Bugün 6 mayıs 1972

Konu, 'DevrimciLer' kısmında WorldFe tarafından paylaşıldı.

  1. WorldFe

    WorldFe Daimi Üye

    bugün günlerden 6 mayıs yıl 1972
    zaman hiç değişmedi
    dondu kaldı sanki saatler dakiklar
    gözyaşı sel oldu aktı bir günde üç fidan astılar.

    elveda diyemeden gözü yaşlı halkıma
    sonkez sarılmadan vefakar anama
    son dakikada tek dal bir sigarada
    darağacını çıktık halkım unutma bizi
    (decar)



    Bir baharın son bulduğu üç fidanın bir anda solduğu 6 mayıs 1972 yılından bahsediyoruz canlar
    Deniz gezmiş Yusuf aslan ve Hüseyin inanın idam edilişlerinin üzerinden tam 35 yıl geçti halen taze bir yara gibi acılarını içimizde hissettiğimiz devrim sevdalısı olan devrim şehitlerimizi saygıyla anıyoruz

    [​IMG]
     
  2. bluedream

    bluedream Daimi Üye

    6 Mayıs 1972'den bugüne ; Üç fidan yaşıyor..!




    Yusuf Aslan :

    Yusuf, 1947 yılında Yozgat'ın bir köyünde doğdu. ortaöğrenimini dindar ve anti-komünist eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı.

    1966'da ODTÜ'ye girdi. Bir yıla kalmadan ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütleyicilerinden oldu. İlk yargılandığı eylem, CIA ajanı, amerikan büyükelçisi Commer'in arabasının yakılmasıydı.
    1969 yılında arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitti. Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi. Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu.

    1970 yılında kurulan THKO'nun kurucusu ve önderlerinden olan Yusuf Aslan, Deniz
    Gezmiş'le birlikte Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalandı. Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. 6 mayıs 1972'de Deniz gezmiş, Hüseyin İnan'la birlikte idam edildi.


    Babasına idam edilmeden önce yazdığı son mektubunda ;

    Sevgili Babacığım,

    Bu mektubu aldığın zaman ben ebediyen bu dünyadan göç etmiş olacağım. Ne kadar sarsılacağını tahmin ediyorum. Bir buçuk seneden beri, benim yüzümden nasıl üzüntü içinde olduğunuz malum. Bu son olayı da metanetle karşılamanızı sadece dileyebiliyorum. Babacığım, bu olayda da annemin ve Yücel'in, senin tesellilerine ve desteklerine ihtiyaçları çok. Bunun için ne kadar metin olursan hem senin sağlığın için hem de onlar için o kadar iyi olur. Elbette ki yıllarca emek verip yetiştirdiğin bir oğlun bir günde öldürülmesi, kolay göğüslenecek bir olay değildir. Fakat siz benim ne için, kimlere karşı mücadele verdiğimi biliyorsunuz. Ben bu açıdan rahat ve vicdan huzuru içinde gidiyorum. Sizlerin de bu bakımdan rahat ve huzur içinde olduğunuzu ve olacağınızı biliyorum. Babacığım annemi ve Yücel'in, senin desteklerine muhtaç olduklarını söylemiştim. Onları rahat ettirmek için bütün gücünü kullanacağından zaten eminim. Babacığım, burada şunu ilave edeyim ki Yücel'in hastalığından kendimi sorumlu hissediyorum. Yücel için her şeyinizi ortaya koyacağınız konusunda da kuşkum yok. Ablamlar için söyleyeceğim fazla üzülmesinler, olayın sarsıntıları geçtikten sonra normal hayatlarını devam ettirsinler. Mehtap'a ne diyeyim. Benim için her zaman bol bol öpün. Babacığım, cezaevinde kalan arkadaşları ara sıra yoklarsan, hallerini hatırlarını sorarsan çok memnun olurum. Her birisi oğlun sayılır. Dışarıda bizler için uğraşan dostlarım ve dostlarını hiçbir zaman unutmayacağını biliyorum.
    Mektubum burada biterken sizi, annemi, Yücel'i, ablamı, Aziz abiyi, hasretle kucaklarım babacığım. Sağlıcakla kalın.

