bu soruya en iyi bu videolu cevap gider diyede internette bulup sitemize ekledim.
     
  8. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Ataturk`e Din Dusmanidir Diyenler, bencede yaniliyorlar...

    Seriat duzeni harfiyen yerine getirmiyen, Degisiklik yaparak, bunu Diyanet Bakanligi Olarak Sistem Icine Yerlestirilen, Bir Yapilanmanin sonucudan dolayi, Asiri Dinciler boylesi bir tepki gostermesi normaldir...

    Yani isin gercek ve dogru kismina gelince.... Ataturk Dindar Biridir, yok degilse farkli inanclari yerle bir edebilirmiydi?
    Arica Ataturk sadece dindar biri degildi, Ayni zamanda Gunumuzde MHP`li Turk Irkcisi ve Milliyetcisinden daha Milliyetci ve Irkciydi....
    Yoksa; Turk Milliyetciligi ve Irkciligi disinda hareket edenleri, Toplu Katliamlarla, Cinayetlerele, Yargisiz infazlarla ve Insanligin kabu etmedigi benzeri bir yigin olumsuzluklarla susturmaya calisabilirmiydi?

    1938 Dersim Katliaminda, Kendi Manevi Kizi Olan Pilot Sabiha Gokcen`i Dersimi bombalamak icin gonderirken, kendisine ait olan silahi verdiginde... "Bir aksilik olurda Sakilerin (Eskiya) Eline dusersen gerekirse bununla kendini savunursun, caresini bulamazsan onlarin eline dusmemek icin gerekeni yaparsin"!!!!!!! gibi sozler diyebilirmiydi?

    Savunmasiz Dersim halki uzerine yagdirilan tonlarca bombalarin, Agillarda ve Magaralarda cayir cayir yakilan, Kadin, Cocuk, Bebek, Genc Yasli ve hic bir canlil birakmama politikasi.

    Olu kadina tecavuz edilmesi, Hamile kadinlarin Ana rahmindeki bebekleri cikarip agaclara cakilmasi gibi anlatamiyacagimiz yiginla insanlik suclari... Ataturk`un en buyuk eserlerindendir...

    Ataturk`u kavramak ve anlamak istiyenler... Irkci ve Milliyetci dusuncelerden kendisini uzak tutmasi ve arindirmasi gerekir, Tarafli degilde, tarafsiz bir yaklasimla arastirip dogrulari ve gercekleri kavramasi gerekir.... Yok degilse.... Keklik cinsinden olup, kendi toplumumuzun dusmanligi ve ozellikle halklarin dusmanligini yapmis oluruz.....

    Saygi ve Insani Sevgilerimle.
     
    DEMAN likes this.
  9. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Değerli Can sizin fikirlerinize ve düşüncelerinize saygı duymakla birlikte, ne kadar üzücü ve acıtıcı olursa olsun olayları kendi dönemi ve şartları içinde değerlendirmek lazım gelir. Buna rağmen sağlıklı biraz değerlendirme yapılabilme şansının olmadığın ama hiç olmazsa değerlendirme hatalarının en aza indirgenebileceğini düşünüyorum. Diğer yandan bütün dünyanın gıpta ile baktığı, olağanüstü insan, vasıfları sayamayacağımız kadar çok Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün nasıl olur da sizde böylesi nefret derecesine varan bir iz bıraktığını merak ediyorum.Saygı ve sevgilerimle.
     
  10. ünver55

    ünver55 Daimi Üye

    Çok güzel bir hocanın ağzından Atatürk'ü dinlemek.
    Çarşamba ilçesinin bir köyünde çalışırken:Cumhuriyet bayramını kutladıktan sonra okul bahçesinde oturmuş çay içerken köy imamı gelmişti.Köy camisi ve okulu yan yana idi.Bana selam verdikten sonra biraz sağdan soldan konuştuktan sonra
    - Hocam ben bir kitap okudum.Atatürk'ün yaveri yazmış dedi. Hangi yaveri yazmış deyince ismini unuttum. demişti.Sonra neler yazdığını kısaca anlatmıştı.Atatürk bir yere gittiğinde o yerin en güzel konağını ve evini Atatürk için hazırlarlarmış. Sonra evin havuzunu şarapla doldururlarmış. Sonrada oranın en güzel kadınlarını Atatürk'e hazırlarmış.Dedikten sonra Hocam dedim bunları görmüş gibi anlatıyorsun.Oysa gözünle görmedin. Sadece bir kitapta yazıyorsun dedim. Ben de sana içeriden bir kitap getireyim. O da Peygamberin çok küçük yaşta bir kızla evlendiğini yazıyor(Hz. Ayşe) Ben buna hemen inanayım mı?Araştırdım, Çok değişik kaynakları okudum.Sonra karar verdim. Ama hiç kimseye anlatmadım.Ayrıca beni bilirsin dedim. Kuranın Türkçe'sini çok iyi bilirim.Ona İsra suresi 36.ayetten bahsettim.Hiçbir şey demedi. Ve sözü değiştirmişti.Sonra karar vermiştim. İnsanlara anlayacağı dilden konuşmak gerekiyor.....
     
    Alevi_Kaptan and enelhak like this.
  11. DEMAN

    DEMAN Daimi Üye

    Sevgili enelhak can, sende bizim gibi milli sef basbugun direktifiyle yerle bir edilen, kirip gecirilen Dersim den gelip, katiline asik olmak gibi bir hastaliga yakalanmamis olsaydin, ayni duygulara eminimki sende sahip olurdun...

    Gerekçe:

    4 Mayıs'ın Dersim 38 Tertelesi'nin anma günü olarak seçilmesinin nedeni şudur:

    'Tunceli tenkil harekatı' olarak bilinen Dersim halkına yönelik toplu imha kararı 4 Mayıs 1937'de yapılan bir Bakanlar Kurulu toplantısında alınmıştır. Aynı gün Dersim toprakları bombalanarak; yüzlerce, kadın, erkek, yaşlı, çocuk sivil öldürülmüştür. Yaklaşık olarak iki yıl süren askeri operasyonlarda onbinlerce Dersimli katledilmiş, bir o kadarı da bilinmedik yerlere sürgün edilmiş, aileler parçalanarak, tek tek köylere, ilçe ve vilayetlere dağıtılmıştır. Dersim 38 Tertelesi ile Dersim'in önde gelenleri haksız hukukdışı bir şekilde idam edildiler. İdam edilen Dersim Seyitlerinin yakınları, bugün hala dedelerinin mezarlarını aramaktadırlar. 1938'de evlatlık verilen ya da kimsesizler yurduna verilen binlerce çocuk vardır. Gazeteler hala kayıp kardeşlerini/ yakınlarını arayan insanların haberleriyle doludur.
    Dersim 38 ile koca bir nesil anasız-babasız bırakıldı. Bizler, nenemizi, dedemizi ve yakın akrabamızı tanıma olanağından mahrum edildik. Çoğumuz kardeş, amca, dayı, hala duygusundan yoksun büyüdük. Annesiz, babasız, yakın akrabasız yaşamanın ne demek olduğunu belki de Dersimliler kadar kimse bilemez. Bu duyguyu ancak benzeri soykırımlara uğramış topluluklar bilir ve anlarlar.

