Erdoğan çınar'ın alevi katharları

Konu, 'Yazılar, Makaleler, Araştırmalar' kısmında prkacin tarafından paylaşıldı.

  1. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Erdoğan Çınar?ın ?kibrit? yazısını gördüm. Ne söylediği benim açımdan önemli değil. Ben ne söylediğimi, ne yaptığımı biliyorum. Eğer Erdoğan Çınar?ın objektif durumundan, kendi görüşlerimin sağlamlığından emin olmasaydım ortaya çıkmazdım....







    Erdoğan Çınar?ın ?kibrit? yazısını gördüm. Ne söylediği benim açımdan önemli değil. Ben ne söylediğimi, ne yaptığımı biliyorum. Eğer Erdoğan Çınar?ın objektif durumundan, kendi görüşlerimin sağlamlığından emin olmasaydım ortaya çıkmazdım. Yazılarımı ?sert eleştiri? kavramı tarif edebilir. Kullandığım kavramlar bilimin, siyasetin ve diplomasinin kavramlarıdır. Hayatım boyunca kahveye gitmedim. Köylülerim, arkadaşlarım ve beni tanıyanlar bu yönümü bilirler. Daha önce de söylediğim gibi Erdoğan Çınar düşüncelerinden çark etti. Özeleştiri yapma gereği bile duymadı. Bu, normal karşılanacak bir durum değildir. Onunla tatlı tatlı konuşacak değilim. Ortada kötü bir niyet olduğu anlaşıldı. Artık biz kendi aramızda konuşuyoruz. Lütfen Hamza Aksüt?ün Erdoğan Çınar ile ilgili ?Erdoğan Çınar Skandalı?, ?Denize Düşen Çınar Luvi İngilizcesine Sarılır? ve ?Luvi Dilbilim Kuralları? başlıklı yazılarını tekrar okuyunuz. Hamza Aksüt?ün yazdıkları doğrudur. Yazın tarihinde eşi benzeri bulunmayan bir vaka ile karşı karşıyayız. Erdoğan Çınar kaynakları tahrif edip değiştirmiş, olmayanı olmuş gibi göstermiştir. Lütfen bu yazıyı okuyup bitiriniz, doğru olup olmadığını test ediniz, sonra Erdoğan Çınar?ın Aleviliğin Kayıp Bin Yılı adlı çalışmasının 100-117 sayfaları arasındaki Katharlar hakkındaki coşkulu satırlarını tekrar okuyunuz. Erdoğan Çınar?ın yüzü açığa çıkacaktır. Emin olunuz ki diğer kitaplarının yazım tekniği de aynıdır. Konumuza dönelim:Aleviler son birkaç yıldır daha önce karşılaşmadıkları türden bir yazarla karşılaştı. Bu yazar Erdoğan Çınar?dır. Erdoğan Çınar yazdığı Aleviliğe ait kitapların içerisine İsevici, Musevici anlayışların ?Işık? olduğunu serpiştirerek Alevilerin dengelerini bozmaya çalışıyor.
    Bu yazıyı okuyan arkadaşlarla, aşağıda yazacağım görüşleri birlikte masaya yatıralım. Tek tek altını çizerek bir kere daha okuyalım. Konu, Hıristiyan Katharların Aleviliğe benzer yanlarının olup olmadığı değil, Katharların Alevi olup olmadıklarıdır. Katharların duygu ve düşüncelerini, yaşayış biçimlerini, en yakındaki cem evine giderek güvenilir babalarımıza, dedelerimize, nenelerimize, büyüklerimize soralım. Alevilerin duygu ve düşüncelerinin, yaşayış biçimlerinin Hıristiyan Katharlarla bir ilgisinin olup olmadığını da büyüklerimize sorarak test edelim. Soruları kafamızda tartalım, ulaştığımız sonuçları ise bu yazının altına ekleyelim.


    Dikkatle incelediğimiz zaman göreceğiz ki Aleviler büyük bir oyun ile karşı karşıyadır.

