Saygideger Okurlar ve Canlar. Alevi Yasam Felsefesi Kavrandikca, Ogrenildikce ve Arastirildikca inanilmaz gercekleri gorebiliyoruz veya algiliyabiliyoruz. Hiristiyan, Musevi, Budizm ve Islam icinde ayriliklarin var olmasi gibi, hic kuskusuz Alevi Yasam Felsefesi icinde bir yigin farkliliklari gorebiliriz. Alevi Yasam Felsefesi`nin temel kurallarindan olan, ILIMDEN GITMIYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. ELINE, BELINE VE DILINE SAHIP OLMAK. IKRAR VERMEK. HOSGORU, AKLIN YOLU VE VICDAN OLGUSU. SEVGI VE INSANLIK YOLU...... Insanligin dogusundan beri var olan Bu Yasam Felsefesi, Farkli topluluklar, ve Farkli Dinler tarafindan asimile edilmesi, yok edilme cabasi gunumuze kadar gelmistir...... Alevi Toplumun ozellikle gunumuzdeki Iran cografiyasinda yasamasi ve bu bolgeden farkli yerlere kacmalari, surgunleri, katledilmeleri vs vs gunumuzde bir cok iddalarin kanit ve belgeleri ile aklimiza surekli soru isaretleri birakmaktadir. Alevi Toplumu uzerinde Sumerler, Hititler, Semanizm, Zerdust, Babiller, Ozellikle Suc makinasi Islam tarafindan ve daha nice kimlikler tarafindan degistirilmeye calisilmis, gunumuze kadar gelmistir. Alevi yasam felsefesinde islamin vaz gecilmezlerinden olan 5 sartinin hic birinin yer almamasi!! "Aleviligin" Islamla uzaktan yakindan hic bir ilgisinin olmadigini cok acik ve net gormekteyiz. Zaman zaman halk kahramanlari, halk lider ve onderleri bu yolda gorulmeye calisilmissada, Halk kahramanlarin yarattigi guzel degerlere sahiplenmesi, desteklemesinden kaynakli olabileceginide goz onunde bulundurdugumuzda, genel olarak Sevgi ve Insanlik yolu olan Alevi Yasam Felsefesini degistirmek, kendi saflarina almak, yok degilse karalamak ve asagilamakla yetinilmistir..... Asagidaki alintiya siz Saygideger canlarin yorumuna birakiyorum.... Saygi ve Sevgilerimle. Alevi 1) Kiler evi babası 2) Aş evi babası 3) Ekmek evi babası 4) Mihman evi babası 5) At evi babası 6) Han bağı babası 7) Dede bağı babası 8) Balım evi babası Balım evi babalığının büyük ihtimal ile daha önce başka bir adlandırma mevcut iken daha sonra değiştiğini düşünmek mümkündür. Her baba, tesislerdeki binalardan ve çevredeki bağlardan sorumluydu. Bunlara bağlı dervişlerle bu görevler yerine getirilmekteydi. Meydan evi babası, dede babaya bağlıydı. 1826 da padişah II Mahmut'un zoruyla meydan evi babalığı kaldırıldı. Kiler evi babası dede, baba tanındı. Aş evi babası da onun yardımcılığına getirildi. Şapolyo Hacı Bektaş dergahındaki tahtı Muhammedin önünde 7 post olduğundan bahsetmektedir:: Sağ taraftaki Hz. Muhammed postu, sol taraftaki Hz. Ali postu, ocağın alt yanında Hacı Bektaş'ın Horasandan getirdiği Horasan postu, onun yanında Aşçı Baba postu ve diğer postlar. Son dönemde Hacı Bektaş'ta 12 postan bahsedilmektedir. Daha önce 7 ya da 8 iken 12 İmam inancıyla birlikte post sayıları 12 çıkarılmış olmalıdır. Bu gün bilinen sadece ocakları temsilen 12 post olduğudur. Bazen de Alevi tekkelerinde hem 12 köşeli hem de 8 köşeli motifler kullanılmaktadır. Bu tür tekke ya da türbeler 16 y.y. dan