    6 Mart 2010 tarihinde Dersim toplumunun geniş bir kesimini temsil eden katılımcılar olarak yaptığımız toplantıda, 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu kararının yaşanan nihai imha ve sürgün süreci açısından bir başlangıç teşkil ettiği ve bu nedenle tarihi öneme sahip olduğu tespit edilmiştir. 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu toplantısı ile alınan karar çok açıktır: Farklı dillere, inanca ve kültüre sahip bir halkın planlı ve sistemli olarak yok edilmesi karara bağlanmıştır.
     
    Baskoylu likes this.
  12. DEMAN

    DEMAN Daimi Üye

    Ayrica milli sef basbug din düsmani degildir, o sadece Alevilik düsmanidir, bunuda Dersimi imha ederek ve dergahlarimizi kapatarak ispatlamistir!
     
    Baskoylu likes this.
  13. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Saygideger Enelhak Can,

    Saygi ve Sevgi Insanligin baslica onemli gorevlerinden biridir, Sayginin ve Sevginin olmadigi yerde Insanliga ait olan guzel degerlerden soz edemeyiz, yani mutlaka art niyet, kin nefret ve benzeri olumsuzluklarin belirtileri vardir.....

    Saygideger Can; Kendimize Aleviyiz diyecegiz, Kadim (Aklin yolu) yolun tekipcisi ve birer neferiyiz diyecegiz, Sonra gerek farkinda olarak, gerekse farkinda olmadan, Insanlik dusmanlarin savunuculugunu yapacagiz!!!!!
    Yapilmis Soykirimi destekliyerek,

    Olaylari kendi donemi ve sartlari icinde degerlendirmiyen, dogrulari ve gercekleri sakliyan, birilerini temize cikarma ve aklama pesinde olan yine bu duzenin baslica cabalari degilmidir.
    Duzenin bu cabalarina alet olan, dozenin borazanligini dinliyen, yine farkinda olmadan bu duzene hizmet edenler degilmidir?

    Saglikli degerlendirme yapmanin temel sorunu, Duzenin yaptigi ve yapmak istedigi cirkin politikaya alet olmaktir, duzenin borazanligina, Hile ve Yalanlarina oldugu gibi inanmak ve onaylamaktir.
    Duzenin; Bol, Parcala ve Yonet politikasinin farkinda olmadan kendimizi bu kulvarin icinde sozde gorunmez birer gorevli olarak duzene hizmet eden kisi ve kisiler oldugumuzun bile farkinda degiliz.

    Duzenin gercek savunuculari tarafindan yapilan, Irkcilik, Milliyetcilik ve Her Turden Gericilige karsi onurlu bir durusla mucadele veriyoruz, yasamin her alaninda bunlara Aklin yolu ile, butun gercek ve dorulari ortaya ko***** bilimsel aciklamalarimizla bunlara gerektigi gibi cevap veriyoruz, bunlarin taktigi maskeyi gerek belge, kaynak, gerekse canli taniklarla curutuyoruz......

    Uzucu olan kendisini Alevi gorup veya gormeye calisanlarin, kendi dusmanina veya insanlik dusmanlarina ASIK OLMALARIDIR!!!!!!!!!!!!!!
    Boylesi yaklasimlarimiz, farkinda olmadan, Kendimizi "Keklik Cinsi" icinde birer ihanetci oldugumuzu gormeden, Acilarimiza aci kattigimizin farkinda bile degiliz.

    Turkiye`de 1.nci dunya savasinda isgalcilere karsi verilen mucadele ve onderlikleri eksikleri ile yanlislari ile destekelmemek mumkun degil, Kurtulus savasinda, Kurt, Turk, Laz, Alevi, Ermeni, Yoruk, Cerkez, Turkmen dolayisiyla Turkiye sinirlari icinde yasiyan butun azinliklarin sirtlarinda tasidiklari top, tufek, mermi ve butun cehpaniyi cehpede dusmana karsi bedel oduyerek, birer birer topraga duserek tarihe gecmis onurlu bir mucadele verdigini desteklemem ve boylesi onurlu durustan yana olmamak INSANLIK SUCUDUR.......

    Kurtulus Savasindan sonra; yani 1919 da basliyan ic savasi gormemezlikten gelmek, haksizin, zulumun, toplu katliamin, yalanin, hilenin, cinayetlerin, yargisiz infazlarin ve benzeri olumsuzluklarin yaninda yer almakta..... ayni sekilde INSANLIK SUCUDUR......

    Gecen sene bile gun yuzune cikmiyan Ataturk`un resimleri ve konusmalari ortaya cikiyorsa!!!!!!!
    Ortaya cikmiyan ve aciklanmiyan binlerce yuzbinlerce delilerin oldugunu gormemek!!! Sagir ve Kor olmak gerekir....

    Gunumuzde Islam Yobazlarin, 9 Yasindaki Hz. Aise ile 50 yasindaki Hz. Muhammedin evlenmesini, O donemin kosullarina ve iklimine baglamaya calismalari!!! Hz. Muhammedi boylesi anlamsiz bir yaklasimla basitiracaklarini veya kamufule edeceklerini dusunerek,
    O donemde 9 yasindaki kizlarin, Bugune kiyasladigimizda, 25 yaslarindaki kizlarla ayni goruldugunu, havalarin cok sicak olmasindan, iklimin farkliliklarindan dolayi, 2 yasindaki kizlarla bile evlenebilecegini savunanlarla farkimiz olabilirmi?

    Yani O Doenmin "KOSULLARI VE SARTLARI" Katliam, Soykirim, Cinayet, Yargisiz Infaz vs vs gibi olusumlari gerektirir ve yapilmisi gerekenlerin yapildigini!! gibi olumsuzluklar icine girerek, bunlari dogru gorup desteklemeye calismak yine INSANLIK SUCU DEGILMIDIR?

    Dersim Halkinin bugun bile %80 nin savundugu ve soyledigi,
    Dimiliki (Zazaca) "Dirbeta Miste Kor, Siroz niyo, Dirbeta Miste Kor, Kursuna Kemer Agaya"
    Turkcesi, " Kor Mustafanin Olumu Siroz Hastaligi Degildir, Kor Mustafanin Olumu Kamer Agadan Yedigi Kursunladir"
    Demelerin altinda gercek yatmiyormu?
    Dersime bizzat gidip, Dersim Halkina yonelik girisilen Soykirimin bir an once bitirilmesini istiyen ve emirler yagidiran kisi olmasina ragmen... Ataturk`u aklama calismak!! baskasiymis gibi gostermek, Hasta Yataginda, Hic bir seyden haberi yok gibi yalanlar artik hic inandirici olmuyor... 1938`in Ekim ayinin basinda yataga dusen, bir ay sonra Dersimde Yedigi Kursunun verdigi rahatsizlikla hak ettigi yere giden birinin Yuce Ulu Onder gormeye calimak!!!!!!

