Son zamanlarda Sistan Beluçistan eyaletinde (İran Sünnilerinin yoğunlukta yaşadığı eyalet) sahih İslam tarihinden habersiz biri çıkmış Peygamber efendimizin değerli kızı Hz. Fatıma (s.a) hakkında bir makale yazmış adını da âHz. Fatımatu´z Zehra´nın (s.a) şahadet hikayesiâ koymuş. Bu makalede Hz. Fatıma´nın menkıbe ve faziletleri zikredildikten sonra, Hz. Fatıma´nın şehadetini ve ona karşı yapılan saygısızlığı inkar etme eğilimine gidilmiştir. Bazıları da yaptıkları konuşmalarda bunu onaylamıştır! Bu makalenin bazı yerlerinde açık ve net olan İslam tarihinin tahrif edilmesi, bizi bu tahrifi açıklamaya ve bu hakikatlerin bazılarını beyan etmeye mecbur bırakmıştır. Böylelikle İslam´ın hanımefendisi olan Hz. Fatımatu´z Zehra´nın şahadetinin asılsız bir hikaye olmadığı, tam tersi şüphe götürmez tarihi bir gerçek olduğu anlaşılmış olsun. Yoksa eğer onlar bu konuyu açmamış olsalardı, bizler bu şartlar altında konunun takipçisi olmazdık. Umudumuz, bu makalenin yazarının bu yazıyla birlikte hakikat karşısında teslim olması ve yazdıklarından pişmanlık du***** bunu telafi etmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise bu yazıda getirilecek kaynakların tamamı Ehli sünnetin meşhur kitaplarından alıntı olmasıdır. Hz. Peygamberin (s.a.a) Diliyle Hz. Fatıma (s.a) Resulullah´ın değerli kızı çok yüce makamlara sahipti. Allah Resulünün açıklamaları, Hz. Fatıma´nın her türlü günahtan beri ve masum olduğunu göstermektedir. Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: âفاطِمَةُ بَضْعَةٌ مِنّي فَمَنْ أَغْضَبَها أَغْضَبَنيâ âFatıma, benim bir parçamdır, her kim onu öfkelendirirse beni öfkelendirmiştir.â [1] Söylenmeden açıktır ki Allah Resulünün öfkelenmesi onun incinmesi ve üzülmesi neticesinde oluşmaktadır. Böyle birinin cezası Kuran-ı Kerim´e göre şöyledir: âوَالَّذِينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللهِ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌâ âAllah'ın Resulünü incitip, eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.â [2] Hz. Fatıma´nın fazilet ve masumluğunu anlatan hadisten daha sağlam bir delil var mıdır? Bu hadiste Hz. Fatıma´nın hoşnutluğunun, Allah´ın hoşnutluğuna, onun öfkelenmesinin Allah´ın öfkelenmesine sebep olduğu anlatılmaktadır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: âEy Fatıma! Kuşkusuz Allah senin öfkelenmenle öfkelenir ve senin hoşnutluğunla hoşnut olur.â [3] Hz. Fatıma, böyle yüce makama sahip olduğundan âlemlerin kadınlarının efendisidir. Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: âEy Fatıma! Ãlemlerin kadınlarının efendisi, bu ümmetin kadınlarının efendisi ve mümine kadınların efendisi olmağa razı değil misin?â [4] Kur´an ve Sünnette Hz. Fatıma´nın Evinin Saygınlığı â(Allah´ın bu nuru) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir.â [5] ayeti nazil olduğunda, Peygamber bu ayeti camide okudu. Bu sırada birisi yerinden kalkarak âBu özellikteki evler hangi evlerdir ya Resulullah?!â diye sordu. Allah Resulü (s.a.a) âPeygamberlerin evidirâ diye buyurdu. O esnada Ebu Bekir yerinden kalkarak Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın evlerine işaret ederek âYa Resulallah, dedi, acaba bu evde onlardan mıdır?