Alevi raporu açıklandı ama içinde Alevilerin görüşü yok

Konu, 'Haberler ve Yorumlar' kısmında prkacin tarafından paylaşıldı.

  1. prkacin

    prkacin Super Moderator

    ANKARA - Hükümetin, Alevilerin sorunlarını çözme hedefiyle başlattığı ve yaklaşık 7 ayrı oturumda 400 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği çalıştaylardan çıkan ön raporda, Aleviliğin bir 'inanç ve erkan yolu' olduğu savunuldu. Alevi örgütlerinin baştan beri söylediği, "Devlet, hükümet kafasında bir model, bir çözüm belirlemiş, bizi de o çözüme ortak etmek istiyor" söylemi, bu raporla 'ete kemige' büründü. Madımak Oteli'nin müze yapılmasının tehlike üreteceği, yıkılıp yerine park yapılabileceği önerilen raporda, Diyanetin kapatılması talebinin 'rasyonel olmadığı' belirtildi. Alevi dedelerin hiçmet içi eğitime alınması önerisine yer verilen raporda, din dersi zorunluluğunun kalkamayacağı, bunun yerine alevi öğrenciler için Alevi öğretmenlerin gireceği, daha esnek ve dinler üstü bir müfredat uygulanabileceği görüşü dile getirildi. Cemevlerinin neden ibadethane olamayacağına dair görüşlere yer verilen Raporun en ilginç yanı ise, 7. Çalıştay'da Prof. Hüseyin Hatemi'nin dile getirdiği 'Diyanet özerkleşsin, sadece sunnilerden vergi toplasın' görüşünün, 'dini barışı sağlayacak fikir' olarak sunulması oldu.
    Erdoğan'a sunuldu
    Alevi Çalıştaylarının ardından hazırlanan rapor, Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunuldu. İlki 3-4 Haziran 2009'da sonuncusu ise 27-30 Ocak 2010’da gerçekleştirilen 7 çalıştayda, yaklaşık 400 kişinin görüşleri doğrultusunda Devlet Bakanlığınca hazırlanan rapor Akademisyenler, ilahiyatçılar, sivil toplum kuruluşları, medya ve siyaset alanlarından çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu 43 kişinin katıldığı değerlendirme oturumunda hazırlandı. Birçok konuda Alevi-Bektaşi katılımcılar arasında görüş ayrılıklarının bulunduğunun gözlemlendiği ifade edilen raporda özetle şu görüşler öne çıktı:
    Alevilik, İslam altındaki inanç ve erkan
    Aleviliğin içeriği ve tanımlanması konusundaki hassasiyet, genellikle devletin Aleviliğe bir çerçeve çizeceğinden duyulan kaygılardan kaynaklanmaktadır. (Çalıştaylarda) Aleviliğin İslam üst başlığı altında "Hak-Muhammed-Ali" kavramları etrafında oluşan bir inanç ve erkan yolu olduğu konusunda tam bir uzlaşma sağlandı.
    Diyanetin kapatılması rasyonel değil
    Yaygın Alevi söylemi, Diyanet İşleri Başkanlığının meşruiyetine eleştirel bakmakta ve uzun vadede tutarlı bir laikliğin icrası açısından Diyanet’in lağvedilmesini savunmaktadır. Çalıştay sonucunda bu beklentinin, Başkanlığın mevcut koşullardaki pozisyonu da ele alınarak, rasyonel olmadığı konusunda taraflar arasında mutabakat sağlanmıştır.
    Dini vergi ile daha özerk olabilir
    Başkanlığın lağvedilmesini isteyenler bile, bugünden yarına bunun çok da mümkün olamayacağını, ancak Başkanlığın daha sivil bir yapıya kavuşturulması gerektiğini ifade ediyor. Katılımcılar, Diyanet’in İslam’ın tüm yorumlarını da içine alacak şekilde orta ve uzun vadede özerk bir yapıya kavuşması gerektiğini belirtirken, ileride dini vergi uygulaması başlatılmasının da türlü inanç ve din örgütlenmeler arasındaki barışı arttıracağı vurgulandı. (Prof. Hatemi, 7. Çalıştay'da, Diyanete genel toplanan vergilerden kaynak harcandığını, bunun Alevi ve gayrimüslimleri rahatsız ettiğini belirterek, Diyanetin din işleri için sunnilerden dini vergi toplayabileceğini ifade etmişti.)
    Alevilik dersi için Alevi öğretmen