    Bizler ağır asimilasyon koşullarında yaşıyoruz. En öz Müslüman?ın Aleviler olduğunu söyleyenler vardı. Şimdi de İslam?a duyulan tepkiden yararlanarak Maniciliğe batırılmış Hıristiyanlığın propagandasını yapanlar var. Onların da tuzağına düşmemek gerekiyor. Haydi başlayalım. Tespit edebildiğim sorular şunlar:
    Alevilerde evliliğe kötü gözle bakılır mı?
    Pirler ve mürşitler de evlenir mi?
    Evlilik sözleşmesini kim yapar?
    Alevilikte talip topluluğundan ayrı yaşayan dedeler, pirler, mürşitler kastı var mı?
    Alevi eşler birbirlerini aldatabilir mi, aldatırlarsa ne olur?
    Zina yapan bir talibe ne olur?
    Adam öldüren bir talibe ne yapılır?
    Bu sorularıma cevap arıyorum. Net cevap.
    Şimdi de Kuran?ı reddeden Tevrat, İncil ve İsa savunucularının düşüncelerine bakalım.


    Örneğin ben, Mani?den, Hermes?ten, ezoterik bilgelerden yola çıkarak: ?Kuran bu hali ile üzerindeki gizlilik perdesi kaldırılarak okunduğunda karşımıza her dönemde, her dinin saklısında var olmuş Alevi (Işık) inanışı çıkar? desem, Muhammed?in bir ?Işık oğlu? olduğunu söylesem hakkımda ne düşünürsünüz? Bu adam her ne kadar Aleviliği, Aleviler üzerindeki katliamları anlatsa da bizleri Kuran?a bağlamaya çalışıyor, gizli İslam propagandası yapıyor demez misiniz?


    Peki, ne diyordu Erdoğan Çınar: ?Hz. İsa gerek inanç temelleri, gerek gizliliğe dayalı kurumsal yapıları ile Alevilikle çok büyük benzerlikler gösteren Esenniler?in arasında yetişmiş ve bu tarikat içinde en üst mertebeye ulaşmış bir ?Işık oğlu? idi.? (Erdoğan Çınar, Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 191)


    ?İncil bu hali ile üzerindeki gizlilik perdesi kaldırılarak okunduğunda karşımıza her dönemde, her dinin saklısında var olmuş Alevi (Işık) inanışı çıkar.? (Erdoğan Çınar, Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 192)


    Bu anlatımlar ?Alevilikle çok büyük benzerlikler gösteren Esenniler?in arasında yetişmiş ve bu tarikat içinde en üst mertebeye ulaşmış ?Işık oğlu?? İsa?nın bir Alevi değeri, İncil?inin ise aslında bir Alevilik kitabı olduğunun propagandası değil mi?


    Erdoğan Çınar?a şunu söylüyoruz: Zamana yayma, önce insanları hazırlayayım, Aleviler arasından kopartabileceğimi kopartayım diye düşünme. Plan program anlaşıldı, açığa çıktı. Fazla uzatma. İncil?in üzerindeki gizlilik perdesini kaldır. Buyur hemen kaldır. İncil?in gizlilik perdesi kalkmış halini kendi adınla yayımla!


    ?Yalan? kavramı erkânın temel kavramlarından biridir. Düşkünlükle ilişkilidir. Belgeleri tahrif etmek, sıkışınca görüş değiştirmek fakat özeleştiri yapmamak, görüş değiştirmek ancak kendisini eleştirenleri suçlamak ne insanlıkla, ne bilimle, ne de Hakk Erenlerinin Yolu ile bağdaşmaz! Özellikle devrimciler bu oyunu bozacaktır.

    GÜNEY FRANSA?DAKİ ?ALEVİ? KATHARLAR!Onuncu yüzyıldan on dördüncü yüzyıla kadar Fransa?nın güneyinde yaşamış olan Kathar toplumunun Alevi olduğunu söylüyor Erdoğan Çınar.
    Yöntemi de basit. Kurgusal anlatımlara başvuruyor. Kathar Kusursuzlarının ve inanırlarının pervasızca, kahramanca ölüme gidişlerini duygusal bir üslupla anlatıyor. Katolik Hıristiyanların Kathar Hıristiyanlarını öldürmelerini, Hıristiyanların Alevileri katletmesi şeklinde sunuyor. Bu anlatımlar coşkulu Alevi gençliğini etkiliyor. O kadar etkileniyorlar ki Katharların kim olduğunu, nasıl yaşadıklarını, dinsel anlayışlarının ne olduğunu sorgulama gereği bile duymuyorlar. En azından Hıristiyan Katharlar ile Aleviler arasında benzerlik, akrabalık aramaya başlıyorlar. Misyonerlerin sempati kazanma yöntemlerinden, kandırma yöntemlerinden birisi de budur.