â diye sordu. Resulullah: âEvet, onların en üstünüdür.â [6] buyurdu. قرأ رسول الله هذه الآية (في بُيُوتِ أَذِنَ اللهُ أَنْ تُرْفَعَ وَ يُذْكَرَ فيها اِسْمُهُ) فقام إلَيْهِ رَجُلٌ: فَقالَ: أَيُّ بُيُوت هذِهِ يا رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله)؟ قالَ: بُيُوتُ الأنْبِياءِ، فَقامَ إِلَيْهِ أَبُوبَكْرُ، فَقالَ يا رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله) : أَهذَا الْبَيْتُ مِنْها، ـ مُشيراً إلى بَيْتِ عَلِىٍّ وَ فاطِمَةَ(عليهما السلام) ـ قالَ: نَعَمْ، مِنْ أَفاضِلِها Kaynaklar: [1] Fethu´l Bari, Şerh-i Sahihi Buhari, c. 7, s. 84 ve ayrıca Buhari bu hadisi Nübüvvet alametleri bölümünde, c. 6, s. 491 ve âevahiru mağazi, c. 8, s. 110´da bu hadisi zikretmiştir. [2] Tövbe Suresi, 61. Ayet. [3] Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 154; Mecmeu´z Zevaid, c. 9, s. 203 ve Hakim âMüstedrekâ adlı kitabında Buhari ve Müslim´in hadisin sıhhatinde gerekli gördüğü şartlarda hadisler zikretmiştir. [4] Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 156 [5] Nur Suresi, 36. Ayet [6] Durru´l- Mensur, c. 6, s. 203 (Nur Suresinin tefsiri) ve Ruhu´l Meani, c. 18, s. 174......Hz. Fatıma (salamulahialeyha)'nın Evine Karşı Hürmetsizliğin Anlamı Değerli İslam peygamberi (s.a.a) dokuz ay boyunca bu eve gelerek Hz. Fatıma ve aziz eşine selam vererek [7] bu ayeti okudu: âإِنَّمَا يُرِيدُ اللهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيراًâ âAncak ve ancak Allah, ey Ehl-i Beyt, sizden her çeşit çirkinliği-kötülüğü uzaklaştırmayı ve sizi tertemiz kılmayı diler.â [8] Evet İlahi nur merkezi olan ve Allah´ın yüceltilmesini istediği bu evin saygınlığı çok yüceydi. Evet, öyle bir ev ki âEhl-i Abaâ ve âEhl-i Kisaâ olanları kuşatmıştır. Allah bu evi azamet ve yücelikle anmıştır. Böyle bir evin tüm Müslümanların tam bir hürmetine mazhar olması gerekmektedir. Şimdi bakalım acaba, Peygamber (s.a.a) bu dünyadan göçtükten sonra bu evin saygınlık ve hürmeti ne kadar korunmuştur?! Peşinen söylemek gerekirse bu saygınlık birileri tarafından ayaklar altına alınmış ve hiçbir şekilde korunmamıştır. İleride göreceğimiz üzere bunu yapanların kendileri bu hürmetsizliği itiraf etmişlerdir. Şimdi bunlar kimler olduğunu ve bu olaydan neyi hedeflediklerini idelemeye çalışacağız. Hz. Fatıma´nın Evine Karşı Hürmetsizlik! Bu evin hürmeti hakkında bu kadar kesin buyruklar olmasına rağmen bazıları maalesef bu eve karşı saygısızlıkta bulunmuş ve hürmetini ayaklar altına almışlardır. Bu, üzerinden öylesine geçilecek ve saklanacak kadar basit bir konu değildir. Hz. Fatıma´nın (s.a) evine karşı hürmetsizlik yapıldığının anlaşılması ve ondan sonra yaşanan olayların, kesin ve kati tarihi gerçekler olduğunun ortaya çıkması için Sünni kaynaklarda geçen belgeleri burada zikrederek bunun bir hikaye olmadığını ortaya koyacağız. Bilinmelidir ki halifeler döneminde Ehl-i Beyt´in (a.s) menkıbe ve faziletlerinin yazılmasına olağanüstü bir kısıtlama getirilmişti; buna rağmen âbir şeyin hakikati onun koruyucusudurâ gerçeğinden hareketle bu hakikat de zinde bir şekilde tarih ve hadis kaynaklarında kaydedilmiştir. Belgeleri, ilk yüzyıldan başlamak suretiyle sırasıyla aktarıp çağdaş kaynaklara kadar vermeye çalışacağız. 