    Dinler, mezhepler ve inançlar üstü bir din öğretimine tüm vatandaşların ihtiyacı olduğu teyit edildi. Bununla birlikte "zorunluluk" ifadesi Aleviler arasında siyasi ve kültürel nedenlerle açık bir rahatsızlık yaratmaktadır. Katılımcılar, ders müfredatının tüm toplum kesimlerince kabul görecek bir üst dille ve tarafları rencide etmeyecek perspektifle hazırlanmasına duyulan ihtiyaç konusunda görüş birliğine varırken, isteğe bağlı din eğitiminin de ilgili grupların üzerinde mutabık kaldıkları bir müfredatla gerçekleştirebileceklerini müzakere etti. Bu durumda Alevi ve Sünni vatandaşlarımız kendi inanç ve ritüellerini eğitim esaslı olarak devletten alma olanağı bulabileceklerdir. Alevilerin isteğe bağlı derslerden yararlanabilmeleri için de mutlaka Alevi öğretmenlerin sürece dahil edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Bu dersler teknik alt yapı tarafları tatmin edecek bir düzeye erişinceye kadar gereken mevzuat değişikleriyle Alevi uzmanlardan yararlanılarak verilebilecektir.
    Müze fikri tehlikeli, Madımak park olsun
    Madımak Oteli’ndeki facia, katılımcıların tamamı tarafından lanetlendi, olayın derin bir provokasyon olduğunun altı çizildi. Özellikle Alevi katılımcılar, kendi aralarında yüksek bir sembolik değer olarak gördükleri Madımak Oteli’nin, bütün bu duyarlılığa rağmen ülkenin birlik ve düzeninin esastan korunmasını dikkate alan bir düzenlemeyle yeniden düşünülmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bu bağlamda müze fikrinin tehlike ürettiği düşünülmüş, bunun yerine binanın yıkılarak bir parka dönüştürülmesini katılımcıların büyük çoğunluğu desteklemiştir. Etraftaki birkaç binanın da kamulaştırılarak bu alana dahil edilmesini önerenler olmuştur.
    Dedelere eğitim şart
    Dedelerin statüsünün Aleviler arasındaki yerinin tartışılmazdır. Ancak yeni koşulların özellikle de kent Aleviliğinin göz önüne alınarak statünün yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Dedelere maaş bağlanmasına olumsuz bakanlar kadar, olumlu yaklaşanlar da var. Dedelerin eğitimine ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Bu ihtiyacın bir an önce giderilmesi için dedelere hizmet içi eğitimler verilmesi istendi. Alevi bilgi ve külliyatının derlenmesi ve korunması amacıyla geniş ölçekli bir araştırma merkezinin kurulması önerilirken, ısrarla üzerinde durulan konulardan biri de Alevi-Sünni ortak tarih bilincine yönelik çalışmaların gerekliliği oldu. Yasalar dedeliğin misyonunun sürdürülmesine izin vermiyor. Dedeliğin misyonunu modern bilgi ve kültür kalıpları içinde rasyonalize etme konusunda da güçlükler var. İnanç önderi ya da rehberi olarak yeniden isimlendirilen dedeler, manevi bilgi kanallarına açık oldukları iddiasıyla tanımladıkları kişiliklerinin modern eğitimle hangi çerçevede buluşacağı önemli bir sorundur.
    Ayrımcılık nasıl kalkar
    Çalıştaya katılan Aleviler her alanda ayrımcılığa uğradıklarını ifade ettiler. Sorunun gerek Sünni gerekse Alevi kesimlerinin karşılıklı hoşgörü, diyalog ve empati eksenli girişimlerle aşılabileceği paylaşılmış, bu bağlamda kimlik ve beyan konusunda ortaya çıkan sorunların eğitim müfredatı, tarihsel ön yargılar, iç ve dış kışkırtmalar, cehalet ve iyi niyet eksikliğiyle
    pekiştirildiğine vurgu yapılmıştır.
    Cemevleri ibadethane olamaz
    Cemevlerinin birer ibadethane olarak tanımlanması konusunda Alevi olmayan katılımcılar da kaygılarını ifade etmektedir. Katılımcıların bir kısmı, cemevlerine ibadethane statüsü tanınmasının İslam içinde bir bölünmeye yol açabileceğini, çünkü her dinin ancak bir mabedi olabileceğini, Alevilerin ibadethane vurgusu yapmaktan kaçınarak, devlet tarafından bilinen statüsü teyid edilen cemevleri ifadesiyle yetinmeleri gerektiğini ifade ettiler. Bir kısmı da bu mekanlarda icra edilen erkan ve uygulamaların ne olup olmadığına, ne sayılıp ne sayılmayacağına Alevilerin karar vereceğini dile getirdi. Cemevlerine "ibadethane" demeksizin, dernek ve vakıflarına imkan tanımak ve kamu düzenini bozmadıkça bu kurumlara yerel yönetimlerin yardımcı olması da önerilirken, bütün bu önerilerin sonuçta teknik bir çalışma gerektirdiği görüşüne ulaşıldı. Çalıştayda, mevzuatta doğacak sıkıntıları aşmak üzere ilgili kanuna, "Birer inanç ve erkan merkezi olarak değerlendirilen cemevleri de kanunlarda ibadethanelere tanınan bütün imkanlardan yararlanır" veya "Cemevlerine de aynı imkanlar sağlanır" şeklinde bir ekleme yapılması önerildi. (Alevi Gündem)
     
