Atatürk'ün Cenaze Namazı ve Bilinmiyenleri

Discussion in 'Atatürk'ün Hayatı Ve Anıları' started by Dede-baba, Dec 23, 2010.

  1. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Atatürk’ün Cenaze Namazı


    Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Altında Türkiye'nin önde gelen dokuz tıp profesörünün imzasının bulunduğu ölüm raporu,

    ‘‘...8 Kasım 1938 Salı günü bir kere daha gelen ve bütün dikkat ve ihtimama rağmen ilerlemesine mani olunamayan ve büyük bir hızla gelişen ikinci büyük koma içinde 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı, saat dokuzu beş geçe, muazzez ve büyük hasta terk-i hayat eylemiştir…’’

    Cümlesiyle bitiyordu.

    Bu raporun yayınlanmasıyla bütün dünya sarsıldı. Türkiye ise sarsılmaktan çok daha ötelerdeydi. Şairin ‘‘Gidiyor rastgelemez bir daha tarih eşine / Gidiyor on yedi milyon kişi takmış peşine’’ dediği şekilde, 17 milyonluk Türkiye nefesini tuttu, kalbini büzdü ve artık tek başına kalmış olduğunu o anda farketti: Ata'sını kaybeden Türk milleti artık yapalnızdı...

    İstanbul'da ise cenazenin kaldırılması telâşı başladı. Ölüm raporunun altında imzası olan doktorlardan Mehmet Kâmil Berk, Atatürk'ün çenesini ipek bir mendille bağladı, ayak parmaklarını pansıman sargısıyla birleştirdi ve cenaze merasiminin hazırlıklarına girişildi…

    Türkiye tam dokuz gün dokuz gece boyunca Ata'sının nâaşının önünden gözyaşı seli halinde akıp geçti. Cenazenin Ankara'ya nakledilmesinin zamanı gelmiş ama namazı henüz kılınmamıştı.
    .
    Tören için Kurtuluş Savaşı'nın önde gelen simalarından Orgeneral Fahrettin Altay görevlendirildi. Son vazifeler yerine getirilirken, dini şart ve örfler itina ve hassasiyetle yerine getirilmiştir… Cenaze namazının bir camide kılınıp kılınmama yolunda dinen ne gerektiği konusunda, İlahiyat Fakültesi kelam ilmi ve İslam Felsefesi ordinaryüs Profesörlerinden Mehmed Şerafettin Yaltkaya'nın fikri alındı.

    Din alimi, cenaze namazlarının muhakkak camilerde kılınması yolunda kesin bir kayıt olmadığını bildirmiş ve daha çok makam, kıdem ve selahiyeti olarak, bir de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görüşlerinin alınmasını tavsiye etmiştir..

    Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanı Mehmed Rıfat Börekçi'nin fikri sorulmuştur. Milli Mücadelenin meşruiyetine dair Anadolu Uleması fetvasına, ilk imza koyan din adamı, "O'nun cenaze namazı, tertemiz hale getirdiği bütün vatanda, bu farizanın yerine getirilebildiği her yerde kılınabilir" fetvasını vermiştir.

    Bunun üzerine, Atatürk’ün cenaze namazı, 10 Kasım’daki vefatından, dokuz gün sonra, 19 kasım sabahı saat sekizi on gece kılındı.

    Atatürk’ün cenaze namazına bizzat katılan, Binbaşı Hafız Yaşar Okur'un Anılarında Cenaze namazını ve merasimini şöyle anlatmaktadır;

    “‘‘...Dolmabahçe Sarayı'nda cümle kapısının önüne geldiğimde top arabasının durmakta olduğunu gördüm. İçeriye girerek yâver beylerin odasına gittim. Sarayın büyük kapısı açıldı. Kumandan paşalar, vekiller, mebuslar kafile kafile gelmekte iken bu sırada Diyanet Reisi Şerefeddin Yaltkaya, otomobilin içinden, başında sarığı olduğu halde çıktı. Hemen karşıladım. Muhafız bölüğü kumandanı beyin odasına aldım.

