DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ; CUMHURİYETE KURULAN BİR PUSUDUR.Mihrac Ural.

Konu, 'Serbest bölge' kısmında Özcan1 tarafından paylaşıldı.

  1. Özcan1

    Özcan1 BÖlüm YÖnetici

    DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ; CUMHURİYETE KURULAN BİR PUSUDUR​

    Bu paket şeriatın cumhuriyete karşı kurduğu bir kapandır. Laikliğe son darbeyi vurmak için gerekli olan kararlı potansiyeli oluşturma girişimidir. Bunun için ciddi önem sahip bir demokratikleşme adımı atmadan AKP yandaşlarının ertelenmiş taleplerine bir sunumdur. Sivil diktatörlüğün, faşizan iktidar baskılarının kitle tabanını genişletmek için ortaya atılan bu paket ülkemiz toplumsal barışına asla hizmet etme şansına sahip değildir.

    Dini siyasete alet eden tüm eğilimlerin alametifarikası takkiyedir. Yani ikiyüzlülüktür. Bu eğilimler, kendi çıkarları için taviz verir görünerek kendi ihtiyaçlarını ezici bir yoğunlukla ikame ederler. Genelin çıkarları değil biat kültürünün yandaşları için iktidar işlev görür. Bu da tanrısal işlevin bir ifadesi olarak yansıtılır. Demokratikleşme paketinin ana mantığı da bu tarz üzerine örüldü. Diktatör Erdoğan bunu bir kez daha halkın gözünün içene bakarak yaptı. Demokratikleşme paketi dediği paçavrayı açıklarken ilk saldırısının 27 Mayıs hareketine ve muhalefete yapmasının nedeni de burada yatmaktadır.

    Paketin akıl kurgusu iki temel noktaya dayanıyor, birincisi; geçmişin demokratik verilerini karalamayıp geleceğin demokratikleşmesini kendi şeriat özgürlükleri kapsamında sindirmeye çalışmıştır. Bunun için “ Türkiye´de değişimin önündeki en önemli engel 27 Mayıs´ın karanlık gölgesidir“ diyerek bunu dile getirmiştir.

    İkincisi; “Türkiye´nin en önemli sorunu muhalefettir” diyerek muhalefetin anlamını bile ortadan kaldıracak ve onu yeniden dizayn edecek müdahale rağbetini dile getirerek önerdiği demokratikleşme paketinin mantık kurgusunda yer alan dayatmacı faşizanlığı yansıtmıştır.

    Bu mantık, tipik bir 12 Eylül rejimi mantığıdır. 82 anayasasının, 27 Mayıs´ın nispi özgürlüklerine dahi tahammül etmeyen darbesinin yarattığı faşist rejim savunusudur. Diktatör Erdoğan´ın 12 Eylül rejiminin siyasal mirasçısı olma esprisi de burada daha bir anlam kazanmış oldu.

    Muhalefeti kendi isteklerine göre düzenlemek., tarihin her kesitinde diktatörlüğe gidişte yapılan bir girişimdir. Menderes iktidarının son dönemlerini göz önüne alın, Hitler Nazizm´ini, Mossulini faşizmini göz önüne getirin aynı şeyi göreceksiniz. Bu pakette de kırıntı türünden iyileştirmeler arasından, Cumhuriyet sistemine rahmet darbesi vuracak gücün mali ve siyasi açıdan daha da rahatlatılması amaçlanmıştır. Bu bir pusudur.

    PAKET​

    1-Paketin en dikkat çekici yanı Cumhuriyetle gündeme gelen laik yaşamı, özgürlük söylemiyle vurmaya çalışmasıdır. Bunun için bulunan şeytanca önerme şöyle özetlenmiştir

    “yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin bir şekilde mücadele ediyoruz. Nefret suçlarının cezalarını artırıyoruz.”

    Bu önermede” Şer-i giyimin serbest bırakılmasıyla yetinilmemiş ama aynı zamanda buna karşı duruş sergileyecek olanla ceza yasalarıyla da tehdit edilmiştir. Giyimlerini yaşam tarzı olmaktan çok siyasal kanat haline getirip bunu dayatanlara özgürlük sağlanırken, buna karşı gelmesi caza tehdidi altına alınmıştır.

    2- Ülkemizin demokratikleşmesi önünde duran en büyük engel halkım bağımsız siyasi iradesinin meclise yansıyamamasıdır. Bunun öncelikli sebebi %10 seçim barajıdır. Bu konuda üç ayrı önerme yapılması açıktır ki, dengeler gözetilerek tercih yapılacağını gösterir. Halkın gerçekçi taleplerini göz önüne almak yerine farklı kıstaslara sığınmayı tercih etmektedirler.

    Ancak, bağış toplanmasında hiçbir tereddüt göstermeden yasal engeller kaldırılarak, cemaatin, tekkeci, zaviyeci karanlık akılların yandaş kitlesinden devşirecekleri bağışlarla ciddi bir mali güç haline gelmeleri sağlanmak istenmiştir. Bu ise AKP için önümüzdeki yerel ve parlamento seçimleri için ciddi bir yatırım demektir. Buna Suriye´den gelen terör gruplarına vatandaşlık hakkı vermeyi de eklediğimizde stratejinin ipuçları çok açık hale gelmiş olur.

