Alevilerde Özel isimler ve deyimler.

Konu, 'Yazılar, Makaleler, Araştırmalar' kısmında Asi_Prenses tarafından paylaşıldı.

  1. Asi_Prenses

    Asi_Prenses Daimi Üye

    İBLİS: Tanrı buyruğuna karşı gelip Adem'e secde etmeyen ve cennetten kovulan lânetli cin.
    İBNİ VAKT: Tanrı hükmüne boyun eğen.
    Harabat ehline duzalı azabın anma ey zahit
    Ki bunlar ibni vaktolmuş gamı ferdayı bilmezler (Hayalî)
    İBRAHİM: Hz. Muhammed'in atası sayılan peygamber.
    İDRIS: İlk elbise diken ve giyen, o nedenle terzilerin piri sayılan peygamber.
    İdris Nebi Hülle biçer / Süphan Allah deyu deyu (Yunus Emre)
    İKİLİK: Halkı Hakk'tan ayrı görmek, şirke düşmek.
    Şirke emretmez Hüdayı zulmilen
    Şirke düşmez Adem'e secde eden Sanman ki Adem ayrı Allah ayrıdır Ayrı görmez emrile vecde gelen (Aziz Kenzî)
    Görünen sen, gösteren sen, hem gören Ya NİZAMOĞLU iki görmek neden? (Seyyid Nizamoğlu)
    İKRAR: Tarikata katılma sözü vermek.
    İkrarımız ta ezelden vermiş beli demişiz Çok şükür bizler Muhammed Ali demişiz
    (A.A.A. Vaktidolu)
    İLMİ YAKİN: Akla uygun, bilim âlemi.
    İlim İrfan Mürşittir, karanlıkları koğar İnsanları cehalet, gaflet bunaltıp boğar, Gönüllerde parlayan, o saadet güneşi Şark ile Garp'ten değil, gerçek inançtan doğar.
    (Hünkar Bektaş-ı Veli)
    İLYAS: Bir peygamber.
    İMAM: Dinsel konularda bilgili, önder kişi. Alevi -Bektaşiler Oniki İmam'ı kutsarlar.
    İMAMET: İmamlık makamı.
    İMAMİYE: Hz. Ali yanlısı bir mezhep.
    İNSAN-I KÂMİL: İyi ahlâk ve erdemlerle bezeli; maddi ve manevi âlemleri birleştirip Hak ile Hak olan olgun insan.
    Kaygusuz aydur: Bu ilmi
    Okudum, anladım, bildim
    Bütün bu âlemin hükmü,
    Kâmil insan elindedir
    (Kaygusuz)
    İSA: Kitabı-mukaddes (İncil) sahibi, Hıristiyan âleminin peygamberi.
    Bize peder dedi tıflı Mesîhâ "Rabbi erini" diye buyurdu Mevla "Cem terâni" diyen biz idik ona Biz Tûr-ı Sina'nın tecellâsıyız (Edip Harabi)
    İSHAK: Bir peygamber. Ad olarak kullanılır.
    İSLAM: Tanrı'ya bağlılık, teslimiyet anlamında Hz.Muhammed'in kurduğu din.
    İSMAİL: Bir peygamber. Ad olarak kullanılır.
    İSM-İ Ã‚ZAM: Tanrı adlarının toplamı. En büyük adı: Allah.
    İSTİVA: Hurifîlere göre insan bedenini eşit biçimde ikiye bölen çizgi. Doğrulamak, eşit ve üstün olmak.
    İTTİHAT: Tanrı varlığında birleşmek. Hallacı Mansur'a göre Enel-Hak!
    KAAL MAKAMI: İçtensizlik. Birini çekiştirmek, dedikodu yapmak.
    KAALÜ BELÂ: Öncesiz, ezel. Bezm-i Elest: Ruhlar meclisi.
    KABE: Müslümanların kıble kabul ettiği Mekke'de bulunan mescit.
    KALENDER, KALENDERİ: Bıyık, kaş" kirpik ve sakallarını keserek, dünyadan el-etek çekip başı boş dolaşan derviş ve bunların oluşturduğu dervişlik.
    İki âlemde sultandır Kalender Kadimî küfrü imandır Kalender Vilâyet Kâbesin açtı HATAYİ Gulâmı Şahı-Merdandır Kalender
    KAZANÇ HALİ: Musahip olacak taliplerin birbirini tanımaları ve birbirine alışmaları hali.