1- Ehli Sünnet'in meşhur hadisçilerinden İbn-i Ebi Şeybe (159-235), âel-Musannefâ adlı kitabında sahih senetle şöyle rivayet etmiştir: «إِنَّهُ حينَ بُويِعَ لاِبي بَكْر بَعْدَ رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله) كانَ عَليٌّ وَ الزُّبَيْرُ يَدْخُلانِ عَلى فاطِمَةَ بِنْتِ رَسُولِ الله، فَيُشاوِرُونَها وَ يَرْتَجِعُونَ في أَمْرِهِمْ. فَلَمّا بَلَغَ ذلِكَ عُمَرُ بنُ الْخَطّابِ خَرَجَ وَ دَخَلَ عَلى فاطِمَةَ، فَقالَ: يا بِنْتَ رَسُولِ الله(صلى الله عليه وآله) وَ اللهِ ما أَحَدٌ أَحَبَّ إِلَيْنا مِنْ أَبِيكِ وَ ما مِنْ أَحَد أَحَّبَ إِلَيْنا بَعْدَ أَبيكِ مِنْكِ، وَ أيْمُ اللهِ ما ذاكَ بِمانِعي إِنِ اجْتَمَعَ هؤلاءِ النَّفَرُ عِنْدَكِ أَنْ أَمرْتُهُمْ أَنْ يُحْرَقَ عَلَيْهِمُ الْبَيْتَ. قالَ: فَلَمّا خَرَجَ عُمَرُ جاؤُوها، فَقالَتْ: تَعْلَمُونَ أنَّ عَمَرَ قَدْ جاءَني، وَ قَدْ حَلَفَ بِاللهِ لَئِنْ عُدْتُم لَيَحرِقَنَّ عَلَيْكُمُ الْبَيْتَ، وَ أيْمُ اللهِ لَيْمِضَيَّن لِما حَلَفَ عَلَيْهِ. Resulullah´tan (s.a.a) sonra halk Ebu Bekir´e biat ettiği sırada Hz. Ali ve Zübeyr, Hz. Fatıma´nın evinde oturup konu hakkında istişarelerde bulunmaktaydılar. Bunu duyan Ömer bin Hattab, dışarı çıkarak doğru Fatıma´nın yanına geldi ve ona şöyle dedi ki: âEy Allah Resulünün kızı! Vallahi insanlar arasında bize en sevgili kişi babandır. Babandan sonra ise bize en sevgili kişi sensin. Allah´a yemin ederim ki bu sevgi, bu kişilerin (Hz. Ali ve taraftarlarının) senin evinde bir araya gelerek toplandıkları sırada evinin yakılmasına emretmeme engel değildir!â Ömer bunları deyip gittikten sonra Hz. Ali ve Zübeyr, Hz. Fatıma´nın yanına geldiler. Hz. Fatıma (s.a) Hz. Ali ve Zübeyr´e hitaben şöyle söyledi: âBiliyor musunuz? Ömer buraya gelerek eğer siz, bir daha burada bir araya gelecek olursanız siz içinde olduğunuz sırada evi yakacağına dair Allah´a yemin edip gitti. Allah´a yemin ederim ki! Yemin ettiği şeyi yerine getirecektir!â [9] Tekrar diyorum bu olay Musennef adlı kitapta sahih senetle nakledilmiştir. 2- Ehl-i Sünnetin bir diğer büyük hadisçi ve tarihçisi olan âAhmed b. Yahya b. Cabir Belazuriâ (ö. 270) âEnsabu´l- Eşrafâ adlı kitabında bu konuyu şöyle aktarmaktadır: âEbu Bekir, Ali´ye biat etmesi için birini gönderdi, ama Ali ona biat etmedi. Sonra Ömer meşale ile birlikte Hz. Fatıma´nın kapısına dayandı. Kapının önünde Hz. Fatıma´yla karşılaştı. Hz. Fatıma, Ömer´e âEy Hattab´ın oğlu! Evimi mi yakmak istiyorsun?!â Ömer: âEvet, bunun kendisi babanın gönderildiği şeye yardımcı olacaktırâ¦â [10] 3- Ehl-i Sünnetin çok meşhur tarihçilerinden ve ediplerinden olan âAbdullah b. Müslim İbn-i Kuteybe Dineveri (212- 276) âel-İmametu ves-Siyaseâ isimli kitabında şöyle yazmıştır: «إنّ أبابَكْر(رض) تَفَقَّدَ قَوْماً تَخَلَّفُوا عَنْ بَيْعَتِهِ عِنْدَ عَليّ كَرَّمَ اللهُ وَجْهَهُ فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ عُمَرُ فَجاءَ فَناداهُمْ وَ هُمْ في دارِ عَليٍّ، فَأَبَوْا أَنْ يَخْرُجُوا فَدَعا بِالْحَطَبِ وَ قالَ: وَالَّذي نَفْسُ عُمَرَ بِيَدِهِ لَتَخْرُجَنَّ أَوْ لأَحْرَقَنَّها عَلى مَنْ فيها، فَقيلَ لَهُ: يا أبا حَفص إِنَّ فيها فاطِمَةَ فَقالَ، وَإِنْ! âEbu Bekir, kendisine biat etmeyip Hz. Ali´nin evinde toplananları aramaya koyulmuş ve Ömer´i bu iş için onların peşi sıra göndermişti. Ömer, onlar Hz. Ali´nin evinde olduğu sırada oraya gelerek dışarı çıkmaları için bağırdı. Ancak onlar dışarı çıkmaktan kaçındı. Bunun üzerine Ömer odun getirmelerini isteyerek şöyle dedi: âÖmer´in canı elinde olana andolsun ki dışarı çıkın, yoksa içindekilerle birlikte ateşe vereceğim!â Birisi âEy Ebu Hafs! (Ömer´in Künyesi) Peygamberin kızı Fatıma da buradadır.â dedi. Ömer: âO da olsa fark etmez!â dedi. [11 İbn Kuteybe, bu hadisenin geri kalanını daha acıklı ve yürek sızlatan bir şekilde şöyle nakletmektedir: «ثُمَّ قامَ عَمُرُ فَمَشى مَعَهُ جَماعَةٌ حَتّى أَتَوْا فاطِمَةَ فَدقُّوا الْبابَ فَلَمّا سَمِعَتْ أصْواتَهُم نادَتْ بِأَعْلى صَوْتِها يا أَبَتاهُ يا رَسُولَ الله ماذا لَقينا بَعْدَكَ مِنْ ابنِ الْخَطّابِ وَ ابنِ أبي الْقُحافة فَلَمّا سَمِعَ الْقَوْمُ صَوْتَها وَ بُكائَها انْصَرَفُوا وَ بَقِيَ عُمَرُ وَ مَعَهُ قَوْمٌ فَأَخْرَجُوا عَلَيّاً فَمَضَوْا بِهِ إلى أبي بَكْر فَقالُوا لَهُ بايِعْ، فَقالَ: إنْ أَنَا لَمْ أَفْعَلْ فَمَه؟ فَقالُوا: إِذاً وَاللهِ الَّذي لا إلهَ إِلاّ هُوَ نَضْرِبُ عُنُقَكَ...! âDaha sonra Ömer, bir grupla birlikte Fatıma´nın evinin önüne gelerek kapıyı çaldı. Hz. Fatıma onların seslerini duyunca, en yüksek sesle âEy babacığım! ey Allah'ın Resulü! Senden sonra Hattab´ın oğlu (Ömer) ve Ebu Kuhafe´nin oğlu (Ebu Bekir)den nedir bu çektiklerimiz!â diye feryat etti. Hz. Fatıma´nın bu feryadını ve çığlık sesini duyan bir grup, bu işten vazgeçip ayrıldılar. Ancak Ömer ve başka bir grup orada kaldı. Sonra Hz. Ali´yi dışarı çıkarıp Ebu Bekir´in yanına götürerek biat et dediler. Hz. Ali (a.s) âeğer biat etmezsem ne olacak?â deyince, âKendisinden başka ilah olmayan Allah´a and olsun ki boynunu vuracağızâ¦!â dediler. [12] Kaynaklar: [7] Durru´l- Mensur, c. 6, s. 606 [8] Ahzap Suresi, 33. Ayet [9] Müsennef, İbn Ebu Şeybe, c. 8, s. 572, Kitabu´l- Meğazi. [10] Ensabu´l Eşraf, c. 1, s. 586 Kahire baskısı. [11] el-İ´lam Zerkuli, c. 4, s. 137 [12] el-İmamet ve´l Siyaset, İbn Kuteybe, s. 12, Mısır baskısı Tarihteki bu kesit, kesinlikle Şeyheyn´e (Ebu Bekir ve Ömer) sevgi besleyenlere ağır gelmekte ve üzüntü vermektedir. Dolayısıyla bazıları İbn Kuteybe´nin bu kitabından şüpheye düşme eğilimine gitmişlerdir! Halbuki tarih konusunda uzman olan İbn Ebi´l Hadid, bu eserin ona ait olduğunu söyleyerek o kitaptan bilgi ve belgeler nakletmektedir. Maalesef bu kitabı basarken tahrif etme eğilimine gidilmiş ve kitaptaki bazı tarihi gerçekler makaslanmıştır! Oysa İbn-i Ebi'l-Hadid, şu anda İbn-i Kuteybe'nin kitabında bulunmayan bir çok gerçeği aynı kitaptan nakledilerek âNehcü´l Belagaâ kitabının şerhinde yer vermiştir! Zerakli, âEl-E´lamâ kitabında bu eserin İbn Kuteybe´ye ait olduğunu bildirmiş ve eklemiştir: âBazı alimler, bu kitabın İbn-i Kuteybe'ye ait olduğunda şüphe etmişlerdir.â Görüldüğü gibi, o şüphe ve tereddütü başkalarına isnad etmektedir.