    Alevilerin Yol temel kurallarının hiçbiri Katharların temel kuralları ile örtüşmez. Peki, o halde Katharlar neden Alevi olarak anlatılıyor? Amaçları toplumsal belleği yavaş yavaş zehirlemek, İslam?a tepki duyan aydın kitleleri etkilemek, İsa?nın ve İncil?in kabul koşullarını oluşturmaktır. İstiyorlar ki Kuran?dan kurtulmaya çalışan Aleviler İncilci olsun. Katolik Hıristiyanların katliamlarını nefretle anlatan Erdoğan Çınar ne diyordu: ?İncil bu hali ile üzerindeki gizlilik perdesi kaldırılarak okunduğunda karşımıza her dönemde, her dinin saklısında var olmuş Alevi (Işık) inanışı çıkar.? (Erdoğan Çınar, Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 192)


    Katharların dinsel ve toplumsal düşüncelerini tek tek inceleyelim.


    Yazıya başlarken, ezilenler ve yoksullar için mücadele eden, eşitlikçi bir toplum sevdalısı, bedenlerini ateşe atmaktan çekinmeyen Katharların önünde saygı ile eğiliyorum.


    KATHARLAR VE DİNLERİ


    Erdoğan Çınar Aleviliğin Kayıp Binyılı adlı kitabının 100-117 sayfaları arasında Katharları ?Oksitanya Alevileri? olarak kabul ederek, Mine G. Kırıkkanat?tan yaptığı alıntılarla onların başlarına gelenleri heyecanla anlatıyor. Demek ki Mine G. Kırıkkanat?ın kitabı Erdoğan Çınar için referans olan bir kitaptır. Biz de aynı kitaptan yararlanarak Katharları anlatmaya çalışalım.


    Not olarak şunu da belirtelim, Sayın Kırıkkanat kitabında, Katharlar için ?Alevi? terimini kullanmıyor. ?Alevi ocağı? kavramını da kullanmıyor. Katharların kurumu Kathar Kilisesidir.


    KATHARİZM: MANİKEİZMİN ?İYİ? İLE ?KÖTÜ? DENGESİ ÜZERİNE KURULU HIRİSTİYANLIK/BUDİZM SENTEZİ


    Artık Mine G. Kırıkkanat?ın Katharizmle ilgili düşüncelerini aktarmaya başlayabiliriz.


    1. ?On ikinci yüzyılda Oksitanya bölgesinde binlerce yandaş bulan Kathar dini, günümüz takvimiyle üçüncü yüzyılda İranlı Manes?in yaydığı Manikeizm öğretisinden esinlenir. Yayıldığı coğrafi bölgelere göre bu kitapta zaman zaman Bogomilizm ve Patarinizm diye de anılan Katharizmin, ?İyi? ile ?Kötü? dengesi üzerine kurulu bir Hıristiyanlık/Budizm sentezi olduğu söylenebilir.?(Mine G. Kırıkkanat, Gülün Öteki Adı, Literatür Yayınları, Birinci Basım 1990, Literatür Yayınlarında Birinci Basım Aralık 2008), s. 17)


    Mine G. Kırıkkanat?ın Katharlar ile ilgili düşüncesi: ?Katharizmin, ?İyi? ile ?Kötü? dengesi üzerine kurulu bir Hıristiyanlık/Budizm sentezi olduğu?nun söylenebileceği doğrultusundadır.