    KEMERBEST: Nasip alacak olan canın beline bağlanan tiğbent.
    Muhammed'de cûşa geldi, Tac'ı başından aldı
    Kemerbestin Kırka böldü, sarıldılar Kırklara.
    (Hatayi)
    KERREM-ALLAHÜ VEÇHE (K.V.): Hz. Ali'in adı anılınca "Tanrı yüzünü kutlu eylesin" anlamında söylenen söz.
    KESRET: Bolluk, bereketlik, çokluk.
    KEVSER: Cennet ırmaklarından biri.
    KIRKLAR: Mirâc'tan dönen Hz. Muhammed'in katıldığı meclisin her türlü hevesten arınmış 17'si kadın, 23'ü erkek olan 40 can. Bunların oluşturduğu topluluğa Kırklar Meclisi denilir. Alevi-Bektaşi inancı Kırklar Meclisi'ne dayanır. Bu meclisin mürşitliğini Hz. Ali yapar.
    Erenler kalmaya kulun suçuna Yolum düşe geldi Kırklar içine (Kul Himmet Üstadım)
    KİLER EVİ: Hacı Bektaş Dergâhı'nda bulunan bir evin adı.
    KIRK BUDAK: Kırklar meydanında duran kırk budaklı şamdan. Bu şamdan yalnız Muharrem'in onuncu gecesi ile nevruz gecesi yakılır.
    Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız Her nefeste aşk ile, yaradan'ı anarız Erenler meydanına, vahdet ile girde gör Kırk budaklı şamdanda, kırkımız bir yanarız (Hünkar Bektaş-ı Veli)
    KIRKLAR MECLİSİ: Kırk erenin oluşturduğu muhabbet meclisi.
    Gelmiş oturmuşlar Kırklar Yediler Kırkımız da bir kişiyiz dediler
    (Kul Himmet Üstadım)
    KIRKLAR MEYDANI: Cem törenlerinde hazırlanan meydan.
    KIRKLAR ŞERBETİ: Nasip aşamasında içilen şerbet.
    KIRK MAKAM: Erenler meydanı. Dört Kapı'da bulunan makamlar toplamı.
    KIZIL DELİ: Bir eren
    Akyazılı işaret edip nefyini gamın Ferman verir Kızıl Deli Sultan efendimiz
    (Kânı)
    KOYUN, KURBAN: Yola talip olan can. Hak aşkına kesilip lokma edilen koç.
    Muhammed Ali'nin yoluna girdi Hiç pişman olur mu can kurban verdi On iki imamdan el etek aldı Muhammed Ali'ye indi bu kurban
    (A. A. A. Vaktidolu)
    KÖÇEK: Raks yapan erkek.
    KURAN: Müslümanların kutsal kitabı. Hz. Ali "Kuran'ı natık" (Konuşan Kuran) olarak kabul edilir.
    LÂ FETÂ İLLÂ ALÎ,
    LÂ SEYFE İLLÂ ZÜLFİKÂR: Ali gibi yiğit, Zülfikâr gibi kılıç yoktur.
    LATAAYYUN: Tanrı ile kâmil insanın birlik makamı.
    Birdir dedi aşinayi vahdet
    Mevci Ehadiyet Ahmediyet (Şeyh Galip)
    Kalırdı lâfzu mana tenknayi Lâtaayyünde Hakikat üzre bu manaya suret vermese Adem (Nabî)
    Vahdet ellerinde hava başkadır, Zemin başka orda sema başkadır Orda kul başkadır Hûda başkadır O illerde gezen divaneyiz biz
    (Ali Nihat Tarlan)
    LEVH-İ MAHFUZ: Tasavvufta insanın gönlü. İnsan kaderini, olmuş ve olacakları yazılı olarak belirten Tanrısal levha.
    LEVLÂKE LEVLÂK: Tanrı, "Ya Muhammed! Sen olmasaydın yeri ve göğü yaratmazdım" diyerek Hz. Muhammed'i yüceltmiştir. Bu söz şöyle de söylenmektedir: "Ya Muhammed, ya Ali! Siz olmasaydınız bu evreni yaratmazdım."
    LUT: Bir peygamber.
    MAKAMI LÎMAALLAH: Ölmeden önce ölmek makamıdır.
