Evet, darısı Türkiye'nin başına!

Discussion in 'Faydalı Bilgiler' started by ero, Sep 3, 2009.

  1. ero

    ero Daimi Üye

    Evet, darısı Türkiye'nin başına!
    Dinci basın ve yandaş medya, Şili'den gelen haberlerle yeniden darbe konusunu gündemine aldı. "Darısı Türkiye'nin başına", "Sıra Türkiye'de" başlıklı haberlerde hangi isimler unutuldu?
    Şili'de askeri cunta döneminde insan haklarını çiğnemekle suçlanan en az 129 polis ve asker hakkında tutuklama emri çıkarıldı. Tutuklama emrinin, 'Condor Operasyonu' olarak bilinen, 1970'lerde Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Paraguay ve Uruguay hükümetleri tarafından yürütülmüş rejim muhaliflerini suikastle ortadan kaldırmayı amaçlayan operasyon ile bağlantılı olduğu söyleniyor. Söz konusu operasyonda, yüzlerce kişinin 'kaybolduğu' kaydediliyor. Tutuklama emri ayrıca 1975'te 119 Şilili muhalifin öldürüldüğü 'Colombo Operasyonu'nu yönetenleri de hedef alıyor. 1976'da 10 komünistin Conferencia Caddesi'nde bulunan Santiago merkezlerindeyken 'kaybolmaları' da dava kapsamında ele alınacak.
    Şili'nin askeri diktatörü Pinochet, mahkemeye çıkması yönündeki sayısız girişimi savuşturarak 2006'da Santiago'daki bir askeri hastanede 91 yaşında ölmüştü. Ölümünden iki hafta öce Pinochet, rejimi sırasında gerçekleştirilen tüm eylemlerin sorumluluğunu üstlendi, ama asla sebep olduğu acılar nedeniyle özür dilemedi.
    Dinci basının darbe gündemi şimdiye kadar hep Ergenekon soruşturmasıyla ilintili oldu. Tutuklanan orgeneraller ve TSK'ya yönelik salvo atışları ya da Hilmi Özkök'ün demeçleri üzerinden gündeme getirilen darbe konusunda 12 Eylül'ün faşist komutanlarının hedefe konmadığı görülüyor.
    Darbe gündemini, Şili'deki gelişmelere bağlı olarak gündemine alan dinci medya, her ne kadar “Darısı Türkiye'nin Başına” diye manşet atsa da, AKP iktidarının böyle bir gündemi olmadığı görülüyor. Üstelik, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle TSK'nın komutanları faşist Evren'i GATA'da ziyaret ederek verilen mesajın da, sahiplenmeden başka bir şey olmadığı belirtiliyor.
    "Sulu şaka"
    Ayrıca, Anayasa'nın geçici 15. maddesine göre, 12 Eylül'ün Millî Güvenlik Konseyi’nin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin ve Danışma Meclisi'nin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemeyeceği ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamayacağı bilindiği için, AKP ve TSK'nın bu konuda eli rahat.
    AKP hükümeti, aslında Ergenekon sürecinde kullanmak üzere çıkardığı asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören yasa ile, darbe konusunda ileri bir adım attığını belirtiyor!
    12 Eylül’ü gerçekleştiren Kenan Evren ve hayattaki diğer komutanların yargılanması için Anayasa’nın geçici 15. maddesini kaldırma teklifi AKP’ye götürüldüğünde, Başbakan Erdoğan bu öneriyi “sulu şaka” diye nitelendirmişti.
    Darbeci generale vefa
    TSK komuta kademesi, darbeci general Kenan Evren'i 30 Ağustos'ta ziyaret ederek sahiplendiklerini bir kez daha göstermişti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve kuvvet komutanları, Kenan Evren'i tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) ziyaret etmişti. 30 Ağustos’ta gerçekleşen ziyaretle ordu, 12 Eylül’ün hemen öncesinde darbecisine “vefa borcunu” ödemekteki kararlılığını bir kez daha göstermiş oldu.
    TSK'nın komuta kademesinin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda Genelkurmay eski Başkanlarını ziyaret etmek gibi bir teamülü bulunmuyor. Ayrıca, Genelkurmay adına Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi, Ergenekon soruşturması uyarınca cezaevinde bulunan Şener Eruygur'u Kocaeli Kandıra Cezaevi'nde 2008 Eylül ayında ziyaret etmişti. Bu ziyaret, yandaş medya, dinci basın ve liberaller tarafından yerden yere vurulmuş ve "TSK darbecilere destek veriyor" şeklinde yorumlanmıştı. Ancak aynı tepkinin, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Kenan Evren'i ziyareti için gösterilmemiş olması dikkat çekmişti.
    İntihar edecekmiş
    Kenan Evren'e bu gündem hatırlatıldığında, “12 Eylül’ü halk desteklemiştir. Yüzde 92 oy bunun kanıtıdır. Şimdi aynı yolu kullansınlar, halka sorsunlar, diyorum. Eğer halk ‘evet’ der, geçici 15. maddeyi kaldırırsa, o zaman hiç yargılamaya da gerek yok, ben intihar ederim!”
    Öte yandan, 12 Eylül'ün komutanlarının yargılanmasını ve darbe ile hesaplaşılmasını yıllardır yalnızca sol, çeşitli eylem ve etkinliklerle gündeminde tutuyor. Bu yıl da 12 Eylül ile ilgili miting ve etkinlik hazırlıkları sürdürülüyor.

    SOL.DOC
     

Share This Page