Akıl Tutulması ve Namaz

Konu, 'Alevi İnancı ve İbadetleri' kısmında Volkan dede tarafından paylaşıldı.

  1. Volkan dede

    Volkan dede Aktif Üye

    Merhaba can'lar.
    Mustafa Cemil KILIÇ ismini duymayanlarınız olabilir.
    Kısaca tanımak gerekirse;
    Kendisi Sünni, din dersi öğretmenidir ve Alevilik hakkında yazıları mevcuttur. Bu yazılarından Namaz ile ilgili olanını sizler için aşağıya aktardım.


    Akıl Tutulması ve Namaz
    Sünni ve Şii misyonerler tarafından Alevilere yönelik gerçekleştirilen en önemli tacizlerden biri de namaz ibadeti ile ilgilidir. Buna göre Sünni ve Şii kimi çevreler, gerçeğin hilafına, bilinen şekil ve kalıplara dökülmüş namazı İslam’ın bir buyruğu olarak gördüklerinden, Alevileri kendi anladıkları biçimiyle namaz kılmadıkları ve böyle bir şekilsel zorunluluğu kabul etmedikleri için tekfir etmekte yahut cehaletle suçlamaktadırlar. Oysa gerçek bambaşkadır. Hiç kuşku yok ki, bu gerçeği savunmak konusunda Alevi inanç ve kültürü gereken donanıma sahiptir. Biz bu çalışmamızla o donanımı gözler önüne sermek istiyoruz.

    Öncelikle namaz sözcüğünü semantik açıdan / anlambilimsel olarak inceleyelim.
    Namaz bilindiği üzere Farsça bir sözcüktür. Aslı “Nemaz” dır. Sözlükte dua, yalvarış, yakarış gibi anlamlara gelmektedir. Sözcüğün Farsça olmasından da anlaşılacağı üzere Kur’an’da namaz sözü geçmemektedir. Bunun yerine aynı anlama gelen Arapça bir sözcük mevcuttur. Namazın Arapça’daki karşılığı “salat“ ifadesidir.

    “Salat” ifadesini temel alarak namaza kanıt arayan Sünni ve Şii bilginler yer yer salat sözcüğü dışında başka sözcükleri de kendi teolojik tezleri paralelinde aynı anlama gelmek üzere yorumlamaktadırlar.

    Bu sözcükler; tesbih/yüceleme, zikr/anma, sabah Kur’an’ı/sabah okuması vb.dir. Bu sözcükler; bilinen haliyle şekle dökülmüş namaz anlamına gelmediği halde o anlama geliyormuşçasına kullanılmaktadır.

    Namazın nasıl kılınacağı konusunda Kur’an’da hiçbir bilgi yoktur. Bu da gösteriyor ki namaz bir dua etkinliği olarak toplumdan topluma ve kültürden kültüre başka biçimlerde yerine getirilebilir bir tapınma faaliyetidir. Sadece bir kültürün tapınma faaliyetini, tüm Müslüman toplumlara dayatmak İslam adına kültür emperyalizmi yapmaktan başka bir şey değildir. Şekilsel bakımdan bilinen haliyle namaz, Orta Doğu ve Arap halklarının tapınma biçimidir. Kıyam/Ayakta durma, Rukü/Eğilme, Secde/Yere kapanma ve Ka’de/Oturma adı verilen şekillerle gerçekleştirilen namaz ibadeti İslami bir zorunluluk olmayıp tümüyle geleneğin ürünüdür. Namazın İslami olan yönü Tanrı’nın adının yüceltilmesi, ona boyun eğilmesi ve ona yalvarıp yakarılmasıdır. Şekilsel yani zahiri yönünü İslami bir zorunluluk olarak görmek yüzyılların getirdiği körleşmeden başka bir şey değildir. Tanrı kendisini anmak isteyen kullarına belli şekilleri zorunlu kılacak kadar sığ bir varlık değildir. Asıl olan Allah’ın anılması ise bunun belli bir şekle hapsedilmesi insani açıdan insafsızlık olduğu kadar dinsel anlamda da bağnazlıktır.

    Buna karşın şurası bir gerçek ki, insanlar özellikle de Sünni ve Şii Müslümanlar yüzyıllardır alıştıkları, kanıksadıkları ve belledikleri şekil şartlarına hapsedilmiş bir namazdan başka türlü bir ibadeti kabul etmekte elbette ki zorlanacaklardır. Ancak unutulmamalı ki bu zorlanma İslam adı altında gerçekleştirilen Arap Kültür Emperyalizminin yürek burkan ve can acıtıcı bir sonucudur. Bu yürek burkuntusunu ve can acısını ortadan kaldırmanın yolu, yüce Allah’ın dinini bir ırkın kültürüne hapsetmek isteyen çevrelere kararlılıkla karşı çıkmaktan geçmektedir. Biz bu kaşı çıkışı gerçekleştirmek adına yola çıktık.

