PİR SULTAN ABDAL'DAN NUTUKLAR Bu dünyanın evvelini sorarsan Allah bir Muhammed Ali?dir Ali Sen bu yolun sahibini ararsan Allah bir Muhammed Ali?dir Ali Tahtını terk etti İbrahim Ethem Süleyman Nebi?ye verildi hatem Her kulun alnına yazıldı sitem Kişinin çektiği yoludur yolu Erenler şaşırtır yoldan çıkanı İhlas ile kaldırırlar düşeni Tarikatta her kişinin nişânı Erenler katında bellidir belli Erenler elinden dolu içildi Ol saatte kıyl-ü kâlden geçildi Firdevs-i âlâda güller açıldı Cennet-i âlânın gülüdür gülü PİR SULTAN ABDAL?ım ummana daldı Yenemedi kendin engine saldı Hâki pâyinize yüz süre geldi Erenlerin kemter kuludur kulu ******* Gel benim derdime bir derman eyle Kamu dertlilere dermân olan Şah Yüz sürem kapına bir fermân eyle Gönül yarasına lokmân olan Şah Musa âsâsını ejderha kılan Yezid leşkerine korkular salan Muhammed aşkına Zülfikâr çalan Kamu mü?minlere imam olan Şah Bir ismin Haydar?dır ol ismin Ali Hak Mürteza dedi sana yâ Veli Cihanın âhiri hem de evveli Velâyet mülküne Sultan olan Şah Seyrangâhın olmuş arşın yücesi Düldül ıssı Kanber?inin hocası Server Muhammed?in mir?aç gecesi Dördüncü felekte arslan olan Şah PİR SULTAN ABDAL?ım meydanda merdim Her kande baktımsa Ali?yi gördüm Seherde tesbihim evrâd-ı virdim Garip gönüllere mihman olan Şah ******* Sensin bizim zâhir bâtın ulumuz Aman medet mürvet Pir Hacı Bektaş Her taraftan sana çıkar yolumuz Ali?sin bir adın var Hacı Bektaş Seni sevdik senden yana yıkıldık Münkirlerin kesretinden sıkıldık Her birimiz küncü gamda tıkıldık Yetiş bu imdada er Hacı Bektaş Pir?lerin Pir?isin yok sana teki Mü?minin canısın münkirin şeki Zâhirde bâtında değilsin iki Yetmişüç milletsin bir Hacı Bektaş Şah?ların Şah?ısın zâtı Ali?sin Her ilmin kânısın Şah?ı Veli?sin Abdal Musa kendin Kızıl Deli?sin Abdalların başısın Hacı Bektaş PİR SULTAN ABDAL'ım sana dayandım Uyur idim himmetinle uyandım Hep isteyenlere verdin inandım Benimde murâdım ver Hacı Bektaş
KAYGUSUZ ABDAL'DAN NUTUKLAR Evliyâdan gelen kelam Okunan Kur?an değil mi Gerçek Veli?nin sözleri Sûre-i Rahman değil mi Çün seni Hak yarattığı Kendine mir?at ettiği Tecelli-i zât ettiği Sûret-i insan değil mi Hak haberin dinleyene Candan kabul eyleyene Hak?kı bilip anlayana Sözümüz bürhan değil mi Gerçek elini tutmayan Gönlün ana berk etmeyen Hak?kı bâtılı seçmeyen Câhil-ü nâdan değil mi Ey KAYGUSUZ hâlin n?ola Gitmez isen doğru yola Hak kerem etse bir kula Hakikat âyan değil mi ******* Maksut cihâna gelmekten Kişi Rab?bin bilmek imiş Rab?bini bilmekten murat Evliyâsın bulmak imiş Anın ile olur devlet Anı beyan kılar âyet Hak?ka yalvarmaktan murat Gerçeğe yol varmak imiş Bulmak değil imiş bilmek Bilmek değil imiş bulmak Evliyâya gönül vermek Rengine boyanmak imiş Onlar durur Hak?kı bilen Gayrısı yalandır yalan Dervişlikte murat olan Külliyen yok olmak imiş KAYGUSUZ aşk pervânesi Oldu Hak?kın divânesi Ehli aşkın sermâyesi Aşk od?una yanmak imiş
