Can Yücel'den

Discussion in 'Aşk, Duygusal, Sevgiliye Şiir Yazı, Kıssadan ' started by hakangs52, Sep 7, 2006.

  1. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    Boşver be yaşı başı!
    gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?..
    şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
    sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
    koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
    gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
    gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
    Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
    ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
    bırak aksın yollarına.
    yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
    sen inan yüreğine,
    hem ona geçmezse kime geçer sözün?..
    büyü büyü...
    bak ellerin ayakların kocaman.
    aklın da maaşallah yerinde,
    e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
    akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
    boşver yaşı başı,
    aşk var mı aşk, sen ondan haber ver?

    takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
    o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
    atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü,
    öl gitsin...
    parayı pulu savurup,
    bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
    savrul gitsin...
    Boş ver be yaşı başı,
    kim tutar seni kim,
    kendi yüreğinden başka kim?.
    Aklını al da öyle git,
    ister bir duvara, ister bir odaya, ister kıra bayıra vur da git.
    Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine.
    O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
    seveceksen ve öleceksen uğruna...
    yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa...

    yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş.
    sen mi biteceksin?
    çekeceksen bile bayrağı,
    "YAŞADIM ULAN! dibine kadar diyemiyecek misin?"

    Can Yücel
     
  2. hasret

    hasret Üye

    emeğinize,yüreğinize sağlık.sağolun dostlar sağolun
     
  3. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    BULUŞMAK ÜZERE

    Diyelim yagmura tutuldun bir gün
    Bardaktan bosanircasina yagiyor mübarek
    Öbür yanda günes kendi keyfinde
    Ne de olsa yaz yagmuru
    Piril piril düsüyor damlalar
    Eteklerin uça uça bir kosudur kopardin
    Dar attin kendini karsi evin sundurmasina
    Iste o evin kapisinda bulacaksin beni
    Diyelim için çekti bir sabah vakti
    Erkenceden denize gireyim dedin
    Kulaç attikça sen
    Patiska çarsaflar gibi yirtiliyor su ortadan
    Ege denizi bu efendi deniz
    Seslenmiyor
    Derken bi de dibe dalayim diyorsun
    Içine dogdu belki de
    Iste çil çil kosusan baliklar
    Lapinalar gümüsler var ya
    Eylim eylim salinan yosunlar
    Onlarin arasinda bulacaksin beni
    Diyelim sapina kadar sair bir herif çikmis ortaya
    Çakmak çakmak gözleri
    Meydan ya Taksim ya Beyazit meydani
    Herkes orda sen de ordasin
    Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarindan
    Yürüyelim arkadaslar diyor yürüyelim
    Özgürlüge mutluluga dogru
    Her isin basinda sevgi diyor
    Gözlerin yagmurdan sonra yapraklarin yesili
    Bi de basini çeviriyorsun ki
    Yaninda ben varim
     
  4. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    SEVGİ DUVARI

    sen miydin o yalnizligim miydi yoksa
    kör karanlikta açardik pasli gözlerimizi
    dilimizde aksamdan kalma bir küfür
    salonlar piyasalar sanat seviciler
    derdim günüm insan içine çikarmakti seni
    yakanda bir amonyak çiçegi
    yalnizligim benim sidikli kontesim
    ne kadar rezil olursak o kadar iyi

    kumkapi meyhanelerine dadandik
    önümüzde altinbas altin zincir fasulye pilakisi
    aramizda görevliler ekipler hizir pasalar
    sabahlari açiklarda bulurlardi lesimi
    öyle sicakti ki çöpçülerin elleri
    çöpçülerin elleriyle oksardin beni
    yalnizligim benim süpürge saçlim
    ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

    baktim gökte bir kirmizi bir uçak
    bol çelik bol yildiz bol insan
    bir gece sevgi duvarini astik
    düstügüm yer öyle açik seçik ki
    basucumda bir sen varsin bir de evre
    saymiyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
    yalnizligim benim çogul türkülerim
    ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi
     
  5. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    AKDENİZ YARAŞIYOR SANA

    Akdeniz yaraşıyor sana
    Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
    Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
    Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
    Köpekler havlıyor uzaktan
    Demin bir çocuk havladı
    Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
    Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
    Denizi tokmaklıyor balıkçılar
    Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
    O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
    Hayatta yattık dün gece
    Üstümüzde meltem
    Kekik kokuyor ellerim hala
    Senle yatmadım sanki
    Dağları dolaştım
    Ben senden öğrendim deniz yazmayı
    Elimden düşmüyor mavi kalem
    Bir tirandil çıkar gibi sefere
    Okula gidiyor öğretmenim
    Ben de ardından açılıyorum
    Bir poyraz çizip deftere
    Bir ada var sırf ebabil
    Dönüyor dönüyor başımda
    Senle yaşadığım günler
    Gümüş bir çevre oldu ömrüm
    Değince güneşine
    Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
    Gözlerim kamaşınca senden
    Ölüm belki sularından kaçırdığım
    O loş suda yıkanmaktır
    Durdukça yosundan yeşil
    Kulaç attıkça mavi
    Ben düzde sanırdım yıkıntım
    Örenim alkolik asarım
    Mutun doruğundaymışım meğer
    Senle çıkınca anladım
    Eski Yunan atları var hani
    Yeleleri bükümlü
    Gün inerken de öyle
    Ağaçtan izdüşümleriyle
    Yürüyor Balan tepeleri
    Yürüyor bölük bölük can
    Toplu bir güzelliğe doğru
    Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize


    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    GÜLER YÜZÜMLE



    Viran bir rum evi adada oturduğumuz ev
    Serinliğine serin
    Ferah olmasına ferah ya
    Tam bir hakuran kafesi.
    Bu deyimi aslına döndürmek için mi nedir
    Bir çift de kumru gelip
    Yuva yapmış çatısına.
    Öyle usturubunla yerleşmişler ki
    Çürümüş tahtaların arasına
    Dışardan görünmüyorlar hiç.
    Yalnız
    El-ayak çekildikten sonra
    Derinden
    Ve civan demlerle demlenircesine
    Başlıyor dem çekmeleri

    Benim de çökmeye yüz tutmuş
    Şu can kafesimde
    Kadir sevgilim Güler’e sevgim
    ÜSKÜDARA GİDELİM diyor hala
    ÜSKÜDARA GİDELİM


    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    KAYIP ÇOCUK
    Birden işitilmez olsun ayak seslerim;
    Gölgem bir başka sokağa sapıversin;
    Unutayım bir anda her şeyi,
    Nerde oturduğumu,
    Bir tuhaf adem olduğumu Can adında.
    Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi,
    Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;
    Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,
    İlk defa görmüş gibi dünyayı,
    Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;
    Hatırlamam artık değil mi, dostlar,
    Hatırlamam artık garipliğimi?


    ------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Bağlanmayacaksın

    Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.
    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
    Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları...
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "O benim." diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
    Mesela turuncuya, yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.
    Çok sahiplenmeden,
    Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
    Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    İlişik yaşayacaksın.
    Ucundan tutarak...


    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu

    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    Dayanılması o kadar da zor değildir,
    büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
    kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
    kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer.

    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...

    Evet Sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
     
  6. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    EN uzak mesafe ne Afrika'dır,
    Ne Çin,
    Ne Hindistan,
    Ne seyyareler
    Ne de yıldızlar geceleri
    Işıldayan..
    En uzak mesafe iki kafa arasındaki
    Mesafedir
    Birbirini Anlamayan.

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

    BU DA ÖYLE BİR AŞK

    Sırtımda çıplak
    Islak nefesin
    Bi gidip bi geliyor

    Biz senlen yatmıyoruz ki
    Yaşamıyoruz da
    Hep yarışıyoruz
    Sen mi ben mi
    Önce kim
    Ölümü öldürecek diye

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Sen yoksun, yine ortalık yerde,
    Çekilmiyor aramızdan uçurum
    Akşam olmaya başlıyor, meşhur türkülerin telaşında
    Düş yağmurlarıyla boğuluyorum
    Sen hala yoksun
    İşte buna katlanamıyorum
    Hayatım roman, zabıtlar düşmüş kimliğim
    Beni herkes tanıyor
    Uykularımda yok ettiğim adamlarda tanıyor
    Saçını yüzüme dağıt ey sevgili
    İsyan somurtkan bir mevsimle taramasın saçlarımı
    Gençliğim sıkılgan aynalara kepenk indiriyor
    Bozuluyor mimarisi gözlerimin
    Dağların yükü sırtımda
    Uzaklara sürüyor kişneyen atlarını ağzım
    Artık yokum, şehirlerin türküsünde
    Sende yoksun, ortalık yerde
    Sahi nerdesin, nerelerdesin
    Bir baykuş demleniyor, kafamın kaynayan kazanında
    Bir adam davul çalmaya başlıyor,diğeri kaval
    Ey boynumun ağrısında doğum sancısı çeken şehir
    Kınıyorum sana doğacak güneşi bu sabah
    Takvimlerden taşıyorum artık içimde çoğalan çocukları
    Kargaların aceleyle kaçtıkları eski albümlere bırakıyorum
    Diriler mezarlığından çıkarıyorum altı delinmiş ayakkabılarımı
    Koşuyorum, peşimden akasya ağaçlarından kopmuş mümteni bir yangın
    Sen yoksun, korsan kelimelerde
    Aramadığım yer mi kaldı bacakları kırılmış şehirlerde
    Şimdi ellerinde büyüttüğün uçurumları çek aramızdan
    Pazara çıkarılmış büyülü masalların baş rol oyuncusu değilim
    Kendimi ve bilmediğim kelimeleri, ayağıma vurulmuş kuş seslerinde arıyorum
    Hiçbir martı kaçmıyor, telaşla başlayan günün, sulu sepken dökülen yağmurlarından.
    Burada da görücüye çıkarılıyor martıların uzun gagalarında taşıdıkları,
    Bulutsuzluk anısı duyduklar eski İstanbul şarkıları
    Üsküdar’da toplanıyor tavus kuşları kutlu bir haberi müjdeliyor
    Ve ben sana gelen binlerce gemideyim