â İlyas Serkis de kitabın ona ait olduğunu bildirmiştir. 4- Ehl-i Sünnet'in önemli alimlerinden ve tarihçilerinden Muhammed b. Cerir Taberi (ö. 310) meşhur tarih kitabında Hz. Fatıma´nın evine karşı yapılan saygısızlığı şöyle nakletmiştir: أتى عُمَرُ بنُ الْخَطّابِ مَنْزِلَ عَليٍّ وَ فيهِ طَلْحَةٌ وَ الزُّبَيْرُ وَ رِجالٌ مِنَ الْمُهاجِرِينَ، فَقالَ وَاللهِ لاََحْرِقَنَّ عَلَيْكُمْ أَوْ لَتَخْرُجَنَّ إلى الْبَيْعَةِ، فَخَرَج عَلَيْهِ الزُّبيرُ مُصْلِتاً بِالسَّيْفِ فَعَثَرَ فَسَقَطَ السَّيْفُ مِنْ يَدِهِ، فَوَثَبُوا عَلَيْهِ فَأَخَذُوهُ. âÖmer bin Hattab, Hz. Ali´nin evine geldiğinde Talha, Zübeyr ve muhacirden bir grup da orada idi. Ömer onlara hitaben şöyle seslendi: âAllah´a and olsun ki ya dışarı çıkıp biat edersiniz ya da evi yakarım!â O sırada Zübeyr elinde kılıcıyla dışarı çıktı. Ansızın ayağı ka***** elinden kılıcı yere düştü. Oradakiler ona saldırarak onu tuttular.â [13] Bu tarihi belgeler, Ebu Bekir´e tehdit ve zorla biat alındığını göstermektedir; böyle bir biatin de ne kadar değerinin olup olmadığını okuyucuların feraset ve basiretine bırakıyoruz. 5- İbn-u Abdi Rabbih-i Endülüsi olarak meşhur olan Şahabuddin Ahmed, (ö. 463) el-İkdü´l Ferid kitabında âSakifeâ olayına yer vermiş, Ebu Bekir´e biat etmekten kimlerin kaçındığı konusuna ayrı bir başlık açarak şöyle yazmıştır: فَأمّا عَليٌّ وَ الْعَبّاسُ وَ الزُّبَيرُ فَقَعَدُوا فِي بَيْتِ فاطِمَةَ حَتّى بَعَثَ إِلَيْهِمْ أَبُوبَكْرُ، عُمَرَ بْنَ الْخَطّابِ لِيُخْرِجَهُمْ مِنْ بَيْتِ فاطِمَةَ وَ قالَ لَهُ: إنْ أَبَوْا فَقاتِلْهُمْ، فَأَقْبَلَ بِقَبَس مِنْ نار أَنْ يُضرِمَ عَلَيْهِمُ الدّارَ، فَلَقِيَتْهُ فاطِمَةُ فَقالَ: يا ابْنَ الْخَطّابِ أَجِئْتَ لِتَحْرِقَ دارَنا؟! قالَ: نِعَمْ، أوْ تَدْخُلُوا فيما دَخَلَتْ فيهِ الأُمَّةُ!. âAli, Abbas ve Zübeyr, Fatıma´nın evinde oturmuştu. Ebu Bekir, Ömer´i onlara göndererek dışarı çıkmamaları halinde onlarla savaşmasını istedi! Ömer ibn Hattab, evi yakmak için bir meşaleyle birlikte Fatıma´nın evinin yolunu tuttu. Evin önünde Fatıma ile karşılaştılar. Hz. Fatıma ona âEy Hattab´ın oğlu! Evimizi yıkmaya mı geldin?â dedi. Ömer: âEvet, yakacağım. Veya siz de ümmetin dahil olduğuna dahil olun!â [14] Buraya kadar eve karşı girişilen saygısızlıklara yer verildi. Şimdi de Hz. Ali ve yarenlerini biate mecbur bırakmak için yapılan bu tehditlerin, sadece lafta kalmadığını, alınan bu uğursuz kararın uygulamaya konulduğunu gösteren bilgi ve belgelere yer vereceğiz. Kaynaklar: [13] Taberi Tarihi, c. 2, s. 443 Beyrut baskısı. [14] Akdü´l Ferid, c. 4, s. 93 Saldırı Gerçekleşmiştir! Gerçi buraya kadar bazı tarihçiler halife ve yandaşlarının niyetlerine yer vermekle yetinerek bu facianın sonrasına açıktan değinmemişlerdir. Ama diğer bazıları, bu elim facianın devamına değinmeyi de ihmal etmemişlerdir. Şimdi de bu konuda açıklama yapmış tarihçilerin görüşlerine en eskilerinden başla***** yer vermeye çalışacağız: 6- Ebu Ubeyd Kasım b. Selam (ö. 224), Ehl-i Sünnet fakihleri tarafından güvendiği âel- Emvalâ isimli kitabında şöyle yazmaktadır: âAbdurrahman bin Avf, şöyle demekte: âEbu Bekir hastalandığında ziyareti için evine gittim. Aramızda geçen uzun konuşmaların ardından şöyle söyledi: âKeşke yaptığım üç şeyi yapmamış olsaydım. O üç şey şunlardı: â....