    Turk Milliyetcisi ve Turk Irkcisi bunu savunursa, Saygi gosteririz, Atamiz Dersimde yedigi kursunla, Ak cigerine rast gelen bu kursunla olumcul hastaliga yakalandi, Gunun kosullari ve sartlarina gore, Ataturk Alevilere yonelik giristigi TOPLU KATILAMIN DOGRU OLDUGUNU savunmaya calismasi.. Anlasilir bir durumdur...
    Lakin kendisini Alevi, Demokrat ve Aydin goren birinin boylesi bir yaklasimi YINE INSANLIK SUCUDUR...

    Sonuc olarak Ben Belge, Kaynak ve Canli Taniklarin Konusmalari ile size aciklik getireyim.... Sizin varsa kaynak ve belgeleriniz buyrun aciklayin... Dogru olani Aklin yolu ve Vicdan olgusunu yasama yansitarak gerecekleri ve dogrulari oldugu gibi kabul edelim ne dersiniz?

    Yani duzenin ve sistemin yalanlari ve hileleri ile degilde, Yine sistemin itraflari ile, var olan gercek kaynaklari ile, Canli sahitlerin haykirislari ile bunlara vicdanimizla karar verelim ne dersiniz?

    Dianet Isler Bakanligi ile Camileri, Imam Hatip Okullarini Resmi Devletin kurum ve kurulusu haline getiren, Ama Alevilere yonelik toplu katliam ve Soykirim girisiminde bulunan, Haci Bektasi Veli Dergahini kapatan... BIRININ....
    Ne hikmetse, Alevi Derneklerinde ve Cem Evlerinde RESIMI ASILIYOR!!!!!!!!!!!
    Resmi kurulus haline getirdigi, Camilerde Resmi Asilmiyor!!!!! Cok ilginc degilmi??? Keklik cinsinde oldugumuz bir gorebilsek, Dusmanimiza Asik Olan Bir Toplum Oldugumuzu Bir Gorebilsek, Hizir Pasa gibilerin takipcisi olmaya devam ettigimizi bir gorebilsek.....

    Gonul Kalsin, Yol Kalmasin....

    Saygi ve Insani Sevgilerimle.
     
    DEMAN likes this.
  14. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Değerli canlar kabul edelim etmeyelim bütün dünyanın önünde saygı ile eğildiği bir lider ve devlet adamıdır Mustafa Kemal ATATÜRK. Sizler bunu kabul etmezseniz bile yoktan var edilen bir ülke var ortada bunu inkar eebilme mümkünatı varmı. Size göre "Hınzır Paşa" olan ben Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ve onun silah arkadaşlarının yoktan var ettiği bir ülke yurttaşı olarak onur ve gurur duyuyorum. Bununla birlikte elbetteki yeni bir ülke yartma çabasındaki bu insanlarında yanlışları olmuştur. Yanlışların sonuçları çok ağır ve üzücü olmuştur. Fakat bu yanlışları tek taraflı olarak görmek asla doğru değildir. Yani Dersim yada Tuncelideki katliamı bir soykırım olarak algılamak ve kabul etmek edebilmek için bu kavaramları yeniden tanımlamak demektir. Yani simdi sizin anlayışınızla hareket edecek olursak Sivas'da bir soykırımdır. Maraş'da Çorum'da birer soykırımdır. Kürtlerde Başbağlar katliamını soykırım olarak görürler. Yani tüm bu sayılanlar elbetteki üzücü ve acıtıcıdır ama asla birer soykırım değildir.

    Merak ediyorsanız benim tarafım yok emin olabilirsiniz, inanıp inanmamak size kalmış. Türkmen Aleviyim Atatürk benim için bir tabu değil ama benim tarihimde hatta dünya tarihinde önemli bir yer edinmiş tarihsel bir kişiliktir. Tüm Türkiye halklarını kurtaran ve kurduğu ülke içinde yaşamalarına zemin hazırlayan bir baş aktördür. "Başbuğ" ve benzeri yakıştırmalarınızın yersiz olduğunu düşünüyorum. Yani hiç kimse zorla size Atatürk'ü sevin demez, diyemez. Ama Mustafa Kemal ATATÜRK bu ülkenin en önemli değerlerindendir ve hakaret edilmeyi hakettiğini asla düşünmüyorum.

    Alevi düşmanlığı yakıştırmasını nereden hangi kaynağa dayandırarak yazdığınızı bilemiyorum ama benim bildiğim Atatürk'ün Bektaşiliğe yakın olduğudur.

    Bakın benim bir tespitim var. Lütfen sizle bir ilgisi yok ise üzerinize alınmayın ama çok ama çok üzücü bir tespit bu. Yurtdışında yaşayan kimi Canlarımızla bu konularda anlaşma güçlüğü çekiyoruz. Çünkü avrupadaki sözde dostlarımız oradaki gençlerimizi kendi emellerine alet etme adına ülkelerine düşman yetiştirmektedir. Yetmiyor oradaki kimi "kayıp" Canlarımız ve Kürt kökenli kimi yurttaşlarımız neye hizmet ettiği belli olmayan malum terör örgütünün yayınları ve yandaşlarının yazdıkları ile ülkelerini yargılmaktan geri durmamaktadırlar.

    Sakın siz su ülkede yaşıyoruz ve o kadar çok yanlışları varki saymakla bitmez. Ama bunu yanlışları düzeltecek olanlarda yine ükede yaşayan bizleriz. Bakın bizim büyüklerimiz zamanında çok büyük hatalar yaptılar. Devletin kimi kurumlarına çocuklarını sokmadılar ve bizler kimi kurumlarda özellikle dışlanır olduk. Yok o kurum faşist, yok bu kurum faşist yok o olma yok bu olma saplantıları ile kendimizi soyutladık ve devamında da çok büyük acılar yaşadık. Oysaki kendi toplumumuza hizmet etmek için bizlerinde Türkiye gibi ülkeler için oldukça önemli olan bu kurumlara girmemiz gerekirdi girmedik, girdirmediler bakın sonumuz nereye vardı ve dahada nereye varacak. Ülkenin başındaki adam bu gün bile hala "Alevi" derken sanki cüzzamlıymışız gibi bahsediyor bizden. Ama buna rağmen karşılığında yine bizden çıt yok.