    Tüm kötülüklerden ölüp Güzelliklerden dirilmektir.
    (A.A.A. Vaktidolu)
    MELEK: Tanrı katında bulunan nurdan yaratılmış varlık. Bilinen melekler şunlardır: Azrail, Cebrail, İsrafil, Mikail, Kirmen Katibin, Malik, Münker, Nekir ve Rıdvan.
    MENGUŞ: Bekâr dervişlerin kulaklarına taktıkları küpe.
    MEST: İlahi aşk ile kendinden geçmiş, sarhoş.
    Ben mesti ezel gelmişim ben ta ebet mest giderim Hiç ayılmaz esrüklüğüm zühtü takva neme gerek (Eşref oğlu)
    MEVÂLÎ: Hem efendi, hem köle.
    MEVT: Şehvet ve nefis isteklerinden kurtulan ölü beden. Eline, Diline, Beline sahip olmak.
    Hayatı cavidanı şeyhi kâmilden sual ettim Ölmeden önce ölmektir deyince intikal ettim
    MEYDAN: Cem töreninin yapıldığı yer.
    MEYDANCI: Meydan hizmetlerine bakan kişi.
    MEYHANE: İçki içilen yer. Tasavvufta tekke.
    Mansur gibi cuşa gelir söyler Enel-Hak
    Her aşıkı sadık ki bu meyhaneye uğrar (Nesimî)
    MİHMAN EVİ: Hacı Bektaş Dergahı'nda derviş adayı bu evde bir süre hizmet eder.
    MUHİP: İkrar alan can.
    MUSAHİB: Birbiriyle görüşüp anlaşan iki canın dünya ve ahret kardeşliği.
    Musahip musahibin varisi İkisi bir elmanın yarısı
    MUSA: Kutsal Kitap Tevrat inerek Musevi dinini kuran peygamber.
    Abu hayat ile Kevser, yüce yayla bizdedir.
    Mecnun'u çöllere salan, saç'ı Leyla bizdedir.
    Okuma bilirsen talip, kendi kitabına bak Musa'nın Tur'u Sina'sı, sırrı Mevla bizdedir.
    (Hünkar Bektaş-ı Veli)
    MÜ'MİN, MÜSLİM: Zahiri âlemde iman eden, İslâm olan. Batıni âlemde ikrar verip yola giren ve arınıp bir can olan bacılar, kardeşler.
    MÜCERRET: Bekârlık. Balım Sultan'ın uyguladığı yöntemle bekâr kalmak isteyenlerin kulaklarına bekâret nişanı takılır.
    MÜRŞİD-İ KÂMİL: Olgunlaşan, Tanrı ile birleşip yol gösteren.
    NADI ALI: Rivayet odur ki darda kalan Hz. Muhammed, "Nâdî Ali" "Edrikni ya Ali" diyerek bağırınca; Hz. Ali, "Lebbeyk" diyerek yardımına yetişti.
    NAZARIM: Bektaşiler, karşılarındaki kişilere "sen" yerine "nazarım" derler.
    NEFES HAKLAMAK: Söz tutmak.
    NESÎMÎ: Hallacı Mansur'un Enel-Hak felsefesini savunduğu için 1418'de Halep'te derisi yüzülerek katledilen ünlü tasavvufçu.
    ONDÖRT MASUM-I PÂK: Oniki İmamların henüz küçük yaşta zalim Emevi egemenleri tarafından katledilen çocukları şunlardır:
    1-) Aliyelmürteza oğlu Muhammed Ekber. Ömer'in Fatima'yı darp edişiyle Hakk'a yürüdü.
    2-) İmam Hasan oğlu Abdullah. 7 yaşındayken Amr oğlu Talha tarafından şehit edildi.
    3-) İmam Hüseyin oğlu Abdullah. 2 yaşındayken Kerbelâ katliamında Ezrak oğlu Utbe tarafından şehit edildi.
    4-) İmam Hüseyin oğlu Kasım. 3 yaşındayken Kerbelâ katliamında Huzme Kahili tarafından şehit edildi.
    5-) Ali Zeynel-Abidin oğlu Hüseyin. 6 yaşındayken Neval oğlu Muaviye tarafından şehit edildi.
    6-) Ali Zeynel-Âbidin oğlu Kasım. 3 yaşındayken Adeb oğlu Yezit Senan tarafından şehit edildi.