    Yusuf Aslan

    --------------------------------------------------------------------------------

    Hüseyin İnan :

    1949'da Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Bozhüyük köyünde doğdu. İlk ve orta okulu Sarız'da, liseyi Kayseri'de okudu. 1966'da ODTÜ İdari Bilimler bölümü'ne kayıt oldu. Sosyalist Fikir Kulubü(SFK) ve bu derneğin bağlı olduğu Dev-Genç'e üye oldu. Bu arada TİP'e de katılarak, bu partinin etkinliklerinde yer aldı. Aynı dönemde, gerek İstanbul ve Ankara, gerek İzmir ve diğer yörelerde anti-emperyalist eylemlere katıldı; ABD 6.filo'suna yönelik eylem ve mitinglerin içinde bulundu. Toprak işgalleri, kırsal yörelerdeki etkinlikler vb. etkinliklere katıldı. 1966-67 öğretim yılında, gerçekleşen ODTÜ hazırlık boykotunun örgütlenmesine önderlik etti. Hüseyin İnan, 1968'de, TİP ve daha sonra MDD içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen gizli ve dar örgüt fikri doğrultusunda çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme düşüncesini geliştirmeye çalıştı. Ankara, özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan'ın attığı grup, daha sonra THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı. Aynı yıl İdari Bilimler Fakültesi'nden çıkarılan Hüseyin İnan, ODTÜ yurtlarında kalmaya devam etti. 14 ekim 1969'da, grubun önemli bir kesimiyle birlikte Suriye üzerinden Ürdün'e, Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ)'nün asıl gücünü oluşturan El Fetih kamplarına gitti. Burada FKÖ'nün yanında İsrail'e karşı savaştı. İsrail içlerindeki karakol baskınlarında bizzat yer aldı. Şubat 1970'de Türkiye'ye geri döndüğünde, Diyarbakır-Antep yolunda bir otobüste yakalandı. Diyarbakır'da devam eden yargılama sonunda, Ekim 1970'de tahliye oldu.
    Hüseyin İnan Ankara'ya döndüğünde kafasındaki kır gerillası fikri iyice berraklaşmıştı. Benzeri düşünceler taşıyan ve aynı eylem çizgisini benimseyen, başlarında Deniz Gezmiş'in yer aldığı İstanbul grubuyla bir araya gelerek THKO'yu kurdu. İnan, kitle hareketleri içinde hemen hiç tanınmayan biri olmakla birlikte, örgütleyici niteliği, insanlarla ilişki kurma becerisi ve kararlılığıyla grup içinde sivrilmişti. Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil ve Cihan Alptekin'in de yer aldığı THKO'nun tartışmasız lideri haline geldi. Daha sonra, yaygınlaşan silahlı eylemlere önderlik etmekle kalmadı, bütün eylemlerin bizzat içerisinde oldu. 29 aralık 1970'de, Dev-Genç üyelerinden İlker Mansuroğlu'nun öldürülmesi üzerine, THKO'nun örgüt olarak kendini ortaya koyduğu Kavaklıdere polis karakolu'nun kurşunlanması, 1 ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Emek şubesi soygunu, Amerikan askeri tesislerinin basılarak bir Amerikalının kaçırılması ve daha sonra dört Amerikalının kaçırılması eylemlerinde gösterdiği gözü pek tavrı ve kararlılığıyla THKO'nun varlığında büyük etken oldu.
    24 mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalanarak, Deniz Gezmiş ve Yusuf Arslan'la Ankara 1. nolu sıkıyönetim askeri mahkemesi tarafından 9 kasım 1971'de idama mahkum oldu. İdamların önlenmesi için gerek Meclis'te, gerek kamuoyunda ve gerekse örgüt arkadaşları tarafından çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen Yusuf Arslan ve Deniz Gezmiş'le birlikte 6 mayıs 1972'de idam edildi.


