New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), resmi internet sitesinde yayınlanan âözel raporda,â dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkelerinin İran, Eritre, Çin, Burma, Vietnam, Suriye ve Türkiye olduğunu bildirdi. 42 gazetecinin hapsedildiği İran örneği vurgulanarak, bu ülkede yetkililerin âbasına karşı bir yıldırma kampanyası yürüttüğüâ ifade edildi. Aynı rapora göre, Türkiye´de ise sadece 8 gazetecinin hapiste olduğu öne sürülüyor. Hatta en çok gazeteci hapseden ülkeler arasında bu raporda da ilk 10´a girse bile Türkiye´den âistikrarlı bir demokrasiâ diye bahsediliyor. CPJ´İN RAPORU TEPKİ ÇEKTİ Türkiye´den gelen tepkilerin başında, 94 meslek örgütünü bir araya getirenGazetecilere Özgürlük Platformu´nun (GÖP) açıklaması yer alıyor. GÖP, Türkiye´de toplam 64 gazetecinin mesleki faaliyetlerinden dolayı cezaevinde olduğunu, CPJ raporuna bakılırsa bir kısmının davası dahi henüz başlamamış diğer 56 gazeteciye yöneltilen âteröristâ iddiasının kabul edilmiş sayılacağını vurguladı. Dünyadan gelen tepkilerin başında ise Uluslararası Basın Enstitüsü´nün (IPI) açıklaması var. IPI, CPJ ile en üst düzeyde temasa geçerek, bu raporunTürkiye´de zaten baskı altında olan basın mensuplarını daha da zor durumda bıraktığını belirtti. Bu noktada, bugüne kadar onca uluslararası örgütün Türkiye´de basın özgürlüğü ihlallerini eleştiren raporlarını görmezden gelen bazı Türk âgazetecilerinâ, CPJ´in bâriz bir âmaddi hataâ içeren son raporunu fırsat bilip, âİşte görüyorsunuz, bir uluslararası meslek örgütü de Türk basınının durumunun o kadar kötü olmadığını kabul ediyorâ demesi meslek açısından bir utançtır. Devlet ve hükümet yetkililerinden yahut onların resmi temsilcilerinden bu tür bir tavır beklenebilir. Fakat âgerçek bir gazeteciâ, eleştirel haber ve yorumlar kaleme alan meslektaşları hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, onlarınmodern bir demokrasiyle bağdaşmayan terörle mücadele yasaları kullanılarak tutuklanmasına, bugün sadece adı değişmiş gibi görünen Devlet Güvenlik Mahkemeleri´nde yargılanmasına karşı çıkmalıdır. Kaldı ki, tek bir gazetecinin dahi mesleğini yaptığı için hapse atılması bir ülkede demokrasinin varlığını sorgulatır... Bu bağlamda sadece Türkiye´de görev yapan gazetecilerin değil, dünyadaki meslektaşlarımızın da öncelikle vicdanlıolması gerekir. İktidarlar gibi, servet ve şöhret de gelip geçicidir. Ama dün haklı bulunduğu halde ezilmekte olanın yanında yer alanlar, bugün ve yarın vicdanlarında bâki kalacak bir zenginliğe kavuşurlar. Raporunda tek bir kaynağa dayanan ve onu da yanıltıcı biçimde kullanan New York merkezli CPJ ürkek bir geri adım atıp son açıklamasında âTürkiye´de hapisteki gazetecilerle ilgili farklı sayılar olsa da Türk basınının saldırı altında olduğu tartışılmazâ diyor. Ama gerçeğe sadık olunacaksa bu düzeltme yetmez. Aynı kurumun; GÖP, IPI, Avrupa Konseyi, AGİT ve daha birçok ulusal ve uluslararası kurumun hazırladığı raporları da dikkate alarak yeni bir açıklama yapması ve Türkiye´de demir parmaklıklar arkasında bulunan gazeteci sayısını 64 olarak düzeltmesi gerekiyor. Aksi halde CPJ, İran söz konusu olunca neden bu ülke yetkililerinin açıklamalarını görmezden gelip birçok bağımsız kaynağa dayanarak mahpus gazeteci sayısını 42 olarak verdiğini, Türkiye´de ise onca bağımsız kaynağı boşverip resmi verilere başvurduğunu açıklayamaz. Böyle bir ortamda CPJ´e yöneltilen, ABD´nin mevcut Ortadoğu politikasına uygun olarak İran´ı bir âkötü örnekâ olarak öne çıkartıp, âiyi örnekâ Türkiye´de süren basın özgürlüğü ihlallerini görmezden geldiği yönündeki komplo teorisi güçlenir. Fakat son tahlilde gerçek sınavı CPJ´in değil, Türk basınının verdiğini idrak etmemiz gerekiyor. Dünya ne derse dersin bizler, Türkiye´deki gazeteciler olarak, daha iyi bir demokrasi ve daha çok özgürlük içinelimizden geleni yapıyor muyuz? Yoksa gazetecilikle bağdaşmayan başka hesaplarımız mı var?.. Hülasa, cezaevlerindeki gazetecilerin sayısı kadar, dışarıda kaç gazetecinin olduğu da önemli... Emre Kızılkaya / Dış Açı Kaynak : Hürriyet
Muhalefetin susturulduğu ülkelerde, ülke kötüye gidiyor demektir. Muhalefet ülkesini sevmeyen değil tam aksine ülkesinin dosdoğru iş yapmasını isteyenlerdir. Paylaşımın için çok teşekkürler.
Ben tebekkür ederim değerli Canlar. Ne yazıkki kendilerinden farklı düsünen her kesimin sustuğu veya susturulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Sonumuzu pek iyi görmüyorum...