â Ebu Ubeyd bu üç şeyden ikisini zikrettikten sonra, diğer kaynaklarda da geçen üçüncüyü, yani: وَدَدْتُ أنّي لَمْ أكْشِفْ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ تَرَكْتُهُ وَ إنْ أُغْلِقَ عَلَى الْحَرْبِ âKeşke Fatıma´nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım. Savaş için kapanmasına rağmen...â [15] cümlesini âkeza ve kezaâ diyerek es geçiyor ve âbu üçüncüyü zikretmeye gönlüm varmıyor!â diyor. Ebu Ubeyd, mezhebi taassubu veya başka sebeplerden dolayı bu hakikati zikretmemiştir, ancak âel-Emvalâ kitabının muhakkikleri kitabın dip notuna şöyle yazmışlardır: âBurada silinen cümle âMizanü´l-İ´tidalâ kitabında, aynı şekilde Taberani'nin âMu´cemâ kitabında ve İbn-u Abdi Rabbih'in âİkdü´l-Feridâ kitabında olduğu gibi nakledilmiştir.â (Dikkat ediniz!) 7- Zehebi'nin, âMizanu´l-İ´tidalâ kitabında, Muteber birisi diye övdüğü Ebu´l Kasım Süleyman b. Ahmed Teberani (260â360), defalarca basılan Mu´cemu´l-Kebir kitabında Ebu Bekir´den, hutbelerinden ve vefatından bahsettiği yerde şöyle diyor: âEbu Bekir, ölüm anında bazı şeyleri temenni ederek şöyle söyledi: âKeşke yaptığım şeylerden üç tanesini yapmasaydım ve Allah Resulü'nden onları sorsaydım. أمّا الثَّلاثُ اللاّئي وَدَدْتُ أنّى لَمْ أَفْعَلْهُنَّ، فَوَدَدْتُ أنّي لَمْ أَكُنْ أكْشِفَ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ تَرَكْتُهُ... âKeşke Fatıma´nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydımâ¦â[16] Bu cümleler, Ömer´in tehditlerinin pratiğe döküldüğünü net olarak ortaya koymaktadır. Evet, evin kapısını zorla (veya yakarak) açtılar. 8- İbn-u Abd-i Rabbih Endülisi (463) âİkdü´l-Feridâ kitabında Abdurrahman bin Avf'tan yukarıdaki rivayeti Ebu Bekir hakkında eksiksiz nakletmiştir. 9- İbrahim b. Seyyar-i Nezzam Mu´tezili (160-231), nazım ve nesirdeki sözlerinin güzelliğinden dolayı kendisine Nezzam olarak lakap takmışlardır. Nezzam, çeşitli kitaplarında Hz. Fatıma´nın evine karşı yapılan baskını anlatmıştır. Nezzam şöyle yazmaktadır: إِنَّ عُمَرَ ضَرَبَ بَطْنَ فاطِمَةَ يَوْمَ الْبَيْعَةِ حَتّى ألْقَتِ الْمُحْسِنَ مِنْ بَطْنِها âÖmer, biat günü Hz. Fatıma´nın karnına vurdu! Ömer´in bu darbesi sonucu adını âMuhsinâ koydukları karnındaki çocuğunu düşürdü!â [17] Kaynaklar: [15] el- Emval, dördüncü dipnot. Ayrıca 144. Sayfa. Akdü´l Ferid, c. 4, s. 93. [16] Mü´cemu´l Kebir, c. 1, s. 62 h. 34 [17] el- Vafi Bilvefiyyat, c. 6, s. 17, 2444. Sayı. Milel ve Nihel, Şehristani, c. 1, s. 57 Beyrut baskısı....10- Müberred ve âel-Kamilâ kitabı: İbn-i Ebi´l-Hadid, şöyle yazmakta: âÜnlü yazar, edip ve meşhur eserleri olan Muhammed b. Yezid b. Abdulekber Bağdadi (210- 285), âel-Kamilâ kitabında Abdurrahman b. Avf´dan şöyle nakletmektedir: âKeşke Fatıma´nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım. Savaş için (halifeye itiraz ve biat etmemek için ) kapanmış olmasına rağmenâ¦â 11- Mes´udi ve âMurucu Zehebâ kitabı: Mes´udi (ö. 325) Murucu´z-Zeheb adlı kitabında şöyle yazmaktadır: فَوَدَدْتُ أنّي لَمْ أَكُنْ فَتَّشْتُ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ ذَكَرَ في ذلِكَ كَلاماً كَثيراً! âEbu Bekir ölüm döşeğinde iken şöyle söyledi: âDilerdim ki keşke Hz. Fatıma´nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım. Kendisi bu konu hakkında daha birçok şey söyledi.