Size Ahmet Kaya´dan bahsedeceğim. İlk defa bir yazıyı yazarken ellerim titriyor. Sürekli, yazdıklarımı karalıyor, daha düzgün cümleler arıyorum. Oysa her şey aklımda, anlatacaklarım çok belirgin. Size Ahmet Kaya savunuculuğu yapmayacağım. Beni tanıyanlar bilir, O´nu kötülemem de... (İşte... Parmaklarım tıkır tıkır işliyor). **** Ahmet Kaya Adıyamanlı bir baba ve Erzurumlu bir anneden Malatya´da doğmuş. Kendisiyle beraber 5 kardeşlermiş. 15 yaşına kadar Malatya´da büyümüş. 15 yaşına geldiğinde göç dalgası ailesini vurmuş ve İstanbul´a taşınmışlar. Denizi ilk defa 15 yaşında İstanbul´da görmüş. Ahmet Kaya ve ailesi kamyondan eşyalarını indirirken İstanbul´un yerlileri eşyaların üzerinde âMalatyaâ yazdığı için belki Kaya ailesine belki de tüm Malatyalılara âkıroâ yaftasını yapıştırmışlardı bile. Çok uzun süre arkadaş edinemedi kendisine. Giyimlerinden konuşmalarına kadar sürekli insanları izledi. Kimseyle konuşmuyordu. O´na göre kendi konuştuğu dil ile İstanbulluların dili aynı değildi. Sonra özenmeye başlamış onlara da; becerememiş. "dostum dostum güzel dostum bu ne beter çizgidir bu bu ne çıldırtan denge yaprak döker bir yanımız bir yanımız bahar bahçe..." Okulda herkesin beğendiği kızla konuşmayı çok istemiş. Kızın yanına gidip konuşmak istediğini söylediğinde, kız ârica ederimâ demiş. Kızın rica ederim demesini ise uzun süre küfür etti sanmış. 80 ihtilaline kadar İstanbul´a alışmaya çalışmış. İhtilalden önce, yeni edindiği ortak görüş ve fikirleri savunduğu âsolcuâ arkadaşlarıyla duvarlara afiş ve bildiri astığı için ihtilal olunca tutuklanmış. Bir süre içeride kaldıktan sonra özgürlüğüne kavuşmuş (Acı çekmek özgürlükse)... Dışarı çıktığında eski arkadaşlarının yanına gitmiş. Cebinde bir kuruş parası yok. Daha önce beraber mücadele verdiği arkadaşları Ahmet´i tanımamışlar bile. Eve dönmek için otobüs parası istemiş. Onu bile vermemişler. Saatlerce yürümüş eve varmak için. Yolda uzun uzun düşünmüş. âParam yok. Kimse iş vermiyor. En iyisi tekrar hapse girmekâ demiş. Hapishane girmek için ilginç bir fikir gelmiş aklına. Düzeni eleştiren bir kaset çıkarırsa muhakkak kendisini içeri alırlar diye düşünmüş. Zaten daha önce eğlence yerlerinde, düğünler de türkü söylemişti. âHatta bir keresinde hiç tanımadığı birinin düğününde salonda kendini ortaya atmış. Var gücüyle oynamış... Oynamış... Oynamış... Bu olayı Can Dündar´a Aynalar Programında anlatırken hüngür hüngür ağlamış. Bu gözyaşı ne için dökülüyordu?- Hapse girme fikrini annesine söylediğinde annesi çok ağlamıştı ama başka çare yok gibiydi. En azından hapishanede karnını doyuruyorlardı. Arkadaşlarının yardımıyla albümü zar zor tamamladı. Hatta içerde fazla yatmamak içinde albümün en sonuna Mehmet Akif Ersoy´un dizelerinden oluşan bir türkü ekledi. Albüm piyasaya çıktı. Ertesi gün kapının çalmasını, polislerin kendisini almasını bekledi. Ama öyle olmadı. Hayat işte şimdi O´nun için dönmüştü. Dışarıya çıktı. Seyyar kasetçiler, plakçılar Ağlama Bebek ile inliyordu. Yolda kendisini görüp âOoo Ahmet Abiâ diyenlere selam veriyordu ama plak şirketine gidecek otobüs parası hâlâ cebinde yoktu. Ağlama bebek 450 bin sattı. Her şey değişmişti artık. "çok uzakta öyle bir yer var o yerlerde mutluluklar bölüşülmeye hazır bir hayat var." Yaptığı müziğin benzeri olmadığı için bir süre herhangi bir gruba dahil edilemedi. Tedadüf eseri kendinden önce bu tür türküler söyleyen Ruhi Su ile karşılaştı. Ahmet Kaya, Ruhi Su´dan bir türkü çalmaya başladı. Ruhi Su´nun tepkisi çok sert oldu âKes kesâ dedi. âBağlama böyle mi çalınır?