    Şimdi siz kalkmış nelerden bahsediyorsunuz değerli Canlar. Ne yapacaksınız yani Alevistan mı kuracaksınız. Güldürmeyin Allah aşkına biz her şeye inat var olmaya devam edeceğiz, tüm horlanma, dışlanma, aşağılanma, öldürülme ve yakılmalarımıza rağmen. Çünkü biz ne bizden olmayanları, öldürebilir nede yakabiliriz. Çünkü bizler Aleviyiz. Nacizane sizlerede tavsiyem yaşamaya bakın, yaşamı bu kadar zora sokmayın, basit yaşayın siz varsanız her şey vardır, sizinle her şeyin bir anlamı vardır ve bir anlam kazanır. Sizin olmadığınız bir yerde hiç bir şey olmaz ve anlamsızdır. Allah sizlerle yaşanlara sabır versin diyorum değeri can çünkü yaşamı kendinize zından etmişsiniz :) umarım bizen yansıdığı şekilde değildir.Sevgi ve saygılarımla.
     
  15. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Saygideger Enelhak Can

    Sanirim daha once yazdim, Kurtulus Savasinda Yapilan Onderlik yanlislari ile dogrulari ile desteklenir, Cunku Ulkeyi Isgal Edenlere Karsi Top Yukun Bir Ayaklanma ve Mucadele Gerekliydi, Bu basari ile sonuclandi.
    Lakin sonraki surec bunun devami degildir, aksine IC SAVAS ile devam etti, kendisine karsi gelen kim olursa olsun, yok etti, yakti ve yikti......

    Yaktiklarina ve yiktiklarina goz yumarak bunlari aklamak ve temize cikarmak cabasi kime fayda getirir?
    Tarihte var olan gercekleri nereye kadar sakliyabilirsiniz, dogrulari ne zamana kadar gizliyebilirsiniz?

    Recep Tayip Erdogan ve Onun gibi yobazlarin bak kizdirmayin, her sey elimde, Dersimde yapilanlari tek tek aciklamak istemiyorum demesinin altinda ne yatiyor?
    gecen sene Ataturk`un gun yuzune cikmiyan resimler neden yeni yeni cikiyor?

    Cankaya Koskunde neden yangin cikti??? belge ve kaynaklarin tahrip edilmesi gerekiyordu degilmi?

    Seyit Riza ve Arkadaslarin Mezarlarini bile soylemekten korkan bu fasist kohne duzeni senin gibi aydin ve ilerici birinin savunmaya ve korumaya calismasi etik olabilirmi?


    Butun dunyanin onunde saygi ile egildigini neye dayanarak soyliyorsunuz?
    Turk Irkcisi ve Milliyetcisi olanlarin Lideridir, Onderidir hatta ve hatta Basbugudur.
    Ama Turkiye Halklarin lideri ve onderi degildir, Turkiye Halklarin Dusmanidir,
    Istiklal Marsi ile, Genclige Hitabesi ile, ve butun nutuklari ile, Turk Irkciligini ve Milliyetciligini yapmistir....

    Unutmiyalim Turkiye Cok Uluslu Bir Ulkedir, Ulkeyi Yoktan Var Eden Ataturk Degildir. Aydin Efeleri, Cerkez Etem, Antepte Kara Yilan, Dersimde Hemo Zulfo, Erzurumda Dadas, Karadenizde Laz, Guney Dogudan Kurt, Ic Anadoludan Yoruk, Turkmen, Cingene, Ermeni, ve daha sayamiyacagimiz halklarin direnisi ile yoktan var edildi....

    Ataturk Hic bir savasa bile girmezken, Cerkez Etem birlikleri ile, surekli cehpede ve siperde biri iken, vatan hayini ilan edilmesi rastlanti degildir....
    Eger bizler arastirici olma ozelligimizi tasirsak, Kimin vatan hayini oldugunu gorebilme erdemligini yakalariz, yakaldigimiz zaman yine kazanan bizler ve insanlik olacaktir.......

    Yazdiklarimizdan kendine pay cikariyorsaniz bu sizin kendi sorununuzdur, Ama size direk Hinzir Pasa diyen yok, boyle bir hakka sahip degildir.... Cunku tamamen emin olmiyan bir olusuma emin gibi gorunmesi ve birinin hakkinda boylesi bir karar vermesi etik olmiyacaktir.....

    Onur ve Gurur duydugun insanlarin neler yaptigina bir gorebilsen, Turkiyede ne isler cevirdiklerini bir gorebilsen, 1946 lara kadar Askeri Fasist Diktatorlukle Ulkeyi Yonettiklerini bir gorebilsen...........
    Katliamlari ile, Cinayetleri ile, Soykirimlari ile, Yargisiz infazlari ile, Iskenceleri ile, Yalan ve Hileleri ile neler yaptiklarini bir gorebilseniz........ Inanin Onur ve Gurur duymazsiniz, Aksine hak ettikleri yere gonderirsiniz..........


    Bakin biraz once Onur ve Gurur Duydugunuz insanlarin elbette yanlislari olmustur, yanlislarin sonucu cok uzucu olmustur diyorsunuz!!!!! yanlislarin sonucu katliam, soykirim, yargisiz infazlar uzucu kalmaklami yetinir insan!!!!!!!
    ardindan Yanlislar tek tarafli olmadigini soyliyorsunuz!!! cift tarafliyi senden dinliyelim Can.
    Dersim Halkinda Tankmi vardi? Topmu vardi? Bombardiman Ucagimi vardi? Fuzelerimi vardi? en basitinde tabanca veya tufeklerimi vardi???????
    Savunmasiz halkin uzerine tankla, topla, bombardiman ucagi ile saldiran, cocuk, bebek, kadin erkek demeden, hic bir canli birakmama amacli dersime yapilan sefer zaferle bitmemis olsada, 80 binin uzerinde insan hunarca katledildi, geri kalanlarida surgun etti.......


    Saygideger Can
    Sivas, Maras, Gazi ve benzeri planli yapilan katliamlarla, Bir Ulusu, Milleti veya etnik kokeni planli bir sekilde yok etmeye calismak cok farklidir.