â [18] Mes´udi, Ehl-i Beyt´e muvafık temayülü olmasına rağmen halife Ebu Bekir´in sözlerini nakletmeyerek kinayeli bir biçimde olayı örtbas etmiştir. Elbette sebebini Allah bilir ve elbette Allah kulları da icmali olarak bilmektedirler! 12- Zehebi ve âMizanu´l-İ´tidalâ kitabı: Zehebi, Mizanu´l-İ´tidal kitabında, Muhammed b. Ahmet Kufi Hafız´dan nakletmektedir ki İbn-i Ebu Darim adıyla meşhur olan Ahmed b. Muhammed Muhaddis-i Kufi (ö. 357) şu haberi söylemiştir: إنّ عُمَرَ رَفَسَ فاطِمَةَ حَتّى أسْقَطَتْ بِمُحْسِن âKuşkusuz, Ömer Hz. Fatıma´ya bir tekme vurarak, Muhsin adındaki çocuğunu düşürdü!â[19] 13- Abdulfettah Abdulmaksud ve âel-İmam Aliâ kitabı: Abdulfettah, vahiy evine baskın konusunu, kitabının iki yerinde işlemiştir. Biz burada sadece birisini zikretmekle yetineceğiz: وَالّذي نَفْسُ عُمَرَ بِيَدِهِ، لَيَخْرُجَنَّ أَوْ لاَحْرَقَنّها عَلى مَنْ فيها...! قالَتْ له طائفة خافت اللهَ ورَعَتِ الرَّسولَ في عقبه: يا أباحَفْص، إِنَّ فيها فاطِمَةَ...»! فَصاحَ: لايُبالي وَ إن...! وَ اقْتَرَبَ وَ قَرَعَ الْبابَ، ثُمَّ ضَرَبَهُ وَ اقْتَحَمَهُ... وَ بَدالَهُ عَليّ... وَ رَنَّ حينَذاكَ صَوْتُ الزَّهْراءِ عِنْدَ مَدْخَلِ الدّارِ... فَإنْ هِيَ إلاّ طَنينَ اسْتِغاثَة... âÖmer, dedi ki: âÖmer´in canı elinde olana and olsun ki ya dışarı çıkarsınız ya da içindekilerle birlikte yakacağımâ¦! Allah´tan korkan ve Resulullah´tan sonra neslinin hürmetini koruyan bir grup dedi ki: âEy Ebu Hafs! Fatıma bu evdedir.â Ömer pervasızca bağırarak âO da olsa fark etmezâ¦!â dedi. Sonra eve yaklaştı ve kapıyı çaldı. Sonra kapıyı vurarak içeri girdi⦠Sonra Hz. Ali ortaya çıktı⦠Daha sonra Hz. Fatıma´nın sesi evde yankılandı⦠Bu ses yardım isteme sesinden başka bir şey değildiâ¦â[20] Bu konuyu âMukatil İbn-i Atiyyeânin âel-İmametu vel-Hilafeâ isimli kitabında geçen bir hadisle kapatıyoruz. (Bu konuda söylenecek daha birçok şey olmasına rağmen): Bu kitabında şöyle yazmaktadır: إنّ أبابكر بَعْدَ ما أَخَذَ الْبَيْعَةَ لِنَفْسِهِ مِنَ النّاسِ بِالإرْهابِ وَ السَّيْفِ وَ الْقُوَّةِ أرْسَلَ عُمَرَ وَ قُنْفُذاً وَ جَماعَةً إلى دارِ عَلىّ وَ فاطِمَةَ(عليهما السلام) وَ جَمَعَ عُمَرُ الْحَطَبَ عَلى دارِ فاطِمَةَ وَ أَحْرَق بابَ الدّارِ âEbu Bekir, kendisi için halktan tehdit, kılıç ve zorla biat aldıktan sonra Ömer, Kunfuz ve bir grubu Hz. Ali ve Hz. Fatıma´nın evine gönderdi. Ömer odun topla***** evin kapısını yaktı!...â Bu rivayetin devamında bazı tabirler kullanılmıştır ki kalem onları beyan etmekten acizdir! Bizi mazur görün! [21] Kaynaklar: [18] Murucu Zeheb, c. 2, s 301 Beyrut baskısı. [19] Mizanu´l İ´tidal, c. 1, s. 139 552. Sayı. [20] Abdulfettah Abdulmaksud, Ali ibn Ebu Talib, c. 4, s. 276-277 [21] el- İmamet ve´l Hilafet, s. 160-161 Dünya ve Ahiret kadınlarının hanım efendisi Fatimenin (sa) Gazabı Sünni Kaynaklarda 1âAişe diyor: Fatime Ebubekiri Fedek hadisesine göre gazaplandı (konuşturmadı) ve onunla vefat edene kadar konuşmadı ve Peygamberden sonra 6 ay yaşadı, vefat ettiyinde Ali onu gece defn etti ve Ebubekire izin vermemişdi ki, defnde iştirak etsin.