VİRAN OLDUM MOR SÜMBÜLLÜ BAĞ İKEN şu yalan dünyaya geldim geleli Tas tas içtim ağulari sağ iken Neden felek vermez benim muradım Viran oldum mor sümbüllü bağ iken Aradılar bir tenhada buldular Yaslandılar şıvgalarım kırdılar Yaz bahar ayında bir od verdiler Yandım gittim alkarlı dağ iken Farımaz da deli gönlüm farımaz Akar gözlerimin yaşı kurumaz Şimden geri benim hükmüm yürümez Azil oldum güzellere beğ iken Karac'oğlan der ki bakın geline Ömrümün yarısı gitti talana Sual eylen bizden evvel gelene Kim var imiş biz burada yoğ iken ..................................................... NAZLI YÃRDAN GELDİ BANA BİR NAME Nazlı yârdan geldi bana bir name Eğer doğru ise kırdı belimi Dediler ki yarini yad iller almış Kadir Mevlam nasib eyle ölümü Bülbüle söyleyin gülüne konsun Beni yârdan eden Allah'tan bulsun Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun Terkedeyim vatanımı ilimi Ak yâri gördükçe ağladım coştum Al elinden dolu badeler içtim Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim Ölmeyince çeker miyim elimi Karac'oğlan derki konmadan göçmem Her olur olmaza sırrımı açmam Kötüler köprü olsa üstünden geçmem Taşık suya uğradırım yolumu .............................................. DELİ GÖNÜL Deli gonul gezer gezer gelirsin Arı gibi her çicekten alırsın Nerde güzel görsen orda kalırsın Ben senin derdini çekemem gönül Santur mu istersin saz mı istersin Ördek mi istersin kaz mı istersin Tomurcuk memeli kız mı istersin Ben senin derdini çekemem gönül Çıkıp yücelere bakmak istersin Coşkun sular gibi akmak istersin Her güzelle yatıp kalkmak istersin Ben senin derdini çekemem gönül Karac'oğlan der ki okuyam yazam Keleş değilim ki kervanlar bozam Giyinem kuşanam bir hosça gezem Ben senin derdini çekemem gönül ........................................... ÇIKTIM SEYREYLEDİM NİĞDE'Yİ BOR'U Çıktım seyreyledim Niğde'yi Bor'u Acep gezsem mavi donlum var m'ola Güzeller durağı Tokat, Engürü Acep gezsem mavi donlum var m'ola Hey geri de deli gönül hey geri Adana, İlbeyli, Göksun, Tekir'i Otuz iki sancak, Diyarbekir'i Acep gezsem mavi donlum var m'ola Heşiri de deli gönül heşiri Deryada dönüyor kıral yesiri Halep, Trablus, koca Mısır'ı Acep gezsem mavi donlum var m'ola Yeşil ördek yayılıyor çimende Mehdi günü doğar ahir zamanda Kürt'te, Hindistan'da, Çin'de, Yemen'de Acep gezsem mavi donlum var m'ola Yeşil ördek sulanıyor gölekte Altın küpe şavk veriyor kulakta Cennet-i alada, huri, melekte Acep gezsem mavi donlum var m'ola Mecliste içerler demi kanyadan Guzel seven murad alır dünyadan Kayseri'den, Karaman'dan, Konya'dan Acep gezsem mavi donlum var m'ola Hacı Bektaş Veli şeyhlerin piri Konya'da yoklayın Molla Hünkar'ı İçel'den, Antep'den, Gürün'den beri Acep gezsem mavi donlum var m'ola Mardin'den de Karac'oğlan Mardin'den Çeken bilir ayrılığın derdinden Koçhisar'dan, Hasan Dağın ardından Acep gezsem mavi donlum var m'ola ................................................... GEL Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz Gayri dünya bana aralandı gel Derildi defterim artsız arasız Üst üste dizildi sıralandı gel Yâri görse idim haftada ayda Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda Azrail göğsümde canım hay hayda Ciğerimin başı yaralandı gel Karac'oğlan der ki başa yazıldı Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü Kefenim biçildi, kabrim kazıldı Mezarımın üstü karalandı gel ............................................... KAŞLARIN KARA DEĞİL Mİ Bana kara diyen dilber Gözlerin kara değil mi Yüzünü sevdiren gelin Kaşların kara değil mi Güzel ben seni isterim Seni koynumda beslerim Yüzünü güzel göreyim Zülüfün kara değil mi Boynun uzun, belin ince Yanakların olmuş gonca Salıverirsin kolunca Beliğin kara değil mi Utanırım akar terim Güzellikte yok benzerin En sevgili makbul yerin Saçların kara değil mi Beni kara diye yerme Mevlam yaratmış hor görme Ala göze siyah sürme Çekilir