Alevilik asimile edilemez!

Discussion in 'Alevilik Genel' started by kzl.deli, Sep 25, 2011.

  1. kzl.deli

    kzl.deli Üye

    Sevgili canlar, Alevilik üzerinde son zamanlarda birtakım oyunlar oynanmakta... Bu oyunların senaryoları dışarıda hazırlanıp ülkemizde sergilenmeye çalışılmaktadır. Senaryoların baş senaristleri ise sergilenen oyundan gayet memnun, eserleri ile öğünmekte, ülkemizin içersine düşürüldüğü durumda payları olduklarından da gururlarından adeta, başları göğe değmektedir. Bu senaryoda figüranlık yapan yerli ''Etki Ajanları''mız da sahiplerinin sevinçlerine kemik bulmuş kelb gibi kuyruk salla***** ortak olmakta...Bu arada unuttukları mı? Diyeyim, yoksa unutturmak istedikleri mi? Ya da, her fırsatta kara çaldıkları mı? Bir şekilde ülkemiz ve milletimiz üzerinde ki; işgal ve yoketme hareketinde mevzi kazanmaya çalışmaktadırlar. Kazanabilirlermi? O nu tarihi hakikat, (birikim ve millet iradesi) belirleyecektir.

    Bu irade ve ve birikim bizlerde vardır. Tarihimiz de buna şahittir. Bu ilmin ve cevherin İslam ile aydınlanması sonucu, Türk kültürü ile bezenmiş inanç yapımız olan Alevilik, ''Kur'an yazılırken arş ı Rahman'da
    Kudret kâtibinin elinde idim'' diyebilecek kadar, Pir Sultan Abdal gibi ulu ozanlar yetiştirerek bu coğrafyayı nasıl kendisine yurt edinmiş ise, bilinç altına attığı bu ruhu ve cevheri, oradan çıkartmasınıda bilir!

    ''Kumuşisinden (Kabuğundan) çıkan kestane'' misali, öz kardeşlerini beğenmeyen Osmanlıyı nasıl yerle bir edip tarihin çöplüğüne attıysak bu melunların da akibeti (hiç şüpheniz olmasın) aynı olacaktır.

    Bizleri Asimile edeceğini sanan yerli işbirlikçiler, önce ulularımızın deyişlerini çok iyi okusunlar. üstteki deyiş hangi inancın temsilcisi olduğumuzu apaçık ortaya koymaktadır.Dağına ''Tanrı dağı'' diyerek ululuk (yücelik) kazandıran bizlerin, ithal akıllara hiç ihtiyacımız olmaz. Bizler bu İlmi ve cevheri binlerce yıl öncesinden beri, adeta, ''Göğe yükselsin tuğum'' diyerek taşımaktayız. Kiliseden, havra'dan, Sümer krallarının tanrısallaştırılması sonucu dejenerasyona uğratılmış ilkel yahudi ve Asur dini olan, kürt kabilelerinin dinlerinden, ''Aleviliğe en yakın din Yezidiliktir'' diyerek medet uman Hamza Aksüt ve Pir Sultan'ı ''Silvanus'' yapan Erdoğan Çınar gibilerin, bizlere, ''coğrafya çizme''ye kalkmalarıda son zamanlar da bu ''asimalasyon''un gözlerden kaçan kısmıdır.

    Her ne ''hal'' ve ''şart'' altında, olursak olalım. Bizlerden bu değerleri söküp atabilmeleri mümkün değildir. ''Yücelik'' kavramını ilk bulan bir milletin (Türklüğün) evlatlarıyız. Bizim Tanrımız,''Emevi İslam (Evanjelist İslam)'' ın Tanrısı gibi hiç bir zaman ''emir alan'' olmamış, Türk'ün Tanrısı gibi, ''öğüt veren'' olmuştur.
    Evet!
    Bu sebeple..
    Bizler asimile edilemeyiz!..........
     
