Madımak’ı düşünün!..'

Discussion in 'Haberler ve Yorumlar' started by prkacin, Feb 5, 2010.

  1. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Vatan gazetesi yazarı Güngör Mengi, bugünkü köşesinde EMASYA protokolü ve Sivas Katliamı'nı ele aldı. [​IMG] Madımak’ı düşünün!..

    Neden korktuklarını bilmeyenler, şimdi sanıyorum neden sevindiklerinin cevabını veremiyorlardır.

    Sivil asayiş güçlerinin yetersiz kaldığı durumlarda askerin müdahalesine olanak tanıyan EMASYA Protokolü dün yürürlükten kalktı.

    Bu protokolün darbelere zemin hazırladığı saplantısına kendilerini kaptıranlar acaba iptal kararından sonra huzura kavuşacaklar mı?

    Buna inanmak zor. Çünkü şu sorular sorulacaktır:

    EMASYA sebebiyle şimdiye kadar hangi kamu zararı doğdu?

    EMASYA’nın gölgesi, hangi darbe planına zemin hazırladı?

    Bu soruların cevapları protokolün aksayan yerleri varsa onların düzeltilmesini haklı gösterebilir ama tümden iptalini, hayır!

    Ülkenin yönetimi bir süreden beri demagoji fırtınasına tutulmuştur EMASYA’yı da o fırtına süpürüp götürmüş görünüyor.

    Oysa iptal kararını vermeden önce kaynağına gidip bu protokolü doğuran sebepleri araştırmak gerekirdi.

    Bu yapılsa eminim Sivas’ta yaşanan 1993 Madımak katliamı karşımıza çıkmazdı.

    Bir “adam” olsaydı

    Madımak trajedisi, vicdan taşıyan bütün insanlar için utançtır!

    2 Temmuz 1993 günü Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas’a giden yazarlar, ozanlar, aydınlar Madımak Oteli’ni kuşatan kışkırtılmış, yoldan, akıldan çıkartılmış 20 bin kişilik bir kalabalığın saldırısına uğramıştı.

    Bütün dünyanın gözü önünde yakıldı, boğuldu o insanlar.

    Ankara’daki ve Sivas’taki sivil yöneticiler dirayet ve basiret sahibi olsalar 37 hayat sönmez, Türkiye bu utancın kuyusuna düşmezdi.

    Otelin perdeleri tutuşturulmaya başlandığında askeri birlik oraya ulaşmıştı ama müdahale emrini verecek sivil yönetici olmadığı için “insanlık yangını”nı oraya sevkedilen askeri birlik, “en büyük asker bizim asker” diye tempo tutan azgın kalabalığın tezahüratı arasında çaresizce izledi.

    Tekrar düşünmeli

    Genelkurmay Başkanı Başbuğ dün Hürriyet’e verdiği mülakatta terörle mücadeleye evet ama toplumsal olaylara müdahaleye askerin istekli olmadığını, olmayacağını söylüyordu.

    Madımak’ın meşum hatırası zaten bunu doğruluyor.

    Bu sebeple olayın EMASYA’yı yaratan ihtiyaçta belirleyici rol oynadığı kimsenin meçhulü olmamalı.

    Dikkat!.. Her gölgede darbe tehdidi vehmeden kompleksli ruhları tatmin edelim derken ölçüyü kaçırmamakta, iç güvenliği kuruntulara kurban etmemekte büyük yarar vardır.

    Genelkurmay Başkanı “EMASYA protokolüne gerek yok, kalkabilir. Zaten kanunda yetki var” dedi.

    Kanun daha önce de vardı ve Madımak tecrübesi ona rağmen yaşandı.

    EMASYA protokolünün 13 yıldır beyhude yere yürürlükte kaldığına iyisi mi biz inanmayalım...

    Buna MGK’nın ilk toplantısında ülkenin güvenliğinden sorumlu sivil ve asker yöneticiler karar versin ki ülke ucuz şovların ceremesini çekmesin!

    Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Yılmaz da köşesinde AİHM'in verdiği kararı ele aldı:

    Asıl eleştirilmesi gereken kim?

    BİR Alevi yurttaşın başvurusu üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, nüfus cüzdanlarında yer alan “Dini” hanesinin kaldırılması gerektiğine karar verdi.

    Mahkeme, devletin böyle bir sorgulamada bulunmasının inanç özgürlüğünü zedelediği kanaatinde!

    Dün haberlere bakarken Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarının üye oldukları Diyanet Sen’in bir açıklamasını gördüm.

    Sendika, “Nüfus cüzdanlarının din hanesine Alevi yazılamaz, Aleviler de Müslüman” diyor.

    Belli ki arkadaşlar, mahkeme kararını okumamışlar.

    Mahkeme “Alevi yazılabilir” demiyor, çünkü “Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi tamamen kaldırılsın” diyor!

    İşin ilginç yanı dün Sabah’ın Genel Yayın Müdürü’nün de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne daha önce de aykırı bulunan bu madde için yargıçları suçluyor olmasıydı. “Anayasa Mahkemesi neden bu kanunu Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı bulup iptal etmedi” diye soruyordu.

    Yanıtı da şu: Çünkü yargı organları mensuplarının yüzde birinin bile yabancı dil bilgisi yokmuş! İyi de son Nüfus Hizmetleri Kanunu, 2006 yılında AKP hükümeti tarafından çıkarıldı.

    O kanun çıkarılırken AKP hükümetinin aklı neredeydi?

    Hadi anladık, yandaş medyada AKP’yi eleştirmek hoş karşılanmıyor. Peki, hükümetin yapması gereken bir şey için mahkemeyi suçlamak, insaf ölçülerine sığıyor mu?
     

Share This Page