kara değil mi Hint'ten Yemen'den çekilir Gelir Bağdat'a dükülür Türlü tarlaya ekilir Biber de kara değil mi Göllerde kuğular olur Göğsü ak, kara benlidir Mısır'da çok zengin vardır Kölesi kara değil mi Pınara konan kuğunun Kanadı beyaz coğunun Çöldeki Arap beyinin Çadırı kara değil mi İller de konup göçenler Lale sümbülü biçerler Ağalar beyler içerler Güzelleri göze bakar Hublar yanağına sokar Sümbül de kara değil mi Karac'oğlan der maşallah Bir görürüm insallah Kara donludur Beytullah Örtüsü kara değil mi ................................... CAN VERMEYE DERMANIM MI VAR Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eder Benim can vermeye dermanım mı var Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-u mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yuklu kervanım mı var Er isen erliğin meydana getir Kadir Mevlam noksanımı sen yetir Bana derler gam yükünü sen götür Benim yük götürür dermanım mı var Karac'oğlan der ki, ismim öğerler Ağı oldu yediğimiz şekerler Güzel sever diye isnad ederler Benim Hakk'tan özge sevdiğim mi var ............................................... BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM Vara vara vardım ol kara taşa Hasret kodun beni kavim kardaşa Sebep gözden akan bu kanlı yaşa Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm Nice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm Karac'oğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm ............................................... YİNE DERTLİ DERTLİ İNİLİYORSUN Yine dertli dertli iniliyorsun Sarı turnam sinen yaralandı mı Yoksa ciğerlerin parelendi mi Hiç el değmeden ben iniliyorsun Yoksa sana yâr düzen mi düzdüler Tellerini sırmadan mı dizdiler Perdelerin tel tel edip büzdüler Allı turnam sinen yaralandı mı Havayı deli gönül havayı Ay doğmadan şavkı tutmuş ovayı Türkmen kızı katarlamış mayayı Çekip gider bir gözleri sürmeli Kuru kütük yanmayınca tüter mi Ak gerdanda çifte benler biter mi Vakti gelmeyince bülbül öter mi Ötüp gider bir gözleri sürmeli Dere kenarında evler hurmayı Kılavuz ederler telli turnayı Ak göğsün üstünde ilik düğmeyi Çözüp gider bir gözleri sürmeli Karac'oglan der ki geçti ne fayda Bir vefa kalmadı ok ile yayda ................................................ YÜRÜ BİRE YALAN DÜNYA Yürü bire yalan dünya Sana konan göçer bir gün İnsan bir ekine misal Seni eken biçer bir gün Ağalar içmesi hoştur O da züğürtlere güçtür Can kafeste duran kuştur Elbet uçar gider bir gün Aşıklar der ki n'olacak Bu dünya mamur olacak Haleb'i Osmanlı alacak Dağı taşa katar bir gün Yerimi serin bucağa Suyumu koyun ocağa Kafamı alin kucağa Garip anam ağlar bir gün Yer yüzünde yeşil yaprak Yer altında kefen yırtmak Yastığımız kara toprak O da bizi atar bir gün Bindirirler cansız ata İndirirler tuta tuta Var dünyadan yol ahrete Yelgin gider salın bir gün Karac'oğlan der nasıma Çok işler gelir başıma Mezarımın baş taşına Baykuş konar öter bir gün .......................................... AŞAM DEDİM KARLI DAĞIN BAŞINDAN Aşam dedim, karlı dağlar başından Yüce dağlar koç yiğide dağ m'olur Ağrır bedenim, sızlar yaralarım Bu yarayı çeken yiğit sağ m'olur Sıra sıra dikemedim söğüdü Ben başıma veremedim öğüdü Elleri göğsünde görün yiğidi Yiğit mağrur gezmek ile bey m'olur Ögüt versen, bana öğüt kâr etmez O yârin hayali karşımdan gitmez Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz Yârin zülüfünden özge bağ m'olur Karac'oğlan der ki, fani dünyadan Korkmaz mısın haram ile zinadan Ayırır seni anan babandan Gurbet ile düşen yiğit sağ m'olur ........................................... ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM Ala gözlüm ben bu ilden gidersem Zülfü perişanım kal melil melil Kerem et aklından çıkarma beni Ağla gözyaşını sil melil melil Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet Karayi bağla da beyazı çöz at Doldur ver badeyi bir daha uzat Ayrılık şerbetin ver melil melil Elvan çiçeklerden sokma başına Kudret kalemini çekme kaşına Beni unutursan doyma yaşına Gez benim aşkımla yar melil melil Karac'oğlan der ki olup ölünce Bende güzel sevdim kendi halimce Varıp gurbet ele vasıl olunca Dostlardan haberim al melil melil ............................................ ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER Ala gözlerini sevdiğim dilber Göster cemalini görmeye geldim Şeftalini derde derman dediler Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim Gündüz hayallerim gece düşlerim Uyandıkça ağlamaya başlarım Sevdiğim üstünde uçan kuşların Tutup kanatların kırmaya geldim Senin aşkların gülmez dediler Ağlayıp yaşını silmez dediler Seni bir kez saran ölmez dediler Gerçek mi efendim sormaya geldim Senin işin yiyip içmek dediler Yaren ile konup göçmek dediler Göğsün cennet koynun uçmak dediler Hak nasip ederse görmeye geldim Mail oldum senin ince beline Canım kurban olsun tatlı diline Aşık olup senin hüsnün bağına Kırmızı güllerin dermeye geldim Karac'oğlan der ki işin doğrusu Gokte melek yerde huma yavrusu Söyleyim ben sana sözün doğrusu Soyunup koynuna girmeye geldim ............................................... ALA GÖZLERİNE KURBAN OLDUĞUM Ala gözlerine kurban olduğum Say edip aleme bildirme beni Açıp ak gerdanı durma karşımda Ecelimden evvel öldürme beni Dilber at kolların dola boynuma Ölüm endişesi gelmez aynıma Bir gece misafir eyle koynuna Sabah oldu deyu kaldırma beni Karac'oğlan tutma beni el gibi Akıttım gözümden yaşı sel gibi Bahçende açılan gonca gül gibi Dizip al yanağa soldurma beni ............................................... YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğricesin tel tel etmiş Döker gider yâre karşı Telli turnam sökün gelir İnci mercan yükün gelir Elvan elvan kokun gelir Yâr oturmuş yele karşı Şahinim var bazlarım var Tel alışkın sazlarım var Yâre gizli sözlerim var Diyemiyom ele karşı Hani Karac'oğlan hani Veren alır tatlı canı Yakışmazsa öldür beni Yeşil bağla ala karşı ....................................... GÜZEL NE GÜZEL OLMUŞUN Güzel ne güzel olmuşun Görülmeyi görülmeyi Siyah zülfün halkalanmış Örülmeyi örülmeyi Bahçede gülün güllenmiş Şeyda bülbülün dillenmiş Koynunda memen kirlenmiş Emilmeyi emilmeyi Mendilim yudum arıttım Gülün dalında kuruttum Adım ne idi unuttum Sorulmayı sorulmayı Seğirttim ardından yettim Eğildim yüzünden öptüm Adın bilirdim unuttum Çağırmayı çağırmayı Benim yârim bana küsmüş Zülfünü gerdana dökmüş Muhabbeti benden kesmiş Sevilmeyi sevilmeyi Çağır Karac'oglan çağır Taş düştüğü yerde ağır Yiğit sevdiğinden soğur Sarılmayı sarılmayı .................................... AĞLAMA SEVDİĞİM GÜL DEDİ BANA Seherden uğradım dostun köyüne Hoş geldin sevdiğim in dedi bana Tomurcuk memesin verdi ağzıma Yorgunsun sevdiğim em dedi bana Benim yârim gelişinden bellidir Ak elleri deste deste güllüdür İbrişim kuşaklı ince bellidir İnce bellerimi sar dedi bana Benim yârim bana yalan söylemez Söylerse de gıybetimi eylemez El yanında ikrarını söylemez Elleri uyut da gel dedi bana Mestine de deli gönül mestine Aşık olan gül gönderir dostuna Telli mahramasın attı üstüme Terlisin sevdiğim sil dedi bana Karac'oglan sırrın kime danışır Siyah zülfü mah yüzüne kıvrışır Ayrılanlar elbet bir gün kavuşur Ağlama sevdiğim gül dedi bana ....................................... ILGIT ILGIT ESER SEHER YELLERİ Ilgıt ılgıt esen seher yelleri Esip esip yâre değmeli degil Ak elleri elvan elvan kınalı Karadır gözleri sürmeli değil Estirir de seher yeli estirir Kimini güldürür kimin kusturur Kısmet ise kadir Mevlam gösterir Sevmeli güzeli öğmeli değil Bir bölük turna da havada uçar İner engininden bir bade içer Esen seher yeli göğsünü açar Yâr göğsün bendleri düğmeli değil Bir bölük turna da havada kışlar Bak başıma geldi gördüğüm düşler Size derim size yiğit yoldaşlar Sözü yalan yâri sevmeli değil Karac'oğlan der