daha sonra yapılmış ya da tamir görmüş yapılarda gözüküyor. Bunlardan birisi de Kalkan Delen Harabati Baba tekkesidir. Burada yatan Sersem Ali Baba'nın türbesi 12 köşelidir. Yine aynı kompleksin içinde bulunan eski bir havuz ise, 8 köşelidir. Aynı özellik yukarıda gördüğümüz gibi, Rumelihisarı arkasındaki Şehitlik tekkesinde de vardı. Tekkenin giriş tavanında 8 köşeli bir yıldız varken meydanın tavanında ise 12 köşeli bir yıldız, onun ortasında ise, 8 köşeli bir yıldız bulunuyordu. 8 sayısına bağlı tekkelerin, 8 köşeli mimari üsluba göre yapılması ve bu sembolleri başka yerlerde de görmek mümkündür. Alevilikte dede ya da babaların giydikleri taçlar, bizlere bu konuda ilginç örnekler sunmaktadır. Bilindiği gibi, her dinin kendine ait bir giyim tarzı ve kendi düşüncelerini sembolleştirdiği bir kıyafeti vardır. Bu durum, sadece dinin kendisiyle sınırlı kalmayıp din içerisindeki mezheplerin de farklılığını gösterecek sembolleri vardır. Bu da çoğu zaman kafalarındaki taçları olmaktadır. Alevilikte taçlar çok önemli sembolik bir özeliğe sahiptir. Safeviler'de tarikat tacı, on iki dilimli kırmızı bir kavuktur. Parmak kalınlığındaki on iki dilim ve kırmızı renk, Safeviler'in inancının bir belirtisidir. Bazen 12 İmamın isimleri bu dilimlerin üzerine yazılmaktadır. Tekke ve tarikatlar kaldırılmadan önce genellikle Alevi tekkelerindeki şeyhlerin başında 12 dilimli taçlar bulunurdu. Bu, onların 12 İmama olan inançları ile ilgiliydi.Büyük ihtimale 16 y.y. öncesinde bu böyle değildi. Halk inançlarında Pir Sultan Abdal'ın musahibi diye anlatılan, fakat Pir Sultan'dan önce yaşamış olan Ali Baba'nın zamanımıza kalan ender emanetlerinden birisi, giydiği metal tacıdır. Bu taç 8 dilimlidir. Saim Savaş Ali Baba'nın yaşamı ve tekkenin tarihi ile ilgili yazdığı kitapta, Ali baba'nın tacının 8 dilimli oluşunu sekizinci imama işaret sayıp saymama konusunda temkinli olsada büyük ihtimale bu durum buradaki Alevilerin inanç ve erkanlarıyla ilişkilidir. Yine sarıklı ahi taçları da 8 dilimlidir. Yine ender kalan örneklerden birisi de bugün Kosova'da Kadiri tekkesi adıyla bilinen, hala faaliyetine devam eden Alevi tekke dervişlerinin taçlarında görülmektedir. Aynı taç şekli sadece tepesine 12 yıldız eklenerek, bugün hala Kosova çevresindeki Tekkesi bulunan Şeyh Naki Horasani'de vardır. Alevi tekkesi olan dergaha bağlı dervişlerin taçları da 8 dilimden oluşmuş olup; tepesinde ise 12 köşeli bir yıldız bulunmaktadır. Bektaşi geleneğinden gelen ve dede baba olan Bedri Noyan "Bunun tek sebebi olarak 7 imam olan Hacı Bektaş'ın da soyundan olduğuna inanılan imam Musa-ı Kazımla ve onun oğlu imam Rıza ile ilgilidir." derken; bu taçların inançları ile ilgili olduğunu belirtmektedir. Anadolu'daki Alevi ocakların büyük bölümü, kendi soy ağaçlarını, Musai Kazım aracılığı ile Hz. Ali'ye götürmektedir. Hacı Bektaş Veli'nin soy ağacının İmam Musai Kazıma bağlanması, Tekkenin ilk kuruluşta 8 imam ve 8 erkanı savunmasının bir göstergesidir. Anadolu'daki bir çok Alevi ocağı kendi soy ağaçlarını ya Musa-ı Kazıma ya da İmam Rızaya