    Hüseyin İnan'ın son mektubu;

    Babama, anneme, kardeşlerime ve yakın akrabalarıma,
    söyleyecek fazla söz bulamıyorum. Bir insanın sonunda karşılaşacağı tabii sonuç, bildiğiniz sebeplerden dolayı erken karşıma çıktı.Üzüntü ve acınızı tahmin ediyorum.İleride durumumu çok daha iyi anlayacağınız inancındayım.Metin olunuz.Üzüntü ve acılarınızı unutmaya çalışınız.Bütün varlığımla hepinize kucak dolusu selamlar
    Sevgiler!..
    Yazılacak çok şey var; fakat hem mümkün değil,hem de sırası değil...
    Candan selamlar.

    Hüseyin İnan

    --------------------------------------------------------------------------------

    Deniz Gezmiş :

    1965'ten sonra Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 24 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olması sebebiyle ilk ve ortaöğrenimini çeşitli kentlerde, liseyi İstanbul'da okudu. 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965'te Türkiye İşçi Partisi(TİP)'nin Üsküdar ilçesine üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik isçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları sırasında isçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı.

    Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talebe Federasyonu(TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı.

    2 Mayıs'a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6. Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbul'a gelen 6.Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı.TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim(MDD) görüsünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Cevat Ercişli, M.Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)'ni kurdu. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.

    İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart'ta girişmis olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş , bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı Ardından 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda Filistin'e gitti. Eylül'e kadar Filistin'de gerilla kamplarında kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969'da, 10 Haziran'da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım'da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürmeyi planladı. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas'ın Sarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan'la birlikte yakalandı.

    16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırıldı.

    6 Mayıs 1972'de idam edildi.


    Deniz Gezmiş'in son mektubu ;

    Baba,

    Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür,
    yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında
    tereddüt etmemişlerdir. Benim de tereddüte düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. O bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. seninle düşüncelerimiz
    ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da
    bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım.

    Oğlun Deniz Gezmiş


    alıntı
     
  3. Alevi_Kaptan

    Alevi_Kaptan Admin Yetkili Kişi

    DENİZ GEZMİŞ - YUSUF ASLAN - HÜSEYİN İNAN saygı ile anıyoruz..
     
  4. melihonline

    melihonline Aktif Üye

    Tesadüfe bak ben bugün uğur mumcu ile videolara bakıyordum orda deniz gezmişle ilgili videolar izledim.

    ilk defa duymuştum deniz gezmişi. Yani anlayacağınız bugün tanıdım ve yarın ölüm yıldönümüymüş.



    DENİZ GEZMİŞ - YUSUF ASLAN - HÜSEYİN İNAN saygı ile anıyoruz..
     
  5. seldagunnes

    seldagunnes Daimi Üye

  6. mazzda

    mazzda Daimi Üye

    Cihan kardes hatirlatigin icin coook tesekur. :lol: deniz gezmis, yusuf aslan, huseyin inan saygiyla aniyorum. DEVRIM SAVASCILARI OLUMSUZDUR:
     
  7. bluem

    bluem Daimi Üye

    [​IMG]

    DENİZ GEZMİŞ - YUSUF ASLAN - HÜSEYİN İNAN saygı ile anıyoruz..
     
  8. yasemin

    yasemin Daimi Üye

    Onlar her daim bizlerle yaşam mücadelemizde ne unutduk ne unutturacağız.
    onlar güzel yürekli çocuklar,korkusuz ölüme gidecek kadar yürekli
     
  9. kigi12

    kigi12 Daimi Üye

    NOLAYDIM NOLAYDIM
    OKUR YAZAR OLAYDIM
    DENIZ MAHKEMEYE DÜSMÜS
    AVUKATI BEN OLAYDIM.........................

    DEVRIM SEHITLERI ÖLÜMSÜZDÜR
    saygiyla aniyoruz.................................................................................
    sagolun canlar
     
  10. canlar  yilmaz

    canlar yilmaz Daimi Üye

    birgün hesabini soracagiz ogünler yakin hem asanlardan hemde yakanlardan
     
  11. ero

    ero Daimi Üye

    Ne garpitir: onların yaptıkları çeşitli eylemlerin, mitinglerin, başkaldırılsrın isyanların dolaylı etkilerindendir ki;

    o zamanlar bedelini canları ile ödeyen ve ölümsüzlüğe kavuşanların savunduğu değerlerin meyvelerini, onları sevmeyen,

    anarşist olarak niteleyen, bugün bile faşistçe idamları savunan, (ister sağ olsun ister sol olsun)

    emperyalizmin ve kapitalizmin, küçük ve oportinist, taklitçi burjuvaları yararlanıyor.(ACI ama GERÇEK)

    Bize sadece ÖLÜMSÜZLERİ anmak kalıyor.

