Her şeyi tül perdenin arkasından izleyen yabancı bir memlekete bakar gibi bana bakan yabancı gözleri yazıyorumâ¦â¦â¦..â Yağmura bakan gözleri vardı bu şehrin O yüzden midir bilmem İnceden bir ney taksimi gibi Gökyüzüne yükselirdi çocukları Gece dilencilerin parmak uçlarında Gün hırsızların elindeydi Buradaydı yorgun yorumsuz sessiz kilitlenmeler Hayret ettirici şey ise sokaklar şiir kokardıâ¦â¦. Radyoda Cem Karaca Sen de duyuyor musun Hep kahır hep kahır Anlat diyordu Nasıldı â¦â¦. Yaralar ölüme sarılırken Niyeti kandilsiz bir gurbet yerleşirdi ellerime Puslu gözleriyle Yetim kalmış şehirlerin Terkedilmiş sokaklarını yazardım sana Sana yazardım Yıkılıp giden bir kentin sarılığına aldırmadanâ¦â¦. Sayfalara kilometreler sığmayacak Ya da o kilometreler inatla o sayfalara taşınmayacak Biliyorum gözlerden uzak bir iklimin yoksunluğundasın Sana yazıyorum Sayfalar yoruluyor Gün düşüyor ellerimden Ben de yoruluyorum Küle sensizlik çöküyor geceye nem Ve mavi gözlerime dokunuyor artık Yetmezmiş gibi â Aylara ve günlere bölüyorum kendimi hüznün yağıyor takvim sayfalarından soluğuma yerleşiyor yosun kokusu Sana yazıyorum Susmalara ses Sese sessizlik Sessizliğe gözlerin düşüyor Aniden bir yaşamak geçiyor kapımdan Sen sanıyorum kanayan yaramı İçimde sakladığım serseri bir yanılmaymış Yalnızlığımın önce gözlerinden Sonra da ellerinden düşüyorsun Kendimi gizliyorum Bu ağır yara seni sildiğinde Yokluğum arasında Şehir içi otobüslerde gidip geleceksin Biliyor musun bir yaşamak adına taşınacak bu yaraâ¦.. Bütün kuşları ben öldürdüm Sesimi inkar etmiyorum Arkasındayım Bir adımdın Ve kaybettim Bir damla gözyaşındaâ¦