ŞAH İSMAİL 1487 - 1524 Men pirimi hak bilirem, Yoluna gurban oluram, Dün doğdum bugün ölürem, Ölen gelsin işte meydan? Türk'ün kılıcıyla biçimlenmiş bu dünyada sadece 37 yıl yaşamış , çağının savaşçısı , hükümdarı , edebiyatçısı , siyasetçisi , din adamı olmuş ve Türk tarihinde tartışmasız yüksekliğe ermiş Şah İsmail'in hayatını anlatmak güçtür. Onun gibi bir Türk hükümdarı hakkında yazmak , bilim ve her şeyden önce millî vicdan sahibi tarihçilerin işidir. Millî vicdandan mahrum kalmışların ellerinde yazılan Türk tarihi , facia haline gelmekte ve Türklüğü birbirinden ayırmaktadır. Benim Şah İsmail Hatayi hakkında yazmamın sebebi , böyle yüce bir Türk hükümdarı hakkında sahte imzalar veya imzasız olarak yazılıp çizilen hakaretlere artık bir dur demek ve aleyhinde yapılan bütün bu kötü propagandanın yanlışlığını ispat etmek içindir. Türk milleti , mâzideki hiçbir hükümdarına dil uzattırmayacak , uzatanlarla cebelleşecektir. Onun gibi bir Türk hükümdarı ancak saygı ve rahmetle anılmalıdır. Geçmişine söven , tarihini inkar eden , mâzideki kahramanları yerenler ancak beynelmilellerdir. Devşirmelerin düşmanlığını fazlasıyla kazanan Şah İsmail'in bugünkü torunları Alevi inançlı Türkler , pirlerine , hükümdarlarına duydukları sevgi ve sadakatin bedelini uğradıkları hakaretlerle ödemeye devam ediyorlar. Geçmişte canlarıyla ödemişlerdi. Halen halk arasında dolaşan çirkin ve asılsız , hayal ürünü hikayeler herkesin malumudur..Şah İsmail'in torunlarına yönelen düşman oklar , sadece onları vurmakla kâfi kalmıyor, 481 yıl önce Tanrısına kavuşmuş Hatayi'nin anısına da uzanıyor. Nasıl bir gaflettir ! Nasıl bir densizliktir ! 481 yıl önce bu dünyadan göçmüş , gitmiş , giderken ardında Azerbaycan topraklarını emanet , İran'ı yadigar bırakmış büyük Türk başbuğuna dille , sözle , çirkin yermelerle saldıran çirkefler var. Hangi Türk atasına sövebilir ? Bunu yapabilen biri Türk olduğunu iddia edebilir mi ? Mâzi sövülmek için değil , şeref duymak içindir. Kökümüz , mâzimizde bütün azametiyle parıldarken bizim ona sırt çevirmemiz , geleceğimizi kaybetmekle aynı anlama gelir..Türk tarih tezinde birtakım hatalar vardır. Orta Asya Türk tarihi Çinlilerin günlükleri ile açığa çıkarken , Anadolu topraklarındaki tarihimizde İran , Bizans kaynaklarından yazılmış , hatta devşirmelerin eliyle değiştirildiği bile olmuştur. Böyle olduğunun en büyük alametlerinden biri de şudur : bazı değersiz kimseler yüceltilirken , değeri ulu Türkler yerilmiş , hatta günah keçisi ilan edilmiş , ardından sövülür hale gelmiştir.. Türk tarihinde hükümdarlar arasında taraf tutulmamalıdır. Türk padişahlarının yanlışları üzerinde tartışılabilir , ders alınması için. Ama hakaret asla edilemez , saf tutulamaz , ayrım yapılamaz. Şah İsmail , Türk dünyasının en görkemli hükümdarlarından biri olarak mâzinin şeref aynasından bize bakıyor. Onu tanımamız için , ona lâyık olmamız için bizden görev bekliyor. Onu tanımak ve lâyık olmak , Türklüğü tanımak ve Türklüğe lâyık olmaktır..