    Devam edelim:
    ?Katharların kitabı İncil?in yeni bir yorumudur.? (Mine G. Kırıkkanat, Gülün Öteki Adı, s. 45)
    ?Zerdüşt öğretisinden beri var olan, iyi ve kötü birlikteliğine dayalı çifte dünya görüşünü savunan Manikeizm dini ile Hıristiyanlığın bir sentezi diye tanımladığımız Kathar mezhebi?? (Mine G. Kırıkkanat, Gülün Öteki Adı, s. 51)
    Demek ki Katharların düşüncesi Zerdüştten beri var olan ?iyi? ve ?kötü? birlikteliğini esas alan Manikeizm?e dayanıyor. Bu da yetmiyor, Manikeizm ile Hıristiyanlığın bir sentezi olarak tanımlanabiliyor. Toparlarsak Kırıkkanat?a göre Katharlık Manikeizm/Budist/Hıristiyanlık sentezidir. Kitapları da var ve İncil?in yeni bir yorumu. O halde ?Katharlar? yerine ?Aleviler? yazarak şunları söylemek doğru olur mu: ?Alevilik Manikeizm/Budist/Hıristiyanlık sentezidir.?
    Bakalım Kathar inancının ayrıntıları neler:


    4. ?İslam dinine uygun bir tanrının peygamberi olduğunu düşünen Şeyh Bedrettin gibi, Katharlar da bütün tümcelerine şu sözlerle başlıyorlardı: ?Asıl Hıristiyanlar biziz?? Ama aynı zamanda Hıristiyanlığın temelini oluşturan asıl kuralları reddediyorlardı:

    Katharların mesajı basitti. Katharlar İsa?nın tanrısallığını reddediyor, ama Hıristiyanlığın temelini kabul ediyorlardı: İsa Tanrının habercisiydi ve insanlara aşk ve kardeşlik mesajını vermek için dünyaya gelmişti?? (age., 48)
    5. ?Kathar dinine kabul edilmek için, özgür seçimle karar verebilecek ergenlik yaşına ulaşmanın dışında hiçbir koşul ve zorunluluk gerekmiyor; dönemin etkili Katolik Kilisesi?nin, inananlarına yüklediği tüm ödev ve gerekler yadsınıyordu. Katharizmi benimseyen inananlar, davranış ve yaşamlarında nasıl özgürlerse, din görevlisi gönüllüler de öylesine özveri, öylesine olağanüstü irade gerektiren bir yaşantı sürmek zorundaydılar. Vatandaş Kathar istediği gibi yer, içer, sevdiği kadınla evlenip çocuk yaparken; kendilerine ?kusursuz? ya da ?iyi adamlar? adı verilen din görevlileri kesinlikle cinsellikten uzak, şiddete hiçbir koşul altında başvurmayan, ?et yemez? kadın ve erkeklerdi. Kadın ve erkeklerdi diyoruz, çünkü Kathar dinini diğer tüm tektanrılı dinlerden ayıran en büyük özelliklerden biri, tarihte ilk kez her iki cinsin eşit koşullarda din görevlisi olabilmeleriydi.? (age., s. 19)


    Konuşulması gereken yukarıdaki alıntıdır ve bir de şu alıntıdır:

    6. ?Örneğin, din görevlisi yani ?Kusursuz? olmayan Kathar et yiyebiliyor, evlenip çocuk yapabiliyor, savaşabiliyordu. Ama temelinde bütün bunları ?henüz Yabancı Tanrının etkisinde? olduğu için yapabilmekteydi. Aşkı günah sayan, nikahı kutsayan Katolik Kilisesi?nin tersine; Kathar Kilisesi evliliği hoş görmekle birlikte din açısından kutsamayı reddediyor, bunu yapan Katolik papazları da ?pezevenklikle? suçluyordu. Yani sokaktaki Kathar, Yabancı Tanrının etkisiyle aile kurup aşık olabiliyor, ama evliliği din açısından geçerli sayılmıyordu. Dolayısıyla karı koca arasındaki aldatma olayı da ikinci bir günah değil, zaten sevap olmayan bir dünyanın parçasıydı. Artık bu anlayışın iyi mi, kötü mü olduğu yorumunu size bırakıyorum.? (age., s. 52)
    Konu yavaş yavaş anlaşılmaktadır. Katharların yaşadıkları yerde iki kilise var. Birisi Katolik Kilisesi, değeri ise Kathar Kilisesi. Erdoğan Çınar?ın Alevi olarak bize kabul ettirmeye çalıştığı Kathar Kilisesi?ne devam eden kitlelerde iki kesim var. Alttakilere ?İnananlar? üstekilere ise ?Kusursuzlar? denilmektedir. Kusursuzlar et yemeyen, şiddete hiçbir koşulda başvurmayan ve en önemlisi de aşktan ve cinsellikten uzak yaşayan kadın ve erkeklerdir. Kusursuzlar evlilik kurumunu inananlarına serbest etmiş ama kendileri kesinlikle evlenmiyorlar. Kathar Kiliselerinde Kusursuzlar evlilik töreni yapmıyor, evlenen çiftleri kutsamıyorlar. Kendileri de evlenmeyen ancak evliliği kutsayan Katolik Kilisesi papazlarını da pezevenklikle suçluyorlar. Demek ki evlilik kurumu kötü bir kurum. Zira evlilik kurumunu, cinselliği Yabancı Tanrıya bağlıyorlar. Mine G. Kırıkkanat şöyle bitirmişti söyleyeceklerini: ?Dolayısıyla karı koca arasındaki aldatma olayı da ikinci bir günah değil, zaten sevap olmayan bir dünyanın parçasıydı. Artık bu anlayışın iyi mi, kötü mü olduğu yorumunu size bırakıyorum.?


    Mine G. Kırıkkanat?ın anlatımlarından Katharların Alevi toplumsal kurallarına uymadıkları anlaşılmaktadır. Kusursuzlar farklı, İnananlar farklı yaşamaktadır. Dolayısıyla Kathar toplumunun ellerine, bellerine, dillerine sahip yaşadıkları söylenemez.


    Alevi toplumu, Mürşitleri, Pirleri, Dedeleri, Rehberleri ve Talipleri ile normal yaşam sürdüren, evlenen, çoluk çocuk sahibi olan, kuralların herkes için geçerli olduğu bir toplumdur. Zaten Alevilik talip üzerine kurulan bir Yol?dur. Alevi topluluğu eline, beline, diline sahiptir. Eşlerin birbirini aldatması hoş karşılanmaz, düşkünlük sebebidir.


    KATHAR DİNİNE NASIL GİRİLİYOR?

    Mine G. Kırıkkanat Kathar dinine nasıl girileceğini de anlatıyor:
    7. ?Katharlar Hıristiyanlığın temeli olan vaftizi de reddediyorlardı. Onların öğretisine göre bir din, anneden ya da babadan çocuğa kalan bir miras değil, bireyin özgürce inandığı için seçtiği bir inançtı. Bu yüzden, çocuklar asla Kathar olarak görülemezdi; ancak ergenlik çağına ulaştıklarında gerçekten kendileri seçerlerse Kathar toplumuna dahil olabiliyorlardı.? (age., s. 49)


    Katharizmin nasıl yayıldığını da alalım yazardan:


    ?Katharizm derin etkiler yaratmıştır, çünkü Katharlar en küçük köylere ve kasabalara giderek öğretilerini halka yaymışlardır.? (age. s. 47)
    ?Oksitanya halkı uzun saçlı, yetersiz beslenme nedeniyle solgun yüzlü bu ?kusursuzları? çok sevmişti. Onlar ikişer kişilik gruplar halinde Oksitanya?daki tüm şatoları ve kaleleri bir bir dolaşıp büyük bir inançla, insanları doğruluğa ve sonsuz adalete davet ediyorlardı.? (age., s. 20)


    Katharların aynı zamanda misyoner olduklarını da öğrenmiş bulunuyoruz. Şato ve kale geziyorlar. Katharların çocukları ergenlik çağına geldikleri zaman ?gerçekten kendileri seçerlerse Kathar toplumuna dahil olabiliyor.? Oysa Hakk Erenlerinin karanlık aleme kaptıracakları çocukları yoktur. Çocuklarını kendi başlarına bırakamazlar. Yol?u ister seç ister seçme diyemezler. Dedelerimiz de kasaba, şehir ve köyleri gezerek başka anlayışlardan insanları ?Aleviliğe? çağırmazlar.