çıkarmaktadırlar. Bu da 8 İmamla ilgili inançlarının, bugüne kalan hatıraları şeklinde görülebilir. Anadolu ve Balkanlardaki Alevi tekke ve yatırlarında, 9 imam ya da erkanla ilgili pek bir şey görünmüyor. Sadece Rıza Yetişen, Tahtacılar içerisinde 9 erkanlıların olduğunu söylüyor; ama bunlar hakkında bilgi vermediği gibi, nereler olduğu hakkında da bir şey söylemiyor. Yalnız 6 erkanla ilgili Ege yöresi Alevileri kendi aralarında farklı köyleri 6 erkanlı olarak söylemelerine rağmen, bugün 6 erkanlı Alevilere Ege sahilinde değil daha içerilerde varlıklarını muhafaza etmektedirler. Ege çevresi Alevilerinde pek görülmemesine rağmen buna ait bir efsane Hacı Bayram'ın Yan Yatır ocağına kabul edilmeyişi bölümünde geçiyor. Ege yöresi Alevi Tahtacıları arasında anlatılan Rivayete göre, bir gün Hacı Bayram Veli Yan Yatır ocağına gelir. Yan Yatır oğulları tarafından kabul edilmez "suçum ne diye" sorduğunda cevap olarak "içimize altı erkanlıya yer yoktur" derler. Hacı Bayram Veli'nin II Murat tarafından çağrıldığında, 12 terekli tacının 6'ya indirildiği biliniyor. Acaba, bu hikaye Hacı Bayram Veli'nin kendi inancını temsil eden tacındaki 12 tereğin 6'ya indirilmesine karşı koymadığı için mi uyduruldu, bilinemiyor? Rıza Yetişen, 6 erkanlıların nerelerde bulunduğunu söylemeden, 6 erkanlıların varlığından bahsediyor. Şeyh Şüca postnişini Nevzat dede Eskişehir ve Afyon Emir dağı çevresinde Erdebil tekkesine bağlı 6 erkanlı gurupların bulunduğunu söylemektedir. Bunlar 12 erkanlı Alevilerle ortak cemde bulunmaz ve birbirlerine cemlere çağırmadıklarını bildirmektedir. Yine 12 erkanlılardan farklı olarak bunların musahipsiz olduğunu söylüyor. Bu durum tekke ve yatırlar mimarisinde sadece bir örnek olarak Diyarbakır'da vardır. Farklı Tekke ve yatırlarda mutlaka örneği bulunması muhtemel olan Diyarbakır'ın Urfa kapısı sağ köşe başında duran Sarı Saltuk makamı göze çarpmaktadır. Buradaki Sarı Saltuk makamının 6 köşeli olduğu görülmektedir. Bir zamanlar Diyarbakır Safevilerin en etkili merkezlerindendi. Yukarıda görüldüğü gibi 6 erkanlıların genellikle Erdebil tekkesine bağlı düşünülünce Sarı Saltuk'la ilişki pek olmadığını söylenebilir. Sarı Saltuk geleneğini başka yerde aramamız gerekir. Sarı Saltuk'un inancı ile ilgili kesin bir şey söylemek zor olsa bile, aynı özellikleri taşıyan Babailerin inançları ile aynı olması mümkündür. Sarı Saltuk'un da içinden çıktığı geleneği sürdüren 16 y.y. öncesi Seyit Gazi zaviyesiyle organik bağı olan Balkanlardaki Babailer 7 erkanı kabul ediyorlar. Bu konuda bir tek farklılık gösteren istisna Barak Babada gözüküyor. Belki de 13 y.y. Anadolusun'da tek örnek olan Sarı Saltuk'un halifesi Barak Baba'nın, 12 İmam inancını savunduğu biliniyor. Barak Baba'nın 12 İmam inancına nerede ve ne zaman geçtiği bilinmiyor. Balıkesir'de bir Barak Baba yatırı bulunuyor. Bu, Barak Baba yatırının ya ona izafe edilen bir makamı ya da kuvvetli bir ihtimal ile başka bir Barak Baba olmalıdır. Sarı saltuk'un ölümünün ardından müritlerinin bir kısmı Dobrucadan Balıkesir'e yerleşmişlerdi. Burasının