Alevileri Bazı Alevilerden Korumalı

Discussion in 'Serbest bölge' started by prkacin, Oct 30, 2008.

  1. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Toplumlar zaman içinde şekillenirler. Ortak tarih ve bu tarih içinde var edilen kültür, toplumun üretim ve üretim ilişkilerine uygun olarak şekillenir. Bu kültür, hayatın içinde olan ve hayata dair olan her şeyi içerir. Bu yüzden toplumların yaşam biçimi, onların kendilerini ifade ediş, hayata ve dünyaya bakışının da kısa özeti olur.

    Toplum yaşamı içinde inançların önemli bir yer tuttuğu tartışılmaz. Toplumlar inançları ile salt bu günlerini anlatmakla kalmaz, aynı zamanda onların geçmişlerine doğru yapılacak yolculuğa da olanak verirler.
    Tarihin belli dönemlerinde, inançların toplulukları bir arada tuttuğunu ve önemli birleştirici harç görevi gördüğünü biliyoruz. Ancak inanç kimliğinin zaman içinde giderek zayıfladığı ve diğer kimliklerin öne çıkmasının gündeme geldiği yerde, inatla inanç kimliği üzerinden oluşmasına çalışan birliklerin çok da kalıcı olmayacağını görmek gerekir.

    Kırın dar, kapalı toplumları içinde çok önemli olan inanç kimliği, şehirlerde aynı etkin gücünü gösteremez. Şehirde daha çok geçiş aşamasında, sıkı sıkıya sarınıldığına tanık olduğumuz inanç kimliği, zaman içinde şehire uyum ile yerini diğer kimliklere bırakmak zorunda kalır.

    Şehri var eden üretim alanları ve ilişkiler ağı, doğal olarak sınıfsal kimliklerin giderek daha çok öne çıkmasının asıl nedeni olurken, bu kimlikler üzerinden kendini ifade ediş öne çıkar. Bu süreçte ve süreci izleyen zaman içinde inanç kimliği tamamen yok olmaz. Burada söz konusu olan, inanç kimliğinin yeni kimlikler karşısında zayıflaması ve geri plana düşmesidir.

    Türkiye'de şehir yaşamı içinde inanç kimliğinin hala öne çıkıyor olması, Türkiye'nin şehirleşme düzeyi ve şehirleşmesinde ortaya koyduğu özgün yapılanmaların payı son derece büyüktür. Her şeyden önce bu şehirleşme, sanayinin ihtiyaç duyduğu işgücünün şehirlere çekilmesi yolu ile olmamış, daha çok kırsal üretim alanlarının daralması, güvenlik, depremler ve büyük barajların yapımı bu şehirleşmede belirleyici olmuştur.

    Böyle olunca Türkiye'nin şehirleşme düzeyi daha çok "şehirde olmak" ile sınırlı kalmıştır. Şehirleşme, şehirli kimliklerin de edinildiği üretim alanları ile tanışma ve şehrin sosyal yaşamı içinde aktif olma ile sağlanır. Sanayı üretiminin ve şehrin merkezinin çok uzağında varoş diye tanımlanan mahalle ve semtlerde, daha çok aynı yöreden gelenlerle iç içe yaşam, kırın kimliklerinden ve yaşam tarzından kopuşu sağlayamadığı gibi, kırsal ilişkilerin ve kimliklerin şehrin az ötesinde yeniden üretilmesine sebep olmaktadır. Hatta bu bazen, şehirle buluşmada zorlanıldığı noktada, kendi içine kapanma ve gettolaşmaya da yol açacak boyutlara varabilmektedir.

    Daha çok bu semt ve mahallelerde içe kapanmanın bir biçimi ve/veya sonucu olan inançlarla kendini ifade etme; cami yapım dernekleri, kuran kursu, vakıf ve cem evi adı altında örgütlenmelerin ortaya çıkmasını sağlayan etmenlerin başında gelmektedir. Sünni inanç eksenli örgütlenmeleri bir kenara bırakıp devam ettiğimizde, Alevi dernek, vakıf ve cem evlerinin neredeyse tümünün buralarda kurulmuş olduklarını görüyoruz. Bu Alevi kurumlarının şehirlerde inanç kimliğinin ifade edilişini pekiştiren örgütlenmeler olduğunu söylemek, doğru ama eksik bir tespit olur.

    Alevi kurumlarının kendilerini inanç ile sınırlı tutmadıklarını, örgütledikleri etkinlikler ve çalışmalar bize göstermektedir. Alevi örgütlenmesinin salt inanç eksenli olmaması bilinçli bir tercihten çok, Aleviliğin yerel bir inanç olması, Anadolu'nun değişik yörelerinden şehre gelmiş olan Alevilerin, üzerinde hem fikir oldukları kurumsallaşmadan henüz çok uzakta olmaları yatmaktadır. Hiç kuşkusuz Alevi örgütlerinin içinde aktif olarak yer alan birçok unsurun geçmişte sol örgütler içinde yer alması, en azından yakınlıkduyar düzeyinde solcu bilinmesinin de bunda payı yadsınamaz.