    Kathar Kusursuzları ile Bogomil Tanrı Dostları birbirlerine benziyorlar, Bogomiller Divriklidir, deniyor. Yani köken olarak Paulikiendirler. İddia bu.
    O halde Paulikienlerin Didaskalosları, Katharların Kusursuzları gibi et yemeyip, âşık olmayıp, evlenmeyip dünya işleri ile ilgilenmiyorlar mıydı? Onlar da evliliği yabancı tanrının bir unsuru olarak görüyorlar mıydı?


    KATHARİZM ÖĞRETİSİNİN ALTYAPISINI DÜALİST DÜŞÜNCE OLUŞTURUR


    Kırıkkanat?ın kitabının Fransızca baskısına önsöz yazan Jacques Thobie (Paris-8 Üniversitesi Em. Profesörü ve İstanbul Fransız Enstitüsü Anadolu Medeniyetleri Araştırmaları (eski) Müdürü) Katharizm ile ilgili şu bilgileri veriyor:


    10. ?Katharizm öğretisinin altyapısını oluşturan düalist düşünceye Manes?e kadar gitmeden değinmek gerekirse: Altıncı yüzyılda Ermenistan, Küçük Asya ve Trakya?da yayılan Pavlusçuluk, 870?lerde en saf haliyle Tibrike?de (Divriği) ortaya çıkıyor ve V. Konstantin?in Malatya ile Erzurum?dan tehcir ettiği halklarla birlikte Bulgaristan?a yayılıyor. Onuncu yüzyıl ortasında Aziz Bogomil tarafından yeniden yorumlanan Pavlusçuluk, Balkan Slavları arasında yayılarak Konstantinopolis?e kadar uzanıyor. On beşinci yüzyıla kadar Bosna-Hersek?te gelişen Bogomilizm, on birinci yüzyıldan sonra özellikle Haçlı orduları ve uluslar arası tüccarlar aracılığıyla Batı?ya yayılıyor. İlgi çekici noktalardan biri de, on dördüncü yüzyılda, Fransa Krallığı?nda Katharizmin yok edildiği dönemde Philadelphia?da (Alaşehir) etkin bir Kathar kilisesinin olmasıdır. Daha da iyisi, Alaşehir?de bulunan bir yazıttan yola çıkan I. Henri Gregorie, dördüncü yüzyılda Küçük Asya?daki Kathar inançlarının, yedi-sekiz yüzyıl sonra Batı Avrupa Katharlarının inançlarıyla aynı olduklarını kanıtlamıştır.? (Mine G. Kırıkkanat, Gülün Öteki Adı, Literatür Yayınları, s. 6)


    Yukarıdaki alıntı dikkatle bir kere daha okunursa, pek çok bilginin yanı sıra şunu da öğreniyoruz: Dördüncü yüzyılda Küçük Asya?daki Kathar inançlarıyla, yedi-sekiz yüzyıl sonra Batı Avrupa?da yaşayan Katharların inançları aynıdır.


    Doğal olarak misyonerler Paulikienler, Bogomiller ve Katharlar Alevidir, Aleviliğin kökleri onlardadır dediklerine göre, Erdoğan Çınar Divriği?den yola çıkardığı kitleleri Güney Fransa?ya götürdüğüne göre bu gruplardan birinin dikkatle incelenmesi ve inanış kalıplarının, yaşam biçimlerinin ortaya çıkartılması aynı zamanda diğer grupların da niteliklerini ortaya koyacaktır. Biz bu amaçla Katharları inceliyoruz. Kaldı ki Katharların bölgeden gidip gitmedikleri de ciddi tartışma konusudur.