YUNUS EMRE'DEN NUTUKLAR Ben bu yolu bilmez idim Aşk gönlüme düştü gider Aşk elinden dertli yürek Kaynayuben taştı gider Hani bizden öğüt alan Kalmadı dünyaya gelen Gece gündüz tâat kılan Ol Sırat?ı geçti gider Hep onlar Sırat?ı geçti Varıp dost iline düştü Gönül maksûda erişti Hazrete ulaştı gider Nefsi doyunca yiyenler Kana kana uyuyanlar Dili gıybet söyleyenler Cehennem?e düştü gider Cehennem?e düşen kişi Zârılıktır anın işi Onulmaz bağrının başı Büryân olup pişti gider Aşk od?una yanmayanlar Öleceğin sanmayanlar Göz açıp uyanmayanlar Şöyle gaflet bastı gider Bu aşk bana bir düş idi Hak müesser kılmış idi Derviş YUNUS bir kuş idi Halk içinden uçtu gider ******* Bu dervişlik yoluna Aşk ile gelen gelsin Ya dervişlik neydiğin Bir zerre bilen gelsin Hele biz iş bu yola Gelmedik riyâ ile Bu melâmetlik donun Bizimle giyen gelsin Gözü ile gördüğün Örte eteği ile Bu yol ince bir yoldur Yüreği duyan gelsin Ulu kişi Erenler Cümle bizi sevenler Kaçmasınlar geriye Ol Şah?a gelen gelsin Her kim sever Allah?ı Rahmet kılar vallahi Dil sevgisiyle olmaz Aşk ile yanan gelsin İş bu sözü edenden Bize nişan gerektir Muhtasarı söz budur Canına kıyan gelsin YUNUS söz ile kimse Bu yolu hoş geçmedi Her kim vücudun canın Ortaya koyan gelsin ******* Murâdıma maksûduma ermezsem Hayıf bana yazık bana vah bana Kâdir Mevlâm cemâlini görmezsem Hayıf bana yazık bana vah bana Dâima isyandır hep benim işim Nic?olur kabirde ol garip başım Dûadan unutman eşim kardaşım Hayıf bana yazık bana vah bana Ãsi kulum defterine bak derse Yüzün karaları gör ne çok derse Yerin göğün arasından çık derse Hayıf bana yazık bana vah bana Okumayıp defterimi şaşırsam Mahşer yerlerinde derde düşersem Mü?min kullarından ayrı düşersem Hayıf bana yazık bana vah bana Derviş YUNUS Arasat?a varırsam Yüzüm karaları anda görürsem Defterimi sol elime alırsam Hayıf bana yazık bana vah bana ******* Ömür bahçesinin gülü solmadan Uyan ey gözlerim gafletten uyan Ecel bir gün bize gelip çatmadan Uyan ey gözlerim gafletten uyan Nice gaflet ile mağrur olursun Kervan geçer gider yolda kalırsın Billahi sonra çok pişman olursun Uyan ey gözlerim gafletten uyan Kaba döşekte yatma döne döne Mağrur olup uyuma kana kana İletirler seni karanlık Şar?a Uyan ey gözlerim gafletten uyan Derviş YUNUS söyler sözün tutulmaz Senin kumaşın şol yerde satılmaz Böyle yatmak ile Hak?ka varılmaz Uyan ey gözlerim gafletten uyan