  2. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Aleviler, rapora tepkili




    ANKARA - Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, ön rapora ateş püskürdü. Kendilerinin çalıştaya davet edilmediklerini belirten Balkız, Hükümetin, kendine yapay bir muhatap yaratarak, Alevileri asimile ederek Sünnileştirmeye çalıştığını söyledi. Madımak Oteli'nin park yapılması önerisine tepki gösteren Balkız, "Madımak Otelini yıkıp yerine park yaparak, o utançtan kurtulacaklarını mı sanıyorlar? O zaman Taksim Meydanını, Maraş sokaklarını da yıksınlar" dedi. Cemevlerinin kim ne derse desin kendileri için ibadethane anlamına geldiğini söyleyen Balkız, ön raporda dedelerin hizmetiçi eğitimden geçirilmesine ilişkin alınan kararı da "Öğretmenleri Bardakoğlu mu olacakmış?" sorusuyla ‘tiye’ aldı.
    Balkız, ön raporu değerlendirirken şunları söyledi:
    YAPAY MUHATAP: Daha önceki çalıştaylarda 5 hususta düşüncelerini birleştiren Alevi örgütlerinden bu son çalıştaya katılan Cem Vakfı ve çevresi bu kararlarla belli ki önceki düşüncelerinden vazgeçmiş görünüyorlar. Hep birlikte, 'Madımak oteli müze olsun, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunluluktan çıkarılsın, alevi köylerine cami yapılmasın, cemevleri yasal statüye kavuşturulsun' demiştik. Bugün böyle bir mutabakata vardıklarına göre, hükümetle anlaşmış gözüküyorlar ama Alevilerin istemleri bu değildi, bu gelinen sonuca da razı olmayız. Hükümet kendine yapay bir muhatap yarattı, o yapay muhatap üzerinden şeriata doğru evrilen ülkemizde, kendi yol haritasını biz Alevilere dayatamaz.
    OKULLAR KURAN KURSUNA DÖNECEK: Bu ikinci bir din eğitimi dersi, başka hangi anlama gelir, bütün ilköğretim okullarında kuran kurslarına çevirmek, imam hatiplere dönüştürmek başka ne anlam ifade eder. Diyanet İşleri Başkanlığı ha Daire Başkanlığı statüsünde kalsın, ha müsteşarlık düzeyine yükseltilsin. O kurum orada kaldıkça devletin dine, dinin devlete müdahale aracı görevini sürdürdükten sonra, laikliğe dair hangi isteğimiz yerine gelmiş olabilir ki.
    O UTANÇTAN KURTULAMAZSINIZ: Madımak otelini yıkıp yerine park yapacaklarmış, böylece o utançtan kurtulacaklarını mı sanıyorlar? Bir kez daha bu tür katlimalar yaşanmasın diye biz oranın bir insanlık ve utanç müzesi haline getirilmesini istemiştik, devleti yüzleşmeye çağırmıştık. Çünkü 3 temmuz 1993 günü devlet o otelde, yurttaşlarının can güvenliğini koruyamamış-korumamış, şeriatın faşist çeteleri karşısında savunmasız bırakmıştı. O oteli yıkarak o utançtan kurtulabileceklerini sanıyorlarsa, işe Taksim Meydanını yıkarak başlamalılar, 1 mayıs katilamı nedeniyle.
    MÜCADELEDE YOLA DEVAM: Bu ön rapor çok önemli bir şeyi daha içeriyor. Alevileri asimile ederek sunnileştirmenin ortak yolunu bulmuşlar, başarılar dileriz, başarabilirlerse. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yasasından doğan haklarımızı, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinden doğan haklarımızı sonuna kadar arayacağız. Yani Başbakanın meşhur söylemiyle, 'yola devam' diyoruz.
    CEMEVLERİ İBADETHANEDİR: Onlar kabul etse de etmese de cemevleri ibadethanedir, bizim elektrik su paralarımızı ödeyerek bunu yerine getirdiklerini sanıyorlarsa aldanıyorlar, cemevlerinde ibadetlerini yapan dedelerimizin ve canlarımızın sadakaya ihtiyaçları yoktur. İmar planlarında cemevlerimize arsa tahsisini istiyoruz, nafaka değil.
