Aynı gökyüzünün altında aynı acıların diliyle konuştuk ve bizim dilimde artık her kavuşma ayrılık,her ayrılık bir kavuşmadır.Yalnızca düşümüzde aşkı yaşamamıza izin vardır. Aşk dizlerine kapanıp ağlamak değilse delmekse dağları deliyorum.Akıtıyorum suyu göysümden ama biz yine de iki yakasında kalıyoruz suyun. Hasretin yüreğimin sadık bekçisi oluyor işte o zaman. Yitiricek zincirlerim bile yok benim,yitirecek bir şeylerimin olmasını isterdim ve de yitirmek.Yitirmek hayata bağlardı belki beni yaşadığımın farkına varırdım acıyla burkulurken yüreğim. Kalbim var onu da sen alıp götürmedin mi?İzleri de silirek sonsuzluğa. İşte bir tek sen anlarsın benim hasretimi ,gelmeyişimin nedenini,tutulmuş yollar,aç yavru ağzı yaralar tenimde .Ne zaman sana gelmek istesem yollar boynuma dolanıyor.Ve bir tek sen anladın beni ve bir tek sen beklersin. Hasretin yüreğimin sadık bekçisi olmaya devam ettiği sürece ve şu soru hep aklımda kaldığı zaman; Sen hiç gördün mü?Duydun mu?Yuvasında ölmüş bir göçmen kuş. http://halilaltay.files.wordpress.com/2007/05/sundown.jpg