    Yağmur yüklü bulutları taşıyorum gözlerimde

    buda benden olsun emegınize saglık deryalaz ve zulal

    Can Yücel
     
  7. PaPatyaaa

    PaPatyaaa Daimi Üye

    bu değerli paylaşımın için çok teşekkürler...

    ne renk olursa olsun kaşın gözün
    karşındakinin gördüğüdür rengin...
     
  8. mihrican

    mihrican Misafir

    Emeğine sağlık hakan değerli bir üstaddan yine değerli mısraları bizlerle paylaşmışsın teşekkürler...
     
  9. emeğine sağlık can cok güzel olmuş
     
  10. maviliman

    maviliman Daimi Üye

    Mükemmel ya bu can yücel mükemmel bir insan ne güzel döktürmüş sözleri hepside yerli yerinde ancak bu kadar güzel olurdu bu sözler ellerine dillerine sağlık olsun sana da teşekkürler hakan bizimle paylaştığın için bu şiirleri...
     
  11. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    Siz de sağolun değerli canlar paylaşımlara olan ilginizden ve zaman ayırıp okuduğunuz için...
     
  12. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    AŞIK OLMADAN BİR DÜŞÜN

    Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...
    Sokağa fırlayacaksın...
    Sokaklar da dar gelecek..
    Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi...
    Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
    Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin...
    Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
    "Yasamak güzel."
    "Boş ver, her şey unutulur."
    Sen hiç birini duymayacaksın...
    Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin...
    Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin...
    Hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
    "Ölüme çare bulundu" ya da "Yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını kaldırıp "Ne dedin?" diye sormayacaksın...
    Yalnız kalmak isteyeceksin...
    Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
    İkisi de yetmeyecek...
    Geçmişi düşüneceksin...
    Neredeyse dakika dakika...
    Ama kötüleri atlayarak...
    Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
    Gittiğin yerlere gitmek...
    Bu sana hiç iyi gelmeyecek...
    Ama bile bile yapacaksın...
    Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın...
    Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin...
    Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin....
    Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
    Herkesi ona benzetip...
    Kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
    Hiçbir şey oyalamayacak seni...
    İlaçlara sığınacaksın...
    Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan.
    Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...

    Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek... Boğazın düğümlenecek,
    dinleyemeyeceksin...
    Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
    Sabahı iple çekeceksin...
    Bazen de "Hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
    Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
    Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
    Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin
    Nafile...
    Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
    Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...
    Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin...
    Telefonun çalmasını bekleyeceksin...
    Aramayacağını bile bile...
    Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek...
    Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
    Yüreğin burkulacak...
    Canın yanacak...
    Bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
    Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
    Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...
    Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin...
    Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin...
    Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
    Ama bir umut...
    Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
    Bu umut seni gitmekten alıkoyacak...
    Gel gitler içinde yaşayacaksın...
    Buna yasamak denirse...

    Razı mısın bütün bunlara...?
    Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
    O halde aşık olabilirsin...
    Can Yücel
     
  13. hakangs52

    hakangs52 Daimi Üye

    ÖZLEDİM SENİ

    özledim seni...
    ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
    beynimi uyuşturuyor özlemin...
    çok sık birlikte olmasak bile
    benimle olduğunu bilmenin
    bunca zamandır içimi ısıttığını
    yeni yeni anlıyorum
    Yokluğun,
    Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
    mütemadiyen bir boşluğa
    Sabahları seni okşayarak başlamaları
    aksamları her işi bir kenara koyup
    seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
    oynaşmalarımızı,
    yürüyüşlerimizi,
    sevimli haşarılığını,
    çocuksu küskünlüğünü...
    Nasılda serttin başkalarına karşı
    beni savunurken;
    ve ne kadar yumuşak
    bir çift kısık gözle kendini
    ellerimin okşayışına bırakırken
    Gitmeni asla istemediğim halde
    buna mecbur olduğunu görmek
    ve sana bunları söylemeden
    ''git artık'' demek
    ''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
    kavuşacaksın mutluluğa''
    demek sana nede zor
    seni görmemek ve belki yıllar sonra
    karsılaştığımızda
    bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
    yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

    CAN YÜCEL
     
  14. bluedream

    bluedream Daimi Üye

    emegine saglık can
     

Share This Page