    BARDAKOĞLU ÖĞRETMEN Mİ OLACAKMIŞ?: Dedelerin hizmetiçi eğitimden geçmesine karar vermişler. Oğretmenleri bardakoğlu mu olacakmış? 'Alevilik hak-muhammet-ali etrafında oluşan bir inanç ve erkan yoludur' diye tanımlama yapmışlar. Ne hakları var böyle bir tanımlama yapmaya, bütün dertleri aleviliği kalıplamak, tanımlamak ve sunnileştirmek üzere yoğunlaştırma çabalarından başka birşey değil. Asimülasyona yol açmaktır bu.
    İNANLAR ARASINDA SORUN YOK: İnananların arasında bir sorun yok, neye inanıyorlarsa inansınlar.. Bizdeki temel sorun, devletin kimi inananları kendine daha yakın muteber, diğerlerini, öteki görme anlayışından kaynaklanıyor. Camiye giden bir sunniyle, cemevine giden bir alevinin birbiriyle sıkıntısı yok.
    Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan ise, Diyanet’in “A'dan Z'ye yenilenmesi” gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
    DİYANET YENİLENMELİ: 'Diyanet kaldırılmamalı ama A'den Z'ye değiştirilerek, tüm inançların temsil edilebileceği bir yapıyla yeniden oluşturulmalıdır' dedik, mutabakata varılan husus budur. Diyanetin nüfusunu artırmak değil, diyanet sınırlarının kendi içine çekilmesini isteyen bir mutabakat vardı.
    PARK OLMASI DAHA DOĞRU: Avrupa'da Yahudilere yönelik, gaz odalarının müzeleştirilmesi kin ve nefretin canlı tutulmasına neden olmuştur. Alevi inancında kin ve nefere, cebir ve şiddete yer yoktur. Madımak Oteli'nde yapılanlar sadece Alevilere değil, tüm Türk insanına yapılmıştır. Orada ölen 35 kişiden 17'si Sünni’dir. Sadece Alevilere değil, Sünnilere de yapılmıştır. Bunun için de biz o otelin yıkılarak, yerine park yapılmasını istedik, parka da orada olanları anlatacak bir anıt koyulmasını önerdik.
    CEMEVLERİNE HUKUKİ STATÜ: Çalıştay'da herkesin oy birliğiyle cemevlerine bir hukuki statü verilmesi gündeme getirildi, bunda mutabık kalındı. Cemevleri hukuki bir mabet mi olmalı, yoksa alevi yurttaşların bireysel ihtiyaçlarını giderecekleri islami tasaffuvu esas alan bin yıllık bir uygulamayı devam ettirdikleri bir mekan olarak mı nitelendirilecektir, bu tartışmaya açıldı. Bundan sonra da bunu tartışacağız. Bu bizim için çok da önemli değil.
    ALEVİ DEDELERİ YETİŞTİRİLECEK: Alevi dedelerinin yetiştirmesi işini yine alevi dedeleri yürütecektir, tasavvufla ilgilenen sunni ulemalardan da bu çerçevede yararlanabilinecektir. Alevilik dersi için İlahiyatlarda yetiştirilecek öğretmenlerin de yine Alevi dedelerin çocuklarından olması önerildi. Eğer onlar yeterince ilgi göstermezlerse, bu işe ilgi gösterebilecek sunni arkadaşlarımızın çocuklarımıza eğitim verilebileceği belirtildi.
    OBJEKTİF BİR DİN DERSİ OLABİLİR: Din bilgisi ve din kültürü objektif kıstaslara göre Alevi ve Sunni düşünürler tarafından beraberce yazılabilir. Çünkü dünya küçülüyor, Türk çocuğu tüm dinlerden haberdar olmalı, bunları tanımalı, bununla ilgili derse bizim itirazımız olmaz. Ama din eğitimi dediğiniz zaman seçmeli olmalı, zorunlu olmaktan çıkarılmalı. Bunun için Anayasa içinde bir değişikliğe de gerek yok. Anayasa'nın 24'üncü maddesinde, 'din eğitimi velinin isteğine bağlıdır' denilmektedir.
    (Alevi Gündem)
     
