merhaba ben konuya farklı bir noktadan katılmak istiyorum.sunni olsaydım keşke demek yerine her zaman keşke mezhep ayrımı diye birşey söz konusu olmasaydı demişimdir. müslümanın yapması gereken birçok şeyi sevdiğimiz Hz.Ali yapmışken biz alevi gençleri olarak (bir çoğumuz desek daha doğru sanırım) yapmıyoruz.bizim yada onların demek istemiyorum ama bizim dediğimiz birçok ibadet şeklini onlar yapıyor ve buna kızıyorum...çünkü Hz.Ali'ye inanan bizler ne yazık ki O'nun gibi ibadet etmiyoruz. Hz.Ali'yi sevmek O'nun yolunda ölmek demek bence...sevgiler ve saygılar...
bence çok haklısın...şimdiki bazı alevi insanlar Aliyi seviyorum diyor ama bunu içtenlikle söylemiyorlar...bu yüzden ibadetlerini içtenlikle yapamıyorlar....
din gösteris amacli olmamali (bir cok sunninin yaptigi gibi)... allah la kul arasinda olmali ibadet ve inanc, dolayisiyla ondan baska kimse kimseyi bilemez de.. kalbimiz temiz olsun, allaha inanalim gerisi gelir zaten........ALLAH MUHAMMED YA ALI
KARAGÜL SANA KATILIYORUM LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ İNAÇLARIMIZI İBADETLERİMİZ HZ ALİ EFENDİMİZİN YOLUNDAN ŞAŞMAYARAK YAPMALIYIZ
CAN BU YAKLAŞIM KİŞİNİN ELİNDE OLAN BİR ŞEY İBADET ETMEK İSTESELER ZATEN EDERLER. UNUTMAYALIM İLK KURANI YAZAN HZ. ALİ'DİR, NAMAZ KILAN ARKASINDAN HAİNCE VURULAN GENE HZ. ALİ'DİR. AYRIM KONUSUNA GELİNCE AÇIKCASI BEN YAPIYORUM.ÖNCE KENDİ İNSANIM DERİM. DÜNYANIN HER YERİNDE İSTENSEDE İSTENMESE DE BÖLÜNME IRKÇILIK VAR BUNU KABUL ETMEK LAZIM VE ÖZÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM....... İBADET İNSANIN İÇİNDEN GELMELİ...ALLAHLA KUL ARASINDA GİZLİ KALMALI.
BENCE İBADET ALLAH LA KUL ARASINDADIR YAPARSIN YAPMAZSIN KİMSE YARGILAYAMAZ. BENDE ÖNCE KENDİ İNSANIM DİYORUM ÇÜNKÜ BİZDE OLAN İÇTENLİĞİ ONLARDA GÖREMİYORUM. AYRIM YAPMAKTAN BENDE ÇOK HOŞNUT DEĞİLİM AMA GERÇEK OLAN ŞU Kİ AYRIMI YAPAN ONLAR. ARKADAŞLAR YILLARDIR ONLAR TARAFINDAN EZİLMEYE YOK EDİLMEYE ÇALIŞAN İNSANLAR BİZ DEĞİLMİYİZ SİVAS OLAYI MARAŞ OLAYI UNUTMAYALIM BUNLARI ALLAHU EKBER DİYEREK CANLARIMIZI YAKTILAR...
Herkesin üzerinde oydaşmaya vardığı bir Alevilik kitabının veya eserinin olmaması Alevilik için bir kayıp veya zayıflık olmamış, tam tersine yüzyılların şartları ve baskıları içinde yorumlanarak günümüze akan bir ‘açılımlar’ ırmağı olmuştur. Kısacası, yazılı değil daha çok sözlü kültürün ürünüdür. Yazılı olsaydı belki günümüze taşınması daha güç olabilirdi. İnsan dışında Alevi ‘hermeneunitiği’ olarak ele alacağım ikinci özellik aslında birinciyle yakından ilgili. Alevi ‘hermeneunitiği’ sözlü kültür içindeki efsane ve Ali bağlantılı olayların ve hikayelerin günümüz sorunlarının yerel dil ve kültür içinde aktarılması ve anlaşılmasını sağlamaktadır. Aleviliğin özünü oluşturan sözlü kültürün yorumu herkese açıktır. Yerel koşullar içinde ‘yaşayan’ İslam olduğu için herkesin paylaştığı bir gelenektir. Hikaye veya efsaneden çıkarılacak tek bir ders de yok. İşte, bu yazılı olamamasından kaynaklanan sözlü özellik Aleviliği ‘diri’ kılan önemli bir yöndür. Bir başka deyişle Alevilik İslam’ın Anadolu tasavvufu içinde ‘yerelleşmesi’dir. Toplumsal huzura büyük önem veren Alevilik “diline, beline ve eline sahip ol” ilkesiyle ortak yaşamın temel prensipleri olarak: Kimseye zarar vermeyecek şekilde ifade özgürlüğü, insanların özel yaşamını sarsacak ve toplumun temel direği olan ailenin korunması için cinsellikteki sınırı belirlemektedir. İnsanları ‘ellerine’ sahip olmaya çağırarak davranışların ahlaki ilkelere uygun olmasını dile getirmektedir. Tamamen İslam’ın özündeki prensipleri yaşama aktarmaya çalışan Alevilik, zengin bir ahlaki temele sahiptir. Türkiye’deki Alevilerin çoğu Türk olmasına rağmen önemli bir kısmı Kürttür. Kürt Alevilerin Cem evindeki ibadet dilleri ise Türkçe’dir. Kürt Alevileri genelde Zazaca konuşurlar. Alevilik genelde Alevi olmayı kana bağlamışsa da son yıllarda ciddi değişmeler var. Aleviliğin ana sembolleri: Saz, Cem, ve Dede’dir. Saz evrensel mesaj veren İslam’ın müziksel olarak geniş kitlelere, özellikle Arapça bilmeyen kitlelere yansıtılmasında büyük araç olmuştur. Saz ve aşık ile İslam şiirselliğin zirvesine taşınmıştır. Cem ise hem bir yerel ‘haram’ kavramı içinde oluşturulan bir ibadet ve asıl olarak ‘kamu alanı’dır.
inanç farklı bir kavramdır ve bunu yaşamak sadece tanrı ve kul arasında olan bir ibadet şeklidir bunu farklı şekilde yorumlamakta gene farklı bir inanıştan geçer alavikte en büyük ibadet sevgidir karşısındakini hor görmeme ve nasıl bir inanca sahip olursa olsun ayırtetmeme tezini savunur çünkü insanı sevmek ali yi sevmektir insanı sevmek muhammedi ve allahı sevmektir ve bu inanışla insanı sever ve incitmekten korkarlar bunun en güzel örnegi kendi düşüncelerimizde evrensel olarak düşünmek tir yani insan ayrımı yapmadan kendimiz gibi görmek insanca bir yaşam ve ibadet için her zaman ayrım yapmadan yaşamaktır kendi düşünce ve inancımızı her zaman her yerde yaşayan bir toplum olarak gelecek nesillere ve toplumlara tüm baskı ve zulümlere karşı her zaman alevilik inancını yaşatacak bir ışık olarak yol gösteren bir toplum olmaya devam edecegiz.....