    Turkce dilinde Soykirim;

    ‘Soykırım´, Yunanca genos (ırk) ve Latince cide (öldürme) sözcüklerinden oluşan, “ırk katliamı” anlamına gelen genocide (jenosid) kavramının Türkçe karşıtıdır. Kısaca bir etnik veya dinsel azınlığın sistematikmen yokedilmesini içerir. Soykırım bir tasarım olarak ilk defa Polonyalı Yahudi hukukçu Raphaël Lemkin tarafından Nazilerin İkinci Dünya Savaşı´nda uyguladıkları politikayı açık-lamak için tanımlanmıştır.[1] Lemkin, soykırımı iki aşamaya ayırıyordu: mazlum grubun ulusallığını belirleyen özelliklerin tasfiyesi, ve baskıcı grubun ulusallığını belirleyen özelliklerin telkini. Bununla kastedilen Naziler´in çeşitli “Almanlaştırma” (Germanization) politikalarıydı, örneğin siyasî ve sosyal yasaklar, kültürel ve dinsel tahribat, ekonomik zayıflatma ve nihayet toplama kamplarındaki kitlesel öldürme operasyonları.[2] Lemkin´in soykırımın uluslararası suç olarak tanınması önerisi doğrultusunda, Birleşmiş Milletler, 1948´de Soykırım Suçunu Önleme ve Cezalandırma Anlaşması´nda (Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide) soykırımı resmen bir uluslararası insanlık suçu olarak tanımıştır. Bu anlaşma ile aşağıdaki beş kategoriye giren “millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubu kısmen veya tamamen imha maksadıyla” işlenen eylemler soykırım unsuru sayılmıştır:

    1. Gruba mensup olanların öldürülmesi;

    2. Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;

    3. Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kastten değiştirmek;

    4. Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;

    5. Gruba mensup çocukların zorla bir başka gruba nakletmek

    Turkce Dilinde Katliam;

    Soykirimdan farkli olmasinin temel anlami, kisa surede, planli yapilmis toplu katliamdir.
    Ev`e, Is yerine, Koy, Mahalle, vs vs gibi yerlere bir gurup tarafindan planli yapilan saldirilar sonucu orada bulunanlari topluca katledilmesidir.........

    Soykirim ise, Bir Halkin tamami ile ortadan kaldirilmaya ve yok edilmeye calisilmasidir.

    Osmanlinin Ermenilere yaptigi soykirimdir, Ataturk`un Dersimde Alevilere yonelik yaptigi soykirimdir, Hitlerin Yahudilere yonelik yaptigi soykirimdir.......

    Umarim Soykirim ile Katliam arasindaki farki anlamissizdir.... Yani sizin deyiminizle Sivasta soykirim yapildigini savunmaya calismadim...... Dogru tahlil yapmadigimiz zaman dogru teorilere sahip olamayiz.......

    Turkiye Halklarinimi Kurtardi!!!!!!!!
    Degerli Can, Bir halk kendi yasadigi topraklarda, Kendi Dilini Konusamiyorsa!!! Kendi Kulturunu ve Sosyal Yapisini yasama yansitamiyorsa... Ozgurlukten soz edilebilirmiyiz?
    Baska bir ulusun somurgesi ve baskisi altinda yasiyorsa, Kurtulusundan soz edebilirmiyiz?
    Kimse Ataturk`u zorla sevdiremiyecegi gibi, kimseninde Ataturk`u sevmezsin gibi zorlamasi olamaz.
    Lakin Kendisine Aleviyim diyen, Aydin ve Ilericiyim diyen her birey sorgulayici olma ozelliklerine sahip olmasi gerekir, Yok degilse, Alevi, Aydin ve Ilerci olmasi mumkun degil, Ayaklari yerden kopuk bir sekilde, kafasine ne esiyorsa, kendisini orada gormeye calismasindan oteye gitmez......

    Ataturk`e kimse hakaret etmiyor, sadece var olan gercek ve dogrular belge ve kaynaklarla aciklanmaya calisiliyor, kime ve neye hizmet ettigini aciklamaya calisiyorsak, hakaret olarak algilanmasi ne kadar dogrudur.....

    Adolf Hitler veya Mussolini hakkinda yazilan yazilar, Hakaretmidir? baska lider ve onderler icin yazilan yazilar hakaretmidir?
    Mesela Hz. Muhammed`in 9 yasindaki Hz. Aise ile evlenmesinin anlamini acikliyorsak, dogru ve etik olmadigini, insanligin kabul edemeyecegi bir durustur dedigimizde, Hz. Muhammed`e hakaretmi etmis oluyoruz.

    Deniz Gezmis`lerin Kemalizm etkisi altinda kalmalarini elestirirken, Deniz Gezmis ve Arkadaslarina saygisizlik ve hakaretmi oluyor?

    Dersim Katliamin bas sorumlusu Ataturk`tur demekle, Ataturk`e hakaretmi oluyor?
    Pekki ne diyelim, Ulu Onder Ataturk, Dersimdeki Alevi Kizilbaslarin kokunu getirdi, Olmeseydi, Katliami devam ettirirdi, Olmeseydi; Alevi Kizilbas diye kimseyi birakmazdi gibi soylemlerle bunlari yapti diye ULU ONDERMI DIYECEGIZ!!!!!!!!!!!!!!

    Birak Alevi olmaniz, Alevi olmayip, siradan demokrat ve aydin kimligine sahip olanlar bile, Gercekleri ve dogrulari kabul etmesi gerekir, kendisine insanim diyen her birey sorgulamiyacagi hic bir sey olmamalidir, haksiza haksiz, hakliya hakli, dogruya dogru deme erdemlilgini gostermelidir, yok degilse kendisini insan gormesi dogru degildir.

    Evet sizin bildiginiz Ataturk Bektasilige yakin biridir!!!!! onun icin HACI BEKTASI VELI DERGAHINI KAPATTI DEGILMI?
    Onun icin DERSIMDE; 80 BININ UZERINDE SAVUNMASIZ ALEVI KIZILBAS HUNARCA KATLEDILDI DEGILMI?

    Bu kadar belge ve kaynak varken boyle bir savunma ile cevap vermeniz!!!! Siradan bilincsiz irkci ve milliyetci bile bunlari soylemez, gortdugu gercekler karsisinda en azinda sessiz kalir, savunmaya gecmez.........

    Bu duzenin basit savunmasidir, Turkiye`de sessiz kalmis olabilir, tarafsiz olabilir, suskunlugu tercih etmis olabilir, baski, zulum ve iskencelerden gecmemek icin sessiz kalabilir......
    Ama unutmiyalim bir O kadarida Iskencelerde destanlar yaratmistir, destanlar yaratmaya devam etmektedir, Bir donem, bizim icin, Iskence Sabah, Ogle ve Aksam yemegi gibiydi.... Yenilen kendileri oldu, Insanlik Onuru Iskenceyi her yerde ve her zaman yenmis ve yenecektir.........

    Bende size sunu hatirlatayim Can...

    Turkiye`de yasadigim zaman etrafimizda hep onurlu ve kararli insanlar vardi, Iskenceden, Zulumden ve baskidan korkmiyan bir toplum vardi.
    Susma, Sustukca Sira Sanada Gelecek diyen duyarli bir toplum vardi.....

    Malesef 12 Eylul Askeri Fasist Cuntanin Baskilari ile, Zulumleri ile, Yasalari ile, yetisen genclik bireylestirilmis genclik olmus, kendi davasina sahip cikmiyan, teslilmiyetci ve ihanetci bir toplum olusturulmus......
    Bilincten ve bilgiden uzak bir toplum haline girmis bir toplum var...