GENÇ ABDAL'DAN NUTUKLAR Dergâhına geldim niyaz eyledim Medet Allah yâ Muhammed yâ Ali Aşkın kitabından ağaz eyledim Medet Allah yâ Muhammed yâ Ali Nideyim sefayı zevki dünyada Budur muradımız indi Hüda?da Yarın mahşer günü koyma cezada Medet Allah yâ Muhammed yâ Ali Mürüvvet kânısın şefaât eyle Dünya âhirette selâmet eyle Kesme himmetini inâyet eyle Medet Allah yâ Muhammed yâ Ali Niyâzım var üstadıma Pir?ime Selâvat eylerim destegirime Katarından didârından ayırma Medet Allah yâ Muhammed yâ Ali GENC ABDAL?ım özüm Hak?ka bağlarım Coşkun sular gibi akar çağlarım Eşiğine yüzüm sürer ağlarım Medet Allah yâ Muhammed yâ Ali ******* Evliyâlar Pir?i Hünkârı sensin Tanrının Arslanı Ali?m gel yetiş Dört kitabın sırrı esrârı sensin Tanrının Arslanı Ali?m gel yetiş Sensin cümle gâibleri bilici Sensin mü?minlere yardım edici Kâmu düşmüşleri elin alıcı Tanrının Arslanı Ali?m gel yetiş Hem Ali?sin hem Veli?sin Hızır?sın Hak emriyle âlemlere nâzırsın İsmin okunduğu yerde hazırsın Tanrının Arslanı Ali?m gel yetiş Bakma isyânıma çoktur günahım Erişti göklere feryâdı âhım Ey benim devletlim mürvetli Şah?ım Tanrının Arslanı Ali?m gel yetiş GENCİ ABDAL okur ilm-i hikmetten Aşkın cuş eyledi bahr-i kudretten Tut elimden kurtar beni zulmetten Tanrının Arslanı Ali?m gel yetiş ******* Fırsat elde iken bir âmel kazan Gül cemâlin bir gün solsa gerektir Zevkine aldanma tapma dünyaya Dünya malı burda kalsa gerektir. Câhil bildiğinden hiç geri kalmaz Bin nasihat etsen bir pula almaz Kişinin ettiği yanına kalmaz Herkes ettiğini bulsa gerektir Yarın Hak?kın divânına varılır Rûz-u mahşer günü sual sorulur Günahın tartarlar mizan kurulur Orda haklı hakkın alsa gerektir Bana böyle geldi Mevlâ?dan hitap Dil tutulur ol dem verilmez cevap Kimine lûtf olur kimine azap Cennet tâmu Hak?tır dolsa gerektir GENC ABDAL?ım Hak?ka yakın olana İtikâdı bütün sâdık olana Hakikatta Hak?ka âşık olana Divanda şefâat olsa gerektir
KARACAOĞLAN'DAN NUTUKLAR Dinle sana bir nasihât edeyim Hatırdan gönülden geçici olma Yiğidin başına bir iş gelince Anı yad ellere açıcı olma Mecliste ârif ol kelâmı dinle El iki söylerse sen birin söyle Elinden geldikçe sen iyilik eyle Hatıra dokunup yıkıcı olma Dokunur hatıra kendisin bilmez Asılzâdelerden hiç kemlik gelmez Sen iyilik et de o zâyi olmaz Darılıpta başa kakıcı olma El âriftir yoklar senin bendini Dağıtırlar tuzağını fendini Alçaklarda otur gözet kendini Kâtî yükseklerden uçucu olma Muradım nasihat bunda söylemek Size lâyık olan onu dinlemek Sev seni seveni zây etme emek Sevenin sözünden geçici olma KARAC?OĞLAN söyler sözün başarır Aşkın deryasını boydan aşırır Seni bir mecliste hâcil düşürür Kötülerle konup göçücü olma
SEYYİD NİZAMOĞLU'NDAN NUTUKLAR Geldi geçti ömrüm benim Ömrüm kadrini bilmedim Bir kuş gibi uçtu gitti Ömrüm kadrini bilmedim Satılmaz ki alam seni Bulunmaz ki bulam seni Eyvah beni eyvah beni Ömrüm kadrini bilmedim Uydum nefsimin mekrine Gâfil oldum Hak zikrine Aldandım dünya fikrine Ömrüm kadrini bilmedim Hoş yâr idin ömrüm bana Nidem hasret kaldım sana Eyvah bana eyvah bana Ömrüm kadrini bilmedim SEYYİD NİZAMOĞLU ağlar Hasretin ciğerin dağlar Ele geçmez geçen çağlar Ömrüm kadrini bilmedim
SIDKİ BABA'DAN NUTUKLAR Aşk atına süvar olan âşıklar Ölünceye kadar yorulmaz imiş Hakkı can gözüyle gören sâdıklar Bu fâni dünyaya sarılmaz imiş Arifler mâlikin etmez teftişi Cümlenin muradın veren ol kişi Bir gerçeğe taktıranlar kirişi Değme tokmak ile kırılmaz imiş Kirâman kâtibi cümleyi yazan Berhûdar olur mu doğrudan azan Fırsat elde iken bir âmel kazan Eli boş divâna varılmaz imiş Bahçesini ser çeşmeden sulayan Muhabbet meyvesi biter firavan Ehl-i Beyt?ten çerağını uyaran Kıyamete kadar kararmaz imiş SIDKİ der yâr olma kavli yalana Sakın emeğini verme talana Ali evladına muhib olana O divânda suâl sorulmaz imiş ******* İçtim aşk meyini oldum divâne Kınamayın dostlar yâr delisiyim Yandı gönlüm yandı bir nevcivâne Sönmez yüreğimde nâr delisiyim Düştüm sahrâlara ağlamak kârım Mecnun gibi ben Leyla?mı ararım Kalmadı tahammül yoktur kararım Başladım efgâna zâr delisiyim Derdi olmayana derdim açmazam Câhil meydanında gevher saçmazam Öldürseler bir telinden geçmezem Nâmus ile gâyet âr delisiyim Düştüm bir goncanın intizârına Bülbül gibi arzum dost gülzârına Hak?tan destur aldım aşk pazarına Üstaz meydânında kâr delisiyim SIDKİ der eyledim bu yolda ikrâr Her can nedir bilmez bendeki esrâr Gönül vazmı geçer etseler berdâr Şimdi Mansur gibi dâr delisiyim
MISRİ'DEN NUTUKLAR Derdi Hak?ka tâlip ol Dermâna erem dersen Mihnetlere râgıp ol Ãsana erem dersen Aşk yolu belâlıdır Her kârı cefâlıdır Canından ümidin kes Cânâna erem dersen Od yak sineni çâk et Su gibi özün pâk et Yüzün yere sür hâk et Ummana erem dersen Bu yolu bil andan gel Deryâyı bul andan gel Kârına erip el sal Dergâha erem dersen Pir?inle olan ahd-ı güt Nen var ise ko git Bildiklerini terk et İrfâna erem dersen Sabretmede Eyyüb ol Gam çekmede Yakup ol Yusuf gibi mahbub ol Kenan?a erem dersen Terket kuru dâvâyı Hem ucb ile riyâyı MISRİ ko o sevdayı Süphân?a erem dersen ******* Bulan özünü gören yüzünü Bir yüzü dahi görmek dilemez Vuslatta olan hayrette kalan Aklın diremez kendin bulamaz Her şâm-u seher od?lara yanar Hem benzi solar ağlar gülemez Ãşık olagör sâdık olagör Cehd eylemeyen menzil alamaz Meftûn olalı mecnun olalı Bu MISRİ dahi akla gelemez
VEYSEL'DEN NUTUKLAR Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han konan göçer Ay dolanır yıllar geçer Dostlar beni hatırlasın Can bedenden ayrılacak Tütmez baca yanmaz ocak Selam olsun kucak kucak Dostlar beni hatırlasın Ne gelsemdi ne giderdim Günden güne arttı derdim Garip kalır yerim yurdum Dostlar beni hatırlasın Açar solar türlü çiçek Kimler gülmüş kim gülecek Murat yalan ölüm gerçek Dostlar beni hatırlasın Gün ikindi akşam olur Gör ki başa neler gelir VEYSEL gider adı kalır Dostlar beni hatırlasın ******* Medet mürvet deyip kapına geldim İsteğim dileğim ver Hacı Bektaş İndim eşiğine yüzümü sürdüm Kusurum günahım var Hacı Bektaş Kul olanın elbet olur kusuru Nesl-i Peygamber?sin cihânın nuru Ali?sin