  2. kzl.deli

    kzl.deli Üye

    Sevgili canlar, AB-D ve küresel patronlar, sömürgeleştirmek istedikleri ülkelerde yapmış oldukları fonlamalar sonucu kendilerine biat edebilecek kişileri bulup, devletimizin en mahrem yerlerine kadar sokabilmişlerdir.. Bu kişilerden bazıları, Adeta anayasamızla alay ederek, değiştirilmesi dahi teklif edilemez olan maddeleri için, ''Türk devleti yapaydır'' diyerek, devletimizin hafızasıyla adeta alay etmekte, Bu girişimler devam ederken devletin en yetkili kurumları ise bu durumu ''beyinleri dumura uğratılmış''çasına seyretmektedirler. Değerli araştırmacı Mustafa Yıldırım bu konuda kimlerin nerelerden ne kadar fonlandıklarını liste halinde ''Sivil örümceğin ağında'' adlı eserinde belirtmektedir. Tüm canların bu eseri okumasını tavsiye ederim.

    Ülkemizin en hassas kurumlarının ele geçirilmesi sonucu, ''Etki Ajanlığı'' artık gizli olmaktan çıkmış, meşruiyet kazanmıştır. Bunu İçişleri bakanı Abdülkadir Aksu, şü sözlerle açıkça itiraf etmiştir:

    ''Derneklerin yurtdışından yardım alması ise İçişleri Bakanı'nın iznine bağlı. Ancak yedi yıldır yapılan uygulamalarda, bu konuda herhangi bir art niyete rastlanmamıştır'' (Sivil örümceğin ağında S. 49)

    Evet sevgili canlar, bu bir itiraftır. Küresel sermayenin fonladığı yerli işbirlikçilerimiz, siyasi yapılarımız içersine rahatça sızabilmekte ve istedikleri gibi faaliyet alanı bulup, hizmet ettikleri ağa babalarına daha şirin görünebilmek için, kendilerine ''vur'' denildiğinde, adeta, ''öldür'' anlamaktadırlar.

    Kendisine ''Alevi Aydın'' payesi verilmiş olan yazarlarımızdan biri olan Hamza Aksüt, (demokratlığının gereği olsa gerek) üzerinde yaşadığı toprağın sahiplerinin kimler olduğunu, bu ''Kimseler''in bir yasalarının olabileceğini ve gerekirse bu yasaları hiçe sayanları en ağır bir şekilde cezalandırabileceğini bildiği halde, bir sitedeki söyleşisinde tartıştığı bir şahsa, şu sözü edebilmiştir:

    ''Ayrıca siz, bildiğim kadarıyla Kürtsünüz. Neden Kürtçe bir terimde değil, de öz Türkçe bir terimde (Kızılbaş) ısrar ediyorsunuz?''

    Bu Alevi Aydınımız şunu mu demek istiyor:

    ''Aleviliğin Türklükle olan bağlarını silip atmamız gerekirken, siz neden hala daha Türkçe terimleri (Kızılbaşlık) kullanıyorsunuz?'' diyerek, adeta, Alevi canlarımızın aklıyla alay mı ediyor?
    Aleviliğin membağının bulunduğu kaynağın ''Türklük'' olabileceğini bilmiyor mu?
    Bence biliyor... Bu yönde üniversitelerimize hazırladığı araştırma yazıları internet ortamında dolaşmaktadır.
    O halde...
    Geçmiş yazılarıyla 180 derece ters bir görüş sergileyen bu ifadesinde ki cesareti, nereden alıyor dersiniz?
    Anlıyan, anlıyor!


    Sevgili canlar, içersine sürüklenmek istendiğimiz uçurum budur. Bunun adına (başkalarını suçlayabilmek için, kendi ağızlarında pelesenk ettikleri) resmen ''Asimilasyon'' denir. Bir adıyla da ''Irkçılık'' denir.
    Bu şark kurnazlığı sonucu bizleri, öz canımız olan Kürtler ile karşı karşıya getirebileceklerini sanmaktadırlar. Halbuki Kürtler, Binlerce yıldır Türklerden başka hiçbir millet ile yaşamayı kendilerine uygun görmemişlerdir. Bu ne demektir? Hamza Aksüt gibilerin ''Etkilemeler''ine rağmen Türk kültür dairesinin dışında (Türklüğün dışında)bir kimliği kendilerine layık görmemişlerdir.


    Saygılarımla..
     

Share This Page