    Zaten Duzeninde Istedigi Bu Degilmi??????
    Sira size geldiginde Ah bile diyecek zamaniniz kalmiyacak.....

    Saygi ve Insani Sevgilerimle
     
    DEMAN likes this.
  16. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Değerli Canlar bu aralar aşırı iş yoğunluğumuz nedeni ile foruma pek girebildiğimiz yok. O nedenle eleştirileri görmezden geldiğimiz gibi bir yanlış kanı oluşmasın zihninizde. Değerlendirmelerinizi geç cevapladığım için özür dilerim.

    Bu tartışmayı aslına bakarsanız fazla uzatmak niyetnde değilim. Ama şunu biliyorum ki meydana gelen olayların tamamı çok ama çok rahatsız edici ve acıtıcıdır. Üzerinden geçen onca yıla rağmen unutulmuş değil ve o acıların üzerine tuz ekmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Eğer Alevi toplumu "kana kan, dişe diş, Cana can" kavramları şiar edinmiş olsalardı bu gün sizlerin savunduğunuz şeylere hak verirdim. Ama ben biri Alevi olarak Alevi toplumunun böyle bir anlayıştan zerre kadar çok şükür nasiplenmediklerini, kin ve kanla beslenmediklerini biliyorum. Hep beraber yaşıyoruz. Yani

    Her şeyi olduğu kabul etmek ne kadar doğru bir davranış olur aslında. Acı ve hüzünle andığımız bu insanlık suçu olayları abartmadan anlamak ve anlatmak hak olabilir. Ama olayların üzerinden geçen onca yıla rağmen, herhangi kayıtlı ve sağlıklı bir belge yokken, tutup hiçte gerçeği yansıtmayan bilgi ve belgelerle yaşanan vahşetleri yücelttiğini sanarak, kendi içlerinde büyüttükleri kin ve nefretin esiri olduklarının farkında olmadan gerçeklerden uzaklaştırdıklarının farkında bile değiller.

    Bakın ;

    Tuncelili Avukat Barış Yıldırım, 1937 yılı ile Dersim katliamının yaşandığı 1938´deki resmi ölü sayısını İçişleri Bakanlığı´na sordu. Alınan cevap o dönem Dersim'de kaç insanın öldürüldüğünü ortaya koydu.

    Devlet, Dersim katliamının yaşandığı 1938'de Tunceli'de kayıtlara geçen resmi 'ölü' sayısını 6 bin 868 olarak açıkladı. Kayıtlara göre aynı kentte bir yıl önce ölenlerin sayısı ise bin 737.
    Tuncelili Avukat Barış Yıldırım, Dersim isyanının yaşandığı 1938 yılındaki resmi rakamlara ulaşmak için Devlete 1937-38 dönemindeki yaşanan resmi ölüm vakalarını sordu.
    Dilekçeyi yanıtlayan İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 1937'de bin 937 kişinin öldüğünü belirtirken, 1938'de ise 6 bin 868 kişinin öldüğü bildirdi. Verilere göre özellikle çocuk ölümlerinde büyük bir artış olduğuna dikkat çeken Avukat Yıldırım, "Bu tablo Dersim'de bir isyanın olmadığının, aksine devlet tarafından sistematik bir yok etme planının icra edildiğinin en büyük delili durumunda" dedi. Yıldırım, hukuki girişimde bulunacağını da söyledi.


    Bu resmi kaynaklara dayandırılan bir bilgidir. Bu kaynaklar ise ne kadar acıdır ki Ülkeleri yönetkmekle yükümlü siyasetin, hükümetlerin tutması gereken ve devlet arşivlerine koyması gereken belgeler olması gerekinken. Hani günde üç öğün sövmekle meşgul olduğumuz Türk Silahlı Kuvvettelirin arşivlerinden ibarettir. Bunuda bakın RTE nin Milli Savunma Bakanı şöyle itiraf ediyor.

    Hüseyin AYGÜN Tunceli - BİA Haber Merkezi09 Şubat 2011, Çarşamba Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül CHP'li Kamer Genç'in "1938-38'de Tunceli'deki Askeri Harekât sırasında kaç kişi öldürüldü ve yaşları nelerdir? Diğer mağduriyetler nelerdir?" şeklindeki sorusuna yanıt verdi: "1937-38 yıllarında Tunceli'de yapılan askeri harekâtla ilgili olarak yapılan inceleme sonucunda talep edilen konularla ilişkin herhangi bir kayıt, bilgi ve belge bulunmadığı tespit edilmiştir." (Dersim'de ölümlerin hesabı tutulmamış! 8 Şubat 2011, radikal.com.tr)

    Genelkurmay Başkanlığı'nın 1972'de yayınladığı resmi belgelerde 1937 -1938 askeri harekâtları sırasında tutulan askeri raporlar vardır. Bu raporlardan -herkesin çok merak ettiği- "1938 gerçeği" üzerine kısmi bilgiler edinmek mümkündür.

    Ama tabii insanoğlunun hafızası her şeyi kaldırmıyor muhterem RTE'de verilen onerge ile yapılan araştırma sonucunda bir bakanın verdiği yatını unutmuş olmalı ki biz zavallıları CHP ye karşı kışkırtmak ve oy hesapları ile Alevi toplumunu kandırabileceğini sanan zavallı şöyle diyor.

    Başbakan Erdoğan kısa bir süre evvel "Dersimliler vergi vermedi diye köylerini kim bombaladı. Yani CHP bombaladı, 20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin kişinin yargısız infaz edildiği söyleniyor" demişti. (anka, 16.8.2010) Başbakan daha önce ise "1938'e dönsünler, Tunceli sürgünlerine baksınlar, ilçe ilçe, köy köy bu ülkenin insanları nerelere nasıl sürgün edilmişler, ona baksınlar, daha ileri giderlerse bunların vesikasını açıklarım, bunlar elimde mevcut" sözlerini sarf etmişti. (turktıme, 27.2.2010)

    Sevgi ve saygılarımla...
     
  17. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Genelkurmay Başkanlığı'nın 1972'de yayınladığı resmi belgelerde 1937 -1938 askeri harekâtları sırasında tutulan askeri raporlar vardır. Bu raporlardan -herkesin çok merak ettiği- "1938 gerçeği" üzerine kısmi bilgiler edinmek mümkündür.

    Cumhuriyet Öncesi
    "1909'da Haydaranlıların tedibi harekâtından sonra Dersim'de bir süre sükünet görüldü... 1914'te Kırgan aşiretinin Sin bucağında hükümet nüfuzunu kırıcı davranışından dolayı bunlar üzerine bir hareket yapıldı."

