Yüzleşmedikçe yanar SİVAS!

Discussion in 'Alevilere Yapılan Zulüm! ve Katliamlar' started by seyduna_34, Apr 10, 2008.

  1. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    2 Temmuz 1993'te 37 kişinin yakılarak öldürüldüğü yer olan Sivas'taki Madımak Oteli'nin müze yapılacağı söylenmişti. Geçen sürede müze yerine, otelin altında kebapçı açıldı


    "İnsanların yandığı yerde et lokantası mı olur?" Almanya'dan, Avusturalya'dan, Fransa'dan, Türkiye'nin çeşitli illerinden Sivas Katliamı'nın yıldönümü için gelenlerin toplandığı cemevinde ismini de görüntüsünü de vermek istemeyen öfkeli adamlar bunu soruyor:
    "Çocuklarımızın öldüğü yerde... Hem de kebapçı! Olabilir mi? Dünyanın nereresinde olabilir?"
    Çoğu çok genç 37 kişinin yakılarak ve dumandan boğularak katledildiği Sivas'taki Madımak Oteli'nin yanındaki kebapçı yeni değil. Yeni olan öfkenin büyüklüğü...
    Partilerin seçim kampanyası minibüslerinin şarkılı türkülü dolaştığı Sivas sokakları, hükümetin, siyasilerin verdiği müze sözünün üzerinden, o sözü eze eze geçiyor bugün. Tam 14 yıldır olduğu gibi, aynı müze beklentisini çiğneye çiğneye geçiyorlar.

    Çaresizliğin feryadı
    On dört yıl önce, hatırlıyorum, Ankara'da Dikmen'de bir evde duruyordu yan yana iki, boş yatak. Acısından canı çekilmiş bir kadın, 17 ve 16 yaşlarındaki kızları Yasemin ile Asuman'ın odalarını hiç bozmadan, "son günkü gibi" sakladığını anlatıyordu. İki kardeşin lise defterleri, bıraktıkları gibi dağınık duruyordu masada. Sonra duruşmalar oluyordu...
    Duruşma çıkışlarında çığlıklar, kendilerini başörtüleriyle asmaya çalışan anneler...
    Yasemin'le Asuman'ın annesi, başka anneler, babalar, kardeşler, sevgililer tam on dört yıldır her 2 Temmuz'da Sivas'a, Madımak Oteli'nin, bir kebapçının önüne geliyorlar.
    Kendilerinin ve Türkiye'nin başına böyle bir şey geldiğini hatırlatacak, kanıtlayacak başka bir yerleri olmadığı için Madımak Oteli'nin önüne gelip bağırıyorlar. Bir kebapçının önünde ölen genç kızlarını arıyor anneler, iskender döner kokularının arasında...
    "Bir adam, birkaç yıl önce gelip kapının eşiğini öptü üç kere. Öpüp gitti. En çok budur benim aklımda kalan."

    'Burası bir işletme'
    Katliam günü on beş yaşında olan Madımak Oteli'nin sahibi Murtaza beyin torunu Beren Öğütçü, yıllardır buraya ölülerini anmaya gelen insanların acılarını yapabildiği kadar nezaketle taşımaya çalışıyor. Bugün gelecek olan göstericileri de karşılayacak. Ama:
    "Onları anlıyorum, kayıplarını anmak istiyorlar. Hep bize soruluyor otelin içinde müze benzeri bir yer yapıp yapmayacağımız. Ama biz yapamayız. Burası bizim geçimimizi sağladığımız bir işletme. Bu, bizim yapabileceğimiz bir şey değil."
    Her 2 Temmuz öncesi bütün şehrin gerginleştiğini anlatıyor Öğütçü:
    "Bütün Sivas'ı suçladılar bu olay için. İnsanlar ilk yıllarda Sivaslı olduğunu söylemeye utanıyordu. Çünkü karşılığında şöyle sorular geliyordu:
    'Yakanlardan mısın, yananlardan mısın?'
    Şehrin psikolojisi, sosyolojisi bozuldu bir bakıma. Yakanlardan da yananlardan da olmayınca nasıl cevap vereceksin?"
    Anma törenlerine Sivas'ın içinden katılanların olup olmadığını soruyorum. O da tıpkı cemevindeki öfkeli adamlar gibi cevaplıyor:
    "Pek değil!"
    Herkesin katliamı unutturmamak için anma törenlerine sahip çıkması gerektiğini söylüyor ama...




    Yangından geri kalan
    Bundan on dört yıl önce insanlar bu otelin içinde diri diri yandılar, çoğu yükselen dumandan kaçmak için çatı katına koştu ama vahşetin kara dumanı hepsini orada boğdu. Cansız insan gövdeleri o son katta yandı. Ben, genç bir muhabir olarak Türkiye'de herşeyin değişeceğini, bu olayın asla unutulmayacağını sanıyordum. Çocukluk...
    Aradan on dört yıl geçti. Şimdi Öğütçü, odalardan o izleri nasıl sildiklerini anlatıyor uzun uzun. O "yangından" kalan tek şeyi gösteriyor: Mika bir duvar saati.
    Bir tarafta insanlar acılarının yok sayılmasına, Türkiye tarihindeki en vahşi katliamın olmamış gibi yapılmasına kızıyor, diğer tarafta bu acının altından bir otel ile bir kebapçı kalkmaya çalışıyor.