    Bu karşı çıkışta Alevi ulularından, Horasanlı, Türkistanlı Türkmen pirlerinden aldığımız manevi güç, kuşku yok ki en büyük direnç kaynağımızdır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Arap ve diğer Orta Doğu halklarının tapınma biçimini, “Namaz ancak böyle olur. Başka türlü olmaz!” diye dayatanlara karşı Alevi ulularının nefesleriyle verdiği yanıtlara geçmeden önce Sünni misyonerlerce ileri sürülen günlük namazların beş vakit olduğu şeklindeki iddiaya ve Şii misyonerlerin üç vakit ısrarlarına değinmek ve bu konudaki akıl tutulmasını gözler önüne sermek istiyoruz.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Sünni kimi din bilginleri Kur’an’da günlük beş vakit namazın buyurulduğu düşüncesindedirler. Bu düşünceye varmak için esas aldıkları söz konusu ayet şudur:
    [FONT=Times New Roman][COLOR=blue]"...Güneşin doğmasından önce de, batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün taraflarında da tesbih et ki, rızaya ulaşasın." (Taha suresi,130)
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Bu ayette namaz/salat sözcüğü yerine tesbih yani yüceleme sözü kullanılmıştır. Fakat sanki salat sözcüğü kullanılmış gibi davranılmakta ve beş vakit namaza en güçlü kanıt denilerek bu ayet ileri sürülmektedir. Ayrıca bu ayette “etraf “ yani “taraflar” ifadesi geçtiği halde pek çok yorumcu bu sözcüğü “iki tarafında/gündüzün iki tarafında yani iki ucunda “ biçiminde anlamlandırmaktadır. Oysa “iki taraf” ifadesinin Arapça’daki karşılığı “tarafeyn” dir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Görüldüğü üzere bu ayette iki çarpıtma vardır. Biri, namaz sözcüğü kullanılmadığı halde kullanılmış gibi davranılmış olmasıdır. İkincisi ise, taraflar sözcüğünün iki taraf/iki uç biçiminde tahrif edilmiş olmasıdır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Alevi inancı açısından bakıldığında bu ayetten çıkan yorum şu olmalıdır. Sabah, akşam, gece, gündüz ve her ne vakitte olursa olsun Allah sürekli anılabilir. Bu anmanın şekli yoktur. Bu, bir sözle de olabilir, bir hareketle de olabilir. Kişi buna içinde yaşadığı toplumun gelenekleri çerçevesinde karar verebilir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Bir başka ayet ise şöyledir:
    [FONT=Times New Roman][COLOR=blue]“Gündüzün iki ucunda ve gecenin bir kısmında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir." (Hud suresi : 114)
    [FONT=Times New Roman]Bu ayette iki taraf ifadesi doğru bir biçimde kullanılmıştır. “Gecenin bir kısmında“ ifadesi bazı yorumcular tarafından “Gündüzün geceye yakın kısımları“ biçiminde anlamlandırılmaktadır. “Kısımlar“ yani “Zülef“ ifadesi Arapça çoğul kuralları çerçevesinde en az üç adet anlamında kullanılmaktadır. İki adet için başka bir çoğul kuralı vardır ki burada ikil çoğul değil en az üç adet anlamına gelen çoğul eki kullanılmıştır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Ayrıca diğer ayetin tersine tesbih yada zikr gibi sözcükler yerine açıkça Namaz/salat sözcüğü kullanılmıştır. Fakat yine de bu ayette “Gecenin bir kısmında” yada “Gündüzün geceye yakın kısımları“ ifadesiyle hangi vakitlerin kastedildiği belli değildir. Oysa yorumcular; akşam, sabah ve yatsı namazlarının kastedildiğini ileri sürmektedirler.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Bir başka ayet:
    [FONT=Times New Roman][COLOR=blue]"Namazları ve orta namazını koruyun ve Allah'a gönülden boyun eğiciler olarak durun." (Bakara Suresi, 238 )
    [FONT=Times New Roman]Bu ayeti de beş vakit namaza kanıt göstermekteler. Şöyle ki; Namazlar anlamına gelen “salavat“ sözcüğü en az üç vakti bildirir. Bir de ayette orta namazından bahsedilmektedir. O halde orta namazının gerçekten orta namazı olabilmesi için salavat sözcüğü ile üç değil dört vakit namazın kastediliyor olması gerekir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Görüleceği üzere burada da tam bir zorlama yorum vardır. Sünni bilginler böylesi zorlamalarla beş vakit namazı ihdas etmeye çalışmaktadırlar.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Kur’an’da benzer içerikte birkaç ayet daha bulunmaktadır. Bir kısmı peygambere özel olarak seslenen ayetlerdir. Yani sadece peygambere özgü buyruklardır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Bu noktada “Vakitlendirilmiş namaz”dan bahseden ayeti ele almak yerinde olacaktır.
    [FONT=Times New Roman][COLOR=blue]"Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken anın. Artık güvenliğe kavuşursanız namazı kılın. Çünkü namaz, inananlar üzerine vakitlendirilmiş olarak yazılmıştır." (Nisa Suresi, 103)
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Namazın yani salat’ın vakitlendirilmiş olmasından kasıt inananların belli vakitler tayin ederek Tanrı’yı anmalarıdır. Toplu tapınma için belli bir vaktin tayin edilmesi şarttır. Nitekim bu vakit açıkça belirtilmiştir. Kur’an’da hiçbir yoruma gerek duyulmadan açıkça belirtilen tek namaz Cuma namazıdır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Söz konusu ayet şöyledir:
    [FONT=Times New Roman][COLOR=#0000ff]“Ey İnananlar, Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, Allah'ı zikretmeye koşun ve alım satımı bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır." (Cuma suresi, 9)
    [FONT=Times New Roman]Burada dikkat edilmesi gereken konu Cuma namazının kadın erkek ayrımı yapılmadan tüm inananlara yüklenmiş olmasıdır. Ancak Sünni ve Şii Müslümanlar bu gerçeği göz ardı ederek Cuma namazı sanki sadece erkeklere farz kılınmış gibi hareket etmektedirler. Kur’an’ın bu Tanrısal buyruğunu gereğince yerine getirenler de yine Alevilerdir. Bilindiği gibi Aleviler Cuma günleri yani Perşembeyi Cumaya bağlayan gece kadın erkek ayrımı yapmadan Cuma namazı kılmaktadırlar. Eski takvimde ( Hicri ) yeni günün başlangıcının gün batımı olduğu gerçeği dikkate alındığında Perşembeyi Cumaya bağlayan akşamın Cuma günü içersinde yer aldığı görülecektir. Bu açıdan bakıldığında Alevilerce Cuma akşamları yani Perşembeyi Cumaya bağlayan akşam yapılan Cem ayinleri Kur’an’daki Cuma namazı buyruğunun yerine getirilmesi amacıyla gerçekleştirilen bir toplu dua etkinliğidir. Hiç kuşku yok ki, Cem ayini, Kur’an’da buyurulan toplu tapınmanın yani namazın Türk/Türkmen toplumlarınca şekle dökülmüş halidir. Sünni ve Şii Müslümanlar Cuma namazı adı verilen toplu tapınmada kadınlara yer vermezken Aleviler bu konuda da ne denli doğru bir uygulama içerisinde olduklarını göstermektedirler.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Nitekim Hünkar Hacı Bektaş Veli şöyle buyurmaktadır.
    [FONT=Times New Roman]‘‘Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
    [FONT=Times New Roman]Hakk’ın yarattığı her şey bakın yerli yerinde
    [FONT=Times New Roman]Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yoktur
    [FONT=Times New Roman]Noksanlık ve çirkinlik senin görüşlerinde...’’

    [FONT=Times New Roman]Kur’an’da namazla ilgili bir diğer çarpıcı ayet de şudur:
    [FONT=Times New Roman][COLOR=blue]“Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah'ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın.” (Bakara suresi, 239)
    [FONT=Times New Roman]Gerçekten bu ayet egemen Sünni ve Şii çevrelerin dayatmacı yorumlarına karşı tam bir yanıttır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Şöyle ki;
    [FONT=Times New Roman]Namaz illa belli şekillerle kılınacak diye bir kural yoktur. Çünkü binit üzerinde söz konusu o şekilleri uygulamak olanaksızdır. O halde anlaşılıyor ki namazın şekil olarak değişmez kuralları yoktur. Zorunlu durumlarda geleneğin ortaya koyduğu şekiller değişebilmektedir. Bu zorunlu durumları günlük yaşamda karşılaşılan durumlarla sınırlandırmak hem doğru değildir hem de Allah’ın rahmet esaslı kolaylaştırıcılık özelliğini onun iradesinin hilafına kısıtlamaktır. Bu zorunlu durumlar kültürler arası farklılıklar boyutunda anlaşılmalıdır. Her kültürün kendine özgü bir tapınma şekli vardır. Egemen Sünni ve Şii çevreler sadece Orta Doğu ve Arap halklarının tapınma biçimini tüm Müslüman halklara dayatıcı bir tavır içerisinde olmuşlardır. Bu tavır yüzyıllardır Arap olmayan Müslüman halkların bir inanç ve akıl tutulmasına uğraması sonucunu doğurmuştur. Bu inanç ve akıl tutulmasını nispeten kıran tek halk, yine Alevi Türkmenlerdir. Başta Türkmenler olmak üzere Türk kavimleri, dayatılan tapınma şekillerini reddedip kendi kültürleri çerçevesinde yüce Tanrı’ya ibadet etme yolunu yaşama geçirmeyi büyük bedeller ödeme pahasına da olsa başarmışlardır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Kur’an’ın indiği ve onun ilk muhatabı olan Arap toplumunun kültürel ve geleneksel özelliklerinin pek çok dinsel konuda izler taşıdığı biliniyorken başka toplumlara bu özelliklerin sanki dinin aslındanmış gibi dayatılması Allah adına zulmetmekten başka nedir ki?
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Bu zulme seyirci kalmak ve yüce İslam dininin Arap gelenekleri içerisinde boğulmasına göz yummak samimi birer Müslüman olarak tahammül edebileceğimiz bir durum değildir. Aynı şekilde İslam örtüsü altında Arap kültürünün halkımıza ve diğer Müslüman halklara empoze edilmesi karşısında sessiz kalmak sahip olduğumuz insani vasıflarımızın şekillendirdiği kişiliğimizin asla kabul etmeyeceği bir husustur.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Namazla ilgili olarak üzerinde durulması gereken bir diğer konu da savaş sırasında namazın nasıl kılınacağı ile ilgili husustur. Bu konuda Nisa Suresi 101. ve 102. ayetlerde açıklama yapılmıştır:
    [FONT=Times New Roman][COLOR=blue]“Yeryüzünde sefere çıktığınızda, hakikati inkara şartlanmış olanların âniden üzerinize saldırmasından korkarsanız namazı/duayı kısaltmanızda sakınca yoktur. Kuşkusuz ki, gerçeği inkar edenler sizin apaçık düşmanlarınızdır. O halde sen inananlar arasında iken onlara namazda/toplu dua etkinliğinde önderlik yapacaksan, bir bölümünün, silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza durmalarına izin ver. Onlar, namazlarını bitirdikten sonra, namazlarını eda etmemiş olan diğer grubun her türlü tehlikeye karşı hazır vaziyette ve silahlarını kuşanmış olarak gelip seninle namaza durmaları sırasında size koruyuculuk yapsınlar; hakikati inkara şartlanmış olanlar sizin silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki âni bir baskınla üzerinize saldırabilsinler. Fakat yağmurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz yahut hasta iseniz silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yoktur; ama tehlikeye karşı hazırlıklı olun. Allah, hakikati inkar edenler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.” (Nisa Suresi 101. 102.)
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Görüleceği üzere bu ayette de zorunlu durumlarda namazın şekli ve süresi konusunda değişiklikler yapılabileceği Tanrısal bir hüküm olarak belirtilmektedir. Bu zorunlu durumlardan yukarıda da belirttiğimiz gibi kültürler arası farklılıklar da anlaşılmalıdır. Özellikle göçebe Türkmenlerin sosyal yaşamları dikkate alındığında ne denli zorunlu ve zorlu durumların yaşanabileceği takdir edilecektir. Sürekli göç eden Türkmenlerin yerleşik Araplar gibi bir ibadet yaşamlarının olması mümkün değildir. Göçebe bir halka yerleşik bir halkın ibadet biçimini zorunlu kılmak hiç kuşku yok ki bir zulümdür. Alevilerin neredeyse tamamına yakınının göçebe Türkmen oymaklarından meydana geldiği düşünüldüğünde, geçmişte belli zaman dilimlerinde yapılan Cem ibadetlerinin ne denli isabetli bir uygulama olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Göçebe Türkmenlerin tarihsel süreç içerisinde yerleşik yaşama geçmeleri ve özellikle kentleşmeyle birlikte kent yaşamının gerekleri çerçevesinde Cem ibadetini zamansal olarak sabitleştirdikleri bilinmektedir. Buna göre Cem ibadetleri Perşembeyi Cumaya bağlayan gece yapılmak suretiyle zamansal olarak da sabitleştirilmiştir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Ayrıca Sünni bilginlerin tüm ısrarlarına rağmen Şiiler günlük namazların üç vakit halinde kılınabileceğini ileri sürerek aslında bu hususta Kur’an’ın zannedildiği gibi net hükümler içermediğini fiilen ilan etmiş olmakta değil midirler ?
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Sünni din bilginlerinin günlük namazlar konusunda sergiledikleri bir diğer gülünç durum ise namazın miraçta aslında elli vakit olarak emredildiği fakat daha sonra Hazreti Musa’nın isteği ve Hazreti Muhammed’in ricasıyla kademe kademe beş vakte indirildiği yönündeki rivayettir. Bu rivayetin kaynağı Sünnilerin en sağlam hadis kitapları olarak kabul ettikleri derlemelerdir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]“Hazreti Peygamber'e İsrâ gecesi, namaz elli vakit olarak farz kılındı. Sonra azaltıldı ve beş vakte düşürüldü. Sonra şöyle seslenildi: Ey Muhammed, şüphesiz bizim nezdimizdeki söz bir değişikliğe uğramaz. Senin için bu beş vakit namaz, elli vakit namazın karşılığıdır." (Buhâri, Salat, 76, Enbiya, 5)
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Aynı içerikte başka hadisler yine Sünnilerce muteber kabul edilen başka kaynaklarda da yer almaktadır. Söze konu bu hadislerde peygamber ile Allah’ın neredeyse günlük namazların sayısı konusunda pazarlık yaptıkları gibi bir manzara sergilenmekte ve bu pazarlıkta Hazreti Musa da Hazreti Muhammed’in avukatı rolüne soyunmaktadır. Aslında bu durum dinin hurafe ve efsanelerle ne denli özünden saptırıldığının acıklı/trajik örneklerinden biridir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Yeniden Kur’an’a dönecek olursak Kur’an’daki hükümleri zahiri/dışsal anlamlarıyla anlamakta ısrar edip zamanın ve farklı toplumsal özelliklerin doğurduğu yeni koşulları görmezden gelen Sünni ve Şii din bilginlerine bir soru yöneltmek istiyoruz.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Kur’an’da Hacca davetin yer aldığı ayetteki anlamları aynen uygulamak konusunda neden zahiri manaya bağlı kalmaktan vazgeçiyorsunuz?
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Kur’an’da hacca davet ile ilgili ayette şöyle denilmektedir:
    [FONT=Times New Roman][COLOR=blue]“İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen yorgunluktan incelmiş develer üzerinde sana gelsinler.” (Hac suresi, 27)
    [FONT=Times New Roman]Bu ayetin zahiri/dışsal anlamı dikkate alındığında haccın mutlaka ya yaya olarak yada yorgunluktan incelmiş develer/binitler üzerinde yapılması gerekmiyor mu?
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]O halde neden bunu uygulamıyorsunuz da hacca otobüslerle, uçaklarla yada gemilerle gidiyorsunuz?
    [FONT=Times New Roman]Hani Kur’an’ın tüm hükümleri uygulanmalıydı?
    [FONT=Times New Roman]Hacca yaya olarak ya da yorgunluktan incelmiş develer üzerinde neden gitmiyorsunuz?
    [FONT=Times New Roman]Hem kendiniz böylesi hükümleri uygulamıyorsunuz hem de Alevileri sizin anladığınız anlamda, sizin istediğiniz vakitlerde ve sizin istediğiniz şekillere dökülmüş olarak namaz kılmadıkları için taciz ediyorsunuz.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Ne hakla?
    [FONT=Times New Roman]Üstelik bu ayette dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus da “sana gelsinler“ ifadesidir. Burada “sana“ ifadesiyle kim kastedilmektedir? Hiç Kuşku yok ki burada kastedilen Hazreti Muhammed’tir. Ancak kimi kaynaklarda bir önceki ayet de dikkate alınarak burada kastedilenin Hazreti İbrahim olduğu da belirtilmektedir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Hac ibadeti bizzat peygamberin şahsını ziyaret midir, yoksa Kabe’yi ziyaret midir?
    [FONT=Times New Roman]Peygamberin şahsını ziyaret ise eğer neden o vefat ettikten sonra da hac ibadeti sürmüştür?
    [FONT=Times New Roman]Yok kastedilen peygamberin şahsı değil de Kabe’nin ziyaret edilmesi ise o halde neden “sana“ ifadesi yer almaktadır?
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Burada anlatmaya çalıştığımız husus, Kur’an’ın zahiri manasıyla anlaşılması gerektiği konusunda yapılan/yapılacak olan bir ısrarın ne denli tuhaf sonuçlar doğuracağıdır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Özellikle namaz konusundaki ayetler dikkate alındığında görülecektir ki, din bilginleri şifre çözer gibi hatta iğneyle kuyu kazar gibi namaz vakitlerini saptamak için çırpınıp durmuşlardır.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]İddia ettikleri gibi ve onların anladıklarını ileri sürdükleri haliyle namaz günlük yaşamda bu denli önemli bir tapınma biçimi ise Yüce Allah neden böylesi önemli bir konuyu açıkça ortaya koymamıştır?
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Neden Allah bu denli yoruma ve kafa yormaya gereksinim duyulan ifadeler kullanmaktadır?
    [FONT=Times New Roman]Oysa Kur’an’ın pek çok ayetinde Allah, Kur’an’ın apaçık ve net bir kitap olduğunu söylemektedir.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Bizce bunun yanıtı bellidir. Tanrı, ibadet/tapınma biçimini ve vaktini inananların mensup oldukları kültürlere göre belirleyebilme imkanını sağlamak için böylesi bir yolu irade etmiştir. Fakat zahiriler bu gerçeği anlamak istemedikleri için çırpınıp durmaktadırlar.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Günümüzde kimi Sünni bilginler de namaz konusundaki şekil şartlarının aslında dinin asli buyruklarından olmadığı ve tümüyle geleneğin yansıması olduğu konusunda fikirler beyan edebilme noktasına gelmişlerdir. Kuşku yok ki bu sevindirici bir durumdur. Bu hususta ülkemizin yetiştirdiği ünlü din bilginlerinden Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün öne çıkmakta olduğu malumdur.
    [FONT=Times New Roman]
    [FONT=Times New Roman]Aleviler tarih boyu namaz konusunda kendilerine yönelik tacizlere kimi nefes ve deyişlerde felsefi içeriği derin ve bilgece yanıtlar vermişlerdir. Şimdi bu yanıtlardan bazılarını örnek olarak sunalım:

    [FONT=Times New Roman]Bana namaz kılmaz diyen
    [FONT=Times New Roman]Ben kıluram namazımı
    [FONT=Times New Roman]Kılur isem, kılmaz isem
    [FONT=Times New Roman]Ol Hak bilür niyazımı
    [FONT=Times New Roman]….

    [FONT=Times New Roman]Bir kez gönül yıktın ise
    [FONT=Times New Roman]Bu kıldığın namaz değil
    [FONT=Times New Roman]Yetmişiki millet dahi
    [FONT=Times New Roman]Elin yüzün yumaz değil
    [FONT=Times New Roman]…

    [FONT=Times New Roman]Savm, Salat, Hac, Zekat;
    [FONT=Times New Roman]Hicaptır aşıklara !
    [FONT=Times New Roman]Aşık, bundan münezzeh,
    [FONT=Times New Roman]Naz u niyaz içinde…

    [FONT=Times New Roman]…
    [FONT=Times New Roman]Oruç, namaz, zekat, hac
    [FONT=Times New Roman]Cürm ü cinayetdür
    [FONT=Times New Roman]Fakir bundan azaddur,
    [FONT=Times New Roman]Has u havas içinde...
    [FONT=Times New Roman]…

    [FONT=Times New Roman]Abdestimiz, namazımız,
    [FONT=Times New Roman]Doğruluktur taatımız,
    [FONT=Times New Roman]Aşka bağladık safımız,
    [FONT=Times New Roman]Safımızdan kim ayıra... Yunus Emre

    [FONT=Times New Roman]Camilerde olan imam
    [FONT=Times New Roman]Çoğu bilmez bunu tamam
    [FONT=Times New Roman]Dört bin altı yüz seksen selam
    [FONT=Times New Roman]Daha namaz sorar mısın Kaygusuz Abdal

    [FONT=Times New Roman]Sofular secde ederler mescidin mihrabına
    [FONT=Times New Roman]Yar eşiği secdegahım, yüz sürerim kime ne
    [FONT=Times New Roman]Kah çıkarım gökyüzüne hükmederim Kaf be Kaf
    [FONT=Times New Roman]Kah inerim yeryüzüne yar severim kime ne - Seyyid Nesimi

    [FONT=Times New Roman]Namazımız dara durmak
    [FONT=Times New Roman]Orucumuz sabretmek
    [FONT=Times New Roman]Biz bir oruç tutarız ki
    [FONT=Times New Roman]Ramazan’a benzemez. Seyyid Nesimi

    [FONT=Times New Roman]Ve sanıyorum en susturucu yanıtı da büyük ozanımız Pir Sultan Abdal vermiştir:
    [FONT=Times New Roman]Alınmış abdestim aldırırlarsa
    [FONT=Times New Roman]Kılınmış namazım kıldırırlarsa
    [FONT=Times New Roman]Sizde Hak diyeni öldürürlerse
    [FONT=Times New Roman]Ben de bu yayladan Şah’a giderim… Pir Sultan Abdal

    [FONT=Times New Roman]Sonuç:
    [FONT=Times New Roman]Aleviler üzerinde yüzyıllardır süren baskının yansımalarından biri olarak nitelenebilecek beş yada üç vakit namaz dayatmasına karşı Alevi inanç ve kültürünün tarihsel birikiminden yararlanarak kaleme aldığımız bu çalışmamızı, ulaşılan sonuçları maddeler halinde sırala***** noktalayalım:
    [FONT=Times New Roman]1. İslam dine göre namaz bir dua etkinliğidir. Bu etkinlik bireysel olarak yapılabileceği gibi toplu olarak da yapılabilmektedir.
    [FONT=Times New Roman]2. İslam dinine göre namazın belli bir şekli yoktur. Her toplum kendi kültürü/gelenekleri çerçevesinde bir takım şekiller ihdas edebilir.
    [FONT=Times New Roman]3. İslam dinine göre günlük olarak beş yada üç vakit namaz söz konusu değildir. Namazın gerek şekli gerekse de ihdas edilmiş vakitleri tümüyle zorlama yorumlara ve Orta Doğu ve Arap halklarının geleneklerine dayanmaktadır.
    [FONT=Times New Roman]4. Alevi–Bektaşilerin namaz konusunda geliştirdikleri içtihad, mensup oldukları kültürlerinin doğal sonucudur. Bu bağlamda cem ayini, İslam’ın namaz emrinin Alevi ve Bektaşilerce uygulanma biçimidir.
    [FONT=Times New Roman]5. Alevi–Bektaşilerin namazı cem ibadetidir. Başka türlü bir namaz Alevi inanç ve kültüründe olmadığı gibi Alevi geleneğine de aykırıdır.
    [FONT=Times New Roman]6. Cem ayini, içerisinde barındırdığı kıyam yani dara durma, tecella ve temanna yani rukü ve ayrıca defalarca icra edilen secdesiyle İslam’ın namaz buyruğunu karşılayan en güzel ritüeldir.
    [FONT=Times New Roman]7. Cem ayini yerine başka türde bir namazı benimsemek yada bunu savunmak Aleviliğin eritilme çabasından başka bir şey değildir.
    [FONT=Times New Roman]8. Kur’an’da vakti hiçbir yoruma gerek duyulmadan açıkça belirtilen tek namaz Cuma namazıdır. Alevi–Bektaşilerin Cem ayinlerinin yapılış vakti yani Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Cuma namazı vaktidir. Cuma namazının vakti Cuma günü süresinin tümüdür. Bu sürenin her hangi bir bölümünde namaz ifa edilebilir.
    [FONT=Times New Roman]9. Cuma namazı Kur’an’da kadın erkek ayrımı yapılmadan tüm inananlara emredilmiştir. Bu bağlamda Alevi–Bektaşilerin kadın erkek birlikte cem yapmaları Kur’ansal buyrukla örtüşen gerçek bir ibadet hüviyetindedir.
    [FONT=Times New Roman]10. Namaz konusunda yüzyıllardır süren Sünni ve Şii uygulamalarının bir inanç ve akıl tutulması olduğu açıktır. Sünni ve Şiilerin bu konudaki yorumlarına Alevilerin gösterdiği saygı eşit düzeyde bir karşılığı hak etmektedir. Bu bağlamda Alevilerin namaz ile ilgili olarak geliştirdikleri yorum ve uygulamaya Sünni ve Şii din bilgileri de aynı şekilde saygı göstermek zorundadırlar.
    [FONT=Times New Roman]11. Kur’an’da, Allah’ın yatarken, ayaktayken ve otururken de anılmak suretiyle ibadet edilebileceği net bir biçimde belirtildiğinden namazı belli bir şekle hapsetmeye çalışmak isabetli bir tutum değildir.
    [FONT=Times New Roman]12. Alevi–Bektaşi inancına göre cem ayininin teolojik kökeni kırklar meclisidir.

    [FONT=Times New Roman]Son söz olarak yineleyelim ki, Alevilerin namazı cem ayinidir. Başka namaz bilmeyiz. Bir de hakka yürüyen canın ardından kılınan ve bir helalleşme niteliğinde olan Cenaze Namazımız vardır ki bu namaz, gerek semantik gerekse işlev bakımından bu yazımızın kapsamı dışındadır.

    [FONT=Times New Roman]Mustafa Cemil Kılıç.[/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/COLOR][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/FONT]
     
  2. ero

    ero Daimi Üye

    teşekkürler..
    bende islam inancında namazın kuranda geçtiği gibi RÜKU-SECDE VE KIYAM olmak üzere üç vakitten olduğunu çoğu kaynaktan biliyorum..
     
  3. Son söz olarak yineleyelim ki, Alevilerin namazı cem ayinidir. Başka namaz bilmeyiz. Bir de hakka yürüyen canın ardından kılınan ve bir helalleşme niteliğinde olan Cenaze Namazımız vardır ki bu namaz, gerek semantik gerekse işlev bakımından bu yazımızın kapsamı dışındadır.


    Pekiiiiiiiiiiiiiiiiiiii bu bahsettiğn cenaze namazı neden bu yazının dışındadır. Onu neden diğer müslümanlar gibi uyguluyoruz. Şu beş vakiti bi komple halledelim o kolaymı diosunuz :DD
     
  4. Volkan dede

    Volkan dede Aktif Üye

    Osmanlı döneminde Alevilerin Katledildiği dönemleri incelersen Cenaze Namazımızdaki değişiklik nedeninide öğrenirsin.
    Yüce Allah, biz kullarına, "Beni her zaman anın" der.
    Bizim, sizler gibi Allah'ı anmak için beş vakite ihtiyacımız yok.
    Gecenin bir vakti Allah'ı anarız ve duamızı yaparız.
     
  5. muhammed_3583

    muhammed_3583 Yeni Üye

    Merhaba,
    Konu ile ilgili düşünceleriniz hayli ilginç geldi. Neden ilginç geldiği konusunda fikirlerimi paylaşayım inşaallah..Birincisi bizler kendimizi islam dinine nisbet eidyoruz ve "Müslümanız" diyoruz. Allah insanı yaratmış ve başıboş bırakmamış. Yaşantısını düzenlemesi için Kur'an'ı Kerimi göndermiştir. Ve kitabı göndermekle de iş bitmemiş.İnsanlar kafalarına göre Kur'an ayetlerini yorumlamasın, kafalarına göre bir yaşam tarzı oluşturmasın diye, Peygamber göndermiştir. Son peygamber de Hz. Muhammed s.a.v.dir.Biz de islam dinini Peygamberimizin yaşantısından öğrenmeliyiz.Peygamberimiz Kuranın yaşantıya yansımış halidir... Sizin anlattıklarınızdan ben şunu anladım : Alevilik, islam dini ve inançları haricinde ayrı bir kültür, ayrı bir yaşam tarzı, ayrı bir din...Her topluluk kalkıp dese ki biz namazdan şını anlıyoruz diyip hoplayıp zıplasa; başka biri kalkıp dese ki biz uyumak anlıyoruz dese uyusa,vs.. Kurandan bizim ne anladığımızdan ziyade Allahın Rasulu Hz. Muhammed nasıl anlamış ve yaşantıya nasıl geçirmiş.Aynı şekilde peygamberimizin ehli ve sahabeleri..Hz. Ali r.a., Hz. Aişe r.a...Peygamberimiz gibi mi namaz kılmışlar; yoksa sizin anlattığınız gibi mi? Bilgilendirirseniz memnun olurum..Hayırlı günler..
     
  6. halitseyfi

    halitseyfi Yeni Üye


    sevgii can

    Alevi cenaze namazı neden kapsam dışıdır. Özel bir anlamı mı var???
     
  7. kadir7373

    kadir7373 Yeni Üye

    volkan dedem özelmesaj yazamadığım için buraya yazdım ben aydın didim deyim.
     

Sayfayı Paylaş