    "1916'da Rus taarruzu devam ederken hükümet, Dersim'de bir tedibat yapılmasına karar vermiş ve bu işe Galatalı Şevket Bey komutasındaki 13üncü tümen memur edilmişti. Nisan 1916 başında başlayan harekât nisan sonunda sona erdirilerek Dersim asilerine bir hayli zayiat verdirilmişti." (Reşat Hallı, Türkiye Cumhuriyeti'nde Ayaklanmalar (1924-1938), Genelkurmay Yayınevi, Ankara, 1972, s.374)

    1937 Harekâtı
    "28 Nisan günü eşkıyanın Nohuttepe'de toplanması üzerine uçak bölüğüne biri saat 14:00'te, diğeri 17 00'de olmak üzere iki sorti yaptırılmak suretiyle eşkıya bomba ve makineli tüfek ateş altına alındı."

    "3 Mayısta 15 uçaklı bir filo Yukarı Bor ve çevresini havadan bombaladı... Özellikle Sabiha Gökçen hanımın attığı 50 kiloluk bir bomba Keçikezen köyünden kuzeye doğru kaçan asi grubuna oldukça ağır zayiat verdirdiği görüldü." (age, s.388)

    "19 Mayısta Keçikezen köyü topçu ateşi altına alınmış ve eşkıyaya oldukça zayiat verdirilmişti." (age, s.396)

    "26 Mayıs sabahı saat 05 00'te 2inci ve 3üncü taburları Resikan, Gözerek, Varuşlar, Çökerek ve Çat köylerini sarmış, daha önceden boşaltıldıklarını görünce hepsini yakmıştı."

    "Demenanlılardan 56, Yusufhanlılardan 39 kişi Mazkirt kaymakamlığına teslim oldular, dehalet işi küçük gruplarla devam etti."

    "24 Haziran sabahından itibaren bir çok asi köyleri yakılıyor, sıkıştırılan asi gruplarına ağır zayiat verdiriliyor, çok sayıda büyük baş hayvan, koyun ve keçileri toplanarak mahalli kaymakamlıklara teslim ediliyordu."

    "Temmuz 1937 sonlarında inilmemiş dere, çıkılmamış dağ ve taranmamış bir yer kalmamıştı."

    "16-17 Ağustos gecesi Birdo ile Sarıoğlan arasında saklanan Seyit Rıza ve avanesi sarılarak 30 kadarı öldürüldü."

    "Takip müfrezelerinin 26 Ağustosta yaptıkları baskında Şahin ile amcası Alişan saklandıkları yerde ayrı ayrı imha edildiler."

    1938 Harekâtı
    "13 Haziran 1938'de Çat köyüne baskın yapıldı, köydeki kalabalık perişan bir halde bağrışma ve feryatlar içinde kaçıştılar. Bu müsademede haydutlar 70 kadardı. Müsademe sırasında 20 kadarı imha edildi."

    "Ağzonik, Velolar, Gülşen komu ve daha bazı köyler yakılmış..."

    "14 Haziranda 1inci seyyar jandarma taburundan bir müfreze Aşağı ve Yukarı Rotsan, Dergever köylerini aramış ve yakmıştı."

    "17inci tümen de aynı şekilde Hormik, Diztaş, Hemzik uşağı hattının batısında 15 kadar köyü yaktı."

    "15 Haziran günü bazı köy ve komlar yakıldı, haydutlar da bir zayiata uğratılmıştı."

    "16 Haziran günü Molla Ali köylülerinden 58 kişi teslim oldu."

    "19 Haziranda haydutların zayiatı bir hayli fazla idi, Amutka ve Tağar köyleri ile Zeynel tepe bombalanmıştı."

    "22 Haziranda Amutka karakolu kurtarıldı, haydutlardan karakol civarında 20 kadar ceset vardı."

    "23 Haziranda Tağar ve Bozan köyleri tayyare filosu tarafından bombalanmış, civardaki sürülere makineli tüfek ateş açılmıştı."

    "24 Haziranda 2 uçaklı bir filo Nazika, Briki ve Meraş köylerini bombaladı."

    "28 Haziranda 33 şehit, 60 yaralı, 163 haydut ölü, teslim olan 866 kişi, yakılan köyler 60..."

    "1 Temmuzda Ahpanos bölgesinde görülen insan ve hayvan sürüleri ateş altına alınmış ve bir hayli zayiat verdirilmişti."

    "2 Temmuzda 17inci tümen bölgesinde 40 haydut ölü, üç haydut da kendilerini uçurumdan atarak parçalandı."

    "8 Temmuzda haydutlara oldukça ağır insan ve hayvan zayiatı verdirilmiş, tayyare desteğiyle bazı köyler bombalanmıştı."

    "15 Temmuzda Aşağı Bor, Haçili deresi karşısı ve Kafat bölgesinde bölgesindeki haydutlara bir zayiat verdirilmiş..."

    "16 Temmuzda Piter bölgesinde toplanan haydutlar üzerine ağır silahlar ile ateş edilerek hayli zayiat verdirildi."

    "20 Temmuz günü 60 kadar haydut imha edildi..."

    "21 Temmuzda Laç deresinde haydutların sığındığı mağaralar top ve makineli tüfek ateşi ile ve tahrip kalıpları atılmak suretiyle tahrip edilmiş ve içindekiler öldürülmüş, can havliyle dışarı atlayanlar ateşle imha edilmişti. Mağaralarda toplam 216 haydut imha edilmişti. 12 haydut cesedi Munzur suyu üzerinde görüldü. Son mağarada 20 haydut öldürülmüş, ikisi de kendilerini Munzur suyuna atmak suretiyle intihar etmişlerdi."

    "1 Ağustosta Erzincan Tugayı bölgesinde yapılan taramada 100'den fazla haydut imha edilmişti. Aynı tarih itibarıyla 13 subay, 162 er yaralı, 104 er ise şehit olarak bildirildi."

    "10 Ağustosta 7 haydut ele geçirilmiş..."

    "13 Ağustosta Kırmızıdağ ve civarında 300 haydut imha edildi, Kolordu bölgesindeki tarama harekâtlarında haydutlardan birçokları imha edilmiş, bir kısmı diri ele geçirilmiş, bir miktar silah ve hayvan ele geçirilmişti."

    "14 Ağustosta Ali Boğazına inen derelerde 65 haydut imha edildi, mağaralar bombalandı, haydutlara bir hayli zayiat verdirildi, Kaçkerekbaba'da yapılan taramada 32 haydut imha edildi, aynı günün akşamı 38 haydut imha edilmişti, 9uncu Kolordu bölgesinde çok sayıda haydut mağaralarda imha edilmişti."