    ?Katharların Kusursuzları arasında kadınlar da var, bakın Hıristiyanlığın temelini oluşturan asıl kuralları da reddediyorlar?, ?Kadın erkek eşitliği var, mülkiyete karşı olma, otoriteye karşı olma? düşünceleri var diyerek Katharları Alevi olarak göstermek kötü bir niyete işaret etmektedir. Hıristiyanlığın asıl kurallarını reddediyorlar ama ?Hıristiyanlığın temelini kabul ediyorlardı: İsa Tanrının habercisiydi ve insanlara aşk ve kardeşlik mesajını vermek için dünyaya gelmişti?? (Mine G. Kırıkkanat, age., s. 48)

    Ne diyordu Erdoğan Çınar bir kere daha hatırlayalım:
    ?Hz. İsa gerek inanç temelleri, gerek gizliliğe dayalı kurumsal yapıları ile Alevilikle çok büyük benzerlikler gösteren Esenniler?in arasında yetişmiş ve bu tarikat içinde en üst mertebeye ulaşmış bir ?Işık oğlu? idi.? (Erdoğan Çınar, Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 191)

    ?İncil bu hali ile üzerindeki gizlilik perdesi kaldırılarak okunduğunda karşımıza her dönemde, her dinin saklısında var olmuş Alevi (Işık) inanışı çıkar.? (Erdoğan Çınar, Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 192) Erdoğan Çınar?ın İsacı olduğu, Tevratçı, İncilci olduğu çok açık. ELİNİ KANA BULAYAN KİŞİYİ KATHARLAR NE YAPIYORLARDI? 11. ?Ölüm cezasına karşı olan Kathar öğretisi, topluluk üyelerinden biri elini kana buladığında onu ömrünün geri kalanını ?kusursuz?luğa adayarak geçirmeye mahkûm ediyordu. Öğretinin kurallarını ve koşullarını kabul etmeyen ya da cayanlar, ellerini kollarını sallayarak topluluktan çıkabiliyorlardı.? (age., s. 20)
    Bu alıntı bile Alevilerle Kathar ve öncellerinin hiçbir ilgilerinin olmadığını göstermektedir.

    Düşünebiliyor musunuz, Alevi taliplerden biri adam öldürecek, Alevi öğretisi bu katili ömrünün geri kalanını ?Pir?liğe adayarak geçirmeye mahkûm edecek! Diğer taraftan öğretinin kurallarını ve koşullarını kabul etmeyen talip elini kolunu sallayarak topluluktan çıkıp gidecek!
    Demek ki Alevi taliplerden biri adam öldürürse Alevilikte düşkün, Katharlarda Kusursuz oluyor. O halde Katharlar nasıl Alevi oluyor?


    HAKK ERENLERİNİN YOLUNDA ?iYİ? VE ?KÖTÜ? DENGESİNE DAYALI DÜNYA GÖRÜŞÜ YOKTUR

    ?Hayvandan doğanlar hayvan olurlarİnsandan doğanlar insan olurlarHepisi de bu dünyaya gelirler
    Ana Hakk?tır sen bu sırra erdin mi? (Neşet Ertaş?tan)


    Alevilerin ?İyi? ve ?kötü? anlayışına dayalı Paulikenizm, Bogomilizm, Katharizm, Kabalacılık, Masonluk ve diğer Manici Hıristiyan ya da ezoterik gruplarla ilgisi yoktur.


    Hakk Erenleri Adem ile Havva hikâyesini bilirler ancak geliş yolları Adem ile Havva değildir.


    Hakk Erenleri Naci ile Naciye?den doğarak gelirler, geliş sırdır. Yollar ayrıdır.


    Hakk Erenlerine Naciye güruhu denir.


    Hakk Erenleri, Naci ve Naciye cennet sürgünü değillerdir.


    Hakk Erenlerinin geliş yolu Rahmet Deryası?ndan Nur Deryası?na düşen su damlasında gizlidir. Damla noktadır ve Kubbei Rahman?dadır.


    Hakk Yol?u doğruluk yoludur. Bir?e bağlıdır. Bir Işık Alemi?ndedir ve Hakk?tır.


    Hakk doğruluktur ve halkımızın kalbinde bir noktadır.


    Hakk Yol?u ikrar iman yoludur. Hayır ve Şerri kabul etmez.


    Hakk erenlerinin Yol?unda evlilik Hakk?tır.