    Alevi dernek, vakıf ve cem evlerinin, daha çok demokratik kitle örgütü olarak şekillenen, siyasal taleplerin dillendirildiği kurumlar olmalarından başka, kültürel faaliyetlerin ve sosyal etkinliklerin de öne çıktığı yerler olması, yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı kaçınılmazdır. Alevi kimliğinin tanınması, cem evlerinin ibadet yeri olarak resmi bir statüye kavuşturulması gibi siyasal talepler yanında, sosyal dayanışma ve kültürel iletişim içinde olma ihtiyacı, Alevilerin birliğinin ve örgütlülüğünün temelini oluşturuyor. Alevi inancının bir gereği olan Cem ayinleri, bu kültürel iletişimin öncelikli ve yadsınmaz unsuru olarak öne çıkmakla birlikte, bununla sınırlı kalmadığını, yerel inanışları şekillendiren değerlerin paylaşıldığı çok yönlü sosyokültürel iletişim olduğunun altını kalınca çizmek gerekir.

    Alevilerin inanç kimliği ile ilgili en sıradan siyasal talepleri ya da en nahiv biçimi ile kendilerini Sünni inançlara karşıtlık üzerinden tanımlama çabası, Türkiye siyasi yelpazesinde onların istemi dışında bir yer edinmesini sağlıyor. Devletin tek dil, tek din gibi resmikabullerinin karşısında konumlanması kaçınılmaz olan Alevileri muhalif olmaya ve değişik muhalif kesimlerle yakınlaşmaya zorluyor. Ancak bu nesnel durumu öznel değerlendirmelerle sol olarak okumak ne kadar yanlış ise, bazı kesimlerin Alevilerin muhalif oluşlarını, bilinçli ideolojik yönlendirmelerle, inanç kimliği ile sınırlandırmaya çalışması da o kadar art niyetlidir. Eşyanın tabiatı gereği, aynıların aynı yerde buluşması kaçınılmazdır. Bir yandan devletin resmi politikalarının Alevileri zorladığı muhalif olma konumu, diğer yandan hâlâ büyük kitlesi itibarı ile emekçi ve işçi olan Alevilerin sol ve sosyal demokrat siyasi oluşumlarla buluşması, geçici yalpalamalar yaşasa da kaçınılmazdır.

    Alevi dernek, vakıf ve cem evlerinin kitleselleştiği oranda siyasiler ve siyaset üzerinde bir baskı unsuru olabilmeleri mümkün olurken, bunun her zaman Türkiye'nin demokratikleşmesine, Alevilerin genel talepleri ve sorunların çözümüne hizmet etmediğini görüyoruz. Bu kurumların bünyesinde öne çıkan isimlerin, çoğunlukla bunu siyasete geçişin bir aracı ve siyasi getiri sağlamak olarak görmesi, zaman zaman Alevilerin çözüm bekleyen sorunlarının önüne geçebilmekte. Özelikle genel ve belediye seçimleri öncesinde yaşanan uç örnekler, bu söylediğimizin açık bir göstergesi olur. Tam da böylesi dönemlerde, amaca uygun başlatılan yapay tartışmaların gündeme geldiğini, bir birine yakın uzak kurumlar arasında veya kurumların kendi içinde sonu gelmeyen tartışmalara girildiğini görüyoruz.

    Aleviliği ve Alevileri özelikle bu Alevilerden korumadan, Aleviliğin sorunlarının çözüleceğini ve Alevilerin diğer muhalif kesimlerle yakınlık içinde daha demokratik bir Türkiye projesi içinde yer almasını beklemek nerdeyse olanaksızdır.


    Kaynak: Hasan Kaya (Bizimgazete)
     
  2. ero

    ero Daimi Üye

    YAZIN İÇİN TEŞEKKÜRLER PREKACİNN.......

    BU YAZI GENELDE HER NE KADAR DOĞRU VERİLER IŞIĞINDA YAZILMIŞSA DA, YER YER YANLIŞ ANLAŞILMALARA DA SEBEBBİYET VEREBİLİR..
    ALEVİLER TABİKİ İNANÇLARI ÖRF VE GELENEKLERİ İTİBARİ İLE SOL FRAKSİYONLARI SAVUNACAKTIR, HELBET EŞİTLİKÇİ TUTUM SERGİLEYECEKLERDİR..

    ÖFR VE İNANÇLARI GEREĞİ BİR KISIM ŞER GÜÇLERİ TARAFINDAN KULLANILMAYA ÇALIŞILMALARI SADECE ALEVİLER İÇİN GEÇERLİ BİR EYLEM DEĞİL, TÜM İNANÇ TOPLUMLARI İÇİN GEÇERLİDİR VE BUNA MARUZ KALMAKTADIR..

    BU KONUYU( manipülasyona uğramayı) SADECE ALEVİLERE YÜKLERSEK ORTAYA, ALEVİLERİN SÜREKLİ BİRİLERİNİN GÜDÜMÜNDE OLDUĞU SONUCU ORTAYA ÇIKAR Kİ, BUDA; 1500 YILDIR ALEVİ FELSEFESİNİ BUĞÜNLERE TAŞIYANLARA BÜYÜK HAKSIZLIK OLUR...

    İNANÇLARIN KENDİSİNİ YENİLEMESİ İSE MİLENYUM ÇAĞININ GEREĞİ OLUP, KAÇINILMAZDIR...

    ........ÇAĞDAŞ TOPLUMLAR, ÇAĞDAŞ İNANÇLARIN ESERİDİR...........
     
  3. sanem_62

    sanem_62 Daimi Üye

    teşekkürler paylaşımın için...PRKACİN
     
  4. sesiz_kral

    sesiz_kral Daimi Üye

    paylaşmın için saol can
     
  5. fefe

    fefe Misafir


    Bu tip örgütlenmelerde ne yazikki, sag/sol sunni/alevi faketmez, siyaset isin icine giriyor. Özellikle yurtdisinda cok görülen bir sey.
     

Share This Page