    "15 Ağustos 1938 sabah... Deşt kuzeyindeki Hacili köyündeki haydutlardan 13'ü daha imha edildi... Deşt Zımbek mezrası, Halvari, Kırmızı Mezria köylerinde yapılan taramada ise bu köylerden silahla karşı koyan haydutlar da imha edildi ve köyleri yakıldı. Laç deresi içinde yapılan taramada da Munzur'un batısına geçmek isteyen haydutlardan bir kısmı imha edilmiş, bir kısmı kaçmıştı. Karargâhı Çukur'da toplanan Süvari Tümeni; 2inci Seyyar Jandarma Taburu ve Hot'ta toplanan 14ncü Süvari Alayı ile Dar boğaz deresi - kolordunun doğu hududu arasında yaptığı taramada bu bölgeye sığınan 281 Demenan ve Haydaranlı haydudu imha ettiler... Tağar deresi ikinci kez aranmış ve mağaralarda bulunan 12 haydudu imha etmişti, 9uncu kolordu bölgesinde 17inci tümenin Harçi bölgesini tarayan birlikleri 58 haydudu imha etmişti. 15 Ağustos öğleden sonra ise 93üncü alayın 3üncü taburu batıya sevk edilmek üzere Yusufanlıları topla***** Mameki'ye getirmekte iken Uhni köyünden Mehmet Ali adında bir haydudun kafile arasından fırla***** Necip adında bir onbaşımızı hançer ile şehit etmesi üzerine meydana gelen kargaşalıkta kaçmak isteyen 49 kişi imha edildi. 41inci tümenin Munzur suyu batısında tarama yapan birlikleri ise batıya nakli kararlaştırılan adamları ararken ... haydutlara öteden beri yataklık ve şerirlik eden Zımbık, Hiç, Kirnik ve Bornak köylerinden 395 haydudu ölü olarak ele geçirdiler. Süvari birliklerinin bölgesinde devam eden taramada ise çok sayıda haydut imha edilmiş, bir miktar silah ve cephane ele geçirilmişti."

    "16 Ağustos sabahı Kolordular bölgesinde Süvari tümeni bölgesinde Muhundu bölgesinde yapılan taramada sığındıkları yerden ateşle karşı koyan bir kısım Demenanlı haydudu imha etmiş, Pah doğusunda Çukur civarında tarama yapan Seyyar Jandarma Taburu da müsademe ettiği Haydaranlı haydutların tamamını yok etmişti. Bu imha edilenler arasında Haydaran aşiret reislerinden biri de vardı. Öğleden sonra Sıçan gediği bölgesinde Kemah'tan gelen jandarma müfrezesinin ardımı ile 20 kadar haydut öldürülmüştü. 9uncu kolordu bölgesinde bütün birlikler yaptığı taramalarda müsademeye girdiği haydutlardan birçokları imha edilmişti. Aynı gün öğleden sonra Süvari Alayı tarama bölgesinde silahla karşı koyan 79 haydudu, Pah bölgesinde tarama yapan 2inci Seyyar Jandarma Taburu da 37 Haydaranlı haydudu imha etmişti. Bu arada bir tayyare filosu da Orta dağın güneyinden geçen Eriç deresi güney sırtları ile Kuru doğar dağı, Harap karakol bölgelerine dağılmış ve yanlarında sürüler bulunan 500 kişi kadar bir haydut grubunu bombalamış ve makineli tüfek ateşi altına almıştı."

    "19 Ağustosta İkinci Safha için yürüyüşe devam eden 7inci Kolordu birliklerinden 41inci tümen Munzur Suyu ile Kalason ve Sin Bucağı bölgelerinde direnen 290 haydudu daha imha etmiş, Mazgirt'te toplanan son kafileden kaçmak isteyen 52 haydut da imha edilmek suretiyle jandarma taburları... yerlerine gönderilmişti. 12inci Tümen, 12 Ağustostan beri yasak bölge içinde ve dışında yaptığı taramada yer yer bir çok haydudu imha etmiş olmakla birlikte son direnen 170 kişiyi daha imha etmiş ve o bölgedeki köy ve tarlaları yakmıştı."

    "6 Eylül sabahı Mercen deresinde 7inci Alay 6 haydudu imha etmiş ve bir miktar silah ele geçirmişti."

    "8 Eylülde Tağar deresi doğusunda 13 erkek, 30 kadın ve çocuk yakalanmıştı, 5 haydutla yapılan müsademede 2si öldürüldü, bunlardan birisi Karaballı aşiretinden Guali oğlu Ali idi. 143üncü Alay yaptığı taramada 6 haydudu imha etmişti.

    "9 Eylülde yapılan müsademede 15inci Tümenin 56ıncı Alayı Kızılviran ormanlarında 37 kişilik bir haydut grubunu imha etmiş, kadın ve çocuk 18 kişiyi yakalamıştı. İmha edilenler arasında Şam uşağı aşiret reisi Şeyh Hasan da vardı. 12inci Tümen birlikleri Ali boğazındaki bir çok mağaraları ateşe vermiş ve bu suretle mağaralarda saklanan bir çok haydudu imha etmişti. 36ıncı Alayın 1inci Taburu da aradığı mağaralardan birinde 22 haydut imha etti."

    "6 Eylülde başlayan tarama harekâtında 15 Eylül 1938 itibarıyla birlikler mağaraları, taş kovuklarını ve bir insanın saklanabileceği her noktayı adım adım aradılar... bir çok mağara ve civarında yapılan müsademelerde içlerinde bazı aşiret reislerinin de bulunduğu yüzlerce haydut imha edildi, bir o kadar da çocuk ve kadın grupları yakalandı, yine yüzlerce hayvan, silah ve cephane ele geçirildi, haydutların direndikleri köyler, münferit evler, komlar ve hatta tarla ve meşelikler yakıldı, böylelikle manevranın bu son safhası da sona ermiş olacaktı."

    "19 Eylül 1938 itibarıyla tarama bölgesinden 17 günlük tarama harekâtından ölü ve diri 7954 kişi çıkarılmış, isimleri verilen 101 kişiden 73'ü ele geçirilmiş ve 1019 silah toplanmıştır..." (Yazım ve özel ad yanlışlıkları orijinal metne ait, h.a)

    Değerli Canlar, o üzücü olaylarda kaybettiğimiz isterse bir tek insan olsun, hiç bir şekilde savunulması doğru değil, savunulmamalıdır da. Konu ne olursa olsun eğer bir amaca insan yaşamının son bulması ile varılacaksa ben o amaca ulaşmak istemem, benim için ulaşılması gereken bir hedef de olmayacaktır.

    Değerli Canlar; insan öldürlmenin bir tek haklı gerekçesi olabilir benim için oda ölmemek için öldürmektir. Fakat bu hiç bir zaman ben ölmemek için öldürürken, ben öldürdüğüm için yaşayanların, beni lanetleyerek, benden daha erdemli takınmaları haklı ve doğru değil ve onları haklı kılmaz. Sevgi ve saygılarımla...
     

Share This Page