    Evlilik Hakk?ın emri ve rızasıdır. Evlilik meydanı Hakk divanıdır. Naci ve Naciye evliliği, Hakk Erenlerinin bütün evlilikleri Hakk?ın emri ve rızasıyladır.


    Alevilik evlilik, musahiplik üzerine kuruludur. Pirler ve mürşitler de evlidir. Evlilik ?Yabancı Tanrı?ya bağlanmaz. ?İkrar? önce akrabalar arasında sonra evlenecek kız ve erkek arasında verilir. Yol?a da ikrar verilir. Tek evlilik esastır.


    Alevilerdeki Evlilik konusunda Pir Ali Baba?nın, Esat Korkmaz?ın yazıları var. Değerli yazılardır. Aşk olmazsa Yol olmaz. Evlilik akdini Hakk Erenlerinden kim bağlıyordu canlar bunu anlatabilirler?


    Hakk Erenlerinin Yol?unda kadın erkek birbirini aldatamaz. Hoşgörü yoktur! Aldatan düşkündür. Karı koca dışındakiler kardeş bacıdır. Cemde ise karı koca da dahil herkes kardeş bacıdır.


    Evliliği kutsamayan, et yemeyen, şarap içmeyen, âşık olmayan ve evlenmeyen inanırları arasında karı kocanın birbirini aldatmasını normal karşılayan, kötü dünyanın bir parçası olarak gören Kathar Kusursuzlarını Alevi Pirleri olarak, Katharları da Alevi toplumu olarak sunmak da ne oluyor?

    Yukarıdaki konunun anlaşılabilmesi için Işık kavramını iyi bilmek gerekiyor. Işık Luvice?dir, Alev?dir, Güneş?tir gibi uydurmalarla Manici Hıristiyan Paulikienler, Bogomiller, Katharlar anlaşılamayacağı gibi Hakk Erenlerinin Yol?u hiç anlaşılamaz. Not olarak şunu da ekleyeyim: Hakk Erenlerinin Yol bilgileri, bırakın Manici Hıristiyan Paulikien, Bogomil ve Kathar düşüncesiyle aynı olmasını, onların zıddıdır ve kökten eleştiri toplamıdır.
    Misyonerler henüz içlerinde faaliyet yürütmeye çalıştıkları toplumu tanımıyorlar.


    Dört kitabın herhangi birisinin bilimle ilgili olduğunu söylemek doğru değildir. Dört kitap da dini anlatmaktadır. Erdoğan Çınar Tevrat?ı, İncil?i halkımıza şirin göstermek için Tevrat?ın ve İncil?in yolunun bilime çıktığını anlatmaya çalışıyor. Güya büyük değerimiz Yunus?un deyişleri Tevrat?ı doğrular nitelikteymiş, çırpına çırpına bunu ispat etmeye çalışıyor.

    Önemli bir kavramımız var: Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır, diye. Erenlerimiz bu kokuşmuş çürük tartışmaları çoktan bitirmişlerdir:
    ?Dört kitabı koyup torbaya astım
    Cennet hurisinden ilgimi kestim
    Muskacı hocaya sanmayın sustum
    Ağzının payını verdim de geldim? (İbreti)

    Ayrıca, Yol ile ilgili anlatımlarımız kapalıdır. Yol?u ulu orta internet sayfalarında konuşacak da değiliz. Halkımızı saygıyla selamlıyorum.



    Ünsal Öztürk tarafından yazıldı
     
  2. Hıdır Hoca

    Hıdır Hoca Yeni Üye

    Konuyu yazan ve yayınlayanlara çok teşekkür ederim. Herkes haddini bilmeli ve Aleviliği siyasi düşünceleri uğruna kullanmamalı.
     
  3. cangibi2008

    cangibi2008 Daimi Üye

    Erdoğan Çinar dan sonra farkli bir alevi akimi ...gelisti isikcilar....

    Allah sonumuzu hayir etsin..hak Muhammmed Ali derler ama isikla kafayi..yediler...

    nurun ne oldugunu hepimiz biliriz fakat alevi tanimlamasi yerine isikcilar ...anlamadim ve anlamakta istemiyorum...
     

Sayfayı Paylaş