Veli?sin Pir?lerin Pir?i Kalma kusuruma Pir Hacı Bektaş Horasan?dan ayak bastın Urum?a Mucizeler şahit oldu Pir?ime Bak şu vaziyete bak şu duruma Eşin yok cihanda bir Hacı Bektaş Geçmem dedin duvarımda sinekten Yalan sâdır olmaz ervâhi pâkten Sana inanmışım candan yürekten Kör sana inanmayan Hacı Bektaş Sana yalvarıyor VEYSEL biçâre Yine senden olur her derde çâre Bir arzuhâl sundum gâni Hünkâra Keremin ihsânın bol Hacı Bektaş
FEYZULLAH'TAN NUTUKLAR Gecelerde kalkıp ağlayan derviş Ãşıklar ağlarken gülmez mi dersin Çalış maksûd ile eriş murada Gaflet pürsâd ile geçmez mi dersin Seherlerde kalkıp çekerler zahmet Ol vakit edilir Mevlâ?dan rahmet Ãşıka seherde verilir kısmet Dostun hediyesi olmaz mı dersin Ol dostun elinden bir dolu içen Gâmdan âzad olur dünyadan geçen Hakikât bahrının kilidin açan Hakikât bahrına dalmaz mı dersin Kendi meyyitine kendi su koyan Yokluk suyu ile meyyitin yuyan Rızâ bıçağıyla nefsini kıyan Ölmezden evveli ölmez mi dersin Ledünlü ilmini Hak?tan okuyan Enel Hak sırrını canında duyan Kendisin kaybetmiş Enel Hak diyen FEYZULLAH bu sırrı duymaz mı dersin
BASRİ BABA'DAN NUTUKLAR Cem oldu ehl-i vahdet matlupları rîzâdır Vahdette buldu lezzet dîl-ü cana gıdâdır Geldik canlar sizinle bu dem cemâl cemâle Edin cemâle secde çünkü emri Hüdâ?dır Var olmak ister isen yoklukla gir meydana Mânâda Şah olanlar zâhirde bir gedâdır Niyaz eyle Mürşid?e sana bir bâde sunsun Bâtın gözün açılsın âşıka bu âtâdır Cenneti huri gılman ahlâki ahsen oldu Düzah kibr-ü hasetle hem ucb ile riyâdır Nikâbı zâhir ile kayda düşme ey âşık Mukayyet olan Rah da Rah-ı Hak?tan cüdâdır Eşya senin sıfatın senden sana sefer kıl BASRİ zâtını anla zâta canlar fedâdır ******* Döner bazı ceyi dünya bir ibret al heman görde Çekilmiş nâs için yâ hû sadakât ruyuna perde Vefâdan kalmamış zerre ne ahbab birâderde Var ise ger fedâ canım hakikât ehli bir merde Cihanda kim kime ağlar mürüvvet ve himmet nerde Haberdar ol gözet kendin zamanın sırrına erde Fakirde hiç kanâat yok ganîde bir sehâ yoktur Ne bilsin açın hâlinden ganînin karnı çok toktur Sıkıntı derdi mihnetten ölenler ağlayan çoktur Zaman insanlarının hem bindebir vefâsı yoktur Kanâat tâcı altından sakın ayrılma ey BASRİ Dürüst tut sen terazini fark eyle hayr ile şerri Güvenme varlığına gel bırak alâyışı dehri Hakikât bahrına azmet geçip ummanla nehri ******* Dün gece seyranda gördüm bir cemâl Cemâlin nuruna boyandı cihan Cemâli görenler buldular kemâl Görmeyenler hâsir hem zârı giryan Bu cemâli bil ki bâi Bismillah Zâhir ismi Ali bâtını Allah Vukuf erbâbıdır tâlibi âgâh Gayride kalanlar nâdim her zaman Râh-ı Mürtezâya dahil ol durma Yol erini Hak bil beyhude yorma Kendini sor anla başka şey sorma Olmak istemezsen sonra sen pişman Gerçeksin bir ere verdinse ikrar Birlikte ol görme gayrıda ağyâr Böyle buyurmuşlar Hazreti Hünkâr Hizmet