Barak Babanın makamlarından birisi olduğu kabul edilse bile, Babailerin daha sonraki temsilcilerinde, 8 köşeli mimari üslup yerine 7 köşeli mimari üslup egemendir. Bu, Varna'da ki Akyazılı tekkesinde olduğu gibi, diğer bir örneği Elvan Çelebi zaviyesinde görülmektedir. Ama bilinen o ki Barak Baba'nın yaşamının ilerleyen kısmında, Olcaytunun hizmetinde iken bu inancı benimsemiş olmalıdır. Barak Baba kendisi gibi 12 İmam inancını savunan Moğol ol hükümdarı Olcaytu'nun elçilik görevini yapmaktaydı. İran Moğolların Hükümdarı olan Olcaytu, 12 İmam inancına sahip olduğu gibi, kendi çevresinde bunlardan oldukça çok insan vardı. 13 y.y. Anadolusun'da 12 İmam inancının izlerine Barak babanın dışında pek rastlanmıyor. 12 İmam inancının büyük ihtimal ile Anadolu'ya girmesi bir yüz yıl sonra olmalıdır. A.Y. Ocak'ın işaret ettiği gibi 13 y.y. Anadolusun'da 12 İmam inancından bahsetmek oldukça zordur 13 y.y. Babaileri ile bu günkü Alevilik arasındaki en belirgin farklılık buydu. Babai yenilgisinin ardından bu geleneği sürdüren Anadoluda temel merkez Seyit Gazi, Balkanlarda ise Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan Haskova da Otman baba ve onun ölümü üzerine aynı merkez Kuzeyde Akyazılı tekkesi idi. Her iki Babai şeyhi de Seyit Gazideki Sultan Şucay'ı mürşit ve pir olarak tanımaktadırlar. Geniş bir alanda hala saygıyla anılıp takdis edilen Şuca Baba II Murat döneminde yaşamıştı. II Muratın komutanlarından Timurtaş paşanın yanında, dervişleri ile birlikte savaşlara katılmışlardı. Şuca Babayı takdis eden ona manevi bağlılığı bulunan Balkanlardaki Babailerin yukarıda söylendiği gibi, 7 erkan inancını benimsedikleri görülüyor. Bunlardan en belirgin olanı Otman Babadır. Sarı Saltuk'a bağlı Balkanlardaki Alevi grupların, Şeyh Şucayı pir tanıyan Balkanlar Babaileri ile aynı yerlerde ve ortak özellikler göstermesi dikkat çekicidir. Bilindiği gibi Şeyh Şucayı pir tanıyan Otman Baba ve onun devamcıları Balkanlarda 7 İmam ve 7 erkanı kabul ederlerken; Anadolu Seyit Gazi'de bulunanlar bugün 12 erkanlıdır. Bugün Aleviler içerisinde yaşayan 12 erkanlılardan sonra kalabalık bir grup da 7 erkanlılardır. Bunlar önceleri Seyit Gazi'ye manevi bağlığı olan Otman Baba Babaileridir. Bunlar, Hacı Bektaş Veli'yi pir tanımadıkları gibi, bazen onun hakkında olumsuz ifadelerin bile kullanıldığı görülmektedir. Balkanlarda Bektaşi kültürünü kabul edenler arasında, etkinlik alanlarının daha çok Kuzey Bulgaristan'da yoğunlaştığı dağınık olarak güney Bulgaristan ve kuzey Yunanistan'da yaşayanlar da vardırlar. Babailerden bir grup Balkan Savaşı esnasında Trakya Çorlu'ya yerleşmişlerdi. Bulgaristan'da 1984 yılındaki ad değiştirme kampanyası sonunda, Türkiye'ye gelen bir grup da Zeytin burnunda bir tekke oluşturmuşlardı. Bu tekkedeki cem ayinlerinde, hep 7 sayısıyla karşılaşılmaktadır. 7 hizmet (veya post) 7 dem 7 nefes gibi uygulamaları vardır. Bunların, inançları ile ilgili 7 sayısına önem vermelerini, tekke ve yatırlarındaki mimari özelliklerinde ve taçlarında görmek mümkündür. Alevi Kutuphanesi.