Sivas Katliamı Kütüphaneye Hapsedilemez.

Konu, 'Haberler ve Yorumlar' kısmında cancaner tarafından paylaşıldı.

  1. cancaner

    cancaner Yeni Üye

    Akın Olgun : Sivas Katliamı kütüphaneye hapsedilemez - Halkın Gazetesi BirGün

    Aradan 17 yıl geçti. 17 yıl önce bu ülkenin aydınlık insanları Sivas’da diri diri yakıldı. Bir katliamı canlı olarak ilk kez televizyonlardan izledik.
    Tıpkı 78 Maraş katliamında olduğu gibi, olayları izlemekle yetinen bir devlet vardı orada. Katillerin cinayet işledikleri mekânda olmaları gibi, onlar da izliyordu tüm olup biteni. Demirel “GÜVENLİK GÜÇLERİ İLE HALKI KARŞI KARŞIYA GETİRMEYİN!” diyerek katillere müdahale edilmesini engelliyor, Çiller ise “OTELİ SARAN VATANDAŞLARIMIZA BİR ŞEY OLMAMIŞTIR!” diyerek olayı üstleniyordu. Malum Adalet Bakanı Şefket Kazan ise katil gönüldeşlerinin avukatlığını yaparak mahkeme salonlarında hararetli savunmalar yapıyordu.
    Herkes biliyordu gerçeği. Katliam günler öncesinden planlanmış, cevre ilçelerden sivil faşistler ve gericiler toplanarak otobüslerle Sivas’a getirilip yerleştirilmişti. Katliamın ardından yaşananlar ise yakılmaktan daha beterdi. Tam on yedi yıl boyunca resmi devlet anlayışı Sivas’da yaşananları yok saydı. Devlet ahlakının örtbas kültürü her olayda olduğu gibi bu olayda da devredeydi.
    Madımak’ın müze olmasına dair mücadelenin yıllarca sürmesi, devletin bu katliama bakışını yansıtıyordu. Alevilerin, demokratların, ilericilerin yıllar yılı dillendirdikleri bu talebini daha fazla görmezden gelemez hale gelindiğinde ise ortaya ‘’Çiçekçi olsun, kütüphane olsun’’ tarzı bir geyikleme ile taleplerin içini boşaltmaya devam ettiler. Müze fikrini bir türlü içine sindiremeyen iktidar sahipleri, hem yananları, hem yakanları memnun edecek bir arayışa girerek niyetlerini ortaya koydular.
    Müze fikri hiçbir zaman hoşlarına gitmedi. İnsanların sürekli yüzleşecekleri ve yüzleştikçe hatırlayacakları bir yapı onları rahatsız ediyordu. Sivas’ın ortasında böylesi bir müzenin varlığı yakanları rahatsız edebilirdi ve asıl çocuklar onlardı. Tıpkı Alevi Çalıştayı’na Ökkeş Kendiller’in çağrılması gibi. Asıl çocuklarını hep hatırlıyorlardı.
    Kütüphanede sağlanan uzlaşı bu yarayı sarmaz.
    Alevi örgütlenmelerinin çok başlı ve çok fikirliliği ortak bir paydada bile bir araya gelemeyişleri devletin istediği bir uzlaşmayı sağladı. En haklı olduğu noktada bile direnemeyen bu yapılar doğal olarak devletin fikri ile zikri arasında kalarak kütüphane fikrinde uzlaştılar. (Bu arada ülke kütüphanelerinin bomboş olduğunu herkes bilir.) On yedi yıllık bir mücadelenin sonucunda gelinen nokta bu yanıyla acıdır.
    Sivas katliamı ile bir insanlık suçu işlenmiştir. İnsanlık suçunun ne olduğunu, nasıl yaşandığını ve sonuçlarının neler olduğunu gelecek kuşaklara yansıtarak bilince çıkarılmasını sağlayacak olan şey bu suçların sergilendiği bir müzedir. Bu toplumun kendisiyle de hesaplaşması olacaktır.
    Yaşanan her katliamın aslında bir geçmişi olduğunu unutturmamalıyız. Dersim, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi Mahallesi’nde yapılan katliamlar hep bir öncekinin sonucudur. Bu kadar rahat yapılabilmesinin tek nedeni ise devletin toplumu geçmişsiz bırakmasında saklıdır. İşte bu yüzden müze fikri çok önemliydi. Bu geçmişsizliğe en azından bir darbe indirecek ve insanların daha duyarlı hale gelmesi için verilen mücadelede bir sıçrama sağlayacaktı.
    Çiçek, böcek, kütüphane diyerek sulandırılan bir sürecin sonunda varılan nokta, sonraki başka bir katliamın da başlangıcı olacak. Devlet bundan sonra gündeme gelecek her öneriyi Madımak örneği ile cevaplayacak. Diyarbakır cezaevi için de yarın müze değil, kütüphane yapalım, çocuk parkı yapalım derlerse sakın şaşırmayın. Çünkü artık bunun önü açılmıştır. Devletin insansız kütüphane aşkı her derde deva gibi her katliam sonrası gündemimize gelecektir. Bunu bir lütuf gibi sunmaları ise cabası…
    Daha aklı başında duruşlara ihtiyacımız var. Geleceğimizi bizler adına masaya yatıranlara bugün bir şeyler sormazsak, yarın kütüphanelerin tozlu raflarında anılacak bir geleceğimiz olacak.


    Akın Olgun/ BirGün gazetesi
     

Sayfayı Paylaş