    3- Ülkemiz çok dilli çok etnik ve çok inançlı bir ülke. Bu ülkede adil bir denge olmaksızın demokratikleşmeden söz edilemez. Önceki tüm anayasalar, yasalar ve kurumlar bu adaletsizliğin simgesi olarak resmi kuruluş olagelmişlerdir. Bu adaletsizlik üzerine hiçbir önermesi olmayan “demokratikleşme paketi” ülkemiz farklılıklarıyla alay edercesine “özel okullarda farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesinin önünü açıyoruz.” Diyerek, halkın vergileriyle çalışan resmi eğitim kurumlarında anadil öğrenme yasağının devam edeceği ilan edilmiş oldu.

    Bu akıl 12 Eylül faşist rejiminin ırkçı- milliyetçi aklıdır. Tek boyutlu siyasal toplumsal dayatmaların devamında ısrardır. Demokratikleşme paketinin her şeyden önce ve en öncelikli açılımı anadiller sorununa son vermektir. Tüm diller vergilerinin karşılığında devletin resmi okullarında karşılıksız eğitim hakkını almalıdır. Ülkemiz sorunlarının barışçıl çözümünün en önemli halkası da budur. Bu konuda diktatör Erdoğan tek boyutlu yasakçı duruş sergileyerek gerçek amacını ortaya koymuş oldu.

    4- “Demokratikleşme paketi” diye siyasi faaliyetlerde zaten var olan ve hiç bir biçimde engellenmesi mümkün olmayan herhangi bir dille propaganda yapmanın önündeki yasal engeller kaldırılacak denilerek atılan havanın esas amacı “Kamu kuruluşlarında başörtüsü yasakları kaldırılmıştır” hedefine varmaktı. Nitekem buda pakette yerini aldı.

    Böylece, on yılları kapsayan tartışmalarıyla toplumsal gerginlik alanlarından biri daha şeriat düzeni lehine sonuçlanmış oldu. Bununla Cumhuriyetle olan kavgalarını, yandaş kitleye verilen tavizlerle daha da güçlü yürütme şansı yaratılmış olacaktır. Bu ne demokrasidir ne de özgürlüktür; bu sadece yandaşlara sunulan bir kıyıktır bu ülkenin gerçek özgürlük ve demokrasi inşasının yolunu kesmektir.

    Bu paket, İslami ümmet için ve onun şer-i hükümleri için kapıları sonuna kadar açmıştır. Kimse kimseyi aldatmasın, bu paket sivil diktatörlüğe gidiş için gerekli potansiyel gücün oluşturulmasına hizmet edecektir.

    Mısır deneylinde iktidarda da olunsa kitlelerin gücü önünde kimsenin durmayacağını gösterdi; parlamento çoğunluğunun halkın gerçek çoğunluğunu ve bağımsız siyasi iradesini temsil etmeyebileceğini göstermiştir. Meydanlara inen halk, seçim sistemleri gereği oy kullanan halkın bire bir kendisi değildir. Seçim sandıklarındaki oranlama da her zaman halkı birebir temsil etmemiştir. Bu durumlarda parlamentonun işlevsiz hale gelmesi, diktatörlüğün baskısı altında ezilmesiyle halkın bağımsız iradesinin çoğunluğu sokaklarda ve meydanlarda tezahür edebilir. Mısır´da olduğu gibi, halkın itimiyle orduyu da harekete geçerek istenmeyen askeri darbeler sonucu baskıcı rejimi yıkabilir.

    İşte Erdoğan´ın ruhunu sarsan da budur. Mısır deneyi Türkiye´de yaşanmasın diye, yandaş kitlenin ertelenmiş taleplerini bir çırpıda yerine getirmeyi amaçlamıştır. Ortaya atılan paketten uykusu kaçanların olacağın dile getiren Erdoğan gerçekte uykusu kaçan bir diktatör olarak bunun önlemlerini almaya çalışmıştır.

    Buna rağmen bu ülke 135 yıldır yapamadığı demokratik sivil çoğulcu anayasasına kavuşmadan, anadil hakkının devletin resmi kurumlarında öğretilmeden, yerel yönetimler gerçek anlamda özgürleştirilmeden, atılan bu adımlarla hiçbir yere varılamaz, sorunların derinleşmesinin önüne geçilemez.

    Bileklerine saglik Degerli Mihrac Ural.
    Tabiki; Bu Paket,Muaviye zihniyetli AKP'nin, gerici Arap ve Okyanus ötesi Emperyal projenin bir diger istegidir.
    iyi Forumlar.
     
  2. sanem_62

    sanem_62 Daimi Üye

    Mesele paketlemekse,biz paketlemeyi çok iyi biliriz.. ABD menşeili, Cumhuriyetin ve Türk Milleti'nin yıkım paketi.Ulusun Gözbebeği çocuklarımızın Milletine ve devletine bir ifası olan andımızı kaldırmakla nasıl bir vatan hainliği içinde olduğunuzu bir daha gösterdiniz. ! Bizde sizin anladığınız andı okuyalım . AÇTIĞIN PAKETİ GÖSTERDİĞİN HEDEFİ DURMADAN ÇİĞNEYECEĞİMİZE AND İÇERİZ ..!!
     

Sayfayı Paylaş