"Vurma, hamileyim dedim, acımadılar!" ZEYNEP KURAY/BİRGÜN Dolmabahçe´de Başbakan´ı protesto eden grubun içindeydi. Polis saldırdı. âVurmayın, hamileyimâ demesine rağmen karnına tekme ve coplarla vurdular. Darbeler sonucu 19 yaşındaki üniversite öğrencisi genç kadın karnındaki bebeğini kaybetti. Erdoğan´ın Dolmabahçe´de rektörlerle yaptığı toplantıya protesto eden üniversite öğrencilerine polis gaz bombası ve coplarla müdahale etmişti. Polisin saldırısı sonucu çok sayıda öğrenci yaralanmıştı.Üniversite öğrencisi kadın da polisin saldırdığı öğrencilerden biriydi. Polisin darbeleri sonucu ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan genç öğrenci karnındaki yaklaşık 5 haftalık bebeğini kaybetti. İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Gökhan Özsavaş'ın talimatıyla yapılan saldırıda bebeğini kaybeden 19 yaşındaki genç kadın 2 gündür tutulduğu hastanede yaşadıklarını anlattı: â´Daha yürüyüşe geçmemiştik ki, çevik kuvvet kitleyi zorla kaldırıma iteklemeye başladı. Ancak, izinli bir yürüyüş olduğundan ve bizden önce başbakan ve rektörler arasında yapılan ilk toplantıyı protesto edenlere müdahale edilmediği için böyle bir saldırı olacağını hiç aklımızdan geçmedi. Kitlenin ortasında yer alıyordum. Dolmabahçe´ye doğru ilerlerken, birden yakın mesafeden gaz sıkmaya başladılar. Ne olduğunu anlamadan birden çevik kuvvetlerin üzerimize doğru geldiğini fark ettim. Geriye doğru kaçmaya çalışırken biri beni yakaladı. Ancak tam darp edecek iken elinden kurtulmayı başardım. Koşmaya başladım. Beni kovalayan aynı çevik kuvvet bir an ayağı takılıp yere düştü. Ancak daha sonra peşimden koşarak beni yakaladı. âDur vurma hamileyim´ dememe rağmen copla karnıma vurdu. ACİLE ALINMADI Birden etrafım sarılmıştı, biri arkadan belime ve sırtımı coplarken, diğeri karnıma vuruyordu. Yere yığıldım, ancak bu defa postal darbeleriyle vurdular. Yerde acı içinde kıvranıyordum. Yediğim gazdan ve darpların acısına etkisiyle kanama geçirdiğimi o anda anlamadım. Daha fazla dayanamadım ve baygınlık geçirdim. Beni hemen taksiye bindiren arkadaşım Taksim İlk Yardım Hastanesine yetiştirdi. Ancak zulüm burada da sürdü. Gözaltlıları sağlık kontrolünden geçiren polis, durumum ağır olmasına rağmen hastanesinin acil bölümüne sokmadı. O halde beni iki büklüm taksinin içinde beklettiler. Daha sonra arkadaşım sedye getirdi ve taksicinin yardımıyla acile girebildim. 'O AN DÜNYAM YIKILDI' Hamile olduğumu ve darp edildiğimi söyledim. Acil bölümünde doktor muayenesine yönlendirdiler. Beni ultrason bölümüne yolladılar. Orada benim ve bebeğin sağlıklı olduğunu söylediler. O an çok sevindim. Ne olur olmaz diye sabaha kadar müşahede altında tutacaklarını söylediler. Doktorlar kanamanın büyük ihtimale darpların sonucunda meydana geldiğini belirtiler.4 saat boyunca serum verdiler. Sonra tekrar ultrasona soktuklarında bebeğimin kalp atışlarının durduğunu söylediler. O anda dünyam yıkıldı. Panikledim, ağlamaya başladım. Yürüyemiyordum olayın şokuyla gaz içinde kalmış olan ellerimi yıkadım. Sabaha kadar uyuyamadım. Sabah erkenden beni tekrar ultrasona soktular ve bebeğin tamamen hayatını kaybettiğini söylediler. Mahvolmuştum. Ağlamak dışında yapabileceğim bir şey yoktu.