    7-) Muhammed-Bâkır oğlu Aliyyül'eftar. 4 yaşındayken Hamid-i Dımışkı tarafından şehit edildi.
    :cool: Câfer-i Sadık oğlu Abdullah Asgar. 3 yaşındayken Urban tarafından şehit edildi.
    9-) Câfer-i Sadık oğlu Yahya-el-Hadi. 3 yaşındayken Halifenin gözleri önünde Mahmut Kufi oğlu Abdullah tarafından şehit edildi.
    10-) Musa-i Kâzım oğlu Salih. 3 yaşındayken Abdullah oğlu Osman tarafından şehit edildi.
    11-) Musa-i Kâzım oğlu Tayyib. 7 yaşındayken İbrahim Dımışkı oğlu Yusuf tarafından şehit edildi.
    12-) Muhammed Taki oğlu Cafer Tahir. 4 yaşındayken İbrahim Dımışkı oğlu Yusuf tarafından şehit edildi.
    13-) Hasan-el-Askeri oğlu Cafer. 1 yaşındayken İbrahim Dımışkı oğlu Muhammed Nasır tarafından şehit edildi.
    14-) Hasan-el-Askeri oğlu Kasım. 3 yaşındayken İbrahim Dımışkı oğlu Mansur tarafından şehit edildi.
    ONYEDİ KEMER-BEST: Hz. Ali'nin kemer kuşattığı zatlar şunlardır:
    1-) Salman Farisi (Pâk). 150 yaşında eceliyle öldü.
    2-) Ebubekir oğlu Muhammed. Mehdi oğlu Muaviye tarafından şehit edildi.
    3-) Malik Eşder. Muaviye tarafından zehirlenerek şehit edildi
    4-) Yaser oğlu Ammer. Muaviye tarafından Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    5-) Veysel Karanî. Muaviye tarafından Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    6-) Abuzer Gaffar. Halife Osman zamanında sürgünde şehit edildi.
    7-) Haris oğlu Huzeyme. Muaviye buyruğunca Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    :cool: Badi-i Hazai oğlu Abdullah. Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    9-) Adil Haris oğlu Abdullah. Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    10-) Ebu Heysemüt Tıhani. Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    11-) Haris Seybani. Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    12-) Ebu Vakkas torunu Haşim oğlu Utbe. Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    13-) Ebu Huzeyfe oğlu Muhammed. Abdullah Nahii tarafından şehit edildi.
    14-) Kamber Ali Sultan. Haccac-ı Zalim tarafından şehit edildi.
    15-) Vezza oğlu Mürtefı. Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    16-) Kays Hamadani oğlu Sa'd. Sıffın Savaşı'nda şehit edildi.
    17-) Abbas oğlu Abdullah. Bilgin biriydi. Muaviye tarafında şehit edildi.
    PİRİMUGAN: Ateşperest
    POST: Bektaşi ibadetinde yer alan 12 post şunlardır:
    1-) Dede-Baba postu, Horasan postu.
    2-) Aşçı postu, Seyyit Ali Sultan postu.
    3-) Ekmekçi postu, Balım Sultan postu.
    4-) Nahip postu, Kaygusuz Sultan postu.
    5-) Atacı postu, Kanber Ali postu.
    6-) Meydancı postu, Sarı İsmail postu
    7-) Türbedar postu, Karadonlu Can Baba postu.
    :cool: Kilerci postu, Er kulu Hacım Sultan postu.
    9-) Kahve postu, Şah Şezerlî postu.
    10-) Kurbancı postu, Hz. İbrahim postu.
    11-) Ayakçı postu, Abdal Musa postu.
    12-) Mihman evi postu, Hızır postu.
    REHBER: Yol gösteren. Bektaşilikte Meydan ve Yol rehberliği vardır. Yol rehberi, yolun kurallarını öğretir. Meydan rehberi ise, cem hizmetlerine öncülük eder.
    RUM ERLERİ: Anadolu Abdalları.
    RUH: Bedene can veren içsel âlem.
    SALAT: Hz. Muhammed ve Ehlibeyt anılınca, saygı ve sevgi gereği okunan dua.
    SAM: Bir peygamber.
    SECDE: İbadet esnasında saygıyla eğilip alnı yere koymak.
    SELMANÎ: Kırklar Meclisi'nin hizmetlisi Selmanî Farisi.
