www.soL.org.tr Ne komünist ülkeymiş sat sat bitmiyor 9 Ağustos 2007, Perşembe Hükümetin, kuraklık ve su krizini bahane ederek akarsuların işletme hakkını 49 yıllığına özel sektöre satma planına karşı çıkan Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Tuncer, özel sektörün sadece karlı olacağı ve kolay ulaşacağı alanlara su götüreceğine dikkat çekti. HABER MERKEZİ Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer, düzenlediği basın toplantısında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in, Fırat, Dicle ve Kızılırmak'ın da aralarında bulunduğu 12'den fazla akarsu ve göletin özel sektöre devredileceği şeklindeki açıklamasına itiraz etti. 'Çözüm özelleştirme değil, ulusal bir su yönetimidir' Zaten sınırlı olan su kaynaklarının, tarım arazilerindeki yanlış sulama, suyun kentlerde plansız ve programsız kullanımı, su havzalarının yanlış planlama ile imara açılması, kent ve sanayi atıkları ve bozuk, yetersiz şebekeleşme gibi nedenlerle hızla tüketildiğini belirten Tuncer, tüm bu verilerin Türkiye'de bir su yönetimi ve bilinci olmadığının açık göstergesi olduğunu söyledi.Tuncer, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Su kaynaklarımız, devlet eliyle tek merkezden programlanıp yönetilmediği ve bilinçsizce tüketildiği için gelinen bu noktada çözüm, akarsu ve göletlerin yabancılara da açık olmak üzere özelleştirilmesinden değil, ulusal bir su yönetimi oluşturmaktan ve halkı bilinçlendirmekten geçmektedir. Tarımsal alandaki sulama sıkıntısı, yalnızca o bölgeye su götürülmesiyle çözülemez. Su sorununun çözümü için, sulanacak havzadaki arazilerin tesviye, drenaj ve toplulaştırma çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Havza bazında bu çalışmaları yapacak resmi bir kurum ise Türkiye'de yok. Mevcut altyapıyla özelleştirme yapılırsa, özel sektör sadece karlı olacağı ve kolay ulaşacağı alanlara su götürecektir. Altyapısı uygun olmayan alanlar ise kaderine terk edilecektir ve sonuçta Türk tarımı ciddi bir çıkmaza sürüklenecektir." Çalınan minarenin kılıfı da hazır Hükümet bu projesiyle su kaynaklarının özel sektöre devrinin Anayasa değişikliği gerektirip gerektirmediği sorusunu da gündeme getirdi. Kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu hükme bağlayan Anayasa'nın 43. maddesinde, "Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir" ifadesi yer alıyor. Konuyla ilgili olarak, Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Mustafa Diren de 2 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, Türkiye'de bu yıl yaşanan su azlığının doğrudan kuraklığa bağlanarak su üzerinde oynanan oyunların gizlenmeye çalışıldığını savunmuş, odalarının 3 yıl önce "gelecekte su savaşlarının kağıt üzerinde yapılacağını" anlattığını belirterek su kıtlığını nehirleri satışa çıkaranların yarattığını söylemişti. Elektrik kesintileri yaratarak nükleer santral kurulmasını gündeme getiren siyasi iktidarın, bu kez de kuraklığı bahane ederek sanki çözümmüş gibi akarsuların satışını gündeme getirdiğini belirten Diren, Dünya Su Forumu toplantısının, "Türkiye'deki suların pazarlanmasını sağlamak için" 2009'da Türkiye'de yapılacağına dikkat çekerek, vatandaşları su kaynaklarına sahip çıkmaya çağırmıştı.
satmadıkları bir o vardı onuda satsınlar.bir gün bu devran bizim içinde sürecek o zaman görecegiz onları.
bu nasıl bi devlettir böle insanları düşünmüyor su ihtiyacı olan sularımızı özel sektörlere satılması bence çok yanlış acımasız devlet
BİDE UTANMADAN YOLA DEVAM DİYORRR NE YOLU SOYGUNA ÇALMAYA YAĞMALAMAYA SATMAYA PARÇALAMAYA DEVAMMMMMMM