    Acılar nereye akıyor?
    Otelin lobisinde Erdal İnönü'nün Madımak Oteli'ne geldiğinde çektirdiği fotoğraf duruyor. Öğütçü'nün gösterdiği saat çalışmaya devam ediyor. Zaman kendiliğinden yüzleştirmiyor insanları olup bitenlerle. Ve ben on dört yıl sonra artık biliyorum:
    Bu ülke utançlarından ve acılarından kaça kaça hep aynı acılara ve utançlara yakalanıyor. Her seferinde daha büyüklerine...
    İnsanlarının acısına yeterince saygı duymadığı için bir müze kurmayı beceremeyen muktedirler, on dört yıldır bu acının görmezlerse ortadan kalkacağını sananlar, her yıl daha kalabalık ve daha gergin geçen anma gösterileri... Bu ülkenin acıları, ölü çocukları nereye akıyor?
    Bir otel lobisine mi? Bir kebapçı mutfağına mı?
    O acının hâlâ orada durduğunu kabul etmedikçe Sivas hem yananlardan oluyor, hem yakanlardan. Ve aslında herkes bunu içinin bir yerinde biliyor. "Madımak Oteli ne tarafta?" diye sorduğunuzda hepsinin yüzü buruluyor...
     
  2. selenayy

    selenayy Daimi Üye

    emeğine sağlık can güzel bir noktaya değinmişsin... yandık, yakıldık, ateşte semaha döndük...

    diyecek söz bulamıyorum ama susmak zamanı değil artık tepki vermek gerek....
     
  3. gülüş

    gülüş Daimi Üye

    "İnsanların yandığı yerde et lokantası mı olur?" Almanya'dan, Avusturalya'dan, Fransa'dan, Türkiye'nin çeşitli illerinden Sivas Katliamı'nın yıldönümü için gelenlerin toplandığı cemevinde ismini de görüntüsünü de vermek istemeyen öfkeli adamlar bunu soruyor:
    "Çocuklarımızın öldüğü yerde... Hem de kebapçı! Olabilir mi? Dünyanın nereresinde olabilir?"

    Hani bir söz vardır Burda herşey olur Burası türkiye şeklinde Bu söz beni hep düşündürür dü neden böyle diye Bizi dünyadan ayıran şey nedir diye düşünürdüm şahsen
    Taki insanlarımız Bu yurdun aydınlık yüzleri canlarımız tam sekiz saat göz göre göre Madımakta Ateşe verilerek yakılana kadar ve bu yetmezmiş gibi Birde buraya kebapçı açılana kadar

    ''İnsanların yandığı yerde et lokantası mı olur?"

    Evet olur Bu ülkede Yobazlık oldukça Karanlık aydınlanmadıkça olur
    Ancak burda türkiyenin suçu yok bu yurdumuzu Bu noktaya getirenler suçlu
    Burası müze olmalı Bunu sivas başarmalı sivası bu durum ancak aklar

    Duyarlı paylaşımın için seyduna can sağol
     
  4. mavi_ali60

    mavi_ali60 Aktif Üye

    can emegıne yuregıne saglık gercekten cok onemlı bır konu.gercekten sade sıvasın degıl tüm dunayanın kanayan yarası olması lazım bu olay.nasıl bir insanliktir,nasıl bır muslumanlıktır,dyecek bır sey bulamıyorum,baska zaman allah korkusundan ,kabır azabından, vs ınsanlıktan yeri gelince ödun vermeyen bu kötü zihniyetlerinhangi kitabında yazıyor acaba can lari diri diri yakmak,bunlari gördükce ınsanlıgımdan ve müslumanlıktan nefret ediyorum.Nasil ki bu yapmıs olduklari bu talıhsiz olayın ustune dahada gıdıp kebebcı yapıyorlarr.gercekten bunlara ınsan demeye dilim varmıyor. tekrar emegıne yuregine saglik can..
     
  5. CeSuR__PRENS

    CeSuR__PRENS Daimi Üye

    Emeğine sağlık can bu olay aklıma geldikçe içim bir tuhaf oluyor söyleyecek bişey bulamıyorum tekrar sağol teşekkürler
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
     
  6. ero

    ero Daimi Üye

    seyduna-34 yazın için çok teşekkürler.
    ben her madımakı düşündüğümde kendime sormuşumdur,acaba ben o olay olduğunda orada olsaydım ne yapardım diye.

    şu sonuca vardım.
    olay tamamen insanlık olayı, mezhep falan değil.
    orada olsam ya insanlığıma yediremeyip engelleyememekten kendimide o ateşe atardım yada, türkiyede alevi mezhebi dışındaki tüm mezheplere karşı inanılmaz bir düşmanlık hissine kapılırdım.
    inanılmaz bir acı, yanmak.
    ne garip insan yakarken Allahü Ekber demek
     
  7. Çığlığımız oldu dostluk
    Taş atana güller sunduk
    Dahası yandık kavrulduk
    Bu firkatla gidiyorum

    Gidiyorum şiirimden bir kıta geçtim.Taş atana güller suna suna geldik bu günlere.Umarım taş atana taş devri olmadan,birbirimizi anlayan,herkesin inancını yaşadığı demokratik bir ortam umuduyla güzel günlere.
     

Share This Page