erbâbıdır her zaman şâdan BASRİ aref sırrın kâmilden oku Mârifet bağından kokla bir koku Kalmaz asla sende rica ve korku Çünkü elindedir bâtını ferman ******* Kâmil insan olmayan insana olmaz âşinâ "Men aref"'ten bilmeyen irfâne olmaz âşinâ Canını canan uğrunda mahv u ifnâ etmeyen Vuslata lâyık değil cânâna olmaz âşinâ Künt ü kenz esrârını iklim-i tende görmeyen Ãlem-i dehr olsa da Kur'ana olmaz âşinâ Ãlem-i ilm-i Ledünden ders-i vahdet almayan Kesret içre Bark olup imam olmaz âşinâ Enfüse bak ârif ol âfakta Hakkı isteme Nefsin idrâk etmeyen sultana olmaz âşinâ MürşÃ®d-i Kâmil önünde görmeyen bezm-i elest Bi- basardur Basriyâ meydana olmaz âşinâ ******* Kelâmın kâdrini bilene söyle Şalgam pazarında gevher satılmaz Bulunduğun meclisi bir süzde söyle Huzurla muhabbet eden yanılmaz Nâdan sohbetinden ictinâp eyle Ketum ol geleni söyleme dile Zevrâki gönlünü kaptırma sele Kırarsın dümeni sonra yapılmaz Her gördüğün şahsı bilme sen insan Suret-i insandır sireti hayvan Haber verdi bana bu remzi Kur?an Rumuz anlamayan muhip sayılmaz Tâlipsen matlûbun rengine boyan Gaflet uykusundan gel artık uyan Görmek istemezsen kardeş sen tutan Erkân-ı Erenler oyuncak olmaz Râh-ı Erenlerde muhkem dur BASRİ Fark-ı temyiz eyle hayr ile şerri Zevk et derûnunda lûtf ile kahrı Câmı vahdet içen ebet ayılmaz ******* Muhibb- i sâdıkım Ziyâ libâsımdır edep hayâ Seni aldatmaz hiç dünya huzurun tam olub abdal Ser- füruğ etme nâmerde giriftâr olma bir derde Sözün Şâh olsun her yerde ki vahdet bahrına dal Verme mukallide aman bunu icab eder zaman Söyledi bu rumzu pîrân kelâm tîgin çıkarıp sal Muhatapsa eğer sırdaş ana uy sen olup kardaş Muhatapsa eğer kallaş çek bıçağı boynuna sal Basri Hâdim-i pirândır Pîrim Şah-ı HoraÂsandır Şühûd abdala her andır abdal olup hem anda kal ******* Serseri gezme ey âşık kendine bir yâr ara bul Kalma zulmette gel er ol er cise envâr ara bul Lâ eselküm tohumun zer ettir fani vücûda Nefsine hâkim olan bir mürşid-i huşyâr ara bul Hakikat âşÃ®nâsın bul sakın noksana aldanma Hem vâris-i ilm-i ledünnî Pir-i Hünkâr ara bul Muhabbet bezmine diz çök hemân nefsinden ol âgâh Bâ'i Bismillahi oku nokta-i esrâr ara bul Dâmen-i pâk-i ehl-i beyti koyma elden Basriyâ Pâk edip Kâbe-yi kalbi Hayder-i kerrâr ara bul
ZİYA BABA'DAN NUTUKLAR Gerçeklerle gerçek olayım dersen Kendi noksanın gözet elin görme Kahr ile lûtfu bir edeyim dersen Kendi noksanın gözet elin görme Mürşit pendini nakşeyle özüne Kulak verme gayrilerin sözüne Yâr-u ağyâr bir görünsün gözüne Kendi noksanın gözet elin görme Erenler yolunu dâimâ izle Riyâdan âri ol kalbin temizle Gel sırrı fâş etme can içre gizle Kendi noksanın gözet elin görme Meydân-ı Erenlerde riyâ olmaz Gördüklerin bir hayâl bâki kalmaz Kimsenin ârı kimseden sorulmaz Kendi noksanın gözet elin görme Kâmil görür örter bilir söylemez Bu mânâyı her bir âlim çözemez Nefsini bilmeyen Rabb?in bilemez Kendi noksanın gözet elin görme ABDAL ZİYA bu devran gelir geçer Her yaratık ecel şerbetin içer Bir gün melek?