â Oysa Ahmet Kaya´ya göre bağlama at koşturur gibi olmalıydı. Dans etmeliydi parmakları tellerle. Bu konuşmanın ardından Ahmet Kaya çıkacağı bir konserin ismini belirlemişti bile: âBağlama böyle de çalınırâ "bırak beni gayri uçam uçamda yollara göçem ben uçmasam bil ki içem uçsuz yollara yollara." Sonra albümler peşpeşe geldi. Milyonları peşinden sürüklüyordu artık. İlerleyen zamanlarda şarkılarını artık insanlara değil; âdağlaraâ söylemeye başlayacaktı. O öyle bir müzik tarzı oluşturmuştu ki, kendi gibi olmaya çalışan şarkıcılar-türkücüler türemeye başlamış ama hiç biri tutunamamıştı. Ahmet Kaya'nın -Dönüm Noktası- Belki o gün ödülünü aldıktan sonra teşekkür edip yerine otursaydı yaşadıklarının hiçbiri yaşanmayacaktı. Ama O her zamanki gibi bildiklerini okudu. âKürtçe kaset yapacağım, Kürtçe klip çekeceğimâ dedi. Sonuna da ekledi: âVe bunları yayınlayacak cesaretli insanların olduğunu da biliyorumâ S. Ortaç başta olmak üzere E. Saatçi ve bir grup Türklüğe hakaret ettiği gerekçesiyle (Oysa ağzından Türklükle ilgili bir kelime bile çıkmamıştır) Ahmet Kaya´nın bulunduğu masaya çatal-kaşık fırlatmaya başladılar. Sanki Milli Takım galibiyeti kutlayan fanatik gruplar gibi 10. yıl marşını söylemeye başladılar. İşte... Rüzgâr tersine dönmüştü. Birkaç gün sonra bir televizyon kanalının kapısının altından(!) Ahmet Kaya´nın 1993 yılında Almanya´da pkk bayrağı önünde çekilmiş fotoğrafı atılmıştı. Oysa daha sonra ıspatlanacaktı ki; Ahmet Kaya 1993 yılında hiç yurt dışına çıkmamıştı. "dövülmüşüm sövülmüşüm kovulmuşum ben s.ktir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan çeker giderim." Evet gitmişti Ahmet Kaya. Hem de bir daha dönmemek üzere. Tarih 16 Kasım 2000´i gösterdiğinde de ölüm haberini almıştık. âBiz buradayız gitmeyiz, ülkemizi beklerizâ şarkısını yazan E. Saatçi ve S. Ortaç artık ülkelerinde rahatça gezebilirlerdi. 30 yaşına kadar insanların nasıl lahmacun yediğini, nasıl içine soğan döktüklerini, nasıl dürüp ağızlarına götürdüklerini izlemişti Ahmet Kaya. Acaba kendisine âteröristâ diyenler bunun ne demek olduğunu bilirler miydi? Acaba kendilerine hiç âkıroâ denilmiş miydi? Hayatı boyunca hiçbir partiye ve örgüte üye olmamıştı O. Ama sapasağlam bir video bırakmıştı geriye. Aynalar belgeselindeki son cümleleri: âArka cebimde yarım metrelik kefenim var. Her anlamda yani. Ölürsem, bir tek isteğim var. Kimse ama hiç kimse bu ülkeyi sevmiyor demesin. Ben Edirne´den Ardahan´a kadar bu ülkeyi çok sevdim.â "biri saksımızı çiğneyip gitti biri duvarları yıktı camları kırdı fırtına gelip aramıza serildi biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri her şeyi kötüledi bizi yaraladı biri şarabımızı döktü soğanımızı çaldı biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor olmasaydı... olmasaydı sonumuz böyleâ gözüm yaşarıyor yüreğim yanıyor /kanıyor olmasaydı sonumuz böyle" **** 98 yılında çıkaracağını söylediği Kürtçe albümler artık piyasada. Şarkılar devletin televizyonunda bile söyleniyor. Ne oldu? Ülkemize bir zarar geldi mi? Özgürlükleri kısıtlamak ne kadar doğru peki? Peki şimdi S.O ve E.S´yi televizyonda görünce ne kadar mutluyuz? **** Hepimiz farklı dinden, ırktan, mezhepten olabiliriz. Ben hiç kimseye Alevi/Sünni, Hıristiyan/Müslüman ayrımı yapmadım. Hatta bunlara o kadar ilişkisiz kaldım ki en yakın arkadaşlarımın bile dinini, dilini, ırkını merak etmedim/bilmedim. Ve ben de bu ülkeyi Edirne´den Ardahan´a kadar çok sevdim (şehrinin birinde 37 yıldızlı bir otel yanmış olsa bile...). Kulaklarıma çok uzaklardan bir türkü geliyor şimdi... "edirne kapısı zordur geçilmez, uzaktır memleket kolay gidilmez, dağda açan çiçek şehirde büyümez; koyma beni buralarda gözünü seveyim, zincir vurma yüreğime bırak döneyim." Zamanınızı bu uzun yazıya ayırdığınız için teşekkür ederim. Ben inanıyorum ki bu yazıya zamanını ayıran Aynalar Belgeseli´ne de 57 dakikasını ayırır. ben okurken duygulanmadım desem yalan olur böyle bir insana bu eziyetleri çekitip vakanın terketmesine neden olan insanları Hakka Havale ediyorum kaynak: www.hafif.com