ki konup göçmedim Ak göğsünün düğmelerin açmadım Fırsat elde iken alıp kaçmadım Öldürmeli beni döğmeli güzel ................................................. SANA DEDİM ALLI GELİN HAS GELİN Sana dedim allı gelin has gelin Suya gider sağ elinde tas gelin Yedi yıldır ben sevdana düşeli Kerem eyle şu sevdamı kes gelin Zalim aşk elinden içmişim ağı Senin için dolanırım bu dağı Alam beliğine altın saç bağı Tak saçına ince bele as gelin Ben seni severim sen de seversen İnsan olman el sözüne uyarsan Çizme olam ayağına giyersen Ökçesin de çamurlara bas gelin Karac'oğlan der ki nic'olur halim Yoluna dökülsün olanca malım Giyin hint kumaş karşımda salın Ko desinler şu yiğidin has gelin ................................................. VAR GİT ÖLÜM Ölüm ardıma düşüp de yorulma Var git ölüm bir zaman da gene gel Akıbet alırsın komazsın beni Var git ölüm bir zaman da gene gel Şöyle bir vakitler yiyip içerken Yiyip içip yaylalarda gezerken Gene mi geldin ben senden kaçarken Var git ölüm bir zaman gene gel Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım Yalan dünya sana çıkışamadım Eşimle dostumla buluşamadım Var git ölüm bir zaman da gene gel Karac'oğlan der ki derdim pek beter Bahçede bülbüller şakıyıp öter Anayı atayı dün aldın yeter Var git ölüm bir zaman gene gel ........................................................ KADİR MEVLAM SENDEN BİR DİLEĞİM VAR Kadir Mevlam senden bir dileğim var Muhannes kuluna muhtaç eyleme Cennet-i alâyı nasib et bana Sırat köprüsünden yolum bağlama Kapımıza kara deve çökünce Fırtınasi şol alemi yıkınca Cehenneme kul seçilip çıkınca Kadir Mevlam o kullardan eyleme Kadir Mevlam ateş atma özüme Dünya malı görünmüyor gözüme Kadir Mevlam sen bak benim yüzüme Cehennemin ateşiyle dağlama Karac'oğlan hata çıkmaz dilimden Kocadım da hayır gelmez elimden Kadir Mevlam asla geçmez kulundan Deli gönül ah çekip de ağlama ...................................................... İLLERİ VAR BİZİM İLE BENZEMEZ İndim seyran ettim Firengistan'ı İlleri var, bizim ile benzemez Levin tutmuş goncaları açılmış Gülleri var, bizim güle benzemez Göllerinde kuğuları yüzüşür Meşesinde sığırları böğrüşür Güzelleri türkü söyler, çığrışır Dilleri var, bizim dile benzemez Seyr edüben gelir Karadeniz'i Kanları yok, sarı sarı benizi Öğün etmiş, kara domuz etini Dinleri var, bizim dine benzemez Akılları yoktur, küfre uyarlar İmanları yoktur, cana kıyarlar Başlarına siyah şapka giyerler Beyleri var, bizim beye benzemez Karac'oğlan eydür, dosta darılmaz Hasta oldum, hatırcığım sorulmaz Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz İlleri var, bizim ile benzemez .................................................. ELİF İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif diye Elif'in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye Elif kaşlarını çatar Gamzesi bağrıma batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye Evlerinin önü çardak Elif'in elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif diye Karac'oğlan eğmelerin Gönül sevmez değmelerin İliklenmiş düğmelerin Çözer Elif Elif diye ....................................... GENÇ OSMAN İbtida yürüyüş oldu Bağdad'a Sıçradı hendeği geçti Genç Osman Vuruldu bayraktar, kaptı bayrağı İrişti bedene dikti Genç Osman Kurşunlarım yağmur gibi yağarken Tütünlerim gök yüzüne dönerken Yıkılası Bağdad seni döğerken Şehidlere serdar oldu Genç Osman Eğerlensin kır atımın ikisin Fethedeyim düşmanların hepisin Sabah namazları Bagdad kapısın Mevla izin verdi açtı Genç Osman Getirin de Genc Osman'ı görelim Şahbazımız var idüğün bilelim Taht isterse tahtımızı verelim Vezirleri posttan indi Genç Osman Sultan Murad, Sultan Ahmed'in çırağı Ah edince getirirdi ırağı Kudretten çatılı anın yüreği Dal kılıç yazıldı gitti Genç Osman Karac'oğlan bunu böyle söyledi Askerleri dağı taşı boyladı Bir Bağdat'ı da gayet medheyledi Bin yiğide bir baş oldu Genç Osman