ül mevt senide seçer Kendi noksanın gözet elin görme ******* Gerçekler ululardan hayâ eder Nasihâtlarını eylemez heder Bilgi gurur inat değildir kader Vallâhi billâhi görürsün keder Ãrif ol neylersin benliği kini Gözetle özünü tanı kendini Gel boş yere üzme karşındakini Vallâhi billâhi görürsün keder Şeriatta yoktur böyle bir esrar Tarikatta bine hizmet bir ikrar Uyup nefsine gel olma bî karar Vallâhi billâhi görürsün keder Ar edersen hakikata erersin Erenler katında devran edersin Ãr etmez isen gümâna düşersin Vallâhi billâhi görürsün keder ABDAL ZİYA böyle görmüş hayatı Ãşıklarda burda bulmuş necatı Sâkin ol gel olma demirden katı Vallâhi billâhi görürsün keder ******* Sen cümlenin cânânısın Dertlilerin dermânısın Sultanların sultanısın El medet medet?ül medet Yâ gâni Allah?ım medet Sensin yoklukta vârımız Yok gayri bir melcâ?ımız Destegir-ü penâhımız Bu dünyaya kadem bastık Şu fâniyi bâki sandık Ki bahr-i isyâna daldık Girye-yi dilzâr olalım Rencide dil olmayalım İsyân içre kalmayalım Gönül mir?atı subnidir ABDAL ZİYA Hak gânidir Yalvar çün kerem kânidir ******* Varlıktan soyunup âbad olalım Elimizden bu fırsat kaçar birgün Hak?la kul arasına girmeyelim Hak mağfiret kapısın açar birgün Menkûş edip bu sözü tak gûş?una Yum gözün karışma kemin işine Yarın bilmezsin ne gelir başına İsyanla kuş kafesten uçar birgün Gördüğü ayıpları örten adem Fâzilet sahibidir ol demâdem Ekilen ekine benzer bu âlem Kendi ekdiğin kendi biçer birgün Vakti eyyam gelir dökülür yaprak İyiyi kötüyü yer kara toprak Bizlere meçhuldur Hak ile nâhak Biri nur biri de nar saçar birgün ABDAL ZİYA son durak karşımızda Yazı yazarlar mezar taşımızda Selvi dikilir yanı başımızda Baykuşlar hazin hazin öter birgün ******* Yâ Rab tard et cennetinden Dûr eyleme izzetinden Sorulmaz hiç hikmetinden Bu aciz gedâ kulundan Tek bir gönül incinmesin Nuh misâl tufan göreyim Nemrut nârına gireyim Kurban olduğum bileyim Bu aciz gedâ kulundan Tek bir gönül incinmesin Yakup gibi hem ağlayam Yusuf gibi bel bağlayam Sular gibi hep çağlayam Bu aciz gedâ kulundan Tek bir gönül incinmesin Ver bana Eyüp sabrını Musallat et Firavun?u Çekeyim cümle kahrını Bu aciz gedâ kulundan Tek bir gönül incinmesin Şecer içre biçtir beni Çarmıha çaktır bu teni Dilimden ayırmam seni Bu aciz gedâ kulundan Tek bir gönül incinmesin Kul kurbanım Muhammed?e Feda canım Ehl-i Beyt?e Katlanırım her mihmete Bu aciz gedâ kulundan Tek bir gönül incinmesin ABDAL ZİYA zevkle doldu Kendini kendine sordu Cehenneme razı oldu Bu aciz gedâ kulundan Tek bir gönül incinmesin
her biri birinden degerli ve güzeldi okurken gerçekten insanın tüyleri ürperiyo emegine yüregine saglık coşkun tşkler bu degerli paylaşımın için.