    Alt salonda bir faaliyet başladı. Ata'mın cenaze namazının nasıl kılınacağını bir kâğıdın üzerine yazmış, bana verdi.

    Biraz sonra Diyanet Reisi Şerefeddin Yaltkaya ile harem salonunun kapısına gittiğimiz zaman, orta yerde, mermer masanın üzerinde ipekli şanlı sancağımıza sarılmış aziz Ata'mızın sandukasını gördüm. Baş ve ayak ucunda kumandan paşalar büyük resmi üniformalarıyla ihtiram mevkiinde kemâl-i tazimle görülmedeydi..

    Biraz sonra namaza başlamak üzere kalabalık bir cemaatle Saray'ın salonunda Diyanet Reisi Şerefeddin Yaltkaya, Ata'nın sandukasının başına geçti ve ben de arkasında durmakta idim

    Şerefeddin Yaltkaya'nın işareti üzerine, yükses sesle namaza başlamak üzere iken

    ‘‘Allah için namaza / Meyyit için duaya / Uyun imama ey hâzirun’’ diye seslendim…

    Diyanet Reisi yüksek sesle

    ‘‘Tanrı uludur’’

    diye namaza başladı ve ben de tekbirleri alarak yaşlı gözlerimle sevgili Ata'ma son vazifemi yerine getirdim…”

    Namaz dört dakika sürdü. Namazdan sonra selâm verilirken de ‘‘Selâmun aleykum’’ değil,

    ‘‘Esenlik üzerinize olsun’’ sözleri kullanıldı.

    Kalabalık bir cemaatle kılınan Atatürk’ün cenaze namazını, kılanlar arasında, devlet Erkanı yanında... saray personeli, yakınları, bazı generaller, diyanet görevlileri vardı..

    Kaynaklar


    1-http://www.turkyasam.com/showthread.php?t=39957
    2-http://www.turkyasam.com/showpost.ph...1&postcount=78
    3-http://www.ataturk.net/ata/namaz.html
    4-http://www.turkforum.net/showthread.php?t=511760
    5-Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti Şefi Binbaşı Hafız Yaşar Okur'un Anıları, sah:124
     
  2. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Anıtkabir ve Bilinmiyenleri


    Anıtkabir'in inşası için ilk olarak Ankara Kalesi ile Atatürk Orman Çiftliği gündeme gelmiştir. “Atatürk, geçmişi değil, geleceği temsil eder” denilerek eski çağlardan kalma Ankara Kalesi fikrinden vazgeçildi.

    Atatürk Orman Çiftliği'ne karşı çıkanlar ise “Burası mesire, eğlence yeridir. Bir anıt mezar için uygun olmaz” görüşünü savunmuşlardı

    Anıtkabir'in şimdiki yerini ise CHP Trabzon Milletvekili Mithat Aydın önermişti. Anıtkabir'in bulunduğu yer, rasat takipleri yapıldığı için Rasattepe olarak anılıyordu.

    Anıtkabir için 1941'de açılan yarışmaya, Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 proje katılmıştır. Yapıma ise ilk üçe giren projelerden Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda'nınkiler uygun görülmüşdür. Anıtkabir, İnşaatına 9 Ekim 1944'de başlanıp, 1 Eylül 1953'de tamamlanmıştır.

    Anıtkabir'in ağırlığının 150 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Anıt mezar, 750 bin metrekarelik bir alan üzerinde Aslanlı Yol, tören meydanı, mozole ve on kuleden oluşmaktadır. Anıtkabir; depreme dayanıklı kılınmak için, geminin su altındaki kısmı gibi önemli bir bölümü toprağın içine inşa edilmiştir.

    Mustafa Kemal Atatürk'ün kabri, 40 tonluk yekpare mermerden yapılan sembolik lahtin yaklaşık 7 metre altındaki mezar odasında bulunuyor. Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki mezar odasında kabrin etrafı, her ilden getirilen topraklarla çevrilidir.

    Mezar odasına, Genelkurmay Başkanı'nın izniyle girilebilir.