  3. prkacin

    prkacin Super Moderator

    AKP’li Çamuroğlu bile rapora tepkili



    ANKARA - AKP’nin Alevi Çalıştayı'nın asıl mimarlarından olan ancak son zamanlarda dışlanan Alevi kökenli İstanbul milletvekili Reha Çamuroğlu, Rapora sert tepki gösterdi. Çamuroğlu, Alevi açılımının bir siyasi süreç olduğunu vurgula*****, ilk çalıştayda taleplerin belli olduğunu, bu çalıştaya ise gerek olmadığını savundu. Çamuroğlu, ilk çalıştay sırasında kendisini eleştiri bombardımanına tutan İzzettin Doğan ve eski milletvekili Fermanı Altun’u, sözkonusu çalıştaya katılan iktidara yakın olan bazı gazetecileri de eleştirdi. Asıl sürecin bundan sonra başlayacağını belirten Çamuroğlu, Başbakan tarafından nasıl uygulanacağının önemli olduğuna işaret etti: Çamuroğlu, özetle şöyle konuştu:
    ATILMASI GEREKEN ADIMLAR ATILMIYOR: Cem statüsü ne olacak, dedelerle ilgili nasıl bir düzenleme getirilecek, zorunlu din eğitimi nasıl olacak? Raporun içi boş. Ulusal Bütçeden Alevilere pay aktarılacak, nasıl ne şekilde, bu pay verilecekse, regülatör kurum ne yapacak?
    NE DİYORLARDI, NE YAPIYORLAR?: Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan ile Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun 2007 seçimleri öncesi ‘AKP’ye oy veren Aleviler onursuzdur’ demişlerdi. Bana demediklerini bırakmadılar. Arif Sağ ise dönemin Bakanı Said Yazıcıoğlu için, ‘Önce kendi pantolonunun yırtığını diksin’ demişti. Şimdi ne değişti? Doğan, 'Ulusal Bütçeden ayrılan payı bize verin biz kullanırız' diyor. Ne demek, ‘Ulusal Bütçeden payı verin biz hallederiz’ Aşiret mi, yoksa Kabile devleti mi burası. Alıpta kaçıracak mısın, ne demek. Bütçeyi alıpta kaçma olayı mı var. Birinci Çalıştay tamamen amacına uygun yapıldı ve talepler çok açık net belliydi. Bu çalıştaya gerek yoktu.
    GAZETECİLERİN İŞİ NE?: Hükümeti destekleyen gazeteciler çağrıldı. Böyle bir çalıştaya gazeteci mi üstelik Hükümete yakın gazeteciler mi çağrılır? Başörtüsü gündeme geldiğinde oturup gazetecilerle mi tartışıldı ya da yapıldı bu iş.
    AYRIMCILIK VAR: Hükümetin Alevi Açılımını eleştirenler ve özellikle beni bu yönde suçlayanlar bu çalıştayda bulunuyor. Bilinmeyen bir anlaşma olduğu görünüyor. Ben 20 yılımı Alevilerin haklarını yazarak koru***** geçirdim. Meclis’te bir konuşma yaptım yer yerinden oynadı. Acımasız eleştirelerle karşı karşıya kaldım. Benim Alevilerle ilgili taviz vermem mümkün değildir. Alevi hakları ile ilgili atılması gereken adımların atılmıyor. Alevilere karşı muazzam bir ayırımcılık var. Bütün cemevlerini ibadet hane yapılsa, bütçeden pay aktarın sorunlar çözülmeyecek. Çünkü asıl atılması gereken adımlar atılmadıkça, sosyal ve kültürel ayırımcılık bitmez." (Alevi Gündem)
     

Sayfayı Paylaş