´´ âPOLİSLER CEZALANDIRILSIN´ Genç kadın kendisine saldırı düzenleyen polislerin cezalandırılmasını isteyerek, â´Tekrar bir kadına daha bu acıyı yaşatmalarını istemiyorum. Onun için saldırının emrini verenden uygulayana kadar topluca cezalandırmaları ve görevden alınmalarını istiyorumâ dedi. İHD Avukatlarından Gülizar Tuncer ise saldırı sırasında darp edilen mağdurlarla birlikte polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. âÇapkın açığa alınsın´ CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, TBMM´de düzenlediği basın toplantısında İstanbul´da polis saldırısını değerlendirdi. İnce, şunları söyledi: âİstanbul Emniyet Müdürü diyor ki, âpolis yasal yetki içinde zor kullanır´ diyor. Polisin bu yaptığı zor kullanmak değildir, zorbalıktır. İstanbul Emniyet Müdürü derhal açığa alınmalıdır. Bu görüntüler Sayın Başbakan´ın mağdurluktan zalimliğe geçişinin görüntüleridir. Bu görüntüler bir zamanlar mağdur edebiyatı yapanların günü geldiklerinde nasıl zalim olduklarının göstergesidir. Ben merak ediyorum, vicdanı sızlamadı mı? Ne olacak bu ülkenin gençleri biraz bağırdı diye, ne olur kıyamet mi kopar, rütbeleriniz mi sökülür? Zaten teslim almışsınız. Bugün bazı gazetelerde var; tutulmuş sapasağlam yüzü ama sonra ağzı burnu kan içinde, mosmor. Bunlar faşizmin ta kendisidir. Bu zor kullanma değildir, zorbalıktır. AKP zorbalığıdır bu.â CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç de Meclis´e verdiği soru önergesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a, gençlere saldırı emrinin kim tarafından verildiğini sordu. TBMM Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu´nun CHP´li üyesi Ahmet Ersin de İstanbul´da öğrencilere uygulanan âorantısız güçâ kullanımının komisyon gündemine alınması için harekete geçti. Gözaltında dayağın belgesi Başbakan Tayyip Erdoğan´ın rektörlerle buluşmasını protesto etmek için İstanbul´a giden öğrencilerden Ankara´ya dönenler Yüksel Caddesi´nde toplanıp Sakarya Caddesi´ne yürüdü.Çamlıca gişelerinde durdurulan ve otobüsten inmek isteyen arkadaşlarına biber gazı sıkan polisleri, âAmerika´nın Vietnam´da kullandığı portakal gazı arkadaşlarımıza sıkıldıâ diye suçlayan öğrenciler, gözaltı öncesi ve sonrası fotoğraflarını gazetecilere dağıttılar. Polisin gözaltına aldığı bir arkadaşlarının daha sonra burnu kırılmış haldeki fotoğraflarını gösteren öğrenciler "Arkadaşlarımız gözaltına sağlıklı girdi, şiddete uğra***** çıktı" dedi. Çelik çark etti AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik´in de gündeminde polis saldırısı vardı. Daha önce âProtesto yapsalar da onlar bizim gençlerimiz, canımız ciğerimiz" diyen Çelik çark etti. CNN TÜRK'te yayınlanan Ankara Kulisi programına katılan Çelik, İstanbul Dolmabahçe'de polis tarafından öğrencilere uygulanan şiddeti hoş görmediğini ancak üniversitelerde bu işi meslek edinmiş kadrolu öğrenciler olduğunu öne sürdü. Hüseyin Çelik "Çok vahim olayların olacağı istihbaratı alınmışsa biber gazı nihai olarak kullanılabilir" sözleriyle saldırıyı savundu. Çelik, geçmiş yıllarda maruz kaldığı protestolardan yola çıkarak şu iddia da bulundu: "Üniversitelerde bu işi meslek edinmiş kadrolu öğrenciler var. Bu çocukların giydiği montlar bile aynı" Birgün