    Tam Bağımsız Gerçekten Bağımsız Türkiye, için...
     
  12. selenayy

    selenayy Daimi Üye

    ne aşırı solcuyum nede devrimci... bugün şöyle başımı kalırıp baktığım zaman güzel ülkemde ne solcu gibi solcu nede devrimci görüyorum malesef. demokrasinin vazgeçilmez özelliği değil mi çeşitlilik yada farklı sesler farklı renkler olması... baş örtüsüne gelince hürriyet ve özbenliğe inanca saygı oluyor da farklı seslere gelince isyan yada baş kaldırı kanunlara karşı gelmek olarak karşımıza çıkıyor. böyle gitmeyeceği çok açık allah sonumuzu hayır etsin.

    bugün 6 mayıs 2008 yıllar önce kaybettiğimiz 3 fidanımızı (deniz gezmiş, hüseyin inan, yusuf aslan) saygıyla anıyorum ve başka fidanlara kıyılmasın diyebiliyorum ancak... bu yıl ki 1 mayısı düşününce başka birşey diyemiyorum...
     
  13. CeSuR__PRENS

    CeSuR__PRENS Daimi Üye

    DENİZ GEZMİŞ - YUSUF ASLAN - HÜSEYİN İNAN saygı ile anıyoruz..
    [​IMG] Tam ekran için Tıkla


    Onlar, üniversite yıllarında oluşturdukları öğrenci birlikleriyle, Dolmabahçe'den yurda giriş yapmaya çalışan ABD'ye ait 6. filo'yu denize döktüler. Çünkü onlar için vatanın bağımsızlığı herşeyden önde geliyordu. Tıpkı, faili onca yıl geçmesine rağmen bulunmak istenmeyen ve bulunmayan rahmetli Uğur Mumcu'nun dediği gibi, Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti..

    Onlar, 6. filo'yu denize döktüler. Yaptıklarının bedeli olarak, demirel hükümeti tarafından idam cezasına çarptırıldılar. Tarihin korkup, susturmak için çaresiz kalıp idamı onayladığı gün. Vatanı yönettiğini düşünenlerin sessiz kalıp, katiller vatana gelirken, vatanı savunanların idam edildiği an. Tarihin ayıbı, Denizler'in onurlu mücadelesi, Darağacında dahi onurlu duruşları.

    6 Mayıs günü. Tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi, yine Dolmabahçe'de Deniz'leri anmak için saygı duruşunda olacağım. Geçen sene, istanbul emniyet müdürü tarafından, Dolmabahçe'de bulunanların yasadışı örgüt üyesi olmak suçuyla yargılamakla tehdit ettiği yerde olacağım.

    Nazım Usta'nın dahi vatan haini ilan edildiği bir düzende, önemli olan ilan edilmek değil, kendi ayıbının üstünü örtmek için kimin ilan ettiğidir.

    36 yılda ne mi değişti?
    Hiç birşey..

    [​IMG]
    [​IMG]
     
  14. rojjjjjj

    rojjjjjj Daimi Üye

    EWET 36 YILDA HİÇBİRŞEY DEİŞMEDİ ONLAR TÜRKİYE İÇİN KENDİ VATANLARI İÇİN SAVAŞIRKEN TÜRKİYEYİ KALKINDIRANLAR NE YAPTI ONLARI ASTI NAZIM HİKMETİ VATANINDAN YOKSUN BİR HALE GETİRDİLER NE DEİŞEBİLİRKİ BU ÜLKEDE ANCAK GERİCİLİK BÖLÜCÜLÜK YAPARLAR.İNSANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRÜP YAPICI OLMAK YERİNE YIKICI OLURLAR

    YAŞASIN HAKLARIN KARDEŞLİHİ KAHROLSUN FAŞİZİM
     

Sayfayı Paylaş