    Bir kral oğlunu Selman eyledi
    Selmanî Erzan dağına atan Ali'dir
    Selman da soyundu gölü boyladı
    Hırkanın üstünde yatan Ali'dir
    (Kul Himmet)
    SECDE-İ Ã‚DEM: Âdem'e secde etmek.
    SEYYİD-İ SÂDÂT: Peygamber soyundan olmak. İmam Hasan soyundan gelenlere "Şerif, İmam Hüseyin soyundan gelenlere de "Seyyit" denilir.
    Hz. Muhammed'in bir hadisinde:
    Seyyid'i sadat'ım Muhibbi sadatım
    Bir elmanın yarısı gibidirler.
    Biri birinden ayrılmazlar.
    SEMAH: Cem törenlerinde kadın ve erkeklerin beraber saz eşliğinde Hak aşkına dönmeleri.
    Haşa ki bizim semah'ımız oyuncak değildin İlahi bir aşktır. Salıncak değildir. Kim ki, Semah'ı bir oyun sayar. Mümin diye namazı kılınacak değildir.
    (Hacı Bektaş-ı Veli)
    SEYYAH VERMEK: Gezi isteyene izin vermek.
    SIRROLMAK: Varlığını yok etmek, ölmek.
    SİTEM: Çıkışma, eziyet.
    SUFÎ (SOFU): Tarikata bağlı kişi.
    SÜLEYMAN: Bir peygamber.
    SÜREK: Her talibin kendi dedesine bağlı olarak yolu sürdürmesi.
    ŞAH: Her şeyin en iyisi, en yücesi. Şah Ali, Şah Hüseyin gibi...
    ŞEMSİ TEBRİZÎ: Mevlânâ'yı irşat eden kişi. Mevlânâ'nın oğlu Bahattin 1248'de öldürdü.
    ŞİT: Bir peygamber.
    ŞİRK: Ortak. Halkı Hakk'tan ayrı görmek.
    TAKİYYE: İkiyüzlülük, Riyakârlık.
    TALİP: İsteyen. Yol eri.
    TEBERRA: Hz. Ali'yi ve Ehlibeyt'i sevmeyeni sevmemek.
    TECDİDİ VUZU: Babası ölen kişinin bir başkasını baba bilmesi.
    TENASÜH: Öldükten sonra ruhun bir başka cisme geçmesi.
    TEVELLÂ: Hz. Ali'yi ve Ehlibeyt'i seveni sevmek.
    TEVBE-TELKİN: İşlenen bir günahtan dolayı pişmanlık duyup bir daha aynı şeyi yapmamak.
    TEVHÎD: Hak-Muhammed-Ali bağlamında birlenerek cemde saz ve söz ile zikir çekmek.
    TE'VİL: Yorum getirme, ayetlere başka anlamlar verme.
    TİĞBENT: Kesilen kurban yününden yapılan ip.
    ÜÇ SÜNNET YEDİ FARZ: Aleviliğin temel kuralları.
    ÜÇ SÜNNET: 1-) Dilini tevhit sözcüğünden ayırmamak. 2-) Gönülden düşmanlığı, kini, kibri, kıskançlığı atmak; Şeytana uyup hırsa kapılmamak. 3-) Hakk'ın kudretince sözünü bilmek; kimseyle kavga etmemek, düşmanlık gütmemek. uymak. 4-)Mürebbi hakkına saygı göstermek ve buyruğuna uymak. 5-) Kuşak kuşanmak ve Halifeden el alıp tövbe etmek. 6-) Musahibini hakikatte hak dergahına eriştirmek. 7-) Halifeden taç ve kısvet alıp özünü Pire vermek.
    VAHDET: Birlik. Tanrı'ya yakın olma.
    VAHDET-İ VÜCUD: Varlığın birliği. Yaratan ile yaratılanın bir olması.

    VELAYET: Ermişlik. Tanrı'ya bedeni ve kalbiyle bağlanmak, dost olmak.
    YOL OĞLU: Tarikata girip nasip alan kişi.
    ZİL: Gölge. Âlem.
    ZÜLF: Tasavvufta Tann'nın sıfatları anlamındadır.
    ZÜNNAR: İp anlamında olup ateşperestler ile putperestlerin bellerine bağladıkları kuşaktır.

    (alıntıdır)
     

Sayfayı Paylaş