â Kaynak: Muhemmed ibn İsmail Buhari âSahih Buhariâ c.5,sah.177, Beyrut çapı. 2. âFatime (sa) Ebubekire qazablandı ve onu konuşturmadı ve vefat edəne kadar onunla bir kelime bile konuşmadı. Ali (as) onu gece defn etti.â Kaynak: Beyhaqi âSunenul-Kubraâ c.6, sah.300, Beyrut çapı 3.âFatime (sa) vefat ettiyinde Ali (as) onu gece cenaze namazı kılıp defn etti ve Ebubekire haber vermedi ki, onun cenaze namazında iştirak etsin.â Kaynak: Müslim ibn Haccac âSahih Müslimâ c.3,sah.1380 4. Aişe diyor: âFatime Ebubekiri konuşturmadı ve vefat edene kadar onunla bir kelime bile alıp vermedi. Ve Peygamberden sonra 6 ay yaşadı, vefat ettiyinde Ali onu gece defn etti ve izin vermedi ki, onun cenazesine hazır olsun ve namaz kılsın.â Kaynak: İbn Esir âEl-Kamil Fit-tarixâ c.2,sah.126 5. âHeqiqeten Ali Fatimeyi gece defn etti.â Kaynak: Muhemmed ibn Ebi Şeybe âEl-Musennefâ c.4,seh.141 6. âFatimeye Esma binti Umeys ve Ali meyyit kuslu verdi ve gece (Ali) onu defn etti.âKaynak: Ebi Felah El-Hanbeli âŞezeratuz-Zehebâ c.1, sah. 15, Kahire çapı. 7. âFatimenin vasiyyetine göre, ona Ali (as) ve Esma meyyit kuslu verdiler. Ve Ebubekirle Ömer onun ölümünden haber bile vermediler ve Ali Fatimeyi gecə defn etdi.â Kaynak: Bilazeri âEnsabul Eşrefâ c.1,sah.405, Mısır çapı 8. âOna (Fatimeye (as) Ali kusul verdi ve ona (meyyit) namazı qılıb gece defn eledi.â Kaynak: Suyuti âEs-Suğurul-Basimeâ sahife 15, Bombey çapı, Hindistan 9. âBenim nazarımda sahih (doğru) olan budur ki, hazret Zehra (sa) Ebubekirle Ömerden gazaplı halde vefat etmişdir. Ve hakiketen (hiç şüphesiz ki) o vasiyet etmişdir ki, o ikisi onun cenazesinde namaz kılmasınlar.â Kaynak: İbn Ebil Hedid Mutezili âŞerhu Nehcil-Belağəâ c.6,seh.50 Hz.Fatime (sa) Şehadeti hakkında Daha fazla bilgi edinmek isteyen arkadaşlar aşağıdakı kaynaklara Muracat edebilirler: 1) âSahih Buhariâ c.5,sah.9; c.7,sah.87; 2) âTarih Yakubiâ c.2, sah.115; 3) âİkmalur-ricalâ sah.753. 10. Hazreti Zehra (sa) Ebubekir ve Ömere hitaben diyor ki: âHakiketen ben Allahı ve meleklerini özüme şahid tutarım ki, siz ikiniz beni qazablandırdınız, beni razı etmediniz, ona göre de Peygamberle (sas) görüştüyünüzde kati olarak ona sizin ikinizden şikayet edeceyim.â Başka bir yerde isə Hanım Zehra (sa) Ebu Bekire hitaben deyir: And olsun Allaha ki, mutlak her namazımda seni nifrin (lanet) edeceyim. Kaynak: İbn Kuteybı âAl-İmametu ves-siyasetuâ sah.14 ve Muhammed ibn Yusuf Genci Şafei âKifayetut Talibâ bab 99: Acep bazıları, bizzat Ehl-i Sünnet kaynaklarından naklettiğimiz bu açık ve net belgelere rağmen yine de sıkılmadan bu acı hadiseyi âŞehadet Hikayesiâ olarak adlandırma cüreti gösterebilecek mi?! Aslında onların bu hakikatleri yok sayma girişimi olmasaydı biz de konuyu bu kadar uzatmayacaktık. Ümidimiz, uykuda olan insanların uyanması ve tarihin köşe bucağında zikredilen hakikatlerin saklanmaması ve inkar edilmemesidir.