decar öncelikle insanlara örnek teşkil eden kişiyi yani ahmet kaya yı anlatıgın için cok sagol ama bu günlerde ahmet kayayı ele alarak reklam yapmak isteyen kişiler var örneyin radikalin 07 01 2007 sayısında orhan pamuk ahmet kaya ve nazım hikmetin hayatını kendi hayatına benzetini söylüyor ama alakası bile yok kendisinin yurt dışında yaşadını ve bu kişilerin yutuşunda öldünü söylüyor ama bunu unutuyorki onlar sürgündeydi orda öldüler onlar gelmek istiyorda gelemiyorladı peki orhan pamuk tatil yaparcasına gidiyor
Aslında Ahmet Kaya hakkında neler söyleyebilirim bilmiyorum. Çoğu inasan gibi ende öldüğünü düşünmüyorum ki inşallah öyledir. Vatanını terk ettirdiler yapmak istediklerini açık yüreklilikle söyleyince. Ama bakın şimdi onun vatanını terk etmesini sağlayan sözler şimdi uygulanıyor. belki o yapamadı (yaptırılmadı) söylediklerini ama yapanlar oldu hemde ne gizlisi var ne saklısı. şimdi aynen ahmet kayaya yaptıkları gibi şimdi kürtçe şarkılar türküler söyleyenleri vatan haini ilan etmiyorlar. yani burada açıkça görülüyorki sorun kürtçe şarkı söylemek değilmiş aslında bu milletin tek sorunu Ahmet Kayayı yok edebilmekmiş... Ama edemediler o da ayrı yani.
Öncelikle bu güzel yazı için teşekkür ederim. Ahmet Kaya'nın uğruna canını bile vereceği davası artık bize emanet ve biz de üstümüze düşeni yapmalıyız. Ben yanmasam, Sen yanmasan, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa... bu söz herşeyi açıklıyor bence...
cihan cook güzel yazmışsın emeyine saglık s.o & e.s şimdii rahatlardırr o attıgı catal kaşıklarr onlaraa döner ellbettt
sevgili decar bizlerle paylaştığın yazı içn yürekten teşekkür ederim...Ahmet Kaya için söylenecek çok şey var ancak bazen susmak ve uzaklara dalmak gelir ya insanın içnden işte Ahmet Kaya denincede uzaklarda bi yerlerde olduğunu düşünmekten başka bişey yapamıyorum...
cihan bu cok güzel yazi icin cok tesekkür ederim, kesinlikle ahmet kaya'nin ölümüne sebep olan kisiler KIRO'dur ve o kirolar kiro olarak yasamina devam ediyorlar......
cihan bu yazin icin cok tsk ederim guzel bi paylasim. ahmet kaya hakkinda konusmak kelimeler yetmez.zaten hep genellikle dogru konusan iyi olan kisilerin sonu olum oluyo.ama o olmedi benim hala icimde yasiyo.onun olumene seben olanlar bide cikip utanmadan olmedi baska ulkede yasiyor gorunmus diye haber cikardilar.adam oldu topragin altinda bile raht birakmiyorlar. :-o :-o :-o kotulere hic bi zaman bisey olmuyor herzaman iyi niyetli dogru konusanlara olan oluyo......ahmet kayada olmedi olmicek hala icimizde yasasin!!!!!!!!!! :-o :-o :-o
denilecek bir söz kalmamıs cihan zaten söylenecekleri söylemişsin bu dünyada yalan yalandır zaten ama doğruyu söylemekte yalan olmus paylasımın için sağol cihan emeğine sağlık :-o :-o
BEN SİZLERDEN BİRAZ FARKLIYIM YAZIYI GÖZLERİM DOLARAK OKUDUM :| BAZEN HANGİSİ DOĞRU HANGİSİ YANLIŞ BİLEMİYORSUNUZ. BEN O ÇATAL VAKASINDAN SONRA HİÇ AHMET KAYA DİNLEMEDİM TA Kİ KISA BİR SÜRE ÖNCESİNE KADAR. HAYATIMDA ÇOK ÖNEMSEDİĞİM BİRİ VARDI AHMET KAYA DİNLEMEDİĞİM HALDE HEP AHMET KAYA CD LERİ DOLDURUYORDU BANA VE YANIMDAYKEN ZORLA DİNLETİYORDU OYSA NE KADAR DA HAKSIZLIK ETMİŞİM İKİSİNE DE :| EMEĞİNE SAĞLIK CAN...
emegıne yuregıne saglık gercekten cok kotu oldum parcalarını severek dınledıgım sayılı kısılerden bırıdır bende oldugune ınanmıyorum herkesın ınancı savundugu kendıne saygı duymak zorundayız yanlıs yada dogru ama gercekten haksızlıga ugramıs bı ınsandır ..teskekurler can cok degerlı bı paylasım olmus