    Kaynak:

    “ Anıtkabir’in bilinmiyen şifreleri”, Tacettin URAL, ANITKABİR'İN BİLİNMEYEN ŞİFRELERİ - SARİYAHSİLİ GÖRKEM - Blogcu
     
  3. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk,



    senin 86 yıl önce yaptığın devrimleri biz bugün koruyamıyoruz bile, ağzı salyalı şeriatçılar, gericiler her taraftan saldırıyor..

    Fakat su bilinmelidir ki:


    Biz Aleviler Kurtuluş savasında nasıl yanında ve destekcin, olduysak bugünde yılmaz takipcilerin ve eserin Türkiye Cumhuriyetinin koruyucuları olmaya devam edeceğiz....


    Kâinata Nizam Veren Kutup Sultanı Sensin Atatürk
    Gayıp Ricâl Mahiyetinde Sayebanı Sensin Atatürk

    Peyik Hazretleri Bağladı Nusret Kılıcın Beline
    Adüyû Düşmanların Sahib Kıranı Sensin Atatürk

    Bu Halk Zulmette Kalmış İken Çıkardın Aydınlığa
    Dünyanın Şem-i Çırağı Mahi Tabanı Sensin Atatürk

    Eski Dünya Revnak Tuttu Yeniden Buldu Hayat
    Cumhuriyet Devrinin Semavati Sensin Atatürk

    Kâfire Şecaat Gösterip Bir Hamlede Kahreyledin
    İslâm Mümin Kardeşlerin Ümid İnanı Sensin Atatürk

    Mareşallik Kazandın Âlemde İsmin Oldu Nâmıdar
    Rûyi Zemin Halifesi Kâşif-i Burhanı Sensin Atatürk

    Senin Bu Eserini Çarkı Devran Unutmaz
    Her Maddenin Aslı Yani Göfer Kânı Sensin Atatürk

    Aşık Fedai Beyit Eder Zamanın Önderine
    Bu Asrın Hükümdarı Sahip Zamanı Sensin Atatürk
    Fedayi Baba


    Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ü saygıyla anıyorum.
     
  4. Dede-baba

    Dede-baba Daimi Üye

    Atatürk' ün Ölmeden Önceki Son Sözü (Aleyküm'üs Selam)


    Her insanın karşılaşacağı ölüm saniyeleri geldiğinde,o sırada yanında bulunanlardan Dr. Neşet Ömer Bey

    ''dilinizi görmeliyim efendim,lütfen dilinizi dışarıya doğru çıkarınız''deyip telaşlanırken,

    Atatürk ''ve aleykümüsselam''diyerek gözlerini kapamıştır(Kılıç Ali nin hatıraları-sh 658 Hulusi Turgut)

    Peki o sırada Atatürk ün yanında bulunanlar o telaş ve çaresizlik içerisinde kıvranır iken ve hiç gereği yok iken Atatürk ün '' ve aleykümüsselam'' demesinin ne anlamı olabilir ki deyip düşünmüş olabilirler.

    işte bu sorunun yanıtı kutlu kitap kuranı kerim sözlerinden öğrenelim.işte kuran ın söyledikleri:

    "...RABBİMİZ ALLAHTIR'' DEDİKTEN SONRA DOSDOĞRU YOLU İZLEYENLERİN ÖLÜMLERİ ANINDA MELEKLER YANLARINA GELİRLER:

    'KORKMAYIN,ÜZÜLMEYİN,SİZE SÖZ VERİLEN CENNETLE SEVİNİN.DÜNYA YAŞAMINDA DA,AHİRET YAŞAMINDA DA BİZ SİZİN DOSTUNUZUZ.CENNET TE CANINIZIN ÇEKTİĞİ VE İSTEDİĞİNİZ HER ŞEY,ESİRGEYEN VE BAĞIŞLAYAN ALLAH IN İKRAMI OLARAK SİZE SUNULUR' DİYE KULAKLARINA FISILDARLAR....''(FUSSULİET SURESİ 30,31,32)

    '......'İYİLİKLERİNİ İÇEREN KİTABI SAĞ TARAFINDAN VERİLECEKLERE,MELEKLER 'SELAMÜN ALEYKE' DERLER...."
